D VİTAMİNİ BİLMECESİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Türkiye gazetesinde Ziyneti Kocabıyık‘ ın haberi:

Son dönemlerde en sık karşılaştığımız sağlık tavsiyelerinden biri de “D vitamini takviyesi” ile ilgili…

Bağışıklık sisteminin zayıflığına, kalp ve damar hastalıklarına, nörolojik hastalıklarının oluşmasına zemin hazırladığına ilişkin bilimsel yayınların artması üzerine herkes birbirine D vitamini alması konusunda uyarıda bulunuyor.

Peki bu kadar elzem bir vitamin mi bu D vitamini? Kimler kullanmalı? Gereksiz yere kullanıldığında fayda yerine zarar veriyor mu? Bu sorular Türkiye Romatoloji Derneği’nin Bodrum’da düzenlenen 9. Anadolu Romatoloji Günleri’nde ele alındı.

Basın toplantısında konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD. Romatoloji BD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Karadağ, D vitaminin eksikliğinin ciddi sağlık problemlerine yol açarken gereksiz vitamin kullanılmasının da başta böbrekler olmak birçok sistemi bozabileceğini söyledi.

D vitaminin aslında bir hormon olduğunu belirten Doç. Dr. Karadağ, “D vitamini bağışıklığın güçlenmesi, kas ve kemik kitlesinin gelişimi, dengenin sağlanması ve düşmenin önlenmesi için faydalı olan bir hormondur. D vitamininin temel kaynağı güneştir. Cilde direkt güneş ışığı teması sonrası sentez başlar ve karaciğer, böbrekten geçerek aktif D vitamini halini alır. Aktif D vitamini, kalsiyum ve fosforun bağırsak ve böbrekten emilimini sağlayarak; kemiklerde kalsiyum birikimine yardım eder, kasları güçlendirir.  Sentez edilen D vitamininin bir kısmı, başta yağ dokusunda olmak üzere depolanır. Genel olarak insanın 3-4 ay yetecek kadar D vitamini depolayabildiği bilinmektedir” dedi.

Bu kadar çok reklamı yapılsa da D vitamini eksikliğinin aslında çoğu kişide herhangi bir belirti vermediğini söyleyen Doç. Dr. Karadağ, “Uzun süreli eksiklikte bağırsaktan emilen kalsiyum azalır böylece kalsiyum ve fosfor dengesi bozulur, kemiklerin mineralizasyonu etkilenerek ince, yapısı bozulmuş kemik haline gelir ve kemik kırık riski artar. Bunlara bağlı kemik-kas ağrıları, kas güçsüzlüğü, dengesizlik uyuşma ve kasılmaya yol açabilir” diye konuştu.

D vitamini eksikliğinin toplumun tamamını etkileyebilecek bir problem olmadığını söyleyen Doç. Dr. Karadağ, ancak bazı grupların risk altında olduğunu anlattı. Doç. Dr. Karadağ,  “Yeterli güneş görmeyenler, koyu renk cilde sahip olanlar, sürekli güneş koruyucu krem kullananlar,  65 yaşın üzerindekiler ve  Lupus ve Romatoid artrit gibi bazı romatizmal hastalıklara sahip olanlar da eksiklik olabilir” dedi.

D vitamini eksikliğinin kandan “25-hidroksi D vitamini” çalışılarak tespit edilebileceğini belirten Doç. Dr. Karadağ, “kimlere test yapılmalıdır?” sorusunun cevabını da şöyle veriyor:

“Halk arasında kemik erimesi olarak tarif edilen osteoporoz,  osteomalazi  adı verilen kemikte mineralleşme bozukluğu,  düşme ve kırık yaşamış olanlarda, 65 yaşın üzerindekilerde, bakım evlerinde kalanlardan tetkik istenebilir. Rutin tarama testi olarak kullanılmaz, tükürükten veya ciltten bakılmaz. Bu tür testlere itibar edilmemelidir.”

Kaynak: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/370099.aspx

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Canan Karatay dedi ki:

    D VİTAMİNİ EN GÜÇLÜ ANTİ OKSİDANDIR.

    YANİ ORGANİZMAMIZDA OLUŞAN, DNA’LARIMIZIN BOZULMASINA NEDEN OLAN SERBEST OKSİJEN RADİKALLERİNİN OLUŞMALARINI VE ÇOĞALMALARINI ÖNLER.

    TÜM VÜCUDUMUZDA BÜTÜN HÜCRELERİMİZDE D VİTAMİNİ RESEPTÖRLERİ BU NEDENLE BULUNMAKTADIR.

    SAYIN VE SEVGİLİ AZİZ SANCAR HOCAMIIZIN DA GÖSTERMİŞ OLDUĞU GİBİ, DNA’LARIMIZIN BOZULMASI KANSER OLMA NEDENİDİR. BOZULMUŞ OLAN DNA’NIN DÜZTİLMESİ KANSERLERİ, HÜCRESEL DÜZEYDE ÖNLEYECEKTİR.

    D VİTAMİNİ, KOLESTEROL İLE BİRLİKTE DNA’LARIMIZI KORUMAKTA VE BOZULMUŞ OLANLARI DA DÜZELTMEKTEDİR!

    BU NEDENLE, D VİTAMİNİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRMEKTEDİR.

    BU NEDENLE D VİTAMİNİNİ KORKMADAN YÜKSEKSELTEN BİR ÇOK KİŞİ BU SENE KIŞ AYLARINDA GRİP VE SOĞUK ALGINLIĞINA YAKALANMAMIŞTIR. GRİP İLAÇLARI VE ANTİBİYOTİK KULLANMAMIŞTIR!

    KANADA HÜKÜMETİ DOMUZ GRİBİ AŞISI YAPTIRMAMIŞTIR NEDEN? YALNIZ HALKININ D VİTAMİNİNİ YÜKSELTEREK, DOMUZ GRİBİNE KARŞI SAVAŞ VERMİŞTİR.

  2. Canan Karatay dedi ki:

    SORUMLU HEKİMLER OLARAK,

    ÇOCUKLARIMIZIN
    GENÇLERİMİZİN
    HAMİLELERİMİZİN
    SÜT VEREN ANNELERİMİZİN
    YAŞLILARIMIZIN
    TÜM HASTALARIMIZIN
    TÜM ATLETLERİMİZİN

    D VİTAMİNİNİ YÜKSELTMELİYİZ.

    AÇLIK KAN DEĞERİMİZİ > 100 IU/mL’nin üstüne çıkartmalıyız.

    Korkmadan bu değerin üzerende kan değerimizi tutmaya çalışmalıyız.

    Demir perde gerisindeki atletlerin, tüm olimpiyatlarda en çok altın, gümüş ve bronz madalyaları toplamalarının nedeninin , kanlarındaki yüksel D vitamini olduğu, demir perde yıkıldak sonra ortaya çıkmıştır.

    Demir perde gerisinde, tüm atletlere ve sporculara rutin olarak UVB ışınları ile banyo yaptırıldığı açıklanmıştır. Doğal bir steroid hormondur çünkü D vitamini, sakın fazlasından korkmayın!

    PROF. CANAN KARATAY
    ULUSLARARASI D VİTAMİNİ KONSEYİ ÜYESİ

  3. Ömer Karadağ dedi ki:

    Tıbbi bir konuda açıklama yaparken çok farklı konulardan ve (ne zararı yok!) anlayışı ile yapılan konuşmalar asıl konudan sapmalara yol açmaktadır.

    Demir perde, Aziz Sancar hoca, DNA, Kanser, Antioksidan, Domuz Gribi oldukça sansasyonel konuları konuşma içine almak çok akılcı gelmiyor bana.

    Bu arada ikili tartışma ortamından bağımsız olmak üzere son kez açıklama yapıyorum.

    Hacettepe Romatoloji Bilim Dalı olarak Basın toplantısı yapmıştık. Bu kapsamda D vitamini konusundaki açıklamalarımda zaten bağışıklık sistemine olumlu etkisini vurguladım. Ancak herşeye faydalı anlayışı ile halkın üzerinde gereksiz ve aşırı kullanımın sakıncalarını vurguladım.

    Bu arada 3 gün önce tamamen kanıta dayalı açıklamalarıma kaynak olan, çalıştığım Hacettepe Üniversitesinde bizzat konuşmasını dinlediğim Aziz Sancar hocanın üzerimde bıraktığı en önemli intiba ‘TEVAZU’ sahibi olması.

    Müsbet bilimin ışığında, tevazu ve hoşgörünün hakim olduğu günler dilerim

Siz de yorumunuzu paylaşın: