NTV’ deki “Binlerce liralık ilaç çöp oluyor” başlıklı haber benim senelerdir bıkmadan usanmadan tekrarladığım ilaç israfının ulaştığı boyutların büyüklüğü gösteriyor.
Bildirilen rakamlar sadece bir ilçeye ait ve üstelik de sadece yüzde 10’unun evlerinden toplanan ve çöpe atılmayan ilaçlar.
Bunun bir de halk tarafından çöpe atılan kısmı da var ki oradaki rakamların çok daha büyük olduğu şüphesiz.
Varın bir de bunun ülke çapındaki boyutlarını hesaplayın!
Durum çok vahim!
BİR: İnsanlar artık bırakın hastalık için ilaç almayı sağlıklı olabilmek için de hastalanmamak için de ilaç alması gerektiğine inanıyor.
İKİ: Daha fenası, doktorlar da bunu öyle sanıyor.
ÜÇ: Daha daha fenası, hükümet yetkilileri de tepeden tırnağa “Vatandaş artık istediği ilacı beklemeden alıyor” diye olayı körüklüyor.
Birçok araştırmaya göre ilaçların yarıya yakınının hem de kutuları bile açılmadan çöpe atılıyor olması bir hekim olarak beni utandırıyor.
Daha da önemlisi, bu israfın kimsenin umurunda olmaması ve çözüm tavsiyelerinden vazgeçtim dile bile getirilmemesi.
İlaç israfının önlenmesi için yapılması gerekenleri pek çok defalar yazdım; bunlar içinde en önemlisi vatandaşın ve doktorların eğitimi ile doktorlar ve ilaç şirketleri arasındaki menfaat münasebetlerinin sıfırlanmasıdır.
Vatandaşa ve doktorlara, hasta şikâyetleri ve hastalıkların her zaman ilaçla tedavi edilmesinin gerekmediği, birçok hastalığın ilaç kullanmadan hayat tarzı değişiklikleriyle düzelebileceği, çok ilaç yazan doktorun iyi doktor olmadığı, başkasının tavsiyesi ile ilaç almaması gerektiği öğretilmelidir.
İlaç israfının sebepleri
BİR: Tıp eğitimi yetersizdir. Birçok pratisyen ve uzman doktor gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan diploma alıyor ve bu açığını ilaç yazarak giderdiğini sanıyor.
İKİ: Tıp fakültelerindeki eğitim koruyucu hekimliğe değil tedavi edici hekimliğe önem veriyor. İmtihanlarda koruyucu hekimlikle ilgili sorular yok denecek kadar azdır; düzen “ilaç yazmak” üzerine kuruludur.
ÜÇ: Tıp eğitimi ve öğretim üyeleri, ilaç endüstrisinin hegemonyası altındadır; onlara karşı çıkmak her babayiğidin harcı değildir.
DÖRT: Defansif tıptan kaynaklanan ilaç israfı da çok büyük boyutlardadır. Bazen bilgi ve tecrübe eksikliğinden bazen zaman azlığından hastasına yeteri kadar zamana ayırması mümkün olmayan hekim “Başıma bir iş gelmesin” diyerek çareyi bol ilaç yazmakta buluyor.
BEŞ: Hastalardan gelen ilaç yazdırma baskısı da gözden kaçırılmamalıdır. Birçok hasta elinde ilaç listesi ile hekime giderek “Bana bunları yaz” diyebiliyor ve isteği yerine gelmediğinde de “Sen kim oluyorsun da bunları yazmıyorsun” diyerek olay çıkarabiliyor.
ALTI: İlaç endüstrisinin pazarlama faaliyetleri de ilaç israfının mühim sebeplerindendir. Hedef, her hasta hatta her sağlıklı insan için ömür boyu kullanması gereken ilaçlar olduğunu hekimlerin beynine kazımaktır.
YEDİ: Hastaların değil laboratuar bulgularının tedavi edilmeye çalışılması da ilaç israfına yol açıyor. Bu sayede kesinlikle gerekli olmadığı hâlde milyonlarca insan kolesterol, reflü, astım, osteoporoz ilaçları içiyor.
