OBEZİTE VE OBEZİTE CERRAHİSİ MODERN TIBBIN AYIBIDIR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Özeldeki obezite cerrahileri denetlenmeli” başlıklı haber modern tıbbın kirli çamaşırlarını bir bir ortaya döküyor (1).

Bana göre esas denetlenmesi, sorgulanması ve üzerinde düşünülmesi gereken obezite ameliyatları değil

BİR: Obezitenin neden önlenemediği, neden arttığı ve

İKİ: Artış önlenemiyorsa neden tedavi edilemediğidir.

Obezite ve diyabet ülkemizde son 10 senede yüzde 100 artmıştır, Sosyal Güvenlik Kurumu’ nun parasının üçte bire yakını obezite ve diyabete gitmektedir.

Tıbbın temeli hastalıkların önce “ÖNLENMESİNE” dayanır, teşhis ve tedavi sonra gelir.

Obezitenin de obezite cerrahisinin de bu kadar yaygınlaşması ve artık özel bir uzmanlık alanı hâline gelmesi, dernekler kurulması modern tıp adına UTANILACAK bir durumdur.

Haberden anlaşıldığına göre utancımız maalesef bunlarla da sınırlı değildir:

BİR: Her önüne gelen obezi ve belki hatta fazla kilolu olanı ameliyat masasına yatıran cerrahlar var.

İKİ: Bu tür ameliyatlar doğru dürüst denetlenmiyor.

ÜÇ: Ameliyatlar risksiz gibi sunuluyor.

DÖRT: Kilolardan kurtulmanın tek çaresi ameliyat gibi sunuluyor.

Gelelim neticeye

BİR: Modern tıbbın endüstriyi kollayan beslenme tavsiyeleri (günde 3 ana + 3 ara öğün saçmalığı; kolesterol var diye sağlıklı hayvansal gıdaların yasaklanması, layt yiyecek ve içeceklerin pompalanması; suni tatlandırıcılar ve hazır gıdaların özendirilmesi…) iflas etmiştir.

İKİ: Asıl ameliyat edilmesi icap eden obezler değil, obeziteyi önleyici tedbir ve tavsiyeleri sunması gerekirken obezitedeki artışı iftiharla bildiren, obeziteyi tedavi etmeyi beceremeyip onları ameliyata mahkum eden endüstrinin oyuncağı olmuş zavallı modern tıp zihniyetidir.

***

Haber şöyle:

TÜRKİYE Obezite Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Taşkın, 2014’te zayıflamak isteyen 8 bin kişinin tüp mide ameliyatı olduğunu belirterek, zayıflamak isteyen herkesin ameliyat olamayacağını vurguladı. Prof. Dr. Taşkın, özellikle özel ameliyat merkezlerinde denetim gerektiğini söyledi.

‘Çukurova Obezite ve Metabolizma Hastalıklarında Cerrahi Yaklaşımlar’ konulu bilimsel toplantıya katılmak üzere Adana’ya gelen Prof. Dr. Mustafa Taşkın, Türkiye’de son 20 yılda ‘Sağlık için tehlikeli şişmanlık hastalığı’ olarak tanımlanan ‘Morbid obezite’ rahatsızlığı nedeniyle 4 bin 750 kişiye ameliyat yapıldığını söyledi. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde görev yapan Prof. Dr. Mustafa Taşkın, “Sadece 2014’te 8 bin hastaya tüp mide ameliyatı yapılmış. Yani 20 yılda yapılan ameliyatların 2 katını sadece 1 yılda yapmışlar. Bu büyük rakam” dedi.

‘DENETLEMEK ZOR’

Türkiye genelinde 300 cerrahın, şişmanlık ya da metabolik hastalıkların ameliyatlarını yaptığını aktaran Mustafa Taşkın, şunları söyledi:
“Toplam 30 büyük sağlık merkezi bu ameliyatlarla uğraşıyor. Bu büyük merkezler ameliyatlarla ilgili organize olmuş yerler. Bu güzel. İçinde psikiyatristi, dahiliyecisi, kalp damar cerrahı olan yerler. Önüne gelen hastayı ameliyat etmiyorlar. Bir sağlık kurulundan geçirilerek ameliyatlar yapılıyor. Ama 300 cerrahın ameliyat yaptığı bir ülkede eğitimin ve kurumların nasıl olduğunu bilemiyoruz. Özellikle devletin ameliyatlar için para ödediği merkezlerde denetim var. Ama devletin para vermediği, yani kendi parasıyla gelip ameliyat olan hastaları denetlemek de zor. Neler yapılıyor, nasıl yapılıyor, bunu bilemeyiz. Onun için bunun denetlenerek, ama insanlara engel koyarak değil insanları eğiterek, belirli bir seviyeye getirerek dünya kurallarına uygun ameliyatlar yapmak gerekiyor.”

‘HERKES AMELİYAT EDİLMEZ’

Fazla kilosundan kurtulmak isteyen herkesin ameliyat olamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Taşkın, şöyle devam etti:
“Fazla kilolardan kurtulmak için tüp mide ameliyatı bir yöntem ama, bununla ilgili 50’den fazla yöntem var. Sadece tüp mide ameliyatı yapılacak diye bir kural yok. Ameliyatın şekline bilimsel kurullar karar verir. Bir kişinin vereceği karar değildir bu. Mesela diyabetik bir kişiye tüp mide ameliyatı yapmanın anlamı yok. Tüp mide ameliyatı kolay ve her yerde yapılabiliyor ama aslında komplikasyonların, kanamaların geliştiği ameliyat da tüp mide ameliyatları. Kilolardan kurtulmak için tek çare ameliyat değildir ve herkes zaten ameliyat olamaz. Vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanlar ameliyat edilir. Bunun dışındakilerin diyetisyene, dahiliyeciye gitmeleri önerilir. İnsanlar isterse diyetle ve spor yaparak zayıflayabilir. Bu iradeye bağlıdır ama kolay ve hızlı olanı cerrahi yöntemdir.”

Kaynak: 1.http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-ozeldeki-obezite-cerrahileri-denetlenