143 bin 532 katılımcı üzerinde yürütülen 21 klinik araştırmanın değerlendirildiği çalışmada kötü kolesterolü statinlerle düşürme ile ölüm, kalp krizi veya felç arasında tutarlı bir ilişki olmadığı belirlendi. Kolesterol hakkındaki “Ne kadar düşükse o kadar iyidir” halk sağlığı mantrası iflas etmiştir.

Bugüne kadar kalp krizi geçirenlerde daha sonraki dönemde inme ve damarsal bunama (vascular demans) riskinin yüksek olduğu bilinirdi.  Yeni bir araştırmada, kalp krizi geçirenlerde müteakip senelerdeki Parkinson hastalığı riski kontrol grubuna göre yüzde 20, ikincil Parkinsonizm riski ise yüzde 28 düşük bulundu. 

Başta obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, felç olmak üzere birçok hastalığı önlemek için tavsiye edilen fiziki aktivitede aşırıya kaçmanın koroner damarlarda kalsiyum birikimini artırabileceği ortaya çıktı. Artış, koroner arterlerdeki aterosklerotik lezyonların daha stabil ve daha az tehlikeli hâle geldiğini de gösterebilir ancak…

Kalp krizi ve felç riski bulunan 60 yaş üzeri hastalara düşük doz aspirinin risklerinin faydasından daha fazla olduğu, bundan vaz geçilmesi gerektiği bildirildi. Senelerdir uygulanan birçok tedavinin etkisizliği veya zararlı olduğu ortaya konduğuna göre, “acil kullanım müsaadesi” kararları için çok daha dikkatli olunması gerektiği açıktır.

Şeker hastalığı olanlarda HDL-kolesterol (iyi kolesterol) seviyeleri yüksekliğinin kalp krizi ve felçler gibi kalp damar hastalığı olaylarının riskini artırdığı gösterildi. İyi kolesterol yüksekliğinin kayıtsız şartsız kalp krizi-felç riskini azalttığı efsanesi de böylece çöpe gitmiş oldu. Bütün mesele, adam gibi beslenme, adam gibi yaşamaktır. Budur!