SADECE BAKTERİLER DEĞİL BAĞIRSAK MANTARLARI DA SAĞLIĞIMIZI ETKİLİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Farelerde yapılan çalışmada karbonhidrattan zengin aşırı işlenmiş beslenmenin bağırsaklardaki mantarları da etkilediği belirlendi.

Tennessee Health Science Center uzmanları tarafından yapılan araştırmada dört farklı tedarikçiden temin edilen farelerin bir grubu aşırı işlenmiş gıdalardan zengin Batı Diyetine benzeyen pürifiye karbonhidratlardan oluşan bir diyetle veya bir grubu da daha dengeli standart bir laboratuvar yemeği ile beslendiler.

Daha sonra farelerin jejenum adı verilen ince bağırsaklarındaki mantar toplulukları incelendi.

İlk dikkati çeken bulgu, mikobiyomunun, farklı tedarikçilerden gelen fareler arasında çarpıcı bir şekilde değişmesiydi.

Bununla beraber, tedarikçiler tarafından sağlanan gıda peletlerindeki ve kendi deneylerinde kullandıkları peletlerdeki mantarlar analiz edildiğinde, bunların hayvanların bağırsaklarındaki mantarların ana kaynağı olduğuna dair hiçbir delil elde edemediler.  

Bu bulgu, güçlü bir şekilde mantarların bağırsaklarında kalıcı olarak yerleştiklerini düşündürmektedir.

Daha sonra, hayvanlar işlenmiş bir diyet yediklerinde, normal diyete kıyasla jejunumlarında yaşayan mantar çeşitliliğinin azaldığı tespit edildi.

Bu da erkek farelerin metabolizmalarındaki sağlıksız değişikliklerle ilişkiliydi; karaciğerlerinde biriken yağ miktarında artış oldu.

Ek olarak, işlenmiş bir diyete cevap olarak mikobiyomdaki değişiklikler, serum trigliserit düzeylerindeki artışlarla ve insülin, leptin ve grelin dâhil olmak üzere metabolizmada rol oynayan çeşitli hormonlarla bağlantılıydı.

Bilindiği gibi leptin vücutta yağ dokusu miktarını düzenler, grelin ise iştahı artırır.

Spesifik olarak, bu sağlıksız metabolizma belirteçlerindeki artışlar, Thermomyces adlı bir mantar cinsinin artması ve Saccharomyces adı verilen başka bir cinsin azalmasıyla ilişkili bulundu ama bunun rolü belirlenemedi.

Bu kısmen, beslenmeden sonra geçici misafir olan mantarlar ile bağırsaklarda yerleşik olarak bulunanlar arasında ayrım yapmanın zorluğuna bağlıdır.

Bağırsak mikropları, diyet ve konakçı arasında bir arayüz oluşturur, sindirime katılır, sindirilemeyen lif ve oligosakkaritlerden enerji elde edilmesini sağlar, kısa zincirli yağ asitleri ve yeni metabolitler üretir.

Bağırsak mikrobiyotası dendiğinde akla hemen sadece bakteriler gelirse de burada virüsler, arkaelar, protist ve mantarlar gibi diğer mikroorganizmalar da bulunur

Mikrobiyotanın yani bağırsaklarda yaşayan mikropların yediğimiz gıdaların metabolize edilmesi başta olmak üzere sağlığımıza çok önemli etkileri var.

Bugüne kadar bu mikroplarda bilhassa bakteriler ve daha az oranda da virüsler üzerine odaklanıldı. Hele de mantarlar, arkaelar ve protistler ihmal edildiler.

Oysa mantarlar konakçının metabolizmasını doğrudan veya bakteriler üzerinden etkilediğini gösteren çok sayıda araştırma var.

Fungi in the Gut: Bryn Dentinger's Look at Microbiomes | Natural History  Museum of Utah

Gelelim neticeye

BİR: Bağırsak bakterileri, vitamin oluşturmaktan bağışıklık sistemini, beyin fonksiyonlarını ve tabii ki metabolizma ve kiloyu kontrol etmeye kadar birçok vücut fonksiyonunu düzenler. Uzun vadeli sağlığımız için kritik öneme sahiptirler.

İKİ: Sağlıklı bir hayat için şeker, işlenmiş un, trans yağlar, katkı maddelerinden yani aşırı işlenmiş gıdalardan uzak durmak şart!

ÜÇ: Bağırsaklara da gözümüz gibi bakmamız gerekiyor.

Kaynak: https://www.nature.com/articles/s42003-021-01820-z

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU

    Bazı atasözlerimiz, deyimlerimiz, şarkılarımız nasıl yanlış olarak toplumda kabul görmüş değil mi?

    Örneğin, “Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” şarkısının ne kadar yanlış olduğu sonradan ortaya çıkmadı mı? Zeytinyağının itibarı iade edildi.

    Bir de “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” deyimi var.

    Perhizin manası; bazı besinlerin kısıtlandığı, sağlığı korumak amacıyla uygulanan beslenme düzenidir.

    Kim nasıl söylemişse, kimin aklına gelmişse lahana turşusunun perhizi bozduğuna kani olunmuş.
    Hem perhiz yapıyorsun hem de lahana turşusu yiyorsun bu nasıl iş demişler.

    Zamanla, buradan hareketle mecazi olarak; sözleri ve davranışları birbirini tutmayan, çelişkili davranışlar sergileyen kişileri tarif etmek için bir deyim olarak kullanılır olmuş. Olmuş ama bu deyim ile hep lahana turşusunun günahı alınmış.

    Bu deyimin gerçek manasının artık geçersiz olması gerekmiyor mu? Çünkü zamanla bildiğimiz ezberlerimiz değişiyor.

    Prof. Dr. Canan Karatay diyor ki : “Dünyanın en önemli, en sağlıklı yiyeceği lahanadır. Evde yapılmış lahana turşusu en doğal en güçlü probiyotiktir. Kışın bol bol lahana yiyin. O zaman hastalanmazsınız. Lahananın her türlü yemeğini yiyebilirsiniz.

    Ama lahananın turşusu dünyanın en önemli tıbbi malzemelerinden biridir. Lahana turşusu bağırsakların doğal florasını düzeltir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser olmanızı önler, kalp hastası olmanızı önler, alzheimer olmanızı önler, karaciğerinizin yağını giderir, şekerinizi düzenler. Göbekleri kişiler için çok önemlidir, kilo verdirir.”

    Sayısız faydası olan bu önemli besin maddesi neden perhizi bozsun ki?

    Lahana turşusuna haksızlık yapmayalım; çelişkili sözleri ve davranışları olan kişileri tarif etmek için başka bir deyim ya da atasözü bulalım, ne dersiniz?

Siz de yorumunuzu paylaşın: