RTÜK’ ün “yüksek kalorili yiyecek ve içecek reklȃmlarını yasaklaması” bir devrimdir. Yetmez ama evet, evet, evet! Aslına bakarsanız, hiçbir yiyeceğin reklȃmı yapılmamalıdır ama bu kadarı bile çok ama çok önemlidir. Bu yasak inşallah çeşitli oyunlarla sulandırılmaz, işe yaramaz hale getirilmez.

Araştırmalar, modern tıbbın ilaçlarla tedavi etmeye kalktığı ve onu da eline yüzüne bulaştırdığı Alzheimer’ den Parkinson’a depresyondan anksiyeteye ruh ve sinir hastalıklarının da probiyotiklerle tedavilerinin mümkün olabileceğini gösteriyor. Hiç şüpheniz olmasın, eninde sonunda modern tıp da bu gerçeği görecek, bin bir türlü yan etkileri olan ilaçlardan vazgeçmek zorunda kalacaktır.

Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı’ nın “Fazla Tuzu Azalt, Ömrünü Uzat” kampanyası, aşırı tuz tüketiminin zararlarına karşı farkındalıktan çok “insan sağlığına her şeyden çok önem veren şirket” farkındalığı yaratıyor. Salgın gibi yayılan tüm kronik hastalıkların sebebi olarak “tuza” odaklanmak gerçekleri görmemize engel olur. Bu bir cambaza bak oyunudur.

The American College of Physicians tarafından yayınlanan yeni tip 2 diyabet tedavi kılavuzunda uzun vadedeki kan şekeri hedeflerinin gevşetilmesi, daha çok ilaçla daha düşük kan şekerini dayatan diyabet derneklerinin sinirini oynattı. Kardiyoloji dünyasının kan basıncının kaç olması gerektiğine hȃlȃ karar verememiş olması gibi kan şekerinin kaç olması gerektiğinin de belirlenememiş olmasına şaşırmadım.

Çok az içilmesi bile kanser, siroz ve bunama riskini artıran, DNA’ da hasara yol açan alkolün 90 seneden uzun yaşamanın anahtarlarından biri olduğu bildirildi. Araştırma alkol endüstri tarafından mı maniple edildi, araştırmacılar mı alkolik, medyadaki editörler mi sarhoş karar veremedim. Bu araştırmaya ancak içilir. Şerefinize!