ÇEVRECİ DEĞİLİM; İNSAN SAĞLIĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Hepimizin elinin altında olan, her gün kullandığımız sayısız üründe Bisfenol A veya kısaca BPA adıyla bilinen ve plastiği sertleştirmek için kullanılan bir madde var.
BPA daha çok bardak, şişe, saklama kabı gibi yiyecek ve içeceklerin muhafazasında kullanılan plastik kaplardan alınsa da işyerlerinde ve çevresel olarak da BPA’ya maruz kalmak mümkün. Kimya endüstrisi her sene 3 milyon tona yakın BPA üretiyor ve bu miktar giderek artıyor.
Özellikle üreme ve hormon sistemini bozucu etkileri olan BPA’nın kalp damar hastalıkları, diyabet, obezite, astım, karaciğer hasarı, meme ve prostat kanseri gibi pek çok hastalığa yol açabileceğini gösteren yüzlerce araştırma var. Birçoğu laboratuvar veya hayvan araştırmaları olduğu için bunların insan sağlığını ne ölçüde etkileyeceği iyi bilinemiyor ancak insanlar üzerinde yapılan çalışmalara da her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Yeni yapılan 5 yıllık bir araştırma, kan BPA seviyeleri ile erkek kısırlığı arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Bu ilişki, daha önce fare ve tavşanlarda yapılan araştırmalarda gösterilmişti. Journal Fertility and Sterility isimli dergide yayımlanan araştırma ise BPA ve sperm kalitesi arasındaki ilişkiyi insanlar üzerinde inceleyen ilk çalışma olma özelliğine de sahip.
Kaliforniya merkezli Kaiser Permanente isimli araştırma kuruluşunun Çin’deki fabrikalarda çalışan 514 işçi üzerinde gerçekleştirdiği çalışmada idrarlarında yüksek miktarlarda BPA bulunan erkeklerde sperm sayısında azalma riskinin 4 misli, sperm canlılığında ve hareketliliğinde azalma riskinin ise 2 misli fazla olduğu belirlendi.
Araştırmanın bir diğer önemli sonucu da, işyerlerinde BPA ile çalışmayan ama BPA ihtiva eden yiyecek içecek kapları kullanan kontrol grubundaki işçilerde de sperm kalitesinde bozukluklar saptanmış olması. Bu ilişkinin yaş, kronik hastalık, sigara, alkol, ağır metal ve diğer kimyasallara maruz kalma gibi faktörlerden bağımsız olduğunu da belirtmek isterim.
Kandaki BPA miktarı yükseldikçe bu bozuklukların daha da belirginleştiği de görüldüğü gibi ortalama emniyet sınırlarının altında olanların bile tehlike altında olmaları söz konusu.
Bu, Dr. De-Kun Li ve ekibinin BPA’nın insanlar üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlayan üçüncü araştırmaları. 2009 Kasım ayında yayımlanan ilk çalışmada işyerinde yüksek miktarda BPA’ya maruz kalan işçilerde seksüel fonksiyonların azaldığı bulunmuştu. 2010 Mayıs ayında yayımlanan araştırmada da idrarda BPA miktarı arttıkça erkek seksüel fonksiyonlarının bozulduğu ortaya konmuştu.
Daha önce J. Meeker tarafından yapılan başka bir araştırmada da idrarlarında BPA seviyeleri çok yüksek olan erkeklerde sperm miktarlarının yüzde 23 oranında azalmış olduğu belirlenmişti.
BPA nasıl etki ediyor?
BPA’nın seksüel fonksiyonları ve sperm kalitesini etkilemesinin hormon sistemini bozmasıyla ortaya çıktığı düşünülüyor. Vücudun BPA’yı östrojen veya anti-androjen olarak algıladığı ve böylece de hormonları ve reseptörlerini etkilediği sanılıyor.
USA Milli Meslek Emniyeti ve Sağlığı Enstitüsü (US National Institute of Occupational Safety and Health) tarafından da desteklenen araştırmanın başı Dr. Li şunları söylüyor:
“Burada önemli olan iki nokta var. Birincisi, BPA’nın sperm kalitesini etkilediği objektif fizyolojik ölçümlerle ispatlandı. İkincisi, BPA sadece seksüel fonksiyonlarda değil erkek üreme sisteminde de patolojik değişiklikler yaratıyor. Tüm erkekler tedbir olarak BPA’dan olabildiği kadar uzak durmalıdır. BPA’nın, kadın üreme sistemini de etkilemesi muhtemeldir.”
BPA yasaklanmaya başladı
Amerikan Kimya Konseyi düşük miktarlarda alınan BPA’nın insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin ispatlanmadığını iddia ediyor olsa da, BPA bugüne kadar Kanada ve ABD’de 5 eyalette yasaklandı. Danimarka BPA salgılayabilen ve çocukların teması olan yiyecek paketleri, biberonlar, çocuk bardakları gibi ürünler için geçici bir yasak getirdi. Fransız Senatosu, BPA ihtiva eden şişeleri yasaklayan bir tasarıyı oybirliğiyle kabul etti.
Eskiden üretilen biberonlar hâlâ satılmaya devam edilmekle beraber birçok biberon üreticisi kendiliklerinden BPA kullanmaktan vazgeçiyor. FDA da BPA’nın kullanılmamasını destekliyor ve bebek ve küçük çocukların sağlıklarından endişe duyduğunu bildiriyor. Ülkemizde ise insanların -özellikle de çocukların- BPA’dan nasıl etkilendikleri araştırılmamış olduğu için bilinmiyor.
Gelelim neticeye
BPA’ nın ülkemizde de yasaklanması, en azından kullanımının sınırlandırılması için birçok yazılar yazdım; ilgililerden de ilgisizlerden de bir ses çıkmadı. Bu araştırmadan da destek alarak bu sefer Sayın Başbakan’ımıza sesleniyorum:
Yazılarımı okuduğunuzu domuz gribi aşısına karşı çıkmanızdan biliyorum. Cumaertesi’ni her hafta “Bizimki bakalım gene ne yumurtlamış” diyerek merakla beklediğinizi de tahmin ediyorum. Gençlerimiz üç çocuk isteğinizi yerine getirmek için çaba sarfediyor belki ama her isteyenin üçü bulduğunu söylemek zor.
Kim bilir belki de mesele BPA’dadır. Gelin şu BPA’nın hiç değilse yiyecek kapları ve biberonlarda yasaklanması için siz öncü olun. Not: Ben sizin kızdığınız o ‘çevreci’ tiplerden değilim.