Zika salgını, artık McDonald’s Tıbbı olarak adlandırılan modern tıbbın insanların ve bilim adamlarının (!) beyinlerini nasıl yıkadıklarını gösteren iyi bir örnek oldu. Nezle ve gribin bile ne ilacı ne aşısı varken, daha adını tıp dünyasının bile yeni duyduğu bir virüs hastalığının ilacı ve aşısı konuşuluyor. Bu nasıl bir aymazlıktır Ya Rabbim?

Brezilya’ da mikrosefali (küçük beyin) ile doğan çocuk sayısındaki ciddi artış bunun zika virüsü ile bağlantılı olabileceği şüphesini yarattı. Sivrisineklerle bulaşan zika virüsü Amerika kıtasında 23 ülkeye yayılmış durumda ve virüsün tüm dünyaya yayılmasından endişe ediliyor. Henüz ilacı ve koruyucu aşısı da bulunmayan bu virüs bizim için de bir tehdit oluşturuyor mu?

Ebola salgının, aşısı çıkmadan bitmesine endüstrinin ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyorum. Tersi bir durumda salgının sönmesi kesinlikle aşıyla ilişkilendirilir, bilimsel verilere dayanarak aşıların olumsuzluklarını dile getirenlere kim bilir nasıl haince saldırılar düzenlenirdi biliyorum. Afrikalı kardeşlerime büyük geçmiş olsun, hem Ebola’ dan hem de aşısından kurtuldukları için!

Apandisitlerde cerrahi müdahale yani iltihaplı apandisin çıkarılması altın standart tedavidir. Bununla beraber komplike olmayan vakalarda ameliyat yerine antibiyotik tedavinin yeterli olabileceğini gösteren araştırmaların sayısı artıyor. Apandis, cerrahlar çıkarsın diye yaratılmamıştır!

Üst solunum yolları enfeksiyonlarının çoğunun sebebi virüslerdir ve antibiyotik tedavisine gerek kalmadan kendiliğinden düzelir. Buna karşılık halk arasında kısaca “beta” olarak bilinen “A grubu beta hemolitik streptokok” bakterilerinin sebep olduğu boğaz enfeksiyonları en çok 5-15 yaş arasındaki okul çocuklarında görülür ve mutlaka antibiyotikle tedavi edilmesi gerekir.