KOMŞUDAKİ ŞİDDET ASTIM RİSKİNİ ARTIRIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

European Respiratory Journal dergisinde yayınlanan bir araştırma, astımın çevrelerinde şiddet olaylarına şahit olan çocuklarda daha çok görüldüğünü ortaya koydu. Araştırma, 6 sene boyunca yüzde 80’ den fazlası zenci veya İspanyol kökenli olan 2.071 Chicago’ lu çocuğun anne ve babalarıyla görüşülerek gerçekleştirildi.

Bu görüşmelerin ikincisinde çocuklarının çevrelerinde kaç kere fiziksel veya silahlı saldırıya uğrayan kişi gördükleri veya kaç kere silah sesi duydukları belirlendi. Üçüncü görüşmede ise çocuklarına astım teşhisi konup konmadığı soruldu. Çocukların üçte ikisinin en azından bir kez çevresel şiddet olayı ile karşılaştıkları ve yüzde 19’ unda ise astım olduğu belirlendi.

Araştırmanın sonunda, orta veya ileri derecede şiddet olaylarına şahit olan çocuklarda ileriki senelerde astım görülme riskinin daha sakin bir çevreleri olan çocuklara göre yüzde 60 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Bu risk artışının ırk, sosyo-ekonomik durum veya diğer çevre faktörlerinden etkilenmediği de belirlendi.

Araştırmayı yapan uzmanlar, çevrelerinde şiddet olaylarıyla karşılaşan çocuklarda astımın daha çok görülmesini kronik stres ile açıklıyorlar. Kronik stresin astım gibi enflamatuar hastalık riskini artırabileceğini öne sürüyorlar. Çevredeki şiddetin annenin ruhsal sağlığını etkilemesinin; bunun da annenin çocuğuna ilgisinin azalmasına yol açmasının da astım oluşumunda etkili olabileceğini öne sürüyorlar.

Çevredeki şiddet sonucu çocukların dışarı fazla çıkamamaları ve yeterli egzersiz yapamamalarının da obeziteye yol açarak astım riskini artırabileceği iddiasını da dile getiriyorlar.

Astımın özellikle hava kirliliği ve ev içi alerjenlerin daha çok olduğu şehir merkezlerinde daha çok görüldüğü biliniyor. Araştırmayı gerçekleştiren Dr. Strenthal ve arkadaşları, eğer çevredeki şiddet olaylarının astım için risk yarattığı doğruysa, bu şehirlerde astımın neden daha çok görüldüğünü de açıklar diyorlar.

YORUM

Psikolojik faktörlerin astımdaki rolleri çok eskiden beri bilinir. Thomas Willis, daha 1672’ de ‘heyecanların astım krizine sebep olabileceğini’ yazmıştı. Geçen yüz yılın başında ise ‘Astımlıların çoğunda kuvvetli nörotik bir öge olduğu ve hatta bu hastalığın bir nöroz, yani sinir hastalığı sayılması gerektiği’ ne inanılıyordu.

Astımlarının, bir yakınlarının ölümü, eşleri tarafından terk edilmeleri gibi ağır ruhsal sıkıntı yaratan durumlardan hemen sonra başladığını bildiren hastalar vardır, ama bu durum bence tamamen tesadüfidir.

Stres ve psikolojik sıkıntıların, astımı olan bir kişide tek başına astım krizine yol açabileceği, mevcut bir astım krizini ağırlaştırabileceği veya krizin düzelmesini geciktirebileceği bilinir ancak bu astıma özgü bir durum değildir, hemen her hastalık için geçerlidir.

Uygun ilaç tedavilerine rağmen astımları bir türlü kontrol altına alınamayan hastalarda psikolojik problemlerin olup olmadığı araştırılmalı, gereğinde bir psikoloğun yardımı da istenmelidir diye söylenir ama bugüne kadar hiçbir hastamda böyle birihtiyaç hissetmedim.

Elbette astımlılarda ruhsal hastalıklar genel nüfustaki oranlarda görülür, bu ayrı bir şeydir.

KAYNAK
Sternthal MJ, Jun HJ, Earls F ve Wright RJ: Community violence and urban childhood asthma: a multilevel analysis. http://erj.ersjournals.com/cgi/content/abstract/09031936.00003010v1

Siz de yorumunuzu paylaşın: