ÇİFTLİK AHTAPOTÇULUĞU ETİK DEĞİLDİR VE ÇEVRE İÇİN DE BÜYÜK BİR TEHDİTTİR
Bir grup bilim adamı ahtapot çiftliklerinin etik olarak affedilmez ve çevre bakımından çok tehlikeli olduğunu açıkladılar ve özel şirketleri, akademik kuruluşları ve hükumetlerden bu girişimleri desteklememelerini istediler.
Araştırmacılar, ahtapot çiftliklerinin bunların beslenebilmeleri için çok fazla miktarda balık ve kabuklu deniz hayvanına ihtiyaç yaratacağını, bunun da dünyanın zaten tehdit altındaki deniz hayvanları için çok büyük tehlike olduğuna dikkat çekiyorlar:
“Ahtapot gibi sofistike ve kompleks bir hayvanın 21. yüzyılda kitlesel üretilen bir yiyecek olması için hiçbir sebep yok.”
Ahtapotlar çok zeki ve ilginç yaratıklardır
Ahtapotlar, bilim adamlarının da vurguladığı gibi son derecede zeki ve ilginç yaratıklardır.
300’ den fazla türleri olan ahtapotların hindistancevizi kabuğu parçalarından sığınaklar inşa edebildikleri, insan yüzlerini tanıyabildikleri, saniyeler içinde renk değişimleri ile çevrelerini taklit edebildikleri, eğlenceli davranışları olduğu, acı hissedebildikleri gösterilmiştir.
Tüm bunlar ahtapotların sofistike bir sinir sistemleri ve büyük beyinleri olduğu anlamına geliyor.
Ahtapotlar aynı zamanda da çok lezzetlidirler, dünyada senede 350 bin ton ahtapot avlanıyor ve tüketiliyor ama bu miktar ihtiyacı karşılamıyor.
Gel gelelim ahtapot avcılığının verimi de giderek azalıyor ve işte tam da bunun için balık çiftlikleri ahtapot yetiştiriciliğine yönelmeye başladılar.
Denizde yakalanan erkek ve dişi ahtapot çiftleştiriliyor ve döllenmiş yumurtaları tanklarda dünya çapındaki pazarlarda satılmak üzere yetiştiriliyor.
Ne var ki ahtapot larvaları sadece canlı balık yedikleri için, bunların üretimleri zor ve pahalı oluyor; yavru hayvanları tuzluluk ve sıcaklıkları dikkatli bir şekilde kontrol edilen suda tutmak da kolay olmuyor.
Bu mahzurlar ahtapot çiftçiliğinin ilerlemesini yakın zamanlara kadar önledi ama üreticiler bazı yavru ahtapotların yiyecek konusunda çok titiz olmadıklarını görerek ıslah için bunları esas aldılar.
Bunun sonucu olarak da birçok şirket yakın zamanda çiftlik ahtapotlarını satışa sunabileceklerini açıkladılar; bazı üniversite ve araştırma enstitülerinin bu projeleri destekledikleri de biliniyor.
Çiftlik üretimleri artıyor
Günümüzde 190 ülkede istiridyeden karidese kadar 550 sularda yaşayan hayvan türü çiftliklerde üretilmeye çalışılıyor; bunlar gelişmiş ülkelerde deniz ürünleri pazarının yarısını oluşturuyor.
Karada yaşayan hayvanlar için de geçerli olduğu üzere suda yaşayan hayvanların çiftlik üretimlerinin hayvan refahı ve çevresel kaygılara yol açtığı bilinmekle beraber bunun nasıl çözümlenebileceği belli değildir.
Esaret altında yetiştirilen hayvanlarda yabani ortamlarda yaşayanlardan farklı karakterler gelişiyor, bağışıklık sistemleri daha zayıf oluyor, daha saldırgan davranışlar gösteriyor, daha fazla kronik stres ve hastalığa maruz kalıyorlar.
Enfeksiyon riskleri artıyor, daha saldırgan oluyor ve ölüm oranları yükseliyor.
Ahtapot çiftliklerinin, bu tür etik meseleler yanında çevreye etkileri de önemlidir. Bir ahtapotu büyütmek için gereken yem miktarı hayvanın ağırlığının üç katıdır.
Kültür balıkçılığının çevreye etkileri
Kültür balıkçılığının çevresel etkileri iyi bilinmektedir.
Bunlar arasında, dışkıdan salınan azot ve fosfordan kaynaklanan kirlilik ve besin dekompozisyonu; gübreler, yosun önleyiciler (algesit), herbisit, ilgili kirlilik; dezenfektanlar; aşırı antibiyotik kullanımı; kaçan balıklar ile yabani çeşitler arasında melezleme ve hastalık geçişi; çiftlikler için kullanılan doğal yaşam alanlarının kaybı vardır.
Çoğu otçul olan karasal hayvanların aksine suda üretilen hayvan türleri somon, alabalık ve karidesler dâhil etçildir ve gelişimleri için balık proteinleri ve balık yağına ihtiyaçları vardır.
Çiftlik hayvanlarının çoğunun beslenmesi, yabani balıklar ve omurgasızlar üzerinde ek bir baskı oluşturur.
Küresel balık avının yaklaşık üçte biri diğer hayvanlar için yem haline getiriliyor, kabaca yarısı su ürünleri yetiştiriciliğine gidiyor.
Balık beslemek için yapılan balık avcılığının ekolojik etkilerinin azaltılması, balık yemi olarak vahşi balık ve omurgasızlara güvenmenin azaltılması demektir.
Bir seçenek, kültür balıkçılığında omurgasızlara ve yiyecek ağında daha düşük olan diğer türlere odaklanmaktır.
Hakikaten de birçok omurgasız gıda zincirinde omurgalılardan daha aşağı seviyededirler ve daha az etçildirler. Çift kabuklular da ahtapotlar gibi planktonlarla beslenirler, dolayısıyla bunların kültürü balık yemi gerektirmez.
Ahtapotların etçil oldukları ve balık yağları ve proteinle hayatlarını sürdürdükleri göz önüne alındığında, bunların çiftliklerde üretilmelerinin hâlihazırda sömürülmüş bir deniz eko sistemi üzerinde daha fazla baskı yapma riski vardır.
Gelelim neticeye
Elbette bu dünyada yaşayan insanların ihtiyacı olan gıdaları temin etmek için sadece avlamak yeterli değil ama suni üretimlerde bunların üretilen hayvanlar âlemine ve çevreye zararları da iyi hesap edilmelidir.
Ahtapot benim de sevdiğim bir deniz ürünüdür ama bu makaleyi okuduktan sonra ahtapot için çok iştahlı olacağımı sanmıyorum.
Kaynak: https://issues.org/the-case-against-octopus-farming/
Ahtapot hakikaten çok müthiş bir yiyecektir ben de severim ama bu yazıdan sonra ben de rahat rahat yiyeceğimi sanmıyorum