Anadolu Ajansı’ ndan Uğur Ulu’ nun ” Su şişelerinde kanserde erken tanı uyarısı” başlıklı haberini okuduktan sonra şunları düşündüm (1):
İYİ NİYETLE YAPILDIĞINA İNANMAK İSTEDİĞİM KÖTÜ BİR KAMPANYA
BİR: Kanserde erken teşhis her zaman hayat kurtarmaz, bazen tam aksine hayat karartabilir.
Onkolog Yavuz Dizdar bunu geçenlerde “Gerekmedikçe kendinizi kurcalatmayın” veciz cümlesiyle çok güzel dile getirmişti (2)
İKİ: Kanser taramalarının sadece “özel risk gruplarında” (mesela çevre şartları, meslekleri veya bazı genetik özellikleri sebebiyle) yapılmasını doğru buluyorum.
ÜÇ: Kanser taramaları ile daha çok, kişiye ömür boyu zarar vermeyecek ve ölümüne de yol açmayacak, kimi kendiliğinden gerileyen, kimi çok yavaş büyüyen, kimi olduğu gibi kalan tümörler teşhis ediliyor.
Buna tıpta, overdiagnosis yani “gereksiz teşhis” veya “aşırı teşhis” adı veriliyor.
Kanser teşhis edilen hastalara ise kemoterapi, radyoterapi, ameliyat gibi riskleri kanserden de çok olabilen tedaviler uygulanıyor.
Buna tıpta, overtreatment yani “gereksiz tedavi” veya “aşırı tedavi” adı veriliyor.
Hasta, kendine belki de hiç zarar vermeyecek, teşhis edilmediği takdirde ömür boyu farkında bile olmayacağı bir kanser teşhisi yüzünden gereksiz ve riskli tedavilerle karşılaşıyor (3).
DÖRT: Hiçbir zararı olmayacak bir kanseri yarattığı ruhsal darbe de işin bir diğer başka tarafıdır.
Sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getiren bir insan ben ne zaman kanser olacağım, neremde kanser çıkacak gibi düşüncelerle kendini üzmemelidir.
Hepimiz bir emanet taşıyoruz ve zamanı gelince de bu emaneti tabii ki teslim edeceğiz.
Bir defa ölürüz, adam gibi ölürüz.
BEŞ: Kanserde esas önemli olan kanserin “ÖNLENMESİ” dir.
Arandığı zaman kanser hücresi olmayan kimseyi bulamazsınız!
Sağlık kurumları ve mensupları tüm gayretlerini kanserin önlenmesiyle ilgili hususlara ayırdıklarında çok daha doğru ve faydalı bir iş yapmış olurlar.
ALTI: Kanser taramaları sayesinde elbette hayatı kurtulanlar da olabilir ama büyük resme bakıldığı zaman bunun herkes için geçerli olmadığı ve hatta tam aksine bazı kişilerin taramalardan zarar görebilecekleri de bilinmelidir.
YEDİ: Herkesi taramalara zorlamak veya davet etmek doğru değildir, taramaların fayda ve zararları tam ve doğru olarak bildirilmeli, bu riskleri kabul edenler taramaya alınmalıdır.
Sağlıklı yaşamanın tüm unsurlarını yerine getiren biri olarak ben kendime tarama, çekap ve herhangi bir kontrol yaptırmıyorum.
Bu, benim kanser veya başka bir hastalığa yakalanmayacağım manasına gelmez, zamanı gelince ben de “bir sebeple” bu dünyadan göçüp gideceğim ama elimden gelen her şeyi yapan ve daha fazla bir şey yapması mümkün olmayan biri olarak “kaderime razıyım“.
“Her gün öleceğime bir kere ölürüm” sözünün müdafiiyim.
Herhangi bir şikayetim, sıkıntım olursa da elbette tıptan medet umarım.
SEKİZ: Dileyen herkes tabii ki bu tarama, kontrol ve çekapalara katılabilir, bu tamamen kişisel olarak karar verilmesi gereken bir durumdur.
DOKUZ: Sağlık Müdürlüğünün ticari bir şirketle işbirliği yapmasının diğer su üreticisi şirketlere karşı haksız rekabet yarattığını düşünüyorum.
Böyle bir işbirliği, adı geçen su firmasının halk sağlığı dostu olduğu, diğer şirketlerin ise en azından halk sağlığına duyarsız oldukları algısı yarattığı kanaatindeyim.
ON: Haberde adı geçen ve görselinde de yer alan şişelerin en azından sağlıksız ve çevre kirliliği yaratan “pet şişeler” olması da böyle bir kampanya için müthiş bir “oksimoron” örneği teşkil ediyor.
Dünyada hem kanserojen olma ihtimalleri ve hem de çevreye olan zararları sebebiyle pet şişeleri yasaklayan şehirler var (4, 5).
Bu şirketin büyük şişelerinin de başta kanser olmak üzere sayısız zararları olduğu yüzlerce çalışma ile gösterilen BPA ihtiva eden damacanalar olması da kuvvetle muhtemeldir.
Gelelim neticeye
Sağlık müdürü olsaydım…
BİR: Şehrimi kanserin erken teşhis edildiği değil, “kanserin önlendiği şehir” yapma gayretinde olurdum.
İKİ: Kanser olmamanın elimizde olduğunu ve bunun yollarını anlatırdım.
ÜÇ: Hiçbir ticari şirketle bu tür işbirliklerine girmezdim.
DÖRT: Plastik şişelerde su satılmasına karşı çıkar, vatandaşlarıma içilebilen musluk suyu sunmaya ve üstelik de bunu bedava yapmaya çalışırdım.
DÖRT: Bu 23 milyon pet şişe üzerine “Bunlardan uzak durun, kanser riski var, çevreyi de kirletiyor” uyarısı yazardım.
Kaynaklar:
1. https://www.aa.com.tr/tr/saglik/su-siselerinde-kanserde-erken-tani-uyarisi/1155965
2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/05/20/etibba-diyor-ki/gerekmedikce-kendinizi-kurcalatmayin/
3. http://ahmetrasimkucukusta.com/?s=a%C5%9F%C4%B1r%C4%B1+te%C5%9Fhis+a%C5%9F%C4%B1r%C4%B1+tedavi
4. http://www.milliyet.com.tr/pet-siseler-yasaklaniyor–gundem-2179070/
5. https://www.ntv.com.tr/saglik/arastirmasiylaamerikadapet-sisede-su-satisini-onledi,p5YjDazj0kKDCJHa021roQ
6. http://hafifmuzik.org/haber/glastonburyden-cevre-dostu-karar-2019dan-itibaren-pet-sise-kullanimi-yasak/
***
Anadolu Ajansı’ nın haberi:
Adamlar çok akıllı, pet şişeleri anti-kanser gibi sunuyorlar.
Bi zamanlar bir şehirde veya ilçede belediye başkanı sigara izmaritlerini lütfen yere atın diye levhalar astırmıştı ve çok etkili olmuştu, kimse izmaritleri artık yere atmaz olmuştu. belki bunların düşüncesi de budur.
Annemde m.myelom teşhis ettiler sizce kemoterapi zorunlumudur hocam
İyi bir iş yaptıklarını zannedenleri çok fena yakalamışsınız.
KANSEROJEN VE ÇERE KİRLETİCİ PET ŞİŞELERLE ERKEN KANSER TANISI UYARISI…. inanılmaz ama gerçek. Bu zihniyetle nereye varılabilir???
Dünya yasaklıyor, bizimkiler plastik şişelerde kanserde erken uyarısı reklamı yapıyor, güler misin ağlar mısın, şaka gibi.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/05/28/bir-tavsiye/ab-de-plastik-urunlere-yasak-hazirligi/