İngiltere Sağlık Bakanı Hancock, “bu yılın sonuna doğru COVID-19′ un salgın olmaktan çıkıp, grip virüsünde olduğu gibi “birlikte yaşanabilir” bir hastalık haline gelebileceğini söyleyerek sürekli korku ve umutsuzluk pompalayan bilim dünyasına ve Dünya Sağlık Teşkilatı’ na (WHO) meydan okumuş. Bakanın bu temennisine ben de gönülden katılıyorum.

Randomize kontrollü araştırmada vitamin D’ nin KOVİD ölüm oranını %60′ dan fazla azalttığı gösterildi. Toksisitesi çok düşük olan, her yerde kolay bulunan ve maliyeti yok denecek kadar az olan vitamin D’ nin hastaneye yatırılmaları gereken KOVİD hastalarına verilmesi artık tavsiyenin ötesine geçmeli ve “şart” olmalıdır.

Çocukların KOVİD’ i hafif atlatmasını sağlayan bir mekanizmanın da burun mukozasında doğuştan gelen yerleşik bağışıklık hücrelerinin fazla olması olabileceği gösterildi. Buna Allah’ ın çocuklara taktığı mükemmel bir maske gözüyle de bakılabilir. Burun yıkama ve gargara uygulamalarını savunan biri olarak bu araştırmadan kendime pay çıkarmama müsaade edin!

İster hastalık geçirmiş olun ister aşılanmış olun, antikorlarınız düşük bulunursa dertlenmeyin. Bağışıklıkta T hücrelerinin de çok önemli rolleri vardır. Antikorlar cepteki para gibidir, kolayca harcanır gider. Hücresel bağışıklık bankadaki para gibidir, emniyet altındadır, harcanması zordur.

Yüksek doz çinko ve C vitamininin KOVİD belirtilerini ve süresini azaltmadığı belirlendi. Bunlar, sağlıklı bir bağışıklık için elbette gereklidir ama bu iki besin desteğinden mucize beklemek de akıl kârı değildir. Adam gibi beslenenlerde zaten vitamin ve mineral eksikliği olmaz.