FDA tarafından ruhsat verilen her üç ilaçtan birinde emniyet problemleri olduğu ortaya çıktı. İlaçların piyasaya verildikten sonra “riskli olduklarının anlaşılmasının” maç başladıktan sonra oyun kurullarının değişmesinden farkı yok. “Yeni ilaçlar ülkemize geç geliyor” diye ortalığı ayağa kaldıran etıbbanın bu araştırmadan ders almasını diliyorum.

Osteoporoz halk arasında kemik erimesi adıyla bilinir. Kemik erimesi ismi insanları korkutan bir ifadedir ve bu isim bilinçli olarak seçilmiştir. Bu tabir zihinlerde, kemiklerinin güneş altında buzun erimesi gibi eridiği ve kemiklerinin çıt diye kırılacağı şeklinde bir algı yaratır. Osteoporoz aslında bir hastalık değildir, yaşlanmanın getirdiği tabii bir süreçtir ve yaşlılarda kırık riskinin artmasında da şaşıracak bir şey yoktur.

USA’ da doktorların yarısının ilaç şirketlerinden para aldıkları, sırf kendi menfaati için hastalara yararı olmayacak ilaçları yazabildikleri bildirildi. Tüm dünyanın rehber aldığı Amerikan Tıbbının uyarı ve tavsiyelerine ne kadar güvenmek lâzım, karar sizin. Lâkin enseyi karatmayın, bizde bu tür münasebetlerin olduğuna dair “tek bir araştırma bile yok”.

Bir doktor tarafından kaleme alınan “An American Sickness” isimli kitapta Amerikan tıbbının esas hedefinin insan sağlığı veya bilim değil para kazanmak olduğu tespiti yapılıyor. Kitaba göre, bu sistemde hiçbir hastalığı tamamen bitirecek bir ilaç veya aşı bulunması mümkün değil. Amerikan tıbbı hayranı doktor ve hastalara önemle duyurulur.

İkinci bir görüş için büyük bir hastaneye sevk edilen hastalardan sadece %12’ sinin teşhisinin doğrulandığı, % 21’ inin teşhislerinin tamamen değiştiği ortaya çıktı. 10 bin çeşit hastalık ve sadece 300 semptom, binlerce ilaç olduğu dikkate alındığında teşhislerin de tedavilerin de değişmesine şaşmamak lâzım. Peki, bu araştırma nerede kim tarafından neden yapıldı?