YAKINDA HEPİMİZ HAPI YUTACAĞIZ
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Geçtiğimiz günlerde Ahmet Hamdi Tanpınar’ ın Huzur romanını neredeyse 40 yıl sonra tekrar okurken ilaç sevdamızın geçmişinin hiç de yeni olmadığını, bu işin temellerinin ta 60-70 yıl önce atılmış olduğunu görüp hayretler içinde kaldım.
Meğer ilaçları cazip göstermek; onları hayatımızın ayrılmaz bir parçası imiş gibi sunmak; insanlara her vesile ile bir ilaç alma alışkanlığı kazandırmak, ilaçsız yaşanmaz kavramını kafalara yerleştirmek gibi oyunlar senelerdir sahnede imiş de haberimiz yokmuş.
Size romandan küçük bir bölüm sunmak istiyorum. Hem üstadın üslubunun lezzetini bir kere daha tadın ve hem de 24 ocak 1962’ de kaybettiğimiz bu büyük romancımızı yâd etmiş olalım:
… “Bu ilaçlar sadece bugünkü tıbbın ve kimyanın zaferi değildir. Ayrıca kendilerine has bir estetikleri, hatta edebiyatları vardır. Onlar en zarif ciltten, maroken taklidi cüzdana, en çıldırtıcı ve pahalı kokuların, pudra ve tuvalet eşyasının kutularına kadar giden, itinalı ambalajları ile her büyüklükte, her biçimde, her renkte, kimi adeta ‘’ben bir fikir kadar faydalı ve o kadar kolay taşınırım’ diyen küçük, zarif ve cana yakın, kimi ağırbaşlı bir dost gibi her türlü güveni vadeden oturaklı şişeleriyle, kadife kadar parlak ve tüylü üst kâğıtları, ayvacık tüyleri güneşte parlayan bir taze cilt gibi insana haz veren paketleriyle gündelik hayatımıza, hiç olmazsa şehirli ve cadde hayatına, kendilerine mahsus bir değişime getirmişlerdir.
Hakikatte bu müstahzarlar zamanımızda beliren birkaç belli başlı fabrikanın mahsülü olarak kalmazlar, müstehliki gelecek insan idealinin gelişmesine doğru götüren ilk adımlardır. Onlar getirdikleri suni kolaylıkla insanda tabiatın yavaş yavaş ölümünü temin ederler.
İşte Yaşar bey bu küçük ideali sezen ve ona can ve yürekten bağlanan adamlardan biridir. Altı senelik sabırlı bir çalışma sayesinde başkalarında kendiliğinden olan bir çok şeyler onda ilaçla olmaktadır. Yaşar bey ilaçla uyur, uyanıklığın vuzuhuna, kalkar kalkmaz aldığı birkaç aspirinle erer, ilaçla iştahasını açar, ilaçla arzulardı. Roche, Bayer, Merck gibi firmalar onun hayatının belli başlı yardımcılarıdır. Her ay Bakanlığa takdim ettiği uzun raporları yine bu fabrikaların insan dayanıklılığını birkaç misline çıkaran mukavvileri sayesinde yazardı.
Yatağın baş ucundaki komodinin üstü her türlü desenle, sembolle süslü, maden bilgisinden mitolojiye ve kozmolojiye kadar uzanan kimi çok uzun, kimi bir şiir kitabının ismi gibi sadece telkin ile iktifa eden isimli şişelerle doludur.
Büfenin kendisine ayrılan geniş rafı ise bu şişeler ve paketler sayesinde bir Amerikan barı kadar göz çekicidir. Yaşar bey bu ilaçlardan bahsederken en istiareli dilleri kullanır. C vitamini aldım diyeceği yerde, ‘seksenbeş kuruşa bir milyon portakal aldım !’ der. Yeleğinin cebinden çıkardığı bir Phanodorme veya Eviphane şişesini, ‘ işte size dünyanın en büyük şairi… her komprimesinde en aşağı, bir şairin hayalinden geçmeyecek yirmi rüya vardır !’ diye takdim ederdi.
Günün saatleri alacağı ilaca göre taksim edilmişti. ‘Lütfen hatırlatın, saat tam üçte penisilinimi alacağım… urotropin almayı unutmuşum… Allah vere de bir manasızlık çıkmasa…”
Bir gün herkesin bir ilacı olacak
Türkiye ilaçta dünyanın 13. büyük pazarı. Bir yılda ilaca harcadığımız para 10 milyar doların üzerinde. Bu rakamın önümüzde 10 yıl içinde 30 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
İlaç endüstrisinin hedefi de sadece hastalar değil artık. Hastalara ilaç satmak onları ‘kesmiyor’. Sağlıklı insanlar da ilaç şirketlerinin kapsama alanındalar.
Hastalık icat etmek; kendiliğinden geçecek tedavi edilmesi gerekmeyen, önemi olmayan bazı şikâyetleri ciddi hastalık haline getirmek; hayatın âdet görme, hamilelik, yaşlanma, menopoz gibi tabii dönemlerini ilaç kullanılması gereken hastalık dönemlerine dönüştürmek gibi türlü-çeşitli oyunlarla, bebek, çocuk, genç, yaşlı herkesin mutlaka bir ilacının olması amaçlanıyor. Bu, küresel bir oyun. Türkiye de bu oyunun içinde ve bu gidişle hepimiz yakında hapı yutacağız.
Kaynak: Ekim 2009′ da Hayy Kitap tarafından yayınlanan “Adamın Biri Doktora Gitmiş… Gidiş O Gidiş” isimli kitabımdan.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/04/09/bir-tavsiye/adamin-biri-doktora-gitmis-gidis-o-gidis-2/
***
EK 1 (29.4.2023): Çok fazla insan çok fazla hap içiyor. Tıp insanları ilaçlara abone yapmak için çalışıyor, ilaçları bırakmaları için değil! *Adamlar resmen kapağımı çalmışlar.
Kaynak: economist.com/science-and-te
***
EK 2 (9.7.2023): FERHAT RASLAN “Bak aşağıda ne diyorum? Bu makale mi ? Değil. Sitasyon alan bir şey mi? O da değil. Profesörlük dosyasına konur mu? Yok canım daha neler, altı üstü 2,3 cümle! Efendiler hanımefendiler ama buz gibi gerçeklerdir. Bakın şimdi yapılan çok önemli bir çalışmada hastaların kullandığı ilaçların %68 i yakın takip gerektiren, % 25 i öldürücü niteliğe sahip bir etkileşim içeriyor. Nerede bu çalışma? Alın impact puanı en yüksek dergide. E peki benim sözümün hükmü var mı? Okuyana, dinleyene, uygulayana var.
Alın makale bilgisi acsjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.33
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1678074507808972801?s=20
K: https://acsjournals.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.3322/caac.21803
Makale: Clinicians need to stay current with polypharmacy concerns
“Şimdi acar bir kaç hekim bana atarlanacak ama durum yıllardır böyledir. Bu yüzden klinik eczacılık geliştirilmeye çalışılıyor. Ama bizde istenen seviyede değil. Sadece ilaç etkileşimleri ve polifarmasi günümüz sağlık sorunlarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır.”
“Size bir site ismi vereceğim. Kullandığınız ilaçların içindeki etken maddeleri bu sitedeki kutuya tek tek gireceksiniz. Sonra tuşa basacak ve çıktı alacaksınız. Bunu Dr nuza göstereceksiniz. Dr bunu yapamaz çünkü 10 dk da 5 dk da hiç birşey yapamaz.”
reference.medscape.com/drug-interacti Site burada.
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1458512840936001544?s=20
***
EK 3 (9.7.2023): FERHAT ARSLAN “ nature.com/articles/s4159 Yaşlılarınızı çok ilaçtan koruyun. Lütfen. Gereksiz hastane yatış larında da”
Makale: Polypharmacy, hospitalization, and mortality risk: a nationwide cohort study
K: https://www.nature.com/articles/s41598-020-75888-8
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1458513822361300993?s=20
***
EK 4 (11.8.2024): Çağımız tıbbının yeni hastalıklarından biri: POLİFARMASİ. Ölümlere ve sakatlıklara yol açan bu hastalığın tedavisi ise ilaçların kesilmesiyle mümkün oluyor.
Huzurevlerinde yaşayan 190 yaşlı ve engelli üzerinde yapılan araştırmada bunların ortalama 7.09 ilaç kullandıkları tespit ediliyor.
Bunlar iki gruba ayrılıyor ve 119 kişiden oluşan gruptakilerin almaları mutlaka şart olmayan ilaçları kesilirken (ortalama 2.8 ilaç kesiliyor) 71 kişiden oluşan kontrol grubu tüm ilaçlarını almaya devam ediyor.
İlaçları kesilen grupta 1 sene sonra: Ölüm oranı %23 oranında düşüyor (bir yıl içinde kontrol grubunun %45’i ölürken test grubunun %21’i ölüyor). Yıllık hastaneye sevk oranı %18,2 oranında düşüyor (kontrol grubunun %30’una karşılık çalışma grubunun %11,8’i). Gereksiz ilaçların kesilmesi ciddi tasarruf da sağlıyor.
Makale: The war against polypharmacy: a new cost-effective geriatric-palliative approach for improving drug therapy in disabled elderly people
Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/17642388/
***
Bu ilaçlar halen var mı desem yoktur kesinkes. Peki, bu ilaçların yerini hangi ilaçlar aldı acaba?
çok ama çooookk komik
Çok güzel bir romandır. Ben de senelerce önce okumuştum ama bu yaptığınız alıntı dikkatimi çekmemişti. Demek ki doktorlar romanları başka gözlerle okuyorlarmış.
Sizin gibi dürüst insanlara özellikle bu zamanda çok ihtiyaç var hocam
Allah yardımcınız olsun