DOKTOR NE SÖYLER? HASTA NE ANLAR?
Habertürk gazetesinden Pınar Erbaş‘ ın haberi:
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Elgiz Yılmaz doktor ve hasta arasındaki bu gibi pek çok iletişim sorununu Doktorumun Hastasıyım.com adlı kitabında anlatıyor.
Hacettepe Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmada ortalama 20 dakikalık bir muayenede hastalar sadece 1 dakika bilgi alabildiklerini savunurken doktorlar 9 dakika bilgi verdiklerini iddia etmişler. Yani doktorlar anlatıyor biz anlamıyoruz ya da Latince kelimelerle konuşan doktorlar zaten pek anlatamıyorlar. Bu mesele, sağlık iletişiminin alanına giriyor. Türkiye’de yeni bir disiplin. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Elgiz Yılmaz, bu disiplinin ilk temsilcilerinden. Doktor-hasta arasındaki iletişimin doğru teşhis koyma konusunda ne denli etkili olduğunu ve tedaviye sağladığı katkıları yeni yeni öğrendiğimizi söylüyor.
Kitabınızdan anlaşılan, hasta ile doktor arasında sağlıklı iletişim kurulamadığı için yanlış teşhis hatta ölümler söz konusu oluyor. Durum bu mu?
Bu tanım insanları panikletebilir. Doğru teşhis için sağlıklı iletişim şart diyelim. The Eurasian Journal of Medicine’de yayınlanan bir araştırmaya göre ortalama muayene süresi kamu kuruluşlarında 3.8 dakika, özel sağlık kuruluşlarında 17 dakikayı buluyor. 2009’da Hacettepe Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre muayene sırasında ortalama 18’inci saniyede hastanın sözü kesiliyor. Doktor hastadan aldığı ilk bilgilerle hemen soru-cevap sürecine başlıyor. Hastaların yalnızca yüzde 23’ü doktoruna derdini net bir şekilde anlatabildiğini söylüyor. Doktorun temel amacı en kısa sürede en doğru teşhisi koyup tedaviyi bir an önce başlatmak. Hasta da sorularını sormak, bilgilendirilmek istiyor. Fakat doktorla hasta arasındaki iletişimin bozulmasına neden olan pek çok faktör var.
Ne gibi?
Mesela bilgi verirken doktorun tıbbi jargon kullanması. Hasta çekingense soru da soramıyor. Söylenenleri anlıyormuş gibi yapıp kafasında bir sürü soru işaretiyle çıkıyor. Bunun tersi de mümkün. Hasta kendini iyi ifade edemeyebilir. Eksik bilgi verebilir. İşte bu yüzden doktorların teşhis koyarken hastanın söylediklerinin ötesine geçebilmesi şart. Doktor hastasına saygı duyacak, onu etkin bir şekilde dinleyecek “Söylediğimi içeceksin, dediğimi yapacaksın” gibi üst perdeden bir tavır takınmayacak… Hastasını tedavi sürecine katacak. Ona verdiği ilaçların ne işe yarayacağını, ne tür bir süreçten geçeceğini anlatacak. Ve en önemlisi hastasıyla empati kurabilecek.
Kitap için görüştüğünüz doktorlardan, ne tür şartlarda çalıştıklarına dair sitemler geldi mi?
Kabul, özellikle devlet hastanelerinde çalışan doktorların çok ağır bir iş yükü var. Önlerindeki evrakları doldurmaktan çoğu zaman hastalarıyla göz teması bile kuramıyorlar. Fakat doktorlardan biri “Kendinizi hastanın hikâyesinden uzaklaştırdığınızda, artık gerçek bir doktor değilsiniz” demişti. Ki bu gerçekten çok doğru bir tespit.
‘GOOGLE’I DOKTOR YERİNE KOYUYORUZ’
Bazen iki doktor hasta hakkında aralarında konuşurken hasta hiçbir şey anlamadan bekliyor
Bu doktorun hastasını nesneleştirmesi demek. Size muayene olmaya gelenlerin birey olduklarını unutup onları yalnızca bir tıb nesnesi gibi görmeye başlarsanız aradaki iletişimi kökten koparırsınız. Hastalarına isimiyle değil yatak numarasıyla hitap eden doktorlar var.
Doktorların Latince terimlerle konuşması kaçınılmaz mı?
Bir kere mesleğin egosu yüksek. Adımın önünde doktor unvanı olsun diye farklı bilimlerde doktora yapan bir toplumuz biz. Beyaz gömleğe inanılmaz bir hürmet var. Doktorlar mucizevi bir şeyi başardıklarının farkındalar. Latince terimler doktorluğunu vurgulamasına imkân sağlıyor. Yıllarca o dilde eğitim aldıklarından bir alışkanlık da var tabii.
Kitapta pek çok hastanın doktordan önce internete başvurduğunun altını çizmişsiniz
Her türlü bilgiyi internetten öğrenmeye alışık olduğumuz için hastalanınca da soluğu bilgisayar başında alıyoruz. Google’ı doktor yerine koyuyoruz. Özellikle gebelerde bu oran çok yüksek. Kadın doğum konusunda uzman bir branş hastanesinde yaptığım çalışmada gebelerin yüzde 78’inin doktorlarına başvurmak yerine kitle iletişim araçlarından ve özellikle de internetten bilgi aldıklarını gördüm. Hem maliyeti hem işler nedeniyle muayeneye gitmek zor geliyor.
Online muayeneler var artık
Görüştüğüm pek çok doktor bu durumdan şikâyetçiydi. Bazı özel hastanelerin “doktorunuzla online görüşün” uygulamalarının ya da internet hastanesi gibi kavramların tamamen pazarlama amaçlı olduğunu düşünüyorlar. Doktor sizin bakışınızı, renginizi, terlemenizi görmeden nasıl iyi teşhis koyabilir? Bazı hastalıklar kokusundan teşhis ediliyor. Hipokrat’ın çok güzel bir sözü var: “Doktor elleriyle görür, dokunarak hisseder.”
DOKTORLAR NE DEMEK İSTİYOR?
İşte doktorların muayene sırasında sıkça kullandıkları tıbbi Latince terimlerin Türkçe karşılıkları:
Obtrüksiyon: Tıkanıklık
Oklüzyon: Engelleme
Anterieur: Ön
Posterieur: Arka
Kontrendike: Kaçınılması gereken
Akut: Aniden ve şiddetli gelişen, kısa süreli
Kronik: Devam eden, uzun süren
Asemptomatik: Belirti olmayan
Morbidite: Hastalığın görülme sıklığı
Pre-operatif: Ameliyat öncesi
Post-operatif: Ameliyat sonrası
Maalesef doğru.Konuşturulmadığımız gibi azarlanıyoruz.horlanıyoruz.Yakınlarımın hastalıkları nedeniyle uzun yıllardır maruz kaldığımız çirkin hareketler.yanlış teşhisler,yanliş tedaviler ve sonuç ölüm..