BU ADAMLAR ÇOLUK ÇOCUK HERKESİ AŞILAMAYA KALKARSA BİRAZ DÜŞÜN

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Doç. Dr. Ferhat Arslan‘ ın tivit dizisi:

Virüsler girdikleri konak hücresinin ve kendi genetik materyalini kullanarak bazı proteinler sentezlerler. Bu proteinleri hücresel savunma sistemlerini bloke etmek ve kendilerini kopyalamak üzere kullanırlar.

Aşıcı tayfası bu proteinleri bloke ederek ( varsayarak) hastalığı engellemek vehmine kapılmaktadırlar. Oysa ki bu olay özelikle insan hücresinde latent(uyku) kalan virüslerde farklı protein sentezlerinin hem kronik inflamasyonu tetiklemesine hem de kanser oluşumuna neden olabilir. Bu bireysel değişim gösterir. Neden?

 

Çünkü her birinizin hücre içi protein sentezleme mekanizmaları eşsiz ve benzersizdir. Ama defoludur. Bu defolar size atalarınız ve çevresel karşılaştığınız mikrop dünyasından hediyedir. Bu alana girmek için o kadar cahiliz ki her halükarda denek olursunuz.

Bunu gider insanlığa hizmet olsun diye yapabilir Faz 2 çalışması deneği olabilirsiniz. Size medyunu şükran oluruz. Lakin bu adamlar çoluk çocuk herkesi aşılamaya kalkarsa biraz düşün. O insani tarafını bir de bu açıdan harekete geçirip karşı çık. Eşek olma.

Burada bahsettikleri yeni türedi protein bazlı veya genetik/ mRna bazlı aşılar içindir. Klasik veya canlı zayıflatılmış aşılar için başka risk faktörleri elbette vardır. Ancak bak bireysel demiyorum toplumsal risk açısından kıymet arzeden aşı olmaktadır.

Bireysel değil tabi ki zorunluda olamaz. Çünkü yabancı bir antijeni ve yine onu korumak amaçlı konmuş bir koruyucu maddenin kimde nasıl reaksiyon göstereceği bilinemez. Bknz yumurta allerjisi.

Sıhhi koşulların iyileştirildiği şu dönemde 1920 1960 arası koşulların dramı ve anakronik yaklaşımı ile değerlendirmek yanlıştır. 

Bu kült değişmek ve gelişmek zorundadır. Şunu anlayınız o zamanlar bir devlet politikası ve sosyal bir ihtiyaç olan aşı bugün firmaların kazanç kapısı haline gelmiş.

Onlarda pazarı ve çeşitliliği artırmak gayretine düşmüşlerdir. Rasyonel ama insani değil

Biraz tıbbi olacak ama.. İnsan türü ile birlikte evrimleşmiş onun florasının bir parçası olmuş, hücrelerinde suskun genetik materyal olarak kalan kalabilen virüs ve bakterilere aşı yapılmamalıdır. Ayrıca bu virüslerin ve bakterilerin ilgili hastalıkla ilişkisi tekrar düşünülmeli.

Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1570675862311436289?s=20&t=K5FKVFKRT4lgFMjVMMnwtQ

***

EK 1 (22.9.2022): BÜLENT POLAT “ABD’de çocuklara aşı konusunda toplumun ilgisizliği kimi uzmanları tedirgin ediyor. Her türlü ısrar ve baskıya rağmen aileler dirençli. 5-11 yaş grubunda çocukların ancak %30’u, 6 ay-5 yaş grubunda ise sadece %3’ü aşılanmış durumda. Avrupa ülkelerinde de benzer durum var.

Bu yaş grubunda aşıların ne bulaşmayı ne de ağır hastalık ve ölümleri önleyebileceği konusunda hiçbir veri elde edilemedi. Ayrıca, o ilk virüse göre yapılmış mRNA aşılarının bu varyant döneminde etkili olamayacakları da bir gerçek. Ülkemize getirilmemesi doğru bir karar olmuştur.”

Kaynak: https://twitter.com/drbulentpolat/status/1572670247915737088?s=20&t=G0uLcDX_BpzsGQWKg2DskQ

***

EK 2 (25.9.2022): FERHAT ARSLAN “Tetanoz olma ihtimali olan bir yaranız olduğunuzda Tetanoz aşısı + Tetanoz immunglobulini olmalısınız. Bugüne kadar Tetanoz aşısının tekrar tekrar yapılmasının gerekliliğini ortaya koyan tek bir bilimsel çalışma yoktur. Aksi kanıtlar vardır. Daha nasıl anlatayım?”

Kızamık, Kabakulak ve Kızamıkçık aşılarının neden birleştirildiği anlaşılamamaktadır. Kızamıkçık ve kabakulak aşısının toplumsal risk değerlendirmesi yapılmamıştır. Kızamık salgını duyarlı erişkinlerde problem yaratabilir. Kızamık IgG negatif ise yaptırabilirsiniz.

Hastalık geçirenlerin yüzde 50-60ı hastalıkları şikayetsiz de geçirebilirler. Bu yüzden IgG türü antikor baktırmadan topluca aşılama yapmak rasyonel değildir. Bunları bürokrasiye tavsiye eden kişiler covid-19 süresinde sorumsuz beyanat verenlerdir. Her platformda tartışmaya hazırız

Kızamıkçık genç kızlarda eğer gebelik sırasında alınırsa bebeğe zararlı olabilir. Bu yüzden genç bir hanımefendi kızamıkçık IgG negatif ise doğum yapmadan önce kızamıkçık aşısı olmalıdır. Kendi içim değil müstakbel bebeği için

Yenidoğan tatanozu korkusu şehirde hastane ortamında a septik koşullarda doğum yapacak gebeler için gereksizdir. Bu eskiden köyde kasabada iptidai koşullarda doğumlar için geçerlidir. Anakronik bir saçmalığı dayatanlara ve korkutanlara ne demeli?

Hepatit B aşısı eğer hepatit B ile hiç karşılaşmadıysanız (hbsag negatif) ülkemizde bu virüsle karşılaşma riskiniz yüksek olduğu için yaptırabilirsiniz. Annesi negatif bebeklere 0.1.6 yapılmasının akıllıca bir tarafı yok. Anne pozitifse kesin yapılmalı. Yine immunglobulin ile.

Zatüre aşısı diye bir aşı yoktur. Bunu kim söylüyorsa uzaklaşınız. Bu uygulamalar sizin eğer zatüreye yatkınlığınız var ise hastalığı yapan etkeni değiştirir. Hastalığı önleyemez. Bilimsel verisi de yoktur. Bu nedenle tartışmalıdır.

HPV, CMV, VZV-(+ZONA) , ROTA aşılarının güvenlik ve yararlılık verisi mevcut değildir. Ben kendi aileme yaptırmam yaptırana karışmam.

Grip virüsü aşılarının etkinliği yok denecek kadar azdır. Yaklaşık %10-20. Tekrar tekrar olmanız ise immun sisteminize zarar verir.

Bcg aşısının tüberküloz hastalığı için koruyuculuğu yoktur. Gelişmiş ülkelerde kullanılmaz. Saçma sapan veriler afrika ülkelerinden gelmektedir.

Gördüğünüz gibi burası ticaret alanıdır. Eskiden devlet aracılığı ile yapılan ve çok kısıtlı olan bu alan garanti müşteri portföyü temelinde ilaç şirketlerinin iştahını kabartmakta ve ürün gamını artırma çabaları beraberinde gelmektedir. Her ürün kendi çerçevesinde bakılmalıdır.

Toptan bir aşı karşıtlığı ya da aşı taraftarlığı biyolojiden habersiz sloganvari bir eski solculuk günleri takıntısı, ahmaklıktan başka birşey değildir. Ortada bilirkişi falanda yoktur. Firmalar ile et tırnak olmuş çantacılar vardır. Benim canımı çok sıkıyorlar çok

KKK aşısını 12 ayda yapmak saçmalık. Kızamık kadınlarda gebelikte, kabakulak da erkeklerde ergenlik ve sonrasında sıkıntı olabilir. Bu aşılar tek tek 10 yaş civarı yapılabilir. O zamana kadar geçiren zaten ömür boyu korunur.

Salgın hastalık yapma potansiyeli olan hastalık etkenlerinin o hastalığa duyarlı bireyler arasında yayılımını engelleyebilen ( toplum bağışıklığı) şeylere aşı diyoruz. Bireyleri tek tek koruyan şey (eğer varsa) kemoproflaksidir. Kampanyası olmaz!

Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1573990342336159748?s=20&t=tVxVirjRnsJANrOJCDFtyw

***

EK 3 (25.9.2022): HİKMET GEÇKİL “Uzmanı (ve meraklısına!).. Çocuklar neden COVID-19’i hafif atlatıyor? Büyükler, önceki maruziyetler ve aşılar nedeniyle eski virüslere karşı daha bağışık. Çocuklar ise naif. Daha düşük sayıda bellek T hücreleri, nötralizan ve Fc-reseptör aktive edici antikor tepkileri var.”

Çocuklarda, doğal bağışıklığı ateşleyen (yangına benzin döken) sitokinlerin seviyesi daha düşük (yarasalardaki gibi!). Çocuklarda daha sık görülen solunum yolu enfeksiyonları, bağışıklığı eğitimli tutuyor. Naif (acemi) bağışıklık, daha hafif sonuçlara katkıda bulunuyor.

Yetişkinlere kıyasla çocuklarda daha fazla naif (acemi) T hücresi (antijen veya virüsle hiç karşılaşmamış) var. Çocuklarda daha az sayıda doğal öldürücü (NK) ve sitotoksik T hücreleri (CD8+) var.

Bu da, bütün dünyada 3 yıl içinde >6.000.000 COVID ölümü rapor edilmişken, neden sadece ~8.000 ergen (yaş 10-19) ve bir o kadar çocuğun (yaş 1-9) öldüğünü göstermektedir. Çocuklar geleceğimizdir.

Onların aşı olmalarını (hele de hücrelerde Spike üretimi yapan, endotel sistemi darma-duman eden, dokularda ne kadar kaldıkları belli olmayan mRNA aşıları olmalarını) gerektirecek hiç bir durum bulunmamaktadır.

Kaynak: https://twitter.com/HikmetGeckil/status/1574034456523988994?s=20&t=tVxVirjRnsJANrOJCDFtyw

***

EK 4 (17.6.2023): TTB UDEK ÜYESİ KLİMİK, HASUDER VE TÜRK PEDİATRİ KURUMU’NUN TÜRKİYE’DEKİ KIZAMIK SALGINI ÜZERİNE GÖRÜŞÜ

Özellikle İstanbul’da olmak üzere ülkemizde 2022 yılının sonundan itibaren artış gösterdiğini bildiğimiz kızamık vaka sayılarının, son haftalarda daha da arttığına ve kızamık nedeniyle ölümler olduğuna dair bilgiler paylaşılmaktadır. Yine deprem bölgesindeki Gaziantep’te de kızamık vakalarında artışlar olduğu bildirilmektedir. Haber sitelerinde paylaşılan vaka haberleri, sağlıkçılar arasında adeta dedikodu halinde yayılan vaka paylaşımları ülke genelinde giderek artan bir endişeye yol açmaktadır. Salgının boyutunun ve nedenlerinin tespit edilmesi ve doğru önlemler geliştirilebilmesi surveyans çalışmaları ile mümkündür. Kızamık vakalarının belirlenmesi, analiz edilmesi ve yorumlanmasını içeren surveyans sonuçlarının sağlık otoritesi tarafından paylaşılmaması ve hatta vakaların duyulmasını engelleyici bazı girişimler endişenin daha da artmasına yol açmaktadır.  Sonuçların ilgililerle şeffaf bir şekilde paylaşılmadığı takdirde surveyans çalışmalarının salgın kontrolüne faydası olmayacağı açıktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa bölgesi Kızamık ve Kızamıkçık raporuna göre Türkiye son bir yılda (Nisan 2022-Mayıs 2023) bildirilen 457 kızamık vakası ile Rusya ve Tacikistan’ın ardından üçüncü ülkedir. Son bir yılda bildirilen bu vakaların 343’ünün ocak ve şubat aylarında bildirilmesi salgınının boyutunun 2023 yılı ile arttığını göstermektedir.

Kızamık, solunum yoluyla yayılan oldukça bulaşıcı bir hastalıktır.  Virus havada ve infekte yüzeylerde 2 saate kadar aktif ve bulaşıcı olarak kalabilmektedir. Kızamık ile infekte bir kişinin hastalığı aynı ortamda bulunan 10 kişiden 9’una bulaştırabileceği bilinmektedir.  Yüksek bulaşma hızı nedeniyle aşısız, eksik aşılı ve hatta aşılı kişilerin de %3-4’lük bir grubuna bulaşabilmektedir. Ülkemizden DSÖ’ye 2023 yılında bildirilen vakalar incelendiğinde vakaların büyük çoğunluğunun 1-9 yaş arasında olduğu görülmektedir.  Bu vakaların aşı durumu değerlendirildiğinde <1 yaş vakaların neredeyse tamamının, 1-4 yaş arasındaki vakaların ise yarıdan fazlasının kızamık için hiç aşılanmadığı,> 5 yaş vakaların önemli bir kısmının aşısız veya eksik doz aşılı (tek doz aşılı) olduğu görülmektedir.  Bu veriler kızamığın aşı ile önlenebilir bir hastalık olduğu gerçeğini güçlü bir şekilde hatırlatmaktadır. Ülkemizde yıllarca sürdürülen başarılı bağışıklama programları sayesinde neredeyse eliminasyon aşamasına kadar getirilen kızamık hastalığının (2007-2010 yılları arasında kızamık vaka sayısı 10’un altındadır) ülkemizdeki artışının nedenlerinin dikkatle analiz edilmesi ve sonuçların paylaşılması gerekmektedir. Ancak sağlık otoritesi tarafından en son 2017 yılında paylaşılan aşı kapsayıcılık verileri gerçek nedenlerin tespit edilebilmesi ve çözüm önerileri konusunda ortak bir akıl geliştirmeyi engellemektedir. Ülkemiz sağlıkçıları ile paylaşılmayan ancak DSÖ’ye bildirilen kısmi veriler ülkemizin yarısında kızamık aşısı için %95 aşı hedefinin altında kalındığını ve 2 doz aşılanma oranlarının ülkenin tamamında belirgin olarak düştüğünü göstermektedir. Kızamık için %95 aşılanma oranına ulaşılamayan her mahalle ve bölgenin salgın tehdidi altında olacağı unutulmamalıdır.

Salgının ortaya çıkmasında, ülkemizde son yıllarda giderek artan kontrolsüz göçmen girişlerinin, özellikle pandemi döneminde birinci basamak sağlık hizmetindeki bölgesel aksamalardan kaynaklanan aşılama problemleri ve yine pandemi sürecinde ve sonrasında artış gösteren aşı tereddüdü nedeniyle aşısız ve eksik aşılı nüfustaki artışın katkısı vardır.  Pandemi süresince daha da görünür hale gelen aşı karşıtlığına karşı yeterli mücadele edilmemesi, artan aşı kararsızlığını önlemeye yönelik ciddi bir çalışma yapılmaması ve yetkililerin bu konularda devam eden suskunluğu, aşı tereddüdü yaşayarak çocuklarını aşılatmayan kişi sayısının artmasına yol açarak toplum sağlığını tehdit etmektedir.  Belirtilen bu olasınedenlerden hangisinin salgının ana nedeni olduğu kızamık vaka dağılımlarının ve aşılanma durumlarının değerlendirilmesi sonucunda ortaya konulabilecektir. Bu konuda yapılan değerlendirme sonuçlarının ve bunlara dayanan kontrol önlemlerinin ivedikle paylaşılarak spekülasyon ve tartışmalara son verilmesi, salgın ile ilgili endişenin artmasına izin verilmemesi gerekmektedir.

Kızamık salgınına karşı aşağıda belirttiğimiz önlemlerin kısa sürede alınması gerektiğini kamuoyu ile paylaşıyoruz:

  • Döküntülü hastalık yakınması olan tüm hastalar kızamık yönünden değerlendirilmelidir.
  • Vaka görülen bölgelerde 9ay-15 yaş arası tüm çocuklara aşılı olup olmadığına bakılmaksızın mutlaka bir doz aşı yapılmalıdır.
  • Henüz vaka görülmeyen bölgelerde 9 aydan itibaren eksik aşılı çocukların kızamık aşıları tamamlanmalıdır.
  • Özellikle ikinci doz kızamık aşı kapsayıcılığının yükseltilmesine yönelik özgün bir program geliştirilmelidir.
  • Kayıtlı/kayıtsız mülteci-göçmen nüfusun tespit ve takibine yönelik zorlukları da çözebilecek şekilde yapılan planlamalarla, bu gruplarda koruyucu hizmetlere yoğunlaşılmalı, aşısız çocuk bırakılmamalıdır.
  • Deprem bölgesinde, özellikle geçici yerleşim birimlerinde yaşayanlara yönelik, burada yaşayan nüfusun tespit ve takip edilmesindeki zorlukları çözecek şekilde yapılan planlamalarla aşılama çalışmaları yapılmalıdır.
  • Salgın sırasında yürütülecek aşı kampanyasının bölge tabanlı yapılması zorunludur. Vatandaşın başvurusuna sınırlı kalınmamalı, sahaya çıkılmalıdır. Mobil aşı istasyonları ile kısa sürede aşı oranı yükseltilmelidir.
  • Deprem bölgesinde aşının sağlanması ve korunmasına yönelik teknik destek mutlaka verilmeli, tüm aile sağlığı merkezleri ve geçici yerleşim alanlarında aşılar yapılabilir hale getirilmelidir
  • Hastanelerde kızamık hastalığının yayılmasının önüne geçilmelidir. Bu bağlamda:
    • Sağlık çalışanlarının kızamığa karşı bağışıklanması
    • Döküntülü hastalık yakınmasıyla sağlık kuruluşlarına başvuranların, bekleyenlerle teması en aza indirecek bir akış-mekân düzenlemesiyle hızlıca hizmet alması, hizmet aldıkları ortamın havalandırılması önemlidir.
  • Hastalığı geçirmemiş veya iki doz aşılandığını belgeleyemeyen olası ve/veya kesin kızamık vakasıyla temas etmiş olan 6 ayın üzerindeki herkese koruma amacıyla ilk 72 saat içerisinde bir doz KKK aşısı yapılmalıdır.
  • Öncelikle salgının artış gösterdiği illerde olmak üzere, öğretmen, polis gibi ön safta çalışan kritik personelin aşılanması sağlanmalıdır.
  • Toplum aşı konusunda bilgilendirilmeli, yanlış/yanlı haberlerin sağlık bakanlığı yetkileri tarafından da üzerine gidilmelidir.

TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK)

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER)

Türk Pediatri Kurumu

Kaynak: https://www.klimik.org.tr/2023/06/15/ttb-udek-uyesi-klimik-hasuder-ve-turk-pediatri-kurumunun-turkiyedeki-kizamik-salgini-uzerine-gorusu/

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: