ASTIMIN İLACI DA LİFLİ GIDALAR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
Sebze meyve 2

Depresyondan kalp krizine, kanserlerden alerjilere, romatizmadan Alzheimer’ e varıncaya kadar neredeyse tüm hastalıkların kökeninde beslenme ve bağırsak mikrobiyotası yatıyor.

Daha birkaç gün önce lifli gıdaların kalp hastalıklarını önlediğinden bahsetmiştim (1).

Journal Nature Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma liften zengin beslenmenin akciğerlerdeki enflamasyonu da azaltabileceğini ortaya koydu (2).

Fareler üzerinde gerçekleştirilen araştırma, diyete eklenen liflerin, özellikle “Firmicutes” sınıf bakterilerin “Bacteteroides”lere oranını değiştirerek bağırsak ve akciğer mikrobiyotasının niteliğini farklılaştırdığını gösteriyor.

Bu durumda, bağırsaklardan emilen besin ögelerini değişiyor ve bu da bağışıklık sistemini etkiliyor.

Araştırmada, liften zengin diyet verilen farelerin kanında liflerin metabolize edilmesi sonucu kısa zincirli yağ asitlerinin (KZYA) miktarının arttığı ve bunun da akciğerlerdeki enflamasyonu azalttığı tespit edildi.

KZYA-propionatla tedavi edilen farelerin kemik iliğinde, makrofaj ve dendritik hücrelerin öncülerinin arttığı ve müteakiben fagositik kapasiteleri yüksek ama T2 hücrelerini uyarma yetenekleri bozulmuş olan dendritik hücrelerin akciğerlerde biriktiği belirlendi.

Araştırmada, propionatın alerjik enflamasyona etkisinin G proteinine birleşmiş reseptör 41 (GPR41)’ e bağımlı olduğu da gösterildi.

Araştırmacılar bu bulguları diyetin fermente edilebilen liflerden ve KZYA’ dan zengin olmasının akciğerlerdeki immünolojik ortamı şekillendirdiği ve alerjik enflamasyonun ağırlığını etkilediği şeklinde yorumluyorlar.

Bağırsak mikrobiyotamız neden değişti?

Bağırsak mikrobiyotası dünyaya gelirken annenin doğum kanalından alınan bakterilerle şekillenmeye başlıyor ve önce anne sütü daha sonra yenilen içilen gıdalarda bulunan bakterilerle de gelişiyor.

Modern toplumlarda fermente gıdaların yerini giderek liflerden, probiyotik ve bakterilerden çok fakir, endüstri ürünü işlenmiş gıdalar alıyor.

Gelişmiş ülkelerde özellikle son yirmi senede astım ve alerjik hastalıklardaki büyük artışın diyetimizin değişmesi ve lif tüketiminin azalmasıyla ilgili olduğunu gösteren sayısız araştırma var.

Araştırmayı yapan uzmanlar “Farelerde tespit edilen sonuçların insanlar için de geçerli olabileceğini ama henüz KZYA’ nin astım ve alerjik hastalıkların tedavisi için tavsiye edilmesinin erken olduğunu” söylüyorlar.

Lozan’ lı araştırmacıların diyetin KOAH’ a etkileri konusunda da henüz sonuçları alınmamış olan çalışmaları var (3).

Gelelim neticeye

Modern tıp, beyinlere tüm hastalıkların ancak ilaçlarla önlenebileceği fikrini yerleştirmeye çalışıyor.

Kendi bakımından gayet haklılarsa da gerçekte durum hiç de öyle değil.

Birçok hastalık gibi astımın da hem önlenmesinde hem tedavisinde sağlıklı hayat tarzının çok büyük önemi var.

Sebze, salata, meyve, kuru yemiş gibi liflerden ve yoğurt, peynir, kefir, turşu, boza gibi probiyotiklerden zengin gıdaların “sağlıklı olmanın” temel unsurları olduğunu unutmayın.

Elbette doğru ve yerinde kullanıldıklarında ilaçlar “can kurtarıcı” olabilirler ama bunlar ilk ve illa sarılacak silahlar değil.

KAYNAKLAR

1. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/01/05/yazilar/tip-yazilari/beslenme/lifli-gidalar-kalp-hastaliklarini-onluyor/

2. http://www.nature.com/nm/journal/vaop/ncurrent/full/nm.3444.html

3. http://www.bbc.co.uk/news/health-25592214

Siz de yorumunuzu paylaşın: