Başı, beli, dizi veya vücutta başka bir yerinde kronik ağrıları olanlar avuç avuç ilaç içerler ama bunlardan zerre kadar fayda görmedikleri gibi bir de ilaçların yan etkilerine maruz kalırlar. Kronik enflamasyonun oluşması ve ilerlemesinde hareketsiz hayat, kalitesiz ve yetersiz uyku, stres gibi birçok sebep olabilirse de en önemlisi beslenme hatalarıdır.

Vejetaryenlerde depresyon, parestezi, periferik nöropati, psikoz gibi psikiyatrik ve nörolojik hastalıkların daha fazla olduğu bildirildi. Vejetaryen ve hele de vegan beslenme insan fizyolojisine aykırı, hastalıklara davetiye çıkaran ve bilimsel temeli olmayan beslenme modelidir, sinsi bir tuzaktır.

Kuruyemişlerin obezite riskini azalttığı ortaya çıktı. Fındık, fıstık, ceviz sağlıklı doymamış yağlar, vitamin, mineral ve liften zengin gıdalardır ama kalorileri yüksek diye tavsiye edilmez. Oysa asıl mühim olan kalori değil kalitedir. Modern tıbbın asıl meselenin kilo vermek değil adam gibi beslenmek olduğunu da anladığını şu âhir ömrümde görecek miyim acaba?

Harvard’ ın araştırması “hangi gıdaların ne kadar yendiği değil, gıdaların kalitesi önemlidir” tezimi ispatladı. Tüm dünyayı saran bu kronik hastalık salgının en önemli sebebi hazır gıdaların kutuplardan steplere, çöllerden ovalara, metropollerden köylere dünyanın her yerine yayılmasıdır. Budur!

Sağlığımız ve kesemiz adına birçok ailenin hayatından neredeyse çıkmakta olan “ev yemeklerine” mutlaka geri dönüş yapmamız gerekiyor. Hele de çocuk sahibi olanların evinde mutlaka tencereler kaynamalıdır. Tüm ailenin bir masa etrafında toplandığı, huzur içinde yenilen ev yemeklerinin lezzetini hangi “beş yıldızlı” Michelin restoranı verebilir ki?