ANNENİN SGK’ Sİ VAR YAVRUM

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
SGK

Çocuk her gün hastaneye giden ve her gün de elinde bir torba tahlil ve ilaç ile evine dönen annesinin durumunu merak etmiş, babasına sormuş:

“Neyi var annemin baba, her gün doktora gidiyor, bir sürü ilaç içiyor?”

Babası gülmüş:

“Annenin bir şeyi yok evladım ama SGK’ si var” demiş.

Bu anekdot Türkiye gazetesinde Ahmet Sağırlı’ nın yazısını okuyunca aklıma geldi. Yazıya Misafir Yazar bölümünden ulaşabilirsiniz.

Parasız sağlık hizmeti olmaz

Sağlık hizmetlerinin (muayene, tetkik ve tedavi) çok özel durumlar dışında tamamen parasız olmasının doğru olmadığını savunuyorum.

Sosyal devlet elbette kâğıt üzerinde tüm vatandaşlarına en iyi sağlık hizmetini ücretsiz sunmakla mükelleftir ama bu devirde her şeyi parasız yaparsanız bu işin altından kalkmanız da asla mümkün olmaz.

Böyle bir uygulamaya dünyanın en güçlü ekonomileri bile dayanamaz. Sistem çöker, bu sefer gerçekten parası olmayanlar hiç hizmet alamaz olur ama parası olan gene işini hâlleder.

Sağlık hizmetlerinde belli bir miktarda katılım payı mutlaka alınmalıdır ama bu katılımın kişinin gelir durumuna göre düzenlenmesi daha doğru olur.

Gerçekten parası olmayanların sağlık hizmetlerinden katkı payı ödemeden faydalanabilmesi ancak bu sayede mümkün olur.

Bu meyanda muayenehaneler ve özel hastaneler de mutlaka olmalıdır ki parası veya özel sağlık sigortası olan sağlık hizmetini bu kurumlardan alsın; kamu kurumlarında gereksiz yığılmalar olmasın.

Bilmem anlatabildim mi?

***

NOT: Devlet hastanesi yerine aile hekimi aciline gidene özel teşvik!” başlıklı haberde Sağlık Bakanlığı’ nın “devlet hastanelerinin acil servislerindeki yoğunluğu azaltmak amacıyla aile hekimliklerine başvuruların artması için “muayene” teşviki getirmesini memnuniyetle okudum. 

Eğitim ve fakülte hastanelerinde daha kaliteli sağlık hizmeti verilebilmesi için aile hekimliği müessesi çok önemlidir. 

Her burnu akanın, sırtı kaşınanın, kabızlık çekenin, midesinde yanma olanın veya birazcık öksürenin ancak aile hekimi muayenesinden sonra, o gerekli gördüğü takdirde bir üst basamağa sevki sağlanmalıdır.

Çünkü bu gereksiz kalabalık içinde olan gerçek uzman hekim muayenesine ihtiyacı olan hastaya olmaktadır ve vatandaşlarımız da unutmasınlar ki o hasta bir gün kendileri de olabilir.

Kaynak: https://www.haberturk.com/devlet-hastanesi-yerine-aile-hekimi-aciline-gidene-ozel-tesvik-1912557

 

Yazı için 5 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    Katılım payı alınması doğrudur da kişinin gelirine göre ayarlama nasıl yapılacak. Tüm kişiler onurlu bireyler olsa kolay ama ne yazık ki öyle değil

  2. YAZIK DEĞİL Mİ MİLLETİN PARASINA?

    İlk 9 ayda ilaca 19,5 milyar euro harcandı
    Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı Engin Güner, 2011’in ilk beş ayında 2010’un aynı dönemine göre reçete sayılarının yüzde 17,1 oranında arttığını söyledi. Ülkemizde bedeli kamu tarafından ödenen ilaçların kutu cinsinden miktarı 2002 ile 2010 yılları arasında yüzde 122 arttığını ifade eden Güner, “Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu 8 yıllık dönemde kamunun ilaç harcamaları da 2010 fiyatları ile sadece yüzde 21 arttı. 2011 yılının ilk 9 ayında Türkiye’de ilaca 19,5 milyar euro harcanmış oldu” dedi.

    Dünya Sağlık Örgütü,kişi başına yıllık 1,2 dolar (2 TL) harcanarak bu hastalıkların önemli oranda önlenebileceğini açıklıyor. Örgüt, özellikle fakir ülkelerin küçük miktarlarda yapacağı sağlık harcamaları sayesinde, sağlık sistemlerinin iflas etmesinin de önüne geçilebileceğini bildirdi. En zengin ülkeler bile hastalıkların önlenmesi konusunda ciddi araştırmalar yaparken biz ne yapıyoruz?
    Artan hasta sayısına yetişmek için ya doktor ithal etmek için çırpınıyor, ya da kıt kaynaklarımızı birilerini zengin edecek şekilde çarçur ediyoruz. Yolsuzluğun yeni tanımının kamu kaynaklarını çarçur etmek olduğunu hatırlatalım. Hastalıkları önlemek yerine, ithal mallara ve ilaçlara para saçmaya devam ediyoruz. Yazık değil mi milletin parasına, sağlığına. Zavallı halkı hastalıklara karşı kim koruyacak? Aydınlar bu konuyu tartışmaz da, neden doktor ithali için çırpınır?

    ky / 26 Ekim 2011 21:12

  3. eğitim

    bu konuda öncelikle sağlık ocağı hekimlerinin iyi bir eğitimden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Hangi sağlık ocağına giderseniz gidin doktorların yüzde sekseni sağlık karnesine illede dört beş ilaç yazar. Devlet ödüyor ya.. gerisi pek önemli değil.Tıp fakültelerinde alternatif tedavilerin eğitimi verilmediği sürece bu ilaç israfının önüne geçilemez ve dev ilaç kartellerinin yağlı ekmekleri asla bitmez ve insanlasrın sağlıklarıyla oynamaya devam ederler..Ben bunu bilir bunu söylerim arkadaş…Tartışmak isteyen varsa hodri meydan…

    muzaffer yedibela / 31 Ekim 2011 09:20

  4. Derya UMMAN dedi ki:

    Muzaffer bey sağlık ocaklarındaki (doğrusu artık “Aile Sağlığı Merkezi” olacak) doktorların dört beş kalem ilaç yazmalarını eleştirmiş.
    İyi güzel de, “Eee, üç tane yazdınız, bir hakkım daha var değil mi?” diyen hastaları ne yapacağız?

    Galiba en önemlisi topluma ilacın da kimyasal olduğunun, zehirli olabileceğinin, gereksiz kullanımının vücudu yoracağının sürekli ve ısrarla anlatılması 🙂

  5. Dr. Burhan dedi ki:

    Valla çok haklısın Ahmet Hocam, acillerde gerçekten inanılmaz bir kalabalık var ve inanın bunların çoğu hasta falan değil. Şikayeti olmadığı halde tansiyon ölçtürmek için bile gelen insanlar var. Bunun yanlışlığını vatandaşlarımıza çok iyi anlatmamız lazım.

Siz de yorumunuzu paylaşın: