KALP DAMARLARI İÇİN ERİYEN STENTLERE ONAY VERİLDİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Tıbbi fetva kurumu FDA, Abbott Vascular tarafından üretilen ve takıldıktan sonra üç sene içinde tamamen eriyip yok olan yeni stente (Absorb) ruhsat verdi (1).

Poliaktik asit adı verilen bir polimerden üretilen bu stentler vücut tarafından karbon dioksit ve suya dönüştürüyor.

Şirket tarafından yürütülen bir araştırmada eriyen stentlerin etkinliklerinin metal stentlerden (Xience) farklı olmadığı, komplikasyonlarının yüzde 1.7 oranında yüksek olduğu ortaya çıkmıştı.

Gerçi bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştı ama küçük damarlara konan stentlerde bu riskin daha fazla olduğu dikkat çekiyordu.

SOLUBLE STENTS ABSORB ile ilgili görsel sonucu

Metal stentlerin çok etkili olduğunu, eriyen stentlerin damarlarında yabancı bir cismin bulunmasından hoşlanmayanlar için bir seçim olabileceğini söyleyenler de var ama çoğu uzman bu eriyen yeni stentlerin halen kullanılmakta olan metal stentlere bir üstünlüğünün olmadığı görüşünü savunuyor.

Erimenin klinik bir faydasının olmayacağı ve stentlerin hastanın arzusuna göre seçilmesinin yanlışlığı ileri sürülüyor.

Üretici firma Abbott ise bu stentler sayesinde damarların sağlıklı damarlar gibi kasılıp gevşeyebileceğini ve böylece metalik stentlerde gelecekte görülebilen tıkanmaların azaltabileceğini ve gelecekteki girişimlerin daha kolay yapılabileceğini bildiriyor.

Birçok klinisyen ise bu avantajın sadece birden çok stenti olanlarla sınırlı olduğunu ve bu girişimlerin çoğunun da damarın daha ileri kısımlarında gerçekleştirildiğini vurguluyorlar.

SOLUBLE STENTS ABSORB ile ilgili görsel sonucu

Bu bir pazarlama oyunudur

Barnes-Jewish Hospital uzmanlarından Dr. David Brown “damarlardaki metalin riskleri bulunduğunu kabul etmekle beraber bazı hastaların aslında stente ihtiyacı da olmadığını belirterek bu stentlerin “Stent pazarında satışları artırmak için yapılan bir pazarlama oyunu olduğunu” düşünüyor.

2012’ de Brown ve arkadaşları tarafından yapılan ve Archives of Internal Medicine’ de yayınlanan meta-analizde stabil koroner damar hastalığı olanlarda ilk tedavi olarak stent konmasının ölümleri, kalp krizlerini, kalp ağrılarını (angina) veya baypas ve anjiyoplasti gibi girişimleri önlemede tıbbi tedaviye üstün olmadığı gösterildi (2).

Bir hastaya stent konsa bile gene de tıbbi tedavi verilmesi gerekiyor.

Brown, Abbott tarafından yapılan çalışmada da eriyen stent konan hastaların yüzde 70 kadarının “stabil” hastalar olduğunu, dolayısıyla bunlarda stente gerek olmadığını ve sadece tıbbi tedavinin yeterli ve daha risksiz olduğunu vurguluyor.

Stentlere senede 7.5 milyar dolar harcanıyor

Perkutan koroner girişimlerin (koroner anjiyoplasti veya sadece anjiyo olarak da bilinir) USA’ da maliyeti 15 bin dolar civarında ve bu ülkede bir senede bu işlemler için harcana para 7.5 milyar doları buluyor.

Abbott sözcülerinden biri yeni stentlerin metal olanlardan çok daha pahalı olmayacağını söylüyor.

Çok yeni bir analizde de stabil hastalarda koroner girişimlerin kalp-damar hastalıkları komplikasyonlarını azalttığını ispatlayan deliller olmadıkça medikal tedavinin verilmesinin yeterli olduğu tavsiyesinde bulunuyor (3).

Kardiyoloji laboratuvara alındıysanız stent kaçınılmazdır

Brown “Kardiyologların çoğu stentin gerekli olup olmadığını fazla düşünmez. Bir kere kardiyoloji laboratuvarına alındıysanız montaj sırasına girmişsiniz denektir ve stent kaçınılmazdır” sözleriyle önemli bir gerçeği dillendiriyor ve ekliyor:

Burada esas mesele bu stentlerin uygunsuz konması değildir, uygunsuz stentlerin bundan sonra ne kadarının eriyen stentlere kayacağıdır ki bunu da promosyonlar belirleyecektir”.

Kalp cerrahı N. Thomas da “Stentler gereğinden fazla kullanılıyor ve uygunsuz şekilde kullanılıyor olsalar da bunların kardiyovasküler hastalıklarda yeri vardır. Doktorlar hastalar istediği için eriyen stentleri tercih etmek yerine yeni buluşlar dikkatle değerlendirilmelidir” sözleriyle endişelerini dile getiriyor.

Gelelim neticeye

İlaç şirketlerinin kendi ürün ve tıbbi malzemeleriyle yaptığı veya destek olduğu çalışmalara bin bir ihtiyatla yaklaşmak gerekiyor.

Daha birkaç gün önce, FluMist isimli grip aşısını şirketin araştırmalarına güvenerek tavsiye eden CDC tükürdüğünü yalamak ve aşının etkisi olmadığını ilan etmek zorunda kalmıştı (4).

Abbott’ un çalışmasından ise daha baştan fena kokular geliyor. Dr. Brown’ un da belirttiği gibi şirketin çalışması katılımcıların yüzde 70’ ini stabil yani stent konmadan sadece tıbbi tedavinin yeterli olduğu hastalar oluşturuyor.

Tıp dünyasında yeni ilaç ve yöntemlerin daha “iyi” olduğu şeklinde kökten yanlış bir düşünce vardır.

Bizde de bu eriyen stentilerin hem doktor hem hasta cephesinde heveslisinin çok olacağına inanıyorum.

Pek yakında görürüz.

Kaynaklar:

1. http://www.modernhealthcare.com/article/20160708/NEWS/160709954

2. http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=1108733%20

3. http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2530906

4. http://www.webmd.com/cold-and-flu/news/20160623/cdc-panel-says-flumist-nasal-flu-vaccine-ineffective

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. şahin dedi ki:

    Hiç merak etmeyin efendim, eriyen stentler pek yakında anjiyo laboratuvarlarımızda yerini alacaktır.

  2. Vasküler Risk Çalışması”nın sonuçları açıklandı

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, ”Türkiye’de kalp damar hastalıkları tedavisi ve korunması yetersiz kalıyor. Bu nedenle ölüm vakaları artıyor” dedi.Tokgözoğlu, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’nin tüm bölgelerindeki 10 örnek ilde başlatılan 5 yıllık ”Vasküler Risk Çalışması”nın sonuçlarını açıkladı. Vasküler riskli 5 bin 600 hasta üzerinde yürütülen çalışmada, kalp damar hastalıkları açısından yüksek riskli popülasyonda, tedavi ve korunmadaki uygulamaların yetersiz olduğunun saptandığını belirten Tokgözoğlu, ”Türkiye’de kalp damar hastalıkları tedavisi ve korunması yetersiz kalıyor. Bu nedenle ölüm vakaları artıyor. Buna bağlı olarak da kalp krizi veya inme gibi kardiyovasküler olayların neden olduğu ölümlerin oranı son 5 yılda yüzde 7.2’den yüzde 19.5’e yükseldi” şeklinde konuştu. Tokgözoğlu, bu oranın kadınlarda yüzde 15.9, erkeklerde yüzde 24’e kadar çıktığını vurgulayarak, 303 araştırmacının yürüttüğü çalışmanın amacının, Türkiye’deki kardiyovasküler riski yüksek hasta profilini ortaya çıkarmak, bu grup hastalarda uygulanan ilaç tedavilerini ve eksikleri saptamak olduğunu kaydetti.

    ERKEKLER RİSK ALTINDA
    Tokgözoğlu, 5 yıllık takibin sonuçlarına göre, Türkiye’de kalp krizi veya inme gibi kardiyovasküler olayların erkeklerde görülme oranının yüzde 24’e çıkmasının endişe verici olduğunu belirterek, özellikle damar, kalp, beyin ve böbrek gibi organlarında hasar bulunan erkek hastalarda bu oranın yüzde 30’lara kadar çıktığını ifade etti. Ayrıca, balon, stent veya by-pass ameliyatı ve kardiyovasküler nedenli hastaneye yatış oranının 5 yılda yüzde 13.6’dan yüzde 26’ya çıktığını hatırlatan Tokgözoğlu, beşinci yılın sonunda kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm sıklığının yüzde 9.4 olarak saptandığını kaydetti. 5 yıllık araştırmanın ilk analizlerine göre yüksek kalp damar hastalığı riski olanlarda ölüm, kalp krizi ve inme oranlarının çok yüksek olduğunun tespit edildiğini kaydeden Tokgözoğlu, geçmişinde damar hastalığı bulunanlarda ve hipertansiyon nedeniyle bazı organlarında hasar meydana gelen hastalarda bu oranların yüzde 30’un üzerinde seyrettiğini ifade etti. Tokgözoğlu, hem diyabet hem de koroner arter hastalığı bulunanların da risk altında olduğunu vurgulayarak, araştırmanın, Türkiye’de kalp damar hastalıkları riski ve olumsuz sonuçlarının yüksek olmasına rağmen, tutarlı ve sürekli tedavilerin gereken düzeyde uygulanmadığını gösterdiğini söyledi.

    VASKÜLER RİSK ÇALIŞMASINDAN ÇIKAN MESAJLAR

    Türkiye’nin tüm bölgelerindeki 10 örnek ilde başlatılan 5 yıllık Vasküler Risk Çalışması’ndan çıkan mesajlar şöyle: Kalp-damar hastalığı riski altındaki hastalarda vasküler hastalığın varlığı veya vasküler bir olay geçirilmiş olması ile hedef organ hasarının varlığı en önemli risk faktörüdür. Hipertansif hastalarda diyabet varlığının oluşturduğu kardiyovasküler risk, koroner arter hastalığı varlığının oluşturduğu riske benzerdir ve bunların ikisinin bir arada bulunması hipertansif hastalarda riskin geometrik olarak artmasına neden olmaktadır. İzlenen tüm risk gruplarında ölüm ve kalp-damar hastalığı oranı çok yüksektir, bu gruplarda uygun ve yeterli tedavi uygulanmamaktadır. Bazı önlemlerle vasküler risk altındaki grupların korunabileceği bilinmektedir. Bu basit önlemlerin başında, uygun tedavi önerilerinin bulunduğu güncel tedavi kılavuzlarına uyulması gelmektedir. Vasküler risk çalışması, birçok hayat kurtarmanın, kalp krizi ve inmeye bağlı kalıcı rahatsızlıkların ve sakatlıkları önlemenin yolunun açık ve kolay olduğunu göstermiştir.AA

    http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx

  3. sevgi dedi ki:

    kalbim ağrıyor diye bir özel hastaneye gidip de stent takılmadan kurtulmak neredeyse imkansız gibi oldu.

Siz de yorumunuzu paylaşın: