New England Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir yazıda KOVİD ve diyabet arasındaki münasebete dikkat çekilerek yeni bir kayıt sistemi oluşturulduğunun bildirilmesinden mutlu oldum. Bilim dünyası geç de olsa kronik hastalıklarının neredeyse tamamında altta yatan esas sebebin glukoz metabolizması bozukluğu ve insülin direnci olduğunu anlamaya başladı.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’ nun Dünya Sağlık Teşkilatı’ nın (WHO) yaptığı yanlışları dile getirmesinden ve “Sağlıkla ilgili her alanda yaptığı açıklamalara, kuşku ile yaklaşmakta kararlıyım” sözlerinden memnun oldum. WHO’ yu kutsal vatan toprağı gibi savunan, üzerlerine toz kondurmayan bilim dünyasından “tıs” bile çıkmıyor. Acaba neden suskunlar?

Lancet’ in makaleyi geri çekmesini ve WHO’ nun kararını değiştirmesini hdroksiklorokinin etkili ve emniyetli bir ilaç olduğu şeklinde değerlendirmek yanlıştır. Makalenin geri çekilme sebebi, araştırmanın dayandığı verilerin açıklanmaması ve bunların güvenilmez olduğunun araştırmanın yazarları tarafından da dile getirilmesidir.

Lancet ve New England Journal Medicine’ in iki araştırma makalesini yayından çekmesi bilime olan itimadı sarsıyor. Benzer bir olay domuz gribi salgını döneminde Tamiflu ile de yaşanmış ve BMJ ilacı üreten şirketin ilaçlarının boykot edilmesini isteyecek kadar ileri gitmişti. Bilimin güvenilir olabilmesi için şeffaflık şart.

KOVİD’ le alakalı skandallar bitmek tükenmek bilmiyor. Lancet ve New England Journal’ de yayınlanan iki makalenin geri çekilmesinin ardından şimdi de Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) asemptomatik kişilerden virüsün bulaşmasının çok nadir olduğunu bildiren açıklamasını geri çektiğini açıkladı. Bakalım daha nelerle karşılaşacağız?