BAĞIRSAK BAKTERİLERİ A VEYA B KAN GRUBUNU 0 GRUBUNA ÇEVİREBİLİYOR
Tıbbın son senelerde üzerinde en çok araştırma yapılan alanlarının başında bağırsak mikrobiyotası yani bağırsaklarımızda bizimle beraber yaşayan, sayıları kendi vücut hücrelerimizin on mislinden fazla olan mikroplar geliyor.
Araştırmalar, bağırsak mikrobiyotasının akla hayâle gelmesi zor durumlarda bile rolleri olabileceğini gösteriyor.
İşte buna ait birkaç ilginç örnek.
Maraton koşanların bağırsak bakterileri farklı oluyor
Nature’ de yayınlanan yeni bir araştırmada maraton koşanların bağırsaklarında farelerin daha uzun koçmalarını sağlayan, atletik performansı artıran bir bakteri keşfedildi (1).
Maraton koşanlarda maratondan sonra Veillonella türü bu bakterilerin arttığı gösterildi.
Dışkı örneklerinde izole edilen Veillonella atypica türü bakteriler farelere verildiğinde hayvanların daha uzun süre koşabildikleri tespit edildi.
Bu bakteriler karbon kaynağı olarak sadece laktat kullanıyorlardı.
Bir atlet kohortunda egzersizden sonra laktatı propionata metabolize eden metabolik yoldaki her genin aktive olduğu gösterildi.
Farelerde 13C3-işaretli laktat kullanarak serumdaki laktatın bağırsaklara geçtiği ortaya çıktı.
Makat yoluyla propionatın bağırsaklara verilmesinin V. atypica ile elde edilendeki gibi koşu mesafesinde artışa sebep oldu.
Tüm bunlar beraber değerlendirildiğinde, V. atypica’ nın koşu mesafesini egzersizle endüklenen laktatı propionata dönüştürerek artırdığı anlaşılıyor.
Atletlerdeki performans artışı mikrobiyom tarafından kodlanan tabii enzimatik bir olayla gerçekleşiyor.
Bağırsak bakterileri A veya B kan grubunu 0 grubuna çevirebiliyor
Gene Nature dergisinde yayınlanan araştırmada da zorunlu anaerop olan Flavonifractor plautii türü bakteriler tarafından üretilen iki enzimin alyuvarlar üzerindeki antijenleri parçaladıkları ve böylece de A grubundaki bir kişinin 0 grubuna dönüştüğü belirlendi (2).
Bu enzimlerin insan kanında etkili olabildikleri de gösterildi.
Bu sonuçlar doğrulanabilirse, A veya B kan grubunda olanlar 0 grubuna dönüştürülebilecek ve böylece kan bulma sıkıntısına bir çözüm bulunmuş olacak.
0 grubuna “genel verici” de denir çünkü 0 grubundan diğer gruplara kan nakli yapılabilir.
Not:
İnsanlarda kırmızı kan hücrelerinin yüzeylerindeki şeker yapısındaki moleküllere (antijenler) göre A, B, AB ve 0 olmak üzere 4 farklı kan grubu vardır.
A grubunda olanların alyuvarları üzerinde A antijeni, plazmalarında ise B antikoru bulunur.
B grubunda olanlarda ise alyuvarlarda B antijeni plazmalarında A antikoru vardır.
A grubundan bir insan B grubundan kan alırsa veya tersi durumda bağışıklık sistemi kan hücrelerine saldırarak bunları parçalar.
0 grubunda olanlar sadece 0 grubundan kan alabilirler.
AB grubundan olanlar ise her gruptan kan alabilirler ama sadece AB grubuna kan verebilirler.
Obezlerdeki kireçlenme bağırsak bakterileri üzerinden tedavi edilebilir
Obezite, halk arasında kireçlenme adıyla bilenen “osteoartrit” hastalığı için bir risk faktörüdür. Obezite, kireçlenmeyi sistemik enflamasyon aracılığıyla etkiler ve enflamasyonun da bağırsak mikrobiyotası ile alâkalıdır.
Obez farelerde yapılan deneylerde hazmedilmeyen bir prebiyotik olan oligofruktoz ile bağırsaklarda özellikle Bifididobacterium pseudolongum isimli bakterinin arttığı ve bunun da diz, kolon ve dolaşımda enflamasyonu azalttığı ve kireçlenmeye karşı koruyucu etkisi olduğu gösterildi (3).
Bu sayede, kireçlenmenin bağırsak bakterileri üzerinden tedavisinde yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi mümkün görünüyor.
Aortitlerde farklı mikrobiyom var
Enfeksiyöz olmayan aortit genellikle dev hücreli arterit (DHA) veya Takayasu arteriti (TA) gibi primer sistemik büyük damar vaskülitinin (LVV) sonucudur.
Ancak aort iltihabı, proksimal torasik aortayla sınırlı, enfeksiyöz olmayan bir vaskülit olan “klinik izole aortit” (KİA) olarak da ortaya çıkabilir.
CIA hastalarının yaklaşık yüzde 17’sinde, çoğunlukla GCA olmak üzere sistemik hastalık özelliği gelişir.
KİA ve DHA’dan etkilenen aortlarda enflamatuar anevrizmalara katkıda bulunan ortak durumların mevcut olup olmadığı veya aortit örneklerinin, enflamatuar olmayan torasik aort anevrizmalarından alınanlarla farkları henüz bilinmiyor.
Bu araştırmada, KİA ve DHA’li hastaların aortalarındaki mikrobiyal topluluklar, enflamatuar olmayan aort anevrizmasındaki mikrobiyal topluluklarla karşılaştırdı (4).
Aortit vakaları ve kontroller arasında mikrobiyal beta ve alfa çeşitliliği farklılık gösterirken, KİA ve DHA’ deki mikrobiyal topluluklar arasında anlamlı bir fark bulunmadı.
Bu araştırma, bugüne kadar bilinenin aksine, torasik aort anevrizmalarının steril olmadığını, aortit mikrobiyomunun DHA’ deki temporal arterlerin mikrobiyomundan önemli ölçüde farklı olduğunu gösteriyor.
Mikropların aortit veya enflamatuar olmayan anevrizma patogenezinde rol oynayıp oynamadığının araştırılması gerekir.
Bakteriler pankreas kanserinin prognozunu gösterebilir
Pankreas kanseri olan hastalarda, tümördeki bakterilerin bileşimi hastaların ne kadar yaşayacağını tahmin etmeye yardımcı olabilir (5).
Gelelim neticeye
Bu araştırmalar bağırsak bakterilerinin ne kadar önemli olduğunu gayet güzel anlatıyor.
Bu mikropların bir gün “bağırsak bakterilerini fazla abartmamak lâzım” diyenlere şapkayı ters giydirdikleri de gösterilirse hiç şaşırmayacağım.
Kaynaklar:
1. https://www.nature.com/articles/s41591-019-0485-4
2. https://www.nature.com/articles/s41564-019-0469-7
3. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/29669931
4. https://consultqd.clevelandclinic.org/the-microbiome-of-the-inflamed-aorta-what-can-we-discern/
***