TİP 2 DİYABET HASTALIK DEĞİL ÖNLENMESİ VE TEDAVİSİ MÜMKÜN OLAN GEÇİCİ BİR RAHATSIZLIKTIR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Türk Diyabet Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı İlkova’ nın Anadolu Ajansı’ na verdiği ve “Diyabetlilerin yaklaşık üçte biri hastalığından habersiz” başlığıyla medyada yer alan beyanatını okuduğumda ülkemizde diyabetin her geçen sene çığ gibi artmasının ve bu artışın katlanarak devam etmesinin kaçınılmaz olduğu kanaatine vardım (1).
Tip 2 diyabet bir hastalık değildir
Diyabetin, tip 1 diyabet, genetik diyabet, ikincil diyabet, gebelik diyabeti gibi pek çok tipi var ama sadece diyabet denildiğinde tüm vakaların yüzde 90’ dan fazlasını oluşturan tip 2 diyanet anlaşılır ve haberde diyabet tabiri ile kast edilen de tip 2 diyabettir.
Tip 2 diyabeti bir hastalık olarak adlandırmayı doğru bulmuyorum.
Bu klinik tablo “hatalı beslenme” ile “hareketsizlik “gibi hayat tarzı yanlışlarının sebep olduğu “geçici bir rahatsızlık” olarak görülmelidir.
Tip 2 diyabet, adam gibi bir hayat tarzı ile kesinlikle “önlenebilir” ve erken zamanda teşhis edildiğinde de “ilaca gerek kalmadan da tedavi edilebilir”.
Endüstrinin hükümranlığı altındaki modern tıp ise tip 2 diyabeti “yaşam boyu süren, tamamen iyileştirilmesi bugün için söz konusu olmayan bir metabolizma hastalığı” olarak tarif ediyor.
Aslında haksız da sayılmazlar çünkü modern tıbbın tavsiyelerine uyanların tip 2 diyabet hastası olmaları ve hasta olduklarında da ömür boyu önce ilaca bir süre sonra da insüline mahkûm olmaları kaçınılmazdır.
Bir başka ifade ile “geçici bir rahatsızlık” yanlış beslenme tavsiyeleri ve gereksiz ilaç tedavileriyle “gerçek bir hastalığa” dönüşüyor!
İşte modern tıbbın temel beslenme yanlışları
Modern tıbbın beslenme tavsiyeleri bana göre külliyen yanlıştır ve hatta obezite ve diyabetteki patlamanın da önemli sebeplerindendir.
BİR: Üç ana üç ara öğün yerine günde iki defa beslenilmelidir.
İKİ: Temel yağlar olarak tavsiye edilen ayçiçek, mısırözü ve kanola gibi omega 6 deposu yağların zerresi bile ağza konmamalıdır; temel yağlar tereyağı ve zeytinyağıdır.
ÜÇ: Hararetle tavsiye ettikleri layt ürünler ve suni tatlandırıcılar asla yenip içilmemelidir.
DÖRT: Yağsız süt ürünleri yerine tam yağlı yoğurt, ayran, peynir tercih edilmelidir.
BEŞ: Tahıllar temel gıda olmamalı, işlenmemiş tam tahıl mamulleri makul miktarda tüketilmelidir.
ALTI: Kolesterol deposu diye yasakladıkları yumurta da sağlıklı hayvansal yağlar ve sakatat da sağlıklı beslenmenin olmazsa olmaz yiyecekleridir.
Modern tıp zihniyetinin hastalıkların önlenmesi gibi bir derdi yok
Hasan İlkova’ nın açıklamalarında diyabetin nasıl önleneceğine dair tek bir cümle bile yok!
Sadece diyabetteki artışı “kötü beslenme ve beraberinde gelen güzel olmayan yaşam koşullarının da getirdiği bir sorun” olarak görüyor, o kadar.
Keşke “Özellikle çocuklar abur cubur diye adlandırılan şekerli gıdalardan, gazlı içeceklerden uzak dursun, doğal ürünler tüketsinler. Az ve kaliteli beslensinler, spor yapsınlar en azından yürüsünler” diyen Uşaklı “Şeker Teyze” lakaplı diyabet hastası Emine Bunaltan’ dan biraz ders alsalar (3).
Boşa zaman geçiriyorlar
Türk diyabet âlemi, Boğaziçi Köprüsü’ nün mavi ışıklarla aydınlatarak; diyabet festivali, diyabet köyü, diyabet parlamentosu, diyabet resepsiyonu gibi “Amerikan usulü” propagandalarla zaman geçiriyor, sanki kimse farkında değilmiş gibi Metin Şentürk’ ün bile “gördüğü” acı gerçek için “diyabet farkındalık günü” alafrangalığıyla da ȃdeta milletle dalga geçiyor (4).
İyi de hastalıktaki bu artıştan diyabet âlemi de mesul değil mi?
Diyabet felȃketi tellallığı yapacaklarına tüm güçlerini bu “hastalığın” önlenmesine vermeleri gerekmez mi?
Gelelim neticeye
BİR: Diyabeti ve diğer kronik hastalıkları önlemenin tek yolu adam gibi bir hayat tarzıdır (5).
İKİ: Modern tıbbın diyabeti önlemek veya ilaçsız tedavi etmek gibi bir derdinin olmadığına inanıyorum.
ÜÇ: Beni tenkit etmeye kalkan ama verdiğim cevap karşısında bir daha sesi soluğu çıkmayan Temel Yılmaz’ ı da Hasan İlkova’ yı da tartışmaya davet ediyorum (6).
Başta obezite ve diyabet tüm kronik hastalıkların salgın haline gelmesinde ilaç ve gıda endüstrisi ve onlara teslim olmuş modern tıp zihniyetinin başrollerde olduğuna inanıyorum.
Kaynaklar:
1. http://aa.com.tr/tr/saglik/diyabetlilerin-yaklasik-ucte-biri-hastaligindan-habersiz/1032207
2. http://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-temel-yilmaz/1718745-diyabet-parlamentosunun-kahramanlari
3. http://www.milliyet.com.tr/diyabetli-hayatlar-diyabetli-seker-teyze-usak-yerelhaber-2536114/
***
EK 1 (22.9.2022): BMJ “Hamilelikte diyabet öyküsü olan kadınlar, sağlıklı beslenme, sigarayı bırakma, düzenli egzersiz yapma ve fazla kilolu olmama gibi sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek tip 2 diyabet geliştirme şanslarını hala azaltabilirler,”
Kaynak: https://www.bmj.com/content/378/bmj-2022-070312
Makale: Modifiable risk factors and long term risk of type 2 diabetes among individuals with a history of gestational diabetes mellitus: prospective cohort study
***
EK 2 (9.12.2023): NEVA ÇİFTÇŞOĞLU BANES “Ne mutlu ki artık “ilaç kullanmaktan başka çaresi yok” denen bazı hastalıkların artık ilaçsız “tedavi edilebilir” olduğu yavaş yavaş kabul edilmeyen baslandı YENİ BİLİMSEL MAKALE | Tip 2 diyabet & insulin rezistans “Hastaların, özellikle gıda tüketim düzenlerinde yaşam tarzı değişiklikleri yapmaya istekli olmaları koşuluyla” tedavi edilebilir bir hastalık olduğu görülmektedir. Genetik yatkınlığı artmış olanlarda bile önemli iyileşme mümkündür.” Bu yeni makale Journal of American Physicians and Surgeons’ta yayınlanmıştır.
K: https://x.com/NevaCiftcioglu/status/1733346606332760558?s=20
Kaynak: https://www.jpands.org/vol28no4/marik.pdf
Makale: Potential Dietary and Lifestyle Interventions for Decreasing Insulin Resistance
***
EK 3 (4.2.2024): KUBİLAY KARŞIDAĞ 60 yaşında Tip 2 diyabetik “İlaç kullanmak çok kötü” olduğu için ilaçları hep reddetmiş HbA1c % 12 olmuş hep Çok ağır bir sinir hasarı var İnsulinden başka hiçbir şey veremeyeceğimi söyleyince tedaviyi reddeti ve gitti Medyada hastaları yanlış yönlendirenlerin yatacak yerleri yok
Kaynak: https://x.com/kubilaykarsidag/status/1753730626719535391?s=20
FERHAT ARSLAN Kıymetli meslektaşım izninizle birkaç soru soralım. Sosyal medyada hastaları polifarmasi ve ilaç konusunda uyaranlardan biri olarak hedef alanınızda olan biri olduğumu düşünmüyorum ama benimkisi bilimsel merak mucibinden sorular olsun.
1- Yıllarca reddeden ve sinir hasarı gelişen bu hasta o kişilere değil de size gelmişse demek ki aslında farklı bir tedavi şekline niyet etmiş ve size başvurmuş olmalı. Sinir hasarının çeşidi nedir? Polinöropatik olduğunu düşündüğüm bu hastada ayırıcı tanı yapmanız gerekmez miydi? Nöropatik olan hastalarda insülin elzemiyetini ortaya koyan klinik çalışma hangisidir? Bu çalışmaların sonuç değişkeni hastalığı durdurmak mıdır yoksa geri döndürmek midir?
2- İlaçlarını düzenli kullanan hastalarda nöropati, retinopati oranları nelerdir? Hiç mi olmamaktadır?
3- Tip 2 DM larda insülin direnci ( bu söze ben alışamadım) var ve hiperinsülinemik hastada hormon replasman tedavi süreçlerine aykırı olarak neden insülin eklemek zorundayız? İnsülinin bu hastada bittiğini gösterir bir veri mi elde ettiniz? C-peptid mi ölçtünüz? Kan şekerini sıkı regüle etmek isteyişinizi anlıyorum ama kronik bir hasarla temellendirmenizi biraz anlayamıyorum. Yani ketotik , non-ketotik komalardan muzdarip birisi deseydiniz evet makul geliyor derdim. Bunu merak ediyorum.
4- Böylesine ilaç karşıtı bir hastada zaten yüreklenmeye hazır sıkı bir diyet ve egzersiz programı (yapabileceği şeyler) önerip takiplerinizde, seyir sırasında tedavi modülasyonu yapmak varken kestirip atmanız onun da hasta olarak kestirip atması iletişim ve hasta yönetim kusuru olarak atfedilecekken hedefi özel manada belirsiz bir suçlama yaparak kime hizmet ediyorsunuz? Hastaya mı, kendinize mi?
5- Sayın hocam insanların tedavi önerilerinizi reddetme hakkı vardır. Bunu eğer hastadakı farik ve mümeyyiz olma hali dışında bir duruma bağlıyorsanız yetkililere veya yakınlarına bildirirsiniz yok bu hasta gibi sizce yanlış kendince doğru bir bilinçli seçim sadece saygı duymanızı ama hatalı bulmanızı da veya bunu ifade etmenizi anlamlı kılabilir lakin küçümseyemezsiniz.
6- Şimdi o söylediğiniz zevatın biri kalkıp insülin veya diğer oral antidiyabetiklerden herhangi birini veya kombinasyonlarını kullanırken gelişen makro veya mikro komplikasyonları veya doğrudan o sentetik madde ile ilgili başına gelmiş yaygın veya çok nadir bir klinik tabloyu anlatarak sizlerin her yaptığını hedef alsa mantıklı olur mu? Geliniz kayıkçı kavgasını bırakınız. Sizler uluslararası rehberler eşliğinde işler yaparken körleştiriliyor olamaz mısınız?
7- Yıllarca sekretegog adı verilen ilaçları yazarak Tıp 2 DM hastalarında hem komplikasyonları önleyemediginiz hem de insülin rezervlerini erkenden bitirdiğiniz bir sürü hasta varken bir hastada henüz illiyet bağını net tanımlanmamış olduğunuz bir süreci dile dolaşarak topyekun bir suçlamaya meslektaşlarınızı hedef yapmak umarım sadece bilimsel bir kaygıdır ve özel muayenecilik retoriği değildir.
Kaynak: https://x.com/Ferhatarslandr/status/1753972165064507547?s=20
sen de safmısın anlamadım adamalr ne diye diyabeti önlemeye çalışsınlar hangi dükkan sahibi müşterisini azaltmak ister ey hoca
haklısın valla hocam
Tipik bir korkutma kampanyası örneği. İlaç içmezsen ölürsün böbreklerin biter ayağın kesilir gözün kör olur ömür boyunilaç içeceksin yoksa komadan gidersin en ufak ümit verici bir söz YÖK şeker hastalığı nasıl önlenir tek kelime yok varsa yoksa milyonlarca insan hasta olduğunu bilmiyor sözleri beyefendi sanki ilaç şirketi sahibi
Sayın hocama katılıyorum.Modern tıp ilaç verip hastayı yolluyor. İnsülünde haplarında insanlara çok fazla faydası olduğunu sanmıyorum.Neden iğleşme sağlanmıyor. Şekeriniz yükselir, düşer sonuç nedir.BİR sürü ilaç.
Sayın Hocam
Ben prediyabet durumundaydım okuyup aydınlandıkça durumumu normale çevirdim.
Ekmekten uzaklaştıkça iştah ve. Porsiyon
Kontrolü yapılıyor. Annem uzun yıllar şeker hastalığı yaşadı. Tip 2 diyabetti insüline mahkum oldu. Bu nedenle mi bilmiyorum ama depresyona dayalı yatmış olduğu hastanede kalp yetmezliğinden vefat etti. Şeker hastalığı döneminde hergün 5-6 dilim ekmek veriliyordu.
Ekmeğin şekeri daha çok yükseltmesi bilimsel ve deneyimlenmiş bir gerçek .fakat halen hastalara ekmek önerilmesi uygulanıyor..
Saygılarımla
Hocam, cevap beklediğin kişilerin cevap vermeye sana güçleri bilgileri kalemleri yetmez. Gerçi bunu sen de biliyorsundur.
Benim de annemin şekeri yüksek çıktı elimize bir diyet listesi verdiler, iki çeşit de ilaç yazdılar. Annem ilaçları kullanmadı Canan Hocanın kitabındaki gibi yemeye başladı, 3 ay sonra şekeri de üç aylık şekeri de normale indi her gün de parkta bir saat yürümeye başladı bu arada 4 kilo verdi.
Saygılar ve Selamlar Sayın Hocam Size Ne Kadar Teşekkür Etsem ,Ne Kadar Dua Etsem Azdır. Allah Razı Olsun ,Rabbim Yolunu Açık Etsin. Sizin Yazılarınızın Sayesinde Tip 2 Şeker Hastalığından Kurtuluyorum. 08/12/2017 De Tesadüfen Şeker Ölçümü Yapan Gezici Sağlık ekibine ölçüm Yaptırdım .Burada Şekerimin çok yüksek Çıkması ve Doktora gitmemi Söylemeleri Üzerine Eskişehir Devlet Hastanesi’ Endokrinoloji Uzmanına gittim. Tahlillerim Sonucunda Doktorumuz Şekerin 186 Sen Şeker Hastasının Dedi ve Hemen Glifor ve Forziga isimli ilaçları yazdı. Ömür boyu İlaç kullanacaksınız dedi . HbA1C 8 çıktı. Moralim Sıfır Olarak Eczaneye Geldim ve ilaçları Aldım.Eve Geldiğimde İnternette Araştırırken Sizin Yazılarınızı Okudum Ve Biranda Hayata Döndüm. Tavsiyeleriniz Üzerine Düzgün Düşük Kalorili Gıdalar ve Hergün 3 Km Yüksek Tempolu Yürüyüşler Yaparak Şekeri Düşürmeye Başladım . 10/12/2017de Diyete yürüyüşe başladım Son 15 Gündür de Açlık Şekerim 100/ 105 Seviyelerinde Gidiyor. Tokluk Kan şekerimde 150/155 Seviyelerinde Gidiyor. Bu Hastalığın Çaresiz Olmadığını ve Kalıcı Olmadığını Sizden Öğrendim ve Sizden Aldığım Cesaretle Yenmeye Başladım. 20 Gündür de Kabul Tarçın ve Karanfili 4 Gün Suda Beklettikten Sonra Sabah Akşam Yarım Bardak İçerek Sağlıklı Bir Şekilde Hastalığı Bitirecek Hale Geldim. Yaşım 54 veBoyum 1.75 Kilom 100 dü. Yürüyüşle 4 Kilo Verdim ve Devam Ediyorum ,Şuan Çok İyiyim ve Çok Moralim Düzgün Sayenizde. Allah Ne Muradınız Varsa Versin, Rabbim Size Sağlıklı Uzun Ömürler versin inşallah. ÇOK ÇOK TEŞEKKÜRLER SAYIN HOCAM
MESUT
Temel Yılmaz’ ın gıda endüstrisinin (Sabri Ülker Vakfı) bilim kurulu üyesi olduğunu herkesin bilmesinde fayda var ve sözlerinin bu bilgi ışığında değerlendirilmesi gerekir. Bu onun Yıldız Holding’ ten doğrudan maaş aldığı veya dolaylı çıkar sağladığı manasına gelir, örneğin konferans, seminer verir para alır, danışmanlık yapar para alır, konuşma yapar para alır vs vs. Ben böyle endüstrinin de adamı olan şahıslardan zerre kadar hazzetmem. Ya git orada çalış ya da üniversiten de. İki tarafı idare etmek, iki tarafa gül uzatmak… Yavuz Hocanın dediği gibi YE-MEZ-LER
http://sabriulkerfoundation.org/tr/bilimkurulu
Bugünün beslenme düzenindeki besinler (içeriklerinde GDO, Glikoz şurubu, MSG v.s. bulunanlar) aynı sigara gibi bağımlılık yapmış durumda. Eski jenerasyon olsun yeni nesil olsun kesinlikle bu lezzetlerden taviz vermiyorlar. Hiçbir çıkar beklemeden bu insanları doğru beslenmeye yönelten hekimlerimiz halk kahramanıdır. İnsanları doğru beslenmeye yönelterek sağlıklı yaşamaları ve ilaçlarından kurtulmalarını sağlamak bu dünyadaki en hayırlı işlerdendir. Onlardan Allah razı olsun.
Ama artık lütfen tıp eğitimine beslenme dersleri konulsun. Artık tedavi ilaçlarla değil beslenme ile olsun. Hipokrat’ın “Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun” sözüne göre tıp doktorları beslenme önerileri yapsınlar. Tıp fakülteleri için ortak bir gıda veri tabanı oluşturulsun. Geleneksel, yerel besinler tespit edilsin.
Bir eleştiri : Diyabet için yaptığınız “BEŞ: Tahıllar temel gıda olmamalı, işlenmemiş tam tahıl mamulleri makul miktarda tüketilmelidir.” tespitinize katılmıyorum. İşlenmemiş olsa da tahıl GDO’lu ise yine de tüketilmemelidir. (Atalık buğday Siyez buğdayı, Siyez bulguru hariç)