TİP 2 DİYABET DÜŞÜK KARBONHİDRATLI DİYETLE TAMAMEN DÜZELİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Tip 2 diyabet modern tıp biliminde ilerleyici, ömür boyu geçmeyen ve sürekli ilaç kullanmayı gerektiren bir hastalık olarak bilinir (1).

Tüm dünyada bu hastalık için yapılan harcamalar 800 milyar dolardır.

Ben, tip 2 diyabeti bir hastalık olarak değil, modern tıbbın yanlış beslenme tavsiyeleri ve işlenmiş gıdaların yarattığı geçici bir rahatsızlık olarak değerlendiriyorum.

Adam gibi beslenme, hareket ve sağlıklı bir hayat tarzı ile tamamen düzeleceğini, ilaca milaca gerek kalmayacağını savunuyorum.

Son senelerde bağımsız uzmanların araştırmaları da bu görüşümü ispatlıyor ve doğru bir diyetle diyabetten ve diyabet ilaçlarından tamamen kurtulmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

Daha önce Lancet’ de yayınlanan araştırma, diyabet geçmez, diyabet ilaçları asla bırakılamaz diyen ulemanın asabını bozmuştu:

Deneye katılan hastaların % 46’sında bir yıl içinde tip 2 diyabette gerileme görüldüğü,15 kilo ve daha fazla veren hastaların % 86’sında tip 2 diyabetin gerilediği ama mevcut tedavi yöntemlerinde hastaların sadece % 4’ünde gerileme olduğu ortaya çıkmıştı (2).

Yeni yayınlanan ve tip 2 diyabet için ilaç kullanan her beş hastadan ikisinin düşük karbonhidratlı bir diyetle ilaçlarını kesebildiklerini gösteren araştırma da insanları ilaca mahkûm eden modern tıbbın bir kere daha çuvalladığını gözler önüne seriyor.

Journal of Medical Internet Research isimli dergide yayınlanan araştırmada hastalar total karbonhidrat alımlarını tedrici olarak günde 130 gramın altına kadar azalttılar (3).

Bir sene sonunda HbA1C seviyeleri 6.5 ve üzerinde olan hastaların yüzde 26’ sında bu değerin hiç ilaç almayarak veya sadece metformin kullanarak azaldığı görüldü.

En azından bir ilaç kullanan katılımcıların yüzde 40’ ının bu ilaçlardan birini veya fazlasını bıraktıkları belirlendi ve hastaların yarıya yakınının kilolarının yüzde 5’ ini verdikleri tespit edildi.

Talk About Reversal of Type 2 Diabetes – Not Just Disease Management

İşte modern tıbbın temel beslenme yanlışları

Modern tıbbın beslenme tavsiyeleri bana göre külliyen yanlıştır ve hatta obezite ve diyabetteki patlamanın da önemli sebeplerindendir.

BİR: Üç ana üç ara öğün yerine günde iki defa beslenilmelidir.

İKİ: Temel yağlar olarak tavsiye edilen ayçiçek, mısırözü ve kanola gibi omega 6 deposu yağların zerresi bile ağza konmamalıdır; temel yağlar tereyağı ve zeytinyağıdır.

ÜÇ: Hararetle tavsiye ettikleri layt ürünler ve suni tatlandırıcılar asla yenip içilmemelidir.

DÖRT: Yağsız süt ürünleri yerine tam yağlı yoğurt, ayran, peynir tercih edilmelidir.

BEŞ: Tahıllar temel gıda olmamalı, işlenmemiş tam tahıl mamulleri makul miktarda tüketilmelidir.

ALTI: Kolesterol deposu diye yasakladıkları yumurta da sağlıklı hayvansal yağlar ve sakatat da sağlıklı beslenmenin olmazsa olmaz yiyecekleridir (4).

Gelelim neticeye

BİR: Modern tıbbın tavsiye ve ilaçları tamamen düzelebilecek olan geçici bir rahatsızlığı, ömür boyu düzelmeyen ve kalp krizi, felç, diğer damar tıkanıklıkları gibi ölümcül komplikasyonları olan bir hastalığa çeviriyor.

İKİ: Tip 2 diyabet bir hastalık değildir, modern tıbbın yanlış beslenme tavsiyeleri ve işlenmiş gıdaların yarattığı, adam gibi beslenme ile doğru hayat tarzı ile tamamen düzelmesi mümkün olan geçici bir rahatsızlıktır.

Kaynaklar:

1.http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/12/07/yazilar/tip-yazilari/beslenme/diyabet-hayat-boyu-suren-bir-hastalik-degildir/

2.https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(17)33102-1/abstract

3.http://diabetes.jmir.org/2018/3/e12/

4.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/01/19/yazilar/tip-yazilari/beslenme/tip-2-diyabet-hastalik-degil-onlenmesi-ve-tedavisi-mumkun-olan-gecici-bir-rahatsizliktir/

***

EK 1 (20.12.2022): Diyabet için hangisi daha iyi: Düşük karbonhidrat mı düşük yağ mı?

Tip 2 diyabetli 100’den fazla kişinin katıldığı randomize kontrollü bir araştırmaya göre; Hastalar, yüksek karbonhidratlı, düşük yağlı bir diyete kıyasla düşük karbonhidratlı, yüksek yağlı, kalorili sınırsız bir diyetle 6 aylık bir süreçte daha iyi kilo kaybı ve glikoz kontrolü elde etti.

Danimarka’daki bilim insanları  tip 2 diyabetli 165 kişiyi 6 ay boyunca ya düşük karbonhidratlı yüksek yağlı (LCHF) diyet ya da yüksek karbonhidratlı düşük yağlı (HCLF) diyetle besledi. 

Her iki gruptaki katılımcılardan enerji harcamalarına eşit miktarda kalori almaları istendi. 

Düşük karbonhidratlı diyet uygulayan hastalara, kalorilerinin %20’sinden fazlasını karbonhidratlardan almamaları, ancak kalorilerinin %50-60’ını yağdan ve %20-30’unu proteinden almaları talimatı verildi. Az yağlı diyete katılanlardan kalorilerinin yaklaşık yarısını karbonhidratlardan almaları ve geri kalanını da yağlar ve proteinler arasında eşit olarak paylaşmaları istendi.

Düşük karbonhidratlı diyet uygulayanlar daha fazla zayıfladı

Yazarlar, düşük karbonhidratlı diyet uygulayan kişilerin hemoglobin A1c’yi düşük yağlı diyete göre yüzde 0,59 daha fazla azalttığını ve ayrıca düşük yağlı gruba kıyasla 3,8 kg (8,4 pound) daha fazla kilo verdiğini buldu.

Düşük karbonhidratlı diyet yapanlar ayrıca daha fazla vücut yağı kaybettiler ve bel çevrelerini küçülttüler.

Her iki grup da 6 ayda daha yüksek yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterolüne ve daha düşük trigliseritlere sahipti.

Kaynak: https://medimagazin.com.tr/guncel/diyabet-icin-hangisi-daha-iyi-dusuk-karbonhidrat-mi-dusuk-yag-mi-103330

***

EK 2 (4.2.2024): KUBİLAY KARŞIDAĞ 60 yaşında Tip 2 diyabetik “İlaç kullanmak çok kötü” olduğu için ilaçları hep reddetmiş HbA1c % 12 olmuş hep Çok ağır bir sinir hasarı var İnsulinden başka hiçbir şey veremeyeceğimi söyleyince tedaviyi reddeti ve gitti Medyada hastaları yanlış yönlendirenlerin yatacak yerleri yok

Kaynak: https://x.com/kubilaykarsidag/status/1753730626719535391?s=20

FERHAT ARSLAN Kıymetli meslektaşım izninizle birkaç soru soralım. Sosyal medyada hastaları polifarmasi ve ilaç konusunda uyaranlardan biri olarak hedef alanınızda olan biri olduğumu düşünmüyorum ama benimkisi bilimsel merak mucibinden sorular olsun.

1- Yıllarca reddeden ve sinir hasarı gelişen bu hasta o kişilere değil de size gelmişse demek ki aslında farklı bir tedavi şekline niyet etmiş ve size başvurmuş olmalı. Sinir hasarının çeşidi nedir? Polinöropatik olduğunu düşündüğüm bu hastada ayırıcı tanı yapmanız gerekmez miydi? Nöropatik olan hastalarda insülin elzemiyetini ortaya koyan klinik çalışma hangisidir? Bu çalışmaların sonuç değişkeni hastalığı durdurmak mıdır yoksa geri döndürmek midir?

2- İlaçlarını düzenli kullanan hastalarda nöropati, retinopati oranları nelerdir? Hiç mi olmamaktadır?

3- Tip 2 DM larda insülin direnci ( bu söze ben alışamadım) var ve hiperinsülinemik hastada hormon replasman tedavi süreçlerine aykırı olarak neden insülin eklemek zorundayız? İnsülinin bu hastada bittiğini gösterir bir veri mi elde ettiniz? C-peptid mi ölçtünüz? Kan şekerini sıkı regüle etmek isteyişinizi anlıyorum ama kronik bir hasarla temellendirmenizi biraz anlayamıyorum. Yani ketotik , non-ketotik komalardan muzdarip birisi deseydiniz evet makul geliyor derdim. Bunu merak ediyorum.

4- Böylesine ilaç karşıtı bir hastada zaten yüreklenmeye hazır sıkı bir diyet ve egzersiz programı (yapabileceği şeyler) önerip takiplerinizde, seyir sırasında tedavi modülasyonu yapmak varken kestirip atmanız onun da hasta olarak kestirip atması iletişim ve hasta yönetim kusuru olarak atfedilecekken hedefi özel manada belirsiz bir suçlama yaparak kime hizmet ediyorsunuz? Hastaya mı, kendinize mi?

5- Sayın hocam insanların tedavi önerilerinizi reddetme hakkı vardır. Bunu eğer hastadakı farik ve mümeyyiz olma hali dışında bir duruma bağlıyorsanız yetkililere veya yakınlarına bildirirsiniz yok bu hasta gibi sizce yanlış kendince doğru bir bilinçli seçim sadece saygı duymanızı ama hatalı bulmanızı da veya bunu ifade etmenizi anlamlı kılabilir lakin küçümseyemezsiniz.

6- Şimdi o söylediğiniz zevatın biri kalkıp insülin veya diğer oral antidiyabetiklerden herhangi birini veya kombinasyonlarını kullanırken gelişen makro veya mikro komplikasyonları veya doğrudan o sentetik madde ile ilgili başına gelmiş yaygın veya çok nadir bir klinik tabloyu anlatarak sizlerin her yaptığını hedef alsa mantıklı olur mu? Geliniz kayıkçı kavgasını bırakınız. Sizler uluslararası rehberler eşliğinde işler yaparken körleştiriliyor olamaz mısınız?

7- Yıllarca sekretegog adı verilen ilaçları yazarak Tıp 2 DM hastalarında hem komplikasyonları önleyemediginiz hem de insülin rezervlerini erkenden bitirdiğiniz bir sürü hasta varken bir hastada henüz illiyet bağını net tanımlanmamış olduğunuz bir süreci dile dolaşarak topyekun bir suçlamaya meslektaşlarınızı hedef yapmak umarım sadece bilimsel bir kaygıdır ve özel muayenecilik retoriği değildir.

Kaynak: https://x.com/Ferhatarslandr/status/1753972165064507547?s=20

***

Yazı için 7 yorum yapılmış:

  1. Deniz Sönmez dedi ki:

    Sayın hocam, bize başka hocalar tarafından hiç bahsedilmeyen bu tür araştırmaları sunduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Diyabetin ilaçsız da iyileşebileceğinin metabolizma uzmanları tarafından görmezden gelinmesi anlaşılabilir bir durum değil. Yazılarınızı merak ve heyecanla takip ediyoruz.

  2. Gaye Turan dedi ki:

    Meşhur diyabet hocası Temel Yılmaz beyden bir kere olsun bu tür çalışmaları ağzına aldığını görmedik duymadık.
    Bugün de bir internet sitesinde şarbondan bahsediyor.
    Halkın neden bilim adamlarına değil de alternatif tıpçılara yöneldiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

  3. Bayram Kardeş dedi ki:

    Diyabetin doğru bir diyetle tedavi edilmesiyle ilgilenmeyen bilim insanlarından diyabeti önlemekeri beklenebilir mi

  4. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay’ın,
    “İlaca mahkum olmuş, ‘ölene kadar bu ilaçları içeceksin’ diye beyinleri yıkanmış diyabet hastalarının ve diğer kronik dejeneratif hastalıklardan muzdarip insanların, bu hastalıkların KALICI OLARAK TEDAVİ EDİLEBİLECEĞİNİ ve İLAÇLARDAN KURTULABİLECEĞİNİ BİLMEK en insani HAKLARIDIR.” diye özetlediği bu durumu nasıl hayata geçirebiliriz.

    Sayın Ahmet Rasim Küçükusta ve Canan Efendigil Karatay hocam yıllardır çabalıyor, didiniyorsunuz, kendinizi paralıyorsunuz, dilinizde tüy bitti, insanlarımızı aydınlatmaya çalışıyorsunuz. Ama maalesef (bazı aydınlananlar hariç) bu kısırdöngü devam edecek görünüyor.

    İstatistikler, önümüzdeki yıllarda diyabet ve diğer kronik hastalıkların artarak devam edeceğini gösteriyor.

    Sizlere tarihi bir görev düşüyor. Modern tıbba, gıda ve ilaç endüstrisine karşı düzenlediğiniz kolestrol odaklı 2011 yılındaki tarihi basın toplantısının bir benzerini bu sefer diyabet odaklı düzenlemelisiniz.

    Benzer görüşleri savunan bir hekim grubu olarak küçük görüş ayrılıklarını geride bırakıp bir araya gelerek, güç birliği yaparak düzenleyeceğiniz basın toplantısında modern tıbbın önerdiği (üç ana, üç ara öğün, günde 8 dilim ekmek v.b.) beslenme tavsiyelerinin tıp eğitiminden başlamak üzere teşhis tedavi aşamalarında değiştirilmesinin ilgili birimlere ve makamlara önerilerek hayata geçmesini sağlamak soruna köklü çözüm getirecektir.

    İnsanlarımız bu görevi sizlerden bekliyorlar. Yoksa bireysel olarak anlatıp duracaksınız, anlayan bazıları kendilerini kurtaracak ama ya diğer milyonlar…

  5. Şeyma dedi ki:

    Modern tıbbın hararetle tavsiye ettiği dediğiniz şeyleri hiçbir doktor zaten tavsiye etmiyor. İnsanları lütfen doğru yönlendirin

  6. Erhan Kaçar dedi ki:

    Şeyma hanımefendi, keşke dediğiniz gibi olsa ah keşke. Sizin doktorlar hala günde 3 ana 3 de ara öğün öneriyor, her öğünde ikişer dilim ekmek veriyor, tereyağını yasaklıyor ayçiçek mısı kanola yağı öneriyor, diyet yiyecek ve içecekleri öneriyor.

  7. FarukPaluluoglu dedi ki:

    Sabahları iki yumurtayı yaz ise yaz sebzesine,kış kış sebzesine kiriyorum.Aksam ise yine türlü yapıyorum.Sabah çeyrek tam buğday ekmeği akşam çeyreğin yarışı ekmek yiyorum.Yazin günlük ortalama onbesbin adım kışın onbin adım yürüyorum.Sabah akşam yarım Glifor alıyorum.İstesem almam.Yazin çoğunlukla ilaç almıyorum.Mesela bedenen çalıştığım zaman hiç ilaç almadım,aşırı perhizde yapmadım.Cunku perhiz yaptığım zaman güçten düşüyorum.Mesela ağaç silkeliyorum yemesem yapamam.Yinede aşırı şekerli şeyler yemem,kavun,karpuz,üzüm gibi azar azar yerim.Asl olan karbonhidrat alımı.Az alırsanız birazda yururseniz,140i geçmez.İnsan alışıyor.Bazen yanlış yaptığım da oluyor.Basmati pirinci şekeri çıkarmaz diye haber okudum alıp pişirip bir tabak yedim seker230 hemen150 mekik,Yarım saat kültür fizik seker122 oldu.Kardeslerim diyabet İlahi bir ikazdir diye düşünüyorum.Neden yemede sinir tanımıyoruz ölçü yok,paran varmı ye,buna.hakkimiz yok.Dunyada nice aç insanlar var günde bir öğün yemek bulamıyorlar.Ben şükrediyorum yiyecek çok ama keyfine değil,artık yemek bizler için keyf olmaktan çıktı.Baklava için Antene dondurma için Marasa gitme fantezileri artık yok ,Ben altmış yaşımı geçtim,bizim için önemli değil,ancak gençlerimizi uyaralım,gidişat felaket,İstanbul’da yaşıyorum bertaraf tavuk döner yanık et ne olduğu belirsiz ketçap ,beyaz ekmek,üstüne sigara ,bu gidişle hukumet sağlık giderlerini karşılayamaz,Milletimizde zaafiyete düşer.Rabbim akibetimizi hayreyleye.

Siz de yorumunuzu paylaşın: