Mesele, kilo-milo kalori-malori falan değildir, mesele binlerce senedir afiyetle yediğimiz şahane gıdaların olabildiğince kötülenmesi ve yerlerini işlenmiş gıdaların almasının sağlanmasıdır. İnsanlığın ortak malı tüm tohumlar, tüm gıdalar markalaştırılıyor, tekel altına alınıyor. Bu beslenme terörüdür ve silahlı terörden de her türlü terörden de daha tehlikelidir. Uyan, ey halkım.

Fareler ve insanlar üzerinde yapılan araştırmada, kahvenin kahverengi yağ dokusunu aktive edebileceği ortaya çıktı. Kahve, işlenmemiş olması ve şekersiz içilmesi kaydıyla adam gibi beslenmenin temel unsurlarındandır. Kahvenin uzun yaşamayı sağladığını, başta kanserler olmak üzere birçok kronik hastalık riskini azalttığını gösteren sayısız araştırma vardır ama kahveyi abartmak asla doğru değildir.

Kanola yağı çoklu doymamış yağlardan zengindir ama soğuk sızma zeytinyağında bulunan polifenollerden yoksundur. Bu özellikleriyle iyi bir pişirme yağı değildir, hatta soğuk sızma kanola yağında oksidasyon ürünleri ve trans yağlar bulunur. İnsanlar üzerinde yeterli bilgi olmadığı için ben bu yağı kullanmaktan kaçınırım.

Karpuz bana göre yaz günlerinin en şahane meyvesidir ve üstelik de sağlığa müthiş faydaları vardır. A ve C vitamininden zengindir, magnezyum ve potasyum gibi mineraller de bulunur. Kanseri ve enflamasyonu önleyen likopen, kukurbitasin E ve sitrulin deposudur. Üstelik de diğer meyvelere göre şekeri azdır.

Senelerdir “kolesterol var, damarları tıkar, sakın yemeyin” diye karalanan yumurtanın felç riskini artırmadığı belirlendi. Yumurta adam gibi beslenmenin temel gıdalarından biridir. Ben de her gün rafadan, tereyağında veya omlet şeklinde mutlaka bir yumurta yerim. Kalbini ve kendini seven yumurta yesin.