BAĞIRSAK BAKTERİLERİ VİRAL ENFEKSİYONLARA DİRENÇ SAĞLIYOR
İndependent Türkçe‘ deki yazım:
Sağlıklı yaşamak, hastalıklardan korunmak için bağırsak mikrobiyotasının yani bağırsaklarda bulunan bakterilerin tür ve miktarlarının ne kadar önemli olduğu biliniyor.
Yeni bir araştırmada, mikrobiyotada bulunan bir bakteri türünün bağışıklık hücrelerinden interferon salgılanmasını sağlayarak vücudun viral enfeksiyonlarla -mesela Kovid gibi- mücadelesinde de rol oynayabileceği tespit edildi.
İnsan vücudunda doğumdan hemen sonra bir viral enfeksiyon olmadan da antiviral koruma sağlayan düşük miktarda interferon bulunduğu biliniyordu ama bunun nerede, nasıl yapıldığı hakkında bilgimiz yoktu.
Bu araştırma sayesinde, interferon sentezinin kalın bağırsak duvarlarındaki bağışıklık hücreleri (dendritik hücreler) sayesinde yapılabileceği gösterildi.
Cell isimli dergide yayımlanan araştırma, interferon salgısının belirli türden bağırsak bakterilerinin membranında bulunan bir molekül aracılığıyla gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
Bağırsak bakterilerinden Bacteroides fragilis türü olanların tetiklediği bir mekanizma ile antiviral etkileri olan bir protein olan interferon-beta yapılıyor.
İnterferon hem virüsle enfekte hücrelerin kendini parçalamasını ve hem de diğer bağışıklık hücrelerinin virüse saldırmasını sağlıyor.
Olayın mekanizması da belirlendi
Bakteri yüzeyinde yerleşmiş olan bir molekül TLR4-TRIF sinyal yolağını aktive ederek doğuştan bağışıklığın unsurlarından olan dokuz TLR’den birini uyarıp interferon sentezini başlatıyor.
Bu zincirleme olayları başlatan molekül Bacteroides türüne has olmayıp aynı aileden başka bağırsak bakterileri yüzeyinde de mevcut ve bunlar da bu yolağı aktifleştirebiliyorlar.
Araştırmada, B. fragilis’in viral enfeksiyonlara karşı koryuculuğu daha önce antibiyotik verilerek bağırsak mikrobiyotaları yok edilen farelerle bağırsak mikrobiyotaları normal olan farelerle yapılan deneylerle gösterildi.
Bu iki grup fare, hemen tüm memelileri enfekte eden ama insanlarda büyük ölçüde asemptomatik enfeksiyonlara yol açan VSV’ye (vesicular stomatitis virus) maruz bırakıldı.
Daha önce antibiyotik verilen farelerde aktif enfeksiyon geliştiği ve bunun ağır seyrettiği tespit edildi.
İlginç bir şekilde, bağırsak mikrobiyotalarının yerinde olup olmadığına bakılmaksızın, interferon-beta için reseptörleri olmayan fareler arasında ise hiçbir fark bulunamadı.
İnterferon sinyalini tetikleyen B. fragilis yüzey molekülünün, hayvanların viral enfeksiyona tepkisini modüle edip edemeyeceğini araştırmak için de mikrobiyotası olmayan hayvanlara içme suyu ile molekülün saflaştırılmış bir formu verildi.
Birkaç gün sonra bu fareler VSV’ye maruz bırakıldığında enfeksiyonu bağırsak mikrobiyotaları ve bağışıklık sistemleri normal olan fareler gibi geçirdikleri görüldü.
Bu da bu mikrobiyal molekül ile takviyenin, bağırsak mikrobiyotası olmayan hayvanlarda tüm mikrobiyotanın koruyucu etkilerini eski haline getirmek için yeterli olduğunu gösteriyor.
Tam olarak izole edilebilen ve koruyucu mekanizmayı başlatan molekülün antiviral bağışıklığı artırmak/desteklemek için kullanılabilecek tedavilere yol açması bekleniyor.
Bağırsak mikrobiyotası nedir?
İnsan vücudunda 100 trilyon hücre bulunduğu tahmin ediliyor; bundan 10 misli fazla miktarda mikrop da vücudun deri, ağız, vajina, bağırsaklar gibi çeşitli bölgelerinde yerleşmiş bulunuyor.
Bu mikroplar bulundukları yerlere göre daha önce o bölgenin “florası” olarak adlandırılırdı; flora yerine artık “mikrobiyota” tabiri kullanılıyor.
“Bağırsak mikrobiyotası” veya “bağırsak mikrobiyomu” dendiği zaman bağırsaklarımızda yaşayan tüm mikropları anlıyoruz.
Bağırsak mikrobiyotasında en azından bin (1,000) farklı türden bakteri ve bunlara ait 3 milyondan fazla gen (insan genlerinden 150 misli fazla) bulunuyor ve bunların ağırlığı 2 kilogramı buluyor.
Bağırsak mikrobiyotasının önemli vazifelerinden bazıları
Mide ve ince bağırsaklar tarafından sindirilemeyen besinlerin sindirimine yardım eder.
B ve K vitaminlerinin yapımını sağlar.
Bağırsaklarda hastalık yapabilecek bakterilerin yerleşmesine mani olur.
Bağışıklık sisteminin önemli bir elemanıdır; bir bariyer vazifesi görür.
Kanserden damar sertliğine, obeziteden diyabete ve alerjilere kadar sayısız hastalığın ortaya çıkmasında rolü vardır.
Bağırsak mikrobiyotası kimlik kartı gibi
İnsanların bağırsak mikrobiyotasının üçte biri insanların çoğunda aynıdır, üçte ikisi ise insandan insana çevreye ve diyete göre farklılık gösterir.
Bağırsak mikrobiyotası, tıpkı parmak izi veya retina gibi kişilere özgü bir kimlik kartı olarak da görülebilir.
Bağırsaklarda yaşayan 1000 farklı bakteri türünden 150-170’i baskın bakteriler olarak bulunur.
Prebiyotik ve probiyotiklerin bağırsak mikrobiyotasına müspet etkileri vardır.
Faydalı mikroplar için besin vazifesi gören prebiyotikler, bu mikropların üremeleri ve aktivitelerini artırarak bağırsak mikrobiyotasının fonksiyonlarının daha iyi olmasını sağlarlar.
Yoğurt, kefir gibi fermente yiyeceklerde bulunan probiyotikler de bağırsak mikrobiyotasının dengesini, bütünlüğünü ve çeşitliliğini sürdürmesini sağlarlar.
Gelelim neticeye
Sağlıklı yaşamamız, hastalıklardan korunmamızda olmazsa olmaz yeri olan bu bakteri topluluğuna “Sayın Mikrobiyota” dense yeri var. O derecede!
Kaynak: https://www.cell.com/cell/fulltext/S0092-8674(20)31454-9
Kaynak: https://hms.harvard.edu/news/antiviral-defense-gut
***