Kahve telvesinin, beyin hücrelerini Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara ilişkili hasarlardan koruyabilecek özelliklere sahip olduğu gösterildi. Araştırmaya göre, kafeik asit bazlı tanecikler serbest radikalleri nötralize edebiliyor yani ortadan kaldırabiliyor veya hasara sebep olmalarını önleyebiliyor ve önemli yan etkiler olmaksızın amiloid proteinlerinin birikmesini durdurabiliyor.

Gece fazla suni ışığa maruz kalmanın, anksiyete, bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu ve kendine zarar verme eğilimi gibi psikiyatrik bozuklukların gelişme riskini artırabileceği tespit edildi. Araştırmaya göre, depresyon riski %30 artarken, gündüz yüksek miktarda ışığa maruz kalanlarda bu risk %20 azaldı.

İngiltere’ de 8 bine yakın katılımcı üzerinde yapılan araştırmada, evcil hayvan sahiplerinin, evcil hayvan sahibi olmayanlara göre sosyal olarak izole olma ihtimalinin daha düşük olduğu ve bunun da bilişsel gerileme oranını azalttığı tespit edildi.

Kedi besleyenlerde şizofreni ile ilişkili bozuklukların gelişme ihtimalinin 2 kattan fazla yüksek olduğu bildirildi. Kediler ve şizofreni arasındaki bu münasebetin sebep-sonuç ilişkisini ortaya koyabilecek metotla ve daha geniş kapsamlı bir araştırma ile ortaya konması gerektiğini düşünüyorum. Kedisi olanlar, bakımlarını iyi yapmak şartıyla kedilerini sevmeye devam edebilirler.

Genetik verilere dayanan bir araştırmada depresyonun diğer faktörlerden bağımsız olarak tip 2 diyabet için bir risk faktörü olabileceği ama bunun tersini gösteren bir verinin olmadığı belirlendi. Genetik faktörleri düzeltemeyeceğimize göre sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getirmek ve bundan sonrasını takdire bırakmak gerekiyor.