Gıdalara mühendislik müdahalelerinin doğru bulmuyorum ve hatta pratikte “işlenme” olarak geçen bu uygulamaları gıdalara fiziki ve kimyasal şiddet/saldırı olarak değerlendiriyorum. Allah’ ın bize sunduğu yiyecek ve içeceklere çok yüksek basınç veya ısı uygulamak, çeşitli kimyasallar eklemek gibi tabiatta benzeri olmayan böyle bir saldırıyı kabul etmiyorum.

Geniş kapsamlı iki araştırmada D vitamini ve omega 3 (balık yağı) haplarının kalp-damar hastalıkları ve kanserleri önlemede plasebodan farkları olmadığı ortaya çıktı. Vitamin, mineral, omega 3 gibi besin destekleriyle sağlıklı olmak, hastalıklardan korunmak mümkün değildir. Sağlıklı yaşamanın yolu tektir: Adam gibi beslenmek!

Bu hafta Ahmet Rasim Küçükusta’yla buluştum. Neden hastalıklara yaklaşımı bu kadar farklı, onu sordum. Ona göre hasta olmaya zorlanıyoruz. Küçükusta “Hastalıklarla beynimiz yıkanıyor. Senenin her günü bir hastalık günü oldu, televizyonlarda sürekli olarak hastalıklar anlatılıyor” diyor.

Trans yağlar tüm dünyada yasaklanırken margarin şirketi ile “Kalbini sev değerini bil” kampanyası düzenleyen Türk Kardiyoloji Derneği’ nden tıs yok! Kolesterol haplarını babasının malı gibi savunanların kalbin en büyük düşmanı trans yağlar için dünyayı ayağa kaldırmaları gerekmez miydi?

Dikkat: Yazının sonunda ek var! *** Bizi biz yapan yaşam tarzımızda, ekmeğimiz de bugünkilerden çok farklı idi ve yaşamımızda saygın ve önemli bir yeri vardı. Bir zamanlar, içinde un, su ve tuzdan başka hiçbir katkı maddesi içermeyen mayalı ekmeklerimiz vardı… Tandırda pişirilen tandır ekmeklerimiz vardı… Bazlamalarmız vardı… Saçlarda pişirilip bütün kış boyunca hafif nemlendirildikten sonra […]