“Hamilelikte fazla kırmızı et tüketimi çocukluk çağı diyabeti riskini artırıyor” başlıklı haber, medyanın bilimsel araştırmaları nasıl endüstrinin işine gelecek şekilde ve nasıl rezilce maniple ettiğinin yeni bir belgesidir. Amaç, hakiki gıdaları karalayarak suni gıdaları parlatmak!

Medyada, “süt ürünleri kâbus görmeye yol açıyor” benzeri başlıklarla yer alan araştırma aslında süt ürünlerinin değil şeker ve tatlıların, gece geç vakitlere kadar yemenin daha çok tetikleyici olduğunu bildiriyor. Süt ürünleri dedikleri de aslında aşırı işlenmiş ve süslenmiş gıdalar ve herkeste değil sadece laktoz tahammülsüzlüğü olanlarda etkili oluyor.

Nadir bir şeker olan allüloz “tabii GLP‑1 benzeri etkiler” gösteren ve iştahı azaltıp kan şekeri dalgalanmalarını hafifleten bir alternatif olarak değerlendiriliyor. Allüloz hakkında çok müspet veriler olmakla beraber temkinli olmakta fayda var.

Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin (ACC), kilo yönetiminde diyet ve egzersizin artık ilk tedavi yaklaşımları olmadığını, bunların yerine modern obezite ilaçlarının kullanılabileceğini açıkladı. Bu kılavuz, modern tıbbın endüstriye teslim olduğunun belgesidir.

Zeytinyağı, obeziteye, obezite de kalp hastalıkları ve diyabete yol açıyormuş. Bak sen! Farelerde yapılan bir laboratuar araştırmasından çıkan sonuçları insanlar için de geçerli saymak nasıl bir akıldır? Maksat, insanları zeytinyağından soğutmak ve tohum yağlara yönlendirmektir.