AKILLI ÇOCUK YARAMAZ OLUR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
yaramaz çocuk

Hayatımıza son senelerde giren sayısız hastalık var: Regl Öncesi Disforik Bozukluk, Fibromyalji, Huzursuz Bacak Sendromu, İrritabl Bağırsak Sendromu, Sosyal Anksiyete, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Sendromu, Metabolik Sendrom, Gerilim Tipi Baş Ağrısı, Reflü, Çeşitli Kimyasal Maddelere Duyarlılık… bunlardan sadece bazıları.

Bunların çoğu ilaç endüstrisinin ilaç satmak için keşfettiği veya icat ettiği ‘uydurma hastalıklar’. Azıcık bağırsak gazının, şişkinliğin İrritabl Bağırsak Sendromu adı ile ömür boyu ilaç kullanmayı gerektiren çok ciddi bir hastalık hâline dönüştürülmesinin sebebi, bu hastalık için artık pahalı bir ilacın olması.

Osteoporoz gibi kemik kırıkları için ‘risk faktörü’ yaratan durum da, mutlaka ilaçla tedavi edilmesi gereken anlı-şanlı bir hastalık oluverdi. Kemik kaybının yavaşlatılması, elbette kırık riskini azaltır, ancak sağlıklı insanların çoğunda kırık riski çok düşüktür ve uzun süreli ilaç tedavisi riskte sadece küçük bir azalma sağlayabilmektedir.

Erkeklerde saç dökülmesinin de artık bir hastalık olduğundan haberiniz var mıydı? Birçoğumuzun önemsemediği, hatta ‘Maden olan dağda ot bitmez’ sözüyle iftihar ettiği kellik, ilaç şirketleri tarafından erkeklerin üçte birinde panik ve duygusal bozukluklara yol açan, ruhsal dengeleri bozan ve hatta iş bulmalarını zorlaştıran çok ciddi bir hastalık oldu çıktı. Çünkü ‘hiç saçı olmayan, ama çok parası olan’ milyonlarca insan var yeryüzünde.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Sendromu

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Sendromu veya kısa adıyla DEHS de bu modern hastalıklardan biri. Elbette böyle bir hastalık olduğundan şüphe duymuyorum, böyle bir hastalık yok da demiyorum ama özellikle de son 10 senede DEHS teşhisi konan çocukların sayısının inanılmaz boyutlarda arttığı da bir gerçek.

Bizim zamanımızda ‘Akıllı çocuk yaramaz olur’ sözü geçerliydi. Anne ve babalar şimdikinin tam tersine yemeğini yiyen, dersini aksatmayan, otur diyince oturan, kalk deyince kalkan çocuklarından ‘Acaba bizim çocuk geri zekâlı mı’ diye endişe ederlerdi.

Zamanımızda ise azıcık okulda öğretmeni dinlemeyen, yanındaki çocuğun defterini çiziktiren, dersine çalışmayan, ödevine özen göstermeyen çocuklara vurulacak damga hazır: Dikkat Eksikliği. Çocuk bir de söz dinlemiyorsa, yerinde durmuyorsa, hoplayıp zıplıyorsa, gürültü patırtı yapıyorsa Hiperaktivite teşhisi de buna ekleniyor ve çocuğunuzun nur topu gibi bir hastalığı oluyor: Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Sendromu. DEHS’ in yıllarca kullanılması gereken çok pahalı bir ilacının olduğunu söylemeye gerek var mı bilmem.

Senelerdir bu teşhislerin çoğunun abartılı olduğunu, sayısız çocuğun boş yere ilaç bağımlısı yapıldıklarını kendi kendime düşünür, kederlenirdim ama zaten pek çok şeye nane olan biri olarak hiç değilse bu konuda fazla konuşmamayım bari derdim.

DEHS teşhislerinin birçoğu yanlış

DEHS için özel bir kan tahlili ve röntgen bulgusu yoktur; teşhis dikkatsizlik, hiperaktivite ve fevri davranışlarla ilgili belirtiler toplamı değerlendirilerek konur. Sürekli huzursuzluk ve kıvranma; devamlı koşuşturmak, tırmanmak, yerinde duramamak, sessiz oyun oynayamama; çok konuşmak, söze karışmak; sırasını beklemede sabırsızlık gibi semptomların birçoğunun çocukların ekserisinde zaman zaman görülür. DEHS teşhisi bu belirtilerin okulda, evde veya arkadaşlarıyla beraberken ve tüm gün boyunca devam ettiği durumlarda düşünülmelidir. Teşhisin subjektif olması sebebiyle birçok çocuk gereksiz yere DEHS teşhisi ile uyarıcı ilaçları yıllarca kullanmak zorunda bırakılabilmektedir.

Amerika’ da yapılan ve 1 milyondan fazla çocuğa yanlış olarak DEHS teşhisi konduğunu ve 800 binin de gereksiz yere uyarıcı ilaç tedavisi aldıklarını ortaya koyan araştırmaları okuyunca çok mutlu oldum. Allah’ a çok şükür ki bizim yaramaz, afacan diye sevdiğimiz çocuklarımızın çoğu meğerse ilaç kullanması gereken ruh hastaları değillermiş.

Biri Michigan State Üniversitesi diğeri North Caroline State Üniversitesi tarafından yapılan bu araştırmalar, Amerika’ da anaokuluna giden birçok çocuğa davranış bozuklukları olduğu için değil sınıfın yaşça küçükleri oldukları için böyle bir teşhisin konmuş olduğunu gösteriyor. Araştırmalara göre, sınıfın en küçüklerinden olmak DEHS teşhisi ihtimalini yüzde 60 oranında artırıyor.

DEHS’ in sebebi belli değil

Bu hastalığın kesin sebebi bilinmiyor. Genetik yatkınlık, çevresel toksinler, alerjik reaksiyonlar, yiyecek ve içeceklerdeki katkı maddeleri, fruktoz şurubu, işlenmiş gıdalar, florlu içme suları, stres, doğum travmaları gibi pek çok faktörün hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırabileceği veya belirtileri şiddetlendirebileceği ileri sürülüyor.

İstatistikler Amerika’ da okul çağındaki çocukların yüzde 3 ila 7’ sine DEHS teşhisi konduğunu ve 2006’ da 5 ila 17 yaş arasında DEHS teşhisi alan çocuk sayısının 4 buçuk milyon çocuk olduğunu gösteriyor ve bunların büyük çoğunluğu da uyarıcı ilaç kullanıyor.

Bu ilaçların uykusuzluk, baş ağrısı, baş dönmesi, mide ağrısı, iştahsızlık gibi pek çok yan etkisi olduğu, kalp hızını ve tansiyonu artırdıkları unutulmamalı. Uzun vadede ne gibi risklere yol açacağını ise henüz bilinmiyor.

Gelelim neticeye
Bu araştırmalardan çıkarılması gereken üç önemli ders var:

BİR: DEHS’ ın varlığını ve önemini inkâr etmiyorum ama pek çok çocuğa da gereksiz DEHS teşhisi konmasından şüphe etmekte haksız değilmişim.

İKİ: Pek çok başka hastalık için de geçerli olduğu üzere, DEHS teşhis kriterlerinin pek de sağlıklı olmadığı anlaşılıyor. DEHS teşhisi koymakta aceleci olmamalı; ince eleyip sık dokumalı.

ÜÇ: Amerikalı meslektaşlarımın ellerine sağlık; bu çalışmalar bütün Amerikalılar çirkin olmadıklarının da bir delili.  

Siz de yorumunuzu paylaşın: