KOVİD’ de ağır tablo ve ölümlerin çocuklarda çok seyrek olmasının birçok sebebi olabilir. Çocuklarda akciğerlerde ACE-2 reseptörlerinin daha az olması, diğer koronavirüslerin sağladığı çapraz bağışıklık, bağışıklık sistemlerinin sitokin fırtınasına yol açabilecek kadar gelişmemiş olması, çocuklarda melatonin fazlalığı, timüs bezinin aktif olması… bunlardan bazılarıdır.

KOVİD’ de hâlen “denenmekte” olan remdesivir isimli ilacın bir kürünün maliyetinin 22 bin lira olduğu bildirildi. Patenti olmayan ilaçlara gereken değerin verilmiyor, patentli ilaçların ise “parlatılmaya” çalışılıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Başka bir hastalık için de ruhsatı olmayan bu ilaç yarın etkisiz ve emniyetsiz ilan edilirse hiç şaşırmamak gerekir.

Salgının başlangıcında KOVİD’in bir solunum yolları ve akciğer enfeksiyonu olduğu sanılıyordu ama anlaşılıyor ki koronavirüslerin kalpten böbreklere beyinden pankreasa hasta etmediği organ yok. Yeni araştırmalarda koronavirüslerin tıpkı AİDS’ de de olduğu gibi bağışıklık sisteminde bazı temel hücrelerin azalmasına da sebep olduğu ortaya çıktı.

Almanya’ nın Türkiye’ ye seyahat yasağı kaldırmamasının sebeplerinden biri de KOVİD tedavisinde hidroksiklorokin kullanılması imiş. Dünya, önceleri büyük umut vaat eden bu ilacı kullanmaktan vazgeçti. Uzmanlarımız, araştırmalarını bir an önce yayınlanmalıdır ki biz de bu ilaç gerçekten etkili mi değil mi anlayalım.

Yeni koronavirüs “piyasaya sürüleli” altı ay oldu. Asıl meselenin virüs ve virüs bulaşması değil bağışıklık ve beslenme meselesi olduğunu anlamamızın zamanı geldi geçiyor. Bu virüsün bugünden yarına “sıfırlanması” gibi bir şey mümkün değil. Hayatımızı, koronavirüsle beraber yaşayacağımızı bilerek düzenlemek zorundayız.