GIDA TERÖRÜYLE MÜCADELE EDENLER HAİN Mİ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
gıda terörü 1

Selami Türkoğlu’ nun yazısı:

Önce derelerden ‘bal’ akıttılar. Arkası çorap söküğü gibi geldi zaten. 

Yumurta, işlenmiş et, zeytinyağı, ekmek…

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın başlattığı ‘şok’ operasyonları bir anda ülke gündemine oturdu.
Tabii bu süreci tüketici güvenliği ve sağlıklı beslenmenin güvence altına alınması adına hep destekledik. Samimi, tutarlı ve milletin çıkarlarına pararel yapılacak her hamleyi desteklemeye de devam edeceğiz.
Ancak, gıda güvenliğinde herkes birbirine sallıyor. Ortalık toz duman…

Her sektör kurulu ve temsilcisi itiraz ediyor; tavukçular masumuz diyor, etçiler itirazda, yumurtacılar mahkemede, fırıncılar ateş püskürüyor…

Bir hekim çıkıp tavukla ilgili beyanlarda bulundu, rakı bağımlılığından hekim hatalarına kadar olmadık kusurlar önüne konuverdi.

Suçlama kervanına bizzat Bakan Bey’in kendisi de teşrif etmesinler mi?

Bu nasıl bir anlayış.

Benim kusurum ‘doğru’ ama senin kusurların ‘tu kaka’ anlayışıyla nereye varacağız?

Bu işlerde çifte standart olmamalı, akıllarda soru işareti kalmamalı. Eğer böyle tutarsız bir politika izlerseniz; Apikoğlu’nun gayri müslim olduğu için yem edildiğini, BİM’in mevcut iktidara yakınlığı dolayısıyla kollandığı iddialarını susturamazsınız!

BİLİNÇLİ TÜKETİM İÇİN TÜKETİCİ BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ

Bizim için mücadele eden insanlara omuz vermeliyiz…

Aynı konuyla ilgili Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta çok daha çarpıcı iddialar ortaya attı. Bilmem zevat buna ne buyururlar…

Tarım ürünlerinde ilaç kalıntıları tehlike saçmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir akademisyen bu manzarayı ‘tahta fırçasıyla bile fırçalasanız çıkmaz’ cümlesiyle resmetmeye çalışmıştı.

Öyle güçlü bir lobi oluşmuş ki, tüketici sağlığını düşünen insanlar bir anda alkolik, hain, dış güçlere çalışan ajan ilan ediliyor.

Başta Bakan Mehdi Eker olmak üzere kim ne söylerse söylesin, artan kanser vakalarının beslenme alışkanlıklarıyla ilişkisi artık kesinleşti.

Bu konuda ikiye bölünmüşlük göze çarpıyor. Bir tarafta çiftçiler ve gıda tarım politikalarını yöneten siyasi erk, diğer tarafta ise halk sağlığı açısından zararlı olan besinleri engelleme gayretinde olan kişi ve kurumlar…

Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Hakan Yardımcı’nın açıkladığı “yem amaçlı 9 mısır çeşidinden 3’ü ile ilgili olumlu, 6’sı ile ilgili olumsuz karar alındığı” haberi henüz tazeliğini koruyor.

Gerçekten, gıda terörünün bitirilmesi için mücadele eden kişi ve kurumlar hain mi?

Eğer böyle olduğunu düşünüyorsanız, size yüz tam puanlık bir soru: GDO’lu hayvan yeminin ekilmesi, ticareti ve kullanılmasına müsaade edenlere ne dememiz gerekiyor?

Yazının tamamını okumak için: http://haber.rotahaber.com/gida-teroruyle-mucadele-edenler-hain-mi_269282.html

Siz de yorumunuzu paylaşın: