İYİ BAKTERİLER ASTIMI ÖNLÜYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Alzheimer, kalp krizi, obezite, diyabet, osteoporoz, kanser, astım, egzama, depresyon… yüzlerce hastalık var.

Evet, doğru bunlar birbirinden farklı ayrı ayrı hastalıklar ama tümünün ortak “tek bir sebebi” var.

Bence son senelerde modern tıbbın en büyük “keşiflerinin” başında hemen her hastalığın altında “bağırsak bakterilerinin” yattığının anlaşılmış olması geliyor.

Dünyaya gelirken annemizin doğum kanalından alınan bakterilerle şekillenmeye başlayan bağırsak bakterilerimizin cins ve miktarı bizim sağlıklı olmamızda, hastalıklardan uzak kalmamızda büyük rol oynuyor.

Son senelerde gelişmiş memleketlerde neredeyse her 8-10 çocuğun birinde görülen astımın oluşumda da bağırsak bakterilerinin büyük önemi var.

Sezaryen doğum, anne sütü emmeme, onlarca çocukluk çağı aşısı, sık kullanılan antibiyotikler, un-şeker-trans yağ deposu hazır yiyecekler bağırsaklarda yerleşecek olan bakterilerin tür ve miktarlarını etkileyerek astıma zemin hazırlıyor.

Normal yolla doğan, bir seneye yakın anne sütü emen, az antibiyotik verilen, az aşı yapılan, hayvanlarla iç içe büyüyen, birçok kardeşi olan, un-şeker-trans yağsız lifli-fermente-tabii yiyecek ve içeceklerle beslenen çocuklarda ise astıma çok az rastlanıyor veya hiç görülmüyor.

Birçok hastalığın mikroptan değil, tam aksine “mikrop eksikliğinden” kaynaklandığı anlaşılıyor ve birçok hastalığın tedavisinde artık ilaçlardan değil mikroplardan medet umuluyor.

İnsandan insana “dışkı nakli” modern tıbbın çare bulamadığı hastalıklar için “umut” oluyor.

Hijyen delisi annelerin yeni bir araştırmanın BBC’ deki haberini dikkatle okumalarını tavsiye ediyorum.

***

Kanadalı uzmanların yaptığı araştırmaya göre bebeklikte “iyi bakterilere” maruz kalmak ileride astım hastalığı yaşanmasını önlüyor.

Dönüşümsel Tıp adlı bilim dergisinde yayımlanan araştırmada insan vücudunda yaşayabilen milyarlarca bakteri analiz edildi.

319 çocuk üzerinde yapılan inceleme sonucu, dört farklı türde bakteri bulunmayan çocukların astım riskinin daha yüksek olduğu belirlendi.

Uzmanlar “doğru zamanda alınan doğru bakterilerin” ileride gelişebilecek alerjiler ve astıma karşı en iyi koruma olduğunu söylüyor.

İnsan vücudunda hücre sayısına kıyasla 10 kat daha fazla bakteri, mantar ve virüs bulunuyor. Bu mikro dünyanın da sağlık üzerinde önemli bir etkisi olduğu düşünülüyor.

British Columbila Üniversitesi ve Vanvouver’deki Çocuk Hastanesi’nde araştırmayı yapan uzmanlar üç aylık ve bir yaşındaki astım riskini inceledi.

Üç aylık bebeklerin soluk hırıltısı ve deri alerjileri incelemeri sonucu, Faecalibacterium, Lachnospira, Veillonella ve Rothia (FVLR) bakterilerine sahip olmayan çocukların üç yaşında astım olma riskinin daha yüksek olduğu görüldü.

Daha sonra hiçbir bakteri ya da mikroba maruz kalmamış fare yavrularına verilen bakteri kokteylinin yavruların hava yolundaki iltihabı azalttığı görüldü.

Araştırma ekibinden Dr. Stuart Turvey “Uzun vadede bebeklerin ilk günlerindeki FLVR takviyesiyle astımın ortaya çıkışını önleyebilmeyi umuyoruz. Şu an buna hazır olmadığımızı vurgulamak istiyorum. Bu bakterilerle ilgili çok az şey biliyoruz ama gelecekteki vizyonumuz bu hastalığı önlemek” dedi.

Astım hava yollarının tahriş olma ve iltihaplanmaya daha duyarlı olmasından kaynaklanıyor.

İngiltere’de son dönemdeki astım vakalarında artış görüldü. Ülkedeki her 11 çocuktan biri astım hastası.

Astım ve alerji vakalarındaki artışın bir açıklaması hijyenik ortamlar teorisi. Bu teoriye göre çocuklar artık bağışıklık sisteminin gelişmesini sağlayacak derecede mikroplara maruz kalmıyor.

Sezaryenle doğum yapmak ve bebeklerin emzirilmemesi de yeni doğan bebeklere aktarılan bakterileri kısıtlıyor.

Gebelikte ya da yeni doğan bebeklerde antibiyotik kullanılması da bakteri yapısını etkiliyor.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151001_iyi_bakteri_astim

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Mücahit Altuntaş dedi ki:

    İyi bakteriler yada bu içinde bulunduğumuz mikroorganizma havuzu meselesi (microbiota) insan sağlığı sorununa “yaklaşımda” yeni bir çığır açtı.

    Bir metafor olarak söylüyorum tıpkı Galile’nin Evrenin merkezi Dünya ( yani insan değildir ) yaklaşımı gibi ;

    Yeni ufuklar açıyor.

    Sağlıkta odaklanmamız gereken bir mikroorganizma dengesi , sistemi , yani geniş bir çevre var.

    Bu mikroorganizma çevresi bizi yaşam tarzından kullandığımız antibiyotiğe , yada yediğimiz yiyeceklere , içinde bulunduğumuz manyetik alana kadar uzayan ve genişleyen etkilere , özetle insanı tek başına değil çevresiyle ve çevremizle daha duyarlı ve geniş düşünmeye zorluyor , zorlayacak.

    Dr.Mücahit Altuntaş
    İç hastalıkları uzmanı
    04 Ekim 2015

Siz de yorumunuzu paylaşın: