PROKALSİTONİN, YENİDOĞAN UZMANLARI OKUMASIN LÜTFEN!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Alişan Yıldıran‘ ın yazısı:

“The general population doesn’t know what’s happening, and it doesn’t even know that it doesn’t know.” Noam Chomsky

Yazarın notu: general population yerine istediğinizi koyabilirsiniz…..

Başlığın esbab-ı mucibesini bir büyüğümden öğrenmişdim. Bilenler bilmeyenlere anlatsın deyip hemen mevzuumuza geçelim.

Ülkemizde maalesef bebek doğum hızı, kadınların doğurganlık oranı alarm vermiş, artık nüfusun artmasını bırakın, hızla yaşlanmaya başladığı anlaşılmış. Muhterem reis-i cumhurun yıllar evvel söylemeye başladığı ‘en az üç çocuk’ vecizesinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmışdır. Ne hazindir ki, 2002’den bugüne sadece kısa bir süre dışında sağlık bakanları hep çocuk doktorları idi. Sağlık bakan yardımcılığına bir yenidoğan uzmanının getirilmesi herhalde tesadüfi olmasa gerek!

Yeri gelmişken, kısa süre evvel rahmetli olan değerli hocam Emel Babacan sayın bakanlarımızdan birisinin hematoloji uzmanlığını AÜTF’den aldığını duyunca ‘Nasıl olur? Ben bu arkadaşın adını bile duymadım’ dediğinde hepimiz çok şaşırmışdık, çünkü kan yayması okumayı hematologlar Emel hocadan öğrenirdi. KTÜ’de asistanlığımda hocaların koyamadığı leishmania (bir hücre içi parazit) teşhisini OMÜ’de Ayhan Dağdemir başarıyla hallediyordu, çünkü Emel Hocadan öğrenmiş idi. Yani bu bir usta-çırak işidir, anlayan anlar!

Önümüzdeki günlerde Gerçek Hayat Dergisinde yayınlanacak olan ‘populasyon kontrolü’ yazımızda k vitamini ve topuk kanı alınmasının alakası ele alındı, okumanızı acizane tavsiye ederim, çünki bu bir millî davadır.

Bu arada, birkaç damla topuk kanı alınmasının ne zararı olabilir ki, efendim benim çocuğumun benim hastamın hayatı kurtuldu diyenler var (1) bu bir menkıbedir (anekdot yani), illiyet-casuality göstermez değerli kardeşim. Sizin için muvaffakiyet de değildir, çünkü işiniz bu zaten. Çarşıdan yüz tane yumurta almışsınız eve bir tanesini kırmadan getirdik diye tatava yapıyorsunuz, diğer yumurtaların akibeti ile ilgilenmemek en azından nezaketsizlik değil midir?

Yenidoğan Bilim Dalı’ndan uzaklaşdırılmam

KTÜ’de çocuk sağlığı ve hastalıkları ihtisasını beş buçuk yılda bitirdikden sonra ki o zamanlar dört yılda kimseye diploma verilmiyordu, iki buçuk yılda asistan maaşına talim edip öğretim üyesi olabilmek için çalışmaya devam ettim ama bir anda kendimi OMÜ’de buldum. Allah selamet versin o dönem hem başhekim hem de yenidoğan bilim dalı kurucusu olan Şükrü hoca ile 4,5 sene çalışmak nasib oldu.

Gayet net hatırlıyorum bir 10 kasım günü o zamanın gizli rektörü, anabilim dalı başkanı yanıma geldi (şaşılacak şey) ‘Alişan ben yenidoğana hacettepeden yenidoğan uzmanı getiriyorum, gerekirse onun için yeni servis açarım’ dedi. Gariban bilmiyordu ki, onun değil Allah’ın dediği olur. Böylece, bilimsel açıdan çok daha verimli bir alan olan İmmünoloji-Allerji ihtisası yapmak nasib oldu. Fakiri gönderebilmek için benimle aynı durumda olan ve asistanlığını da kendileri ile yapmış çok değerli Nurşen (Belet) hanım da yenidoğanı bırakıp enfeksiyoncu olmak zorunda kaldı.

Hemen pes etmedim tabii akademik kuruldan verilen yenidoğan ile ilgili belgeyi (2) noterden tasdik ettirip Sağlık Bakanlığı’na yan dal belgesi almak için müracaat ettim. O dönemde YDUS henüz yok idi ve iki sene ilgili branşda çalışdığı belgelenen kişiye yan dal uzmanı diploması veriliyordu, bizimle aynı dönemde değerli bir hocaya belge verilmiş ama biz uygun görülmemişdik. Buna kader bize yapılana başka bir şey derler sevgili gençler. Prokalsitonin ölçümü işte o dönemlerde yenidoğan alanında kullanıma sokulmuşdu.

Fetal dolaşım ve fetal hemoglobin

Allah insan oğlunu anne rahminde rahatça gelişmesi için harika bir sistem ile yaratmışdır, buna fetal dolaşım denir. Doğumdan sonraki dolaşımdan farkı henüz akciğerlerin çalışmıyor olmasıdır, bu da ceninin akciğer damarlarında basıncın yüksek olmasına sebeb olur (3, 4). Ama akciğerlerin doğumdan sonra devreye alınması lazım. Nasıl olacak bu, halk ağzı ile kalbdeki deliklerin kapanması ile. Bu delikler; ventriküler ve atrial septal defekt (yanlış bir kelime, geçiş denilmesi gerekirdi), foramen ovale ve duktus arteriosusdur. Bunların doğumdan sonra açık kalması (patent) ise önemli sorunlara yol açmakdadır, aşağıda ele alacağız. Cenin (fetüs) anne dolaşımından ihtiyaç duyduğu nutrientleri rahatça alabilmekdedir ama oksijen için burada ilave bir bilgiye daha ihtiyaç var. Anne hemoglobini (HbA) ile cenin hemoglobini aynı olsa oksijen bebeğe geçemez idi, o halde ceninin oksijeni daha kuvvetli bağlayan ve kolay bırakmayan bir hemoglobine sahib olması (HbF) doğumdan sonra da bu hemoglobinden yavaşça kurtulması lazım. Bütün bunlara rağmen cenin anneye göre bariz hipoksik (oksijeni düşük) durumdadır, çünkü böyle olması gerekiyor. Üstelik oksijen taşıyan bu HbF oksijeni evvela kendisini sentezleyen karaciğere getiriyor, çünkü oksijen ihtiyacı bulunan metabolik işlemler karaciğerde yapılıyor. Hah işte bütün bunlar doğum ve ardından gelen on günlük sürecin NE KADAR ÖNEMLİ VE HASSAS olduğunu gösteriyor. Ne idi yenidoğanın mottosu ‘elleme, gözle’ (5). Peki doğum odasında pediatri asistanına ne öğretiyorlar morarma iyi değil pembeleşinceye kadar %100 oksijen ver! Halbuki sadece ısıtılması, annesine verip onun cildine temas etdirilmesi lazım. Hipoksik bir canlıya aniden hiperoksi uyguladınız yani oksidatif stresi mitokondrilerin serbest oksijen radikalleri üretmesini tetiklemiş oldunuz, daha bitmedi, zavallı bebekler….

Doğum Şekli, Annenin Durumu

Peki bu yukarıda anlattığımız harika dengeyi doğrudan etkileyen doğum şekli? Ülkemizin dünya şampiyonu olduğu (utanç verici bir şampiyonluk!) sezaryen doğum oranı %61,5 imiş, pek inanmadım doğrusu. Bu oran özel ve üniversite hastanelerinde %90’ları buluyor olmalı, bu başka bir konu. Doğum şeklinin annenin durumunun taşıdığı bebeğe gebelik ve doğum sürecinde vereceği nutrientlerin ve bağışıklığın fetal ve neonatal (yenidoğan) fizyolojiye tesiri ne olacak (6)? Yani her yenidoğan aynı değildir.