SEKİZ: Son senelerde iki veya daha fazla kimyasal maddenin bir arada bulunduğu ilaçlar (polypil) da ilaç israfının gözden kaçan sebeplerindendir.
DOKUZ: İlaç ambalajlarında çok fazla ilaç bulunması da ilaç israfında önemlidir. Yutulan ilk hap ciddi bir yan etki yarattığında kutunun tamamı ziyan oluyor.
ON: Çeşitli hastalıklar için verilen sağlık kurulu raporlarının da ilaç israfında çok önemli bir yeri vardır. Aslında bir iki reçete ile düzelmesi mümkün olan pek çok hastalık için “ömür boyu ilaç kullanma dayatması” yapılıyor ve bu hastalar asla doğru dürüst takip edilmiyor.
Gelelim neticeye
İlaç israfının ortadan kaldırılabilmesi için şunların faydası olabilir:
BİR: Tıp eğitimi koruyucu hekimliğe ağırlık verecek ve “gerçek aile hekimi” yetiştirecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
İKİ: Tıp eğitimi ve tıp uygulamaları, ilaç endüstrisinin hegemonyasından kurtarılmalıdır.
ÜÇ: İlaç şirketlerine dediğini yaptıracak, ekonomik ve politik bakımdan güçlü hükumetler olmalıdır.
DÖRT: Doktorların geçim ve gelecek endişesi olmamalıdır.
BEŞ: Halk gibi doktorlar da ilaç israfına karşı eğitilmeli ve buna karşı çıkmayı bilmelidir.
ALTI: Doktorlar endüstri tarafından “kullanıldıklarını” asla unutmamalıdır.
YEDİ: Daha az doktora giden daha az tahlil ve tetkik yapılan daha az ilaç kullanan vatandaşlar gibi hastalarından daha az tahlil ve tetkik isteyen, daha az ilaç yazan doktorlar da ödüllendirilmelidir.
***
NTV’ nin haberi:
Bursa’nın İnegöl ilçesinde öğrenciler evlerinde kullanılmayan miadı dolmuş ilaçları topladı. Öğrencilerin sadece yüzde 10’undan gelen ve çöpe gidecek olan ilaçların maddi değer toplamı 146 bin lira.
Bursa İnegöl’deki devlet hastanesi öncülüğünde, kaymakamlık ve milli eğitim müdürlüğü desteğiyle başlatılan projeyle öğrenciler, evlerinde bulunan miadı geçmiş ilaçları topladı.
Toplanan miadı geçmiş ilaçlar hastane personeli tarafından tek tek kayıt altına alındı, ortaya korkunç bir rakam çıktı.
Bir ay zarfında 6112 kutu ilaç toplanırken, İnegöl Devlet Hastanesi girişinde sergilenen ilaçların maddi değeri 146 bin 888 lira.
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Devlet Hastanesi CEO Hayrettin Göçmen, “İnegöl çapında başlattığımız proje çerçevesinde, okullarımızda okuyan öğrencilerimizden evlerinden miadı geçmiş ilaçlarını getirmeleri talep edildi. Toplanmış olan miadı geçmiş ve kullanılmayan ilaçlar hastane idaremizce tek tek sayıldı ve not edildi. Öğrencilerin ancak yüzde 10’undan dönüş oldu. Ama ortaya çıkan rakam korkunç.
Bu kadar kısa süre içinde toplanan miadı geçmiş ilaç kutusu sayısı tam 6112. Çöpe atılan ve her bir kuruşu yine bizlerden çıkan bu ilaçların toplam maddi değeri ise 146 in 888 TL. Çöpe atılan her bir ilaç ortak kamu kaynağıdır. Lütfen ilaçlarımızı gerektiği kadar tüketelim” diye konuştu.
EK 2 (3.2.2024): SGK, etkin, sürdürülebilir ve güvenilir ilaçları tarayıp, geri ödeme listesine eklemeye devam ediyor. Son eklenenlerle SGK’nin geri ödeme listesinde 879’i kanser tedavisinde kullanılanlar olmak üzere toplam 8 bin 834 ilaç bulunuyor. Kurumun, gider kalemleri arasında ilaç ödemeleri ilk sıralarda geliyor. İlaç için 2021 yılında 60,3 milyar lira, 2022’de 91,7 milyar lira ödeyen SGK’nin 2023’teki ilaç harcaması 178,3 milyar lirayı buldu. Geçen yılki ilaç harcamasında 41,6 milyar lira ile kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar ilk sırada yer aldı.
EK 3 (9.5.2024): BMJ: FDA, menfaat münasebetlerini ciddiye aldığını söylese de ilaç endüstrisiyle finansal münasebetler liderleri arasında yaygın. Türkçesi: Malı büyük başlar götürüyor, küçükler eşantiyon kalem, öğlen dürümle mutlu olmaya çalışıyor.
Makale: Revolving doors: board memberships, hedge funds, and the FDA chiefs responsible for regulating industry
***
EK 4 (5.6.2024): JAMA: Sosyal medyada ilaç tanıtımı yapan doktorların çoğu ilaç şirketlerinden para alıyor
ABD’deki çeşitli kurumlardan tıp araştırmacıları tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden ilaç tanıtımı yapan doktorların önemli bir kısmının ilaç üreticileri tarafından maddi olarak tazmin edildiğini ortaya çıkardı.
JAMA’da yayımlanan çalışma, X’te ilaçları onaylayan doktorların çoğunun ilaç üreticilerinden ödeme aldığını ortaya koydu.
Araştırmacılar bu ödemeleri takip etmek için Medicare ve Medicaid Hizmetleri Merkezleri tarafından yönetilen Açık Ödemeler web sitesini kullandı. Bu platform, kullanıcıların ABD’de onay için ödeme alan doktorları ve bunların arkasındaki şirketleri belirlemelerine olanak tanıyor.
ABD’de ilaç reklamları yasal
Diğer birçok gelişmiş ülkenin aksine ABD, ilaç şirketlerinin sosyal medya da dahil olmak üzere çeşitli kanallar aracılığıyla ürünlerinin reklamını yapmalarına izin veriyor. Dahası, sağlık çalışanlarının bu reklamlarda yer alan ilaçları desteklemek için ödeme kabul etmeleri de yasal.
Araştırma ekibi, çalışmaları için birincil platform olarak X’e odaklandı. İlaç onayları yayınlayan 28 doktor belirlediler ve onay geçmişlerini keşfetmek için Open Payments web sitesindeki isimlerini çapraz referans aldılar.
Çoğu ödeme alıyor
İncelenen 28 doktordan 26’sı ilaç üreticilerinden, 24’ü ise özellikle destekledikleri ilaçlarla ilgili ödemeler almıştı. Ödemeler genellikle “konuşma” veya “danışmanlık” ücreti olarak kategorize edilmiş ve pek çok destek sponsorlu referanslar şeklinde olmuştu.
Çalışmaya katılan doktorlardan sadece birinin, destekledikleri ilacın araştırma ve geliştirmesine katkıda bulunmuş olması dikkat çekiciydi.
Bazıları ücretli onay uygulamasını etik dışı olarak görse de, araştırma ekibi tarafından vurgulandığı üzere bu uygulama yasal ve ruhsat statüsünü etkilemiyor.
Araştırma, sağlık çalışanları ile ilaç şirketleri arasındaki ilaç destekleri alanındaki karmaşık ilişkiyi vurguluyor ve şeffaflık ve sosyal medya platformlarında paylaşılan tıbbi tavsiyelerin güvenilirliği ile ilgili soruları gündeme getiriyor.
iyi demişsin hocam hükümet yetkilileri memnun insanların ilaca rahat ulaşmasından ama onların kullanılmadığının farkında bile değiller