Bağırsak florası ile zihinsel sağlık arasında doğrudan bağlantı olduğu gösterildi. Araştırmaya göre, bağırsaktaki bazı bakterilerin eksik olması, insan davranışlarını etkiliyor ve depresyona yol açıyor. Yakın bir gelecekte depresyon tedavisinde ilaçların yerini probiyotikler alırsa şaşırmamak lâzım.

Kilo verme, beslenmenin desteklenmesi ve yağ alımının azaltılmasının depresyon belirtilerini azaltabileceği bildirildi. Araştırmaya göre, liften ve sebzelerden zengin bir diyet, fast food gıdaları ve rafine şekeri azaltmak abur cuburla beslenmenin negatif psikolojik tesirlerini önleyebiliyor.

Yeni bir araştırmada her 40 çocuktan birine otizm teşhisi konduğu bildirildi. Otizmdeki bu ürkütücü artışı, farkındalığın artması ve teşhis kriterlerinin değişmesi ve teşhisin kolaylaşmasıyla izah etmek kendimizi kandırmaktan başka bir şey olamaz ve bunun kimseye bir faydası da yoktur. Bu gidişte dünya otistiklerden geçilmez olacak.

Yeni bir araştırmada, iki dil bilenlerin beyinlerinin daha genç kaldığı saptandı.  Uzmanlar, çocukluk çağlarından itibaren iki dil bilmenin ve sürekli olarak konuşmanın ideal bir beyin jimnastiği olduğunu vurguluyorlar. İki dil konuşanların beyin kan akımında artış, bazı fiziksel değişiklikler oluyor, beyne daha fazla oksijen taşınıyor.

Aslında Alzheimer’ i, erken teşhisi sağladığı iddia edilen göz belirtileri ortaya çıkmadan “çok daha erken teşhis etmek” mümkündür. Bunun için göz muayenesine de retina tomografilerine de gerek yoktur. Alzheimer hayat tarzı yanlışlarından kaynaklanan bir hastalıktır ve en önemlisi de beslenme yanlışlarıdır.