Oksidatif Stres, Fetal Dolaşım Bağlantısı

Oksijenin 18. asrın sonunda keşfinden iki asır kadar sonra bağışıklık hücrelerinin fagosite ettikleri mikroorganizmaları mitokondriyel solunum sisteminde üretilen oksijen radikalleri ile öldürdükleri, bu sistemdeki genetik bozukluğun ise bir primer immün yetmezlik olan kronik granülomatöz hastalığa yol açdığını 1984’de Babior yayınladı (7). Yani oksijen hayat verdiği gibi öldürüyordu da. Oksjienin pek bahsedilmeyen diğer özelliği ise manyetik olması da total elektron spinindeki dengesizlikden ortaya çıkıyormuş. Mitokondrideki solunum zincirinde ise oksijen 4 basamakda olmak üzere 4 elektron alarak serbest oksijen radikalleri husule getirir (8). Bu sekiz numaralı makale Norveç’li yenidoğancı Saugstad’ın derlemesi okumanızı tavsiye ederim çünkü 1988’de yenidoğan oksijen radikal hastalığını tarif etti.

Oksidatif stresin hayvan modelleri yenidoğan hastalıkları olan nekrotizan enterokolit, bronkopulmoner displazi, persistan pulmoner hipertansiyon, beyin hasarı gibi durumlara yol açdığı gösterildi. Duktus arteriosus ve pulmoner dolaşım yani ‘fetal’ dolaşımı doğrudan etkiliyor. İltihabi durumlar ile alakasını zaten söyledik.

Oksidatif Stresin Genetik ve Epigenetik etkileri

Oksidatif stresin gen düzenlenmesi üzerine tesirleri hakkında fazla bilgi olamamakla birlikde organ hatta hücre tipine göre farklı olabileceği, organ olgunlaşmasını etkileyeceği bilinmekdedir. DNA dizisinde değişiklik olmaksızın gen ifadesinin değişmesiyle sonuçlanan transkripsiyon için genlerin kullanılabilirliğini düzenleyen Epigenetik mekanizmaları da etkiler. Epigenetik düzenlemenin başlıca yöntemleri, gen düzenlemesinde kısa ve uzun vadeli etkilere yol açabilen ‘DNA metilasyonu’ ve ‘histon modifikasyonları’dır (kromatin yapılandırılması ve yeniden modellenmesi) (8).

Oksidatif Stresin Ağrı ile Alakası

Nosiseptif yollar fetal gelişimin erken bir aşamasından itibaren çalışır, 24 haftalık gebelikte işlevsel olarak asandan (uyarıcı) ağrı yolları bulunur, ancak desandan (inhibitör) yollar yaklaşık 48 haftalık gebelik dönemine kadar olgunlaşmamış görünür (9). Üstelik buna bağlı olarak ağrı süreci artmış ve uzamış olarak hissedilir. Gelişmesi henüz tamamlanmamış olan sinir sistemi, bu ağrılı süreçlere oldukça hassastır ve somatosensör korteks, nöroendokrin ve fizyolojik cevaplar aktive olarak çeşitli sonuçlara yol açar. Serbest oksijen radikallerinin zararının iyi bilinmesine rağmen ağrılı işlemlerin serbest oksijen radikalleri üretimine dair pek bir şey bilinmemekdedir. Daha evvel anlatmışdım yenidoğanın canı acımaz diye öğretirlerdi, bilimsel palavra yani…

Prokalsitonin

Daha evvel en çok önemsediğim iltihab belirtecinin CRP olduğunu, artınca doktorların enfeksiyon zannı ile bebeğin ailesine ‘kanında mikrop var’ dediklerini, semptom ve bulgusu olmadığı halde, sadece CRP yüksek diye, yatırıp antibiyotik verdiklerini ve kültürlerinde umumiyetle hiç bir mikrob üremediğini çünkü, bu durumun ekseriya, daha doğduğu anda yapılan aşıya verilen iltihap cevabı olduğunu izah etmiş idik. Yenidoğan servisinden uzak kaldığımız zamanlarda prokalsitoninin kullanıma girdiğini net hatırlıyorum, meğer bakteriyel enfeksiyon göstergesi imiş özgüllüğü %87-100 arasında iken doğru teşhis oranı değişken imiş (10). Ama karaciğer hasarı da prokalsitonin seviyesini bilhassa fagositlerden olmak üzere arttırıyorsa? Kuvvetle muhtemeldir ki öyle (11) yandı gülüm keten helva, bebek yine lüzumsuz yere hastane florası, antibiyotik zulümü, annesinden ayrılık stresi, çetelerin eline düşme ihtimali vs vs.

Bu arada, prokalsitonin hikayesinin başlangıcını da söyleyeyim; sıhhatli kişilerin damar içine endotoksin (mikrob zehiri diyelim) verildiğinde prokalsitonin seviyesinin arttığını 1994’de yayınlamışlar (12). Adamların yani deneklerin akibeti meçhul….

Dam ve Doisy’nin 1943’de nobel aldığı K vitamini RF tıbbının pazarlama tekniği ile sadece yirmi yıl sonra bütün yenidoğanlara yapılmaya başlandıkdan sonra (13) Textbook of Nelson’un her yeni baskısında yeni hastalıklar ortaya çıkdığını hatırlarsınız.

Yenidoğanlara zerk edilen K vitamininin moleküler yapısına bakınız lütfen, gördüğümde tüylerim ürperdi doğrusu (Resim) (14), en az altı adet CH3 (metil) grubu yani en önemli epigenetik unsurlardan birisi DNA metilasyonu için gerekli molekül. Merak etmeyin benden evvel başkaları da bunu görmüş ve göstermiş (15).

Resim: K vitamini yani Phytonadione is 2-methyl-3-phytyl-1, 4-naphthoquinone

Yenidoğana benzil alkolde emülsifiye edilmiş bu molekülü vermek yerine ağzına birkaç damla ‘jus de cornichon’ damlatıp husule gelecek bağırsak mikrobiotasının üreteceği K vitaminini tercih etmek aklı başında insanların yapacağı işdir. Turşu suyunu beğenmiyorsanız enterogerminaya da razıyım.

Sonuç

Annesi gebeliğin ilk üç ayında zararlı ultrasonik frekanslara maruz kalmış, aşılanmış, gereksiz anti-D serumla karşılaşmış (bu konu da mühim), sezaryenle doğmuş, gereksiz ellenmiş (canlandırma ve oksijen), göbek bağı hemen kesilmiş, k vitamini ve hepatit aşısı yapılmış, üstüne bir de topuk kanı alınmış bir bebek mi sıhhatli olur yoksa bunlar yapılmadan doğanlar mı?

Tecrübeli bir çocuk doktoruna sorun isterseniz.

Kaynaklar:

1. https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/uzmanlar-sakin-ha-ihmal-etmeyin-diyor-yer-adana-3-kardes-dogdu-bu-sayede-bir-nesil-kurtuldu-119179

2. https://avesis.omu.edu.tr/yildiran/dokumanlar

3. https://en.wikipedia.org/wiki/Fetal_circulation

4. https://www.osmosis.org/learn/Fetal_circulation

5. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4183247/

6. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9561235/

7. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/pmid/6323522/

8. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6791125/

9. https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1155/2017/3759287

10. https://publications.aap.org/hospitalpediatrics/article/14/3/199/196736/The-Sensitivity-and-Specificity-of-Procalcitonin?autologincheck=redirected

11. https://pdfs.semanticscholar.org/596c/2c247fbf025c7fe85b24d394793a537a0c6a.pdf

12. https://academic.oup.com/jcem/article-abstract/79/6/1605/2649263

13. https://publications.aap.org/pediatrics/article/149/3/e2021056036/184866/Vitamin-K-and-the-Newborn-Infant

14. https://labeling.pfizer.com/ShowLabeling.aspx?id=5392

15. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7518702/

***

Siz de yorumunuzu paylaşın: