DOKTORA DEĞİL SİSTEME ŞİDDET

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Kemal Öztürk‘ ün “Doktora değil, sisteme şiddet” başlıklı yazısı:

25 ve 26 Ocak 2022 tarihlerinde doktorlar başta, sağlık sisteminin sorunlarını anlatan yazı dizisi hazırlamıştım.

Orada sistemin sarı alarm verdiğini anlatmıştım.

Şimdi “Kırmızı alarm veriyor” desek abartmış olmayız.

Konya’da katledilen Dr. Ekrem Karakaya yaşanan sorunların ne ilk ne de son kurbanı.

Bütün doktorlar ve sağlık çalışanları bu cinayet yüzünden infial halinde.

İki gün iş bırakma eylemini tartışıyorlar.

SORUNU BÜTÜNCÜL GÖREMEMEK

Sağlık sistemindeki sorunların tartışılmasını körlerin fili tarifine benzetiyorum. Kim nereyi tutmuşsa, orayı tarif ediyor.

Oysaki ne doktorlara şiddet ne düşük maaşlar ne özlük hakları ne de hasta yoğunluğu sorunu tek başına tarif edebilir.

Bütün sistem enfeksiyon kapmış durumda. Ve her geçen gün daha da ağırlaşan bir vaka haline geliyor.

Maalesef hekim olmasına, hastane sahibi olmasına rağmen, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bütün sistemi içine alacak bir çözüm önerisi de bulunmuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mayıs 2022’de verdiği 5 müjdenin tamamı halen hayata geçmiş değil.

Maaş artışları, özlük haklarında düzenleme, döner sermaye gibi bazı alanlarda düzenlemeler yapıldı ama belirsizlikler devam ediyor ve sistem yine tekliyor.

Hizmet sunan da, hizmet alan da mutsuz.

AK Parti iktidarlarının büyük başarı diye övündüğü sağlıkta dönüşüm projesi, şimdi sağlıkta kabusa dönmek üzere.

Tıp fakültelerindeki eğitim sorunundan tutun da, MHRS sistemindeki yanlışlara, oradan sevk zincirine kadar onlarca başlıkta sorunlar olduğu yerde duruyor.

ŞİDDET DOKTORA DEĞİL, SİSTEME

Medimagazin.com.tr isimli, hekimlerin yönettiği bir sağlık haberleri sitesi var. Genel Yayın Yönetmeni Dr. İbrahim Ersoy ile bu konuları konuşurken çok güzel bir tespit yaptı:

“Aslında şiddet doktora değil, sisteme. Hasta MHRS sisteminden randevu alamayınca, hastane içinde kalabalıktan boğulunca, işleri ters gidicinde, öfkesini doktora, sağlık çalışanına yöneltiyor” dedi.

Önceki gün İstanbul’da çok büyük bir şehir hastanesine gittiğimde durumu gördüm.

İnanılmaz kalabalık içinde sağlık çalışanlarının yüzünden düşen bin parça. Aynı şekilde hastalar da burnundan soluyordu.

Bu hastanede bölüm başkanlığı yapan profesör olan bir dostum durumu şöyle özetledi: “Kimse mutlu değil. Doktorlar canından bezmiş, hastalar daha beter durumda.”

Doktora şiddeti önlemek için kanuni düzenlemeler yapıldı, cezalar arttırıldı ama bakın Konya’da silahla doktorun vurulmasını önleyemedi.

Hastanelerin kapısına X-Ray cihazı konulmaması eleştiriliyor şimdi. O da çözüm olmayacaktır tabii ki.

Sorun sistemde. Baştan aşağıya revize edilmedikçe istediğiniz kadar zabıta önlemleri alın, şiddeti de, çalışan ve hasta memnuniyetsizliğini de önleyemezsiniz.

SİSTEMİ REVİZE ETMEK ŞART

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca insani olarak herkesin sevdiği ama yönetici olarak herkesin şikayet ettiği bir isim haline geldi.

Sistemdeki sorunları biliyor. Umarım sorunları bütüncül olarak ele alıp çözecek bir reform paketi hazırlar.

Bu sorun milyonlarca insanı etkiliyor bilmiyorum farkındalar mı?

Sistem çökmeden revize edilirse çalışmaya devam eder.

Ancak çökerse onu ayağa kaldırmanın ülkeye maliyeti çok ağır olacaktır.

Kaynak: https://www.haberturk.com/yazarlar/kemal-ozturk/3475822-doktora-degil-sisteme-siddet

***

Sevilay Yılman‘ ın “Katil öldü! Peki o katili azmettirenler ne olacak?=” başlıklı yazısı:

Sağlık çalışanlarına yönelik saldırılara dair yapılan uyarılara, gösterilen hassasiyete rağmen şiddet bir türlü bitmedi.

Hatta dozunu artırdı ve sonunda da çok korkunç bir noktaya vardı.

Konya Şehir Hastanesi’nde görevli Doktor Ekrem Karakaya onlarca insanın gözü önünde ve görevi başında resmen katledildi.

Görev şehidi Karakaya’ya Allah’tan rahmet, ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Çok çok acı gerçekten.

Bu arada doktoru katlettikten sonra aynı silahla kendisi de intihar eden Hacı Mehmet Akçay’ın cinayeti işleme nedenine dair öne sürülen iddialar da inanılır gibi değil.

Gerçekten insanın havsalası almıyor.

Doktor Karakaya geçen ay katil Akçay’ın 58 yaşındaki annesine anjiyo yapmış.

Anne ameliyat sonrası hayatını kaybedince, o da bunun sorumlusu olarak gördüğü doktoru öldürmeye karar vermiş.

Katil Mehmet Akçay’ın Konya Yunak İlçesi Devlet Hastanesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı ve cinayeti gerçekleştirmeden önce çalıştığı hastaneden sağlık sorununu mazeret göstererek izne ayrıldığı ve sonra da Konya Şehir Hastanesi’ne gelerek kendisine ait ruhsatlı silahla bu cinayeti gerçekleştirdiği anlaşıldı.

Ve eldeki verilere göre de kesinlikle normal bir psikolojide değil katil.

Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda, “Ölüm, katliam, intikam” gibi kelimelerle mafyacılık taslayan bir psikopat!

İşin asıl acı yanı da bu zaten!

Böyle bir psikopatın güvenlik görevlisi olarak bir devlet hastanesinde konumlandırılması.

Nasıl olur böyle bir şey?

Yasal prosedürlere göre bin tane testten geçirilerek güvenlik görevlisi olunan bu memlekette böyle bir ruh hastası nasıl olur da güvenlik görevlisi yapılır?

Ve dahası nasıl eline silah verilir?

Şimdi ben şunu merak ediyorum.

Evet. Doktor Ekrem Karakaya’nın katlini gerçekleştiren Mehmet Akçay da aynı silahla intihar ederek kendi hayatına da son verdi.

Peki bundan sonra ne olacak?

Katil de öldü diye bu dosya kapanacak mı?

Üzeri örtülecek mi?

O psikopatın güvenlik görevlisi olmasına ve eline silah verilmesine sebep olan yetkililer kim ya da kimler, hesabını soracak mı birileri?

Yani azmettiricilerin peşine düşülecek mi?

Bu katilin yaşanmasına zemin hazırlayanlardan adalet önünde hesap sorulacak mı?

Kaynak: https://www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/3476044-katil-oldu-peki-o-katili-azmettirenler-ne-olacak

***

Kübra Par’ ın “Önlem almanız için daha kaç doktorun ölmesi gerekiyor” başlıklı yazısı:

Çok değil daha bundan birkaç yıl öncesine kadar en saygı duyulan, en gözde mesleklerden biriydi doktorluk.

Üniversite sınavında en başarılı olan gençlerimiz tıp fakültelerini tercih ediyordu.

Fakat üst üste yapılan hatalarla en mutsuz meslek grubu haline dönüştürüldü.

Devlet doktorlarına özel muayenehane açma yasağı, düşük ücret politikası, bitmek bilmeyen nöbetler, günde yüzlerce hasta ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi hasta yakınlarının uyguladığı akılalmaz şiddet…

Canlarına tak etti, yurtdışında çalışmak üzere ülkeyi terk etmenin yolunu arar oldular.

Gitme şansı olmayanlar için de durum artık bir yaşam mücadelesine dönüştü.

Sonunda en kötüsü oldu ve Kardiyoloji Uzmanı Doktor Ekrem Karakaya görev başındayken başından silahla vurularak katledildi.

Bu feci olay karşısında isyan etmemek mümkün değil çünkü biliyoruz ki göz göre göre yaşandı.

Son yıllarda sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet vakalarında ciddi oranda artış vardı.

Defalarca gündem oldu.

Önlem alınması için bas bas bağırdılar.

16 Mayıs’ta Sağlıkta Şiddet Yasası Meclis’ten geçirildi ama daha kararın mürekkebi kurumadan bir doktor canından oldu.

En küçük AVM’ye bile X-Ray cihazları yerleştirilirken, elini kolunu sallayan hastanelere silahla, taşla, sopayla girebildi.

En küçük sokak protestosuna yüzlerce polisle müdahale eden güvenlik güçleri, hastanelerde ter döken çalışanları korumaktan aciz kaldı.

Bunlar yetmiyormuş gibi dün bir ayıp daha yaşandı.

Arkadaşlarının ölümünü protesto etmek için yürümek isteyen doktorlara polisler barikat kurdu, biber gazı sıktı.

Kadere bakın ki kendi sıktığı biber gazından fenalaşan bir polisi de o doktorlar tedavi etti!

Gece gündüz demeden en ağır koşullarda çalışarak milyonlarca hastanın derdine derman olan doktorlarımız, hemşirelerimiz, hasta bakıcılarımız bu muameleyi hak etmiyor.

Bunca şiddet vakasından sonra hâlâ yeterli güvenlik önlemi alınmıyorsa bunun affedilecek bir tarafı yoktur.

Bu olay gerçekten bir milat olmalı ve canlarımızı emanet ettiğimiz bu insanların sorunlarına kalıcı çözümler bulunmalı artık.

Kaynak: https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/3476042-onlem-almaniz-icin-daha-kac-doktorun-olmesi-gerekiyor

***

 

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. müderris tabib dedi ki:

    Sistemde önemli sorunlar olduğu ortada…

    PKK’nın taradığı doktorlara sesini çıkarmayan ve hala adında TÜRK yazan bir kurum ile bu sorunların çözülmesi mümkün görünmüyor….

    Bu konuda bilgisi çok olan farklı ‘görüş’deki araştırmacı gazetecilerin fikirlerinin müsademesini merak ediyorum doğrusu!

    Kim mi?

    Can Kemal Özer-Soner Yalçın

Siz de yorumunuzu paylaşın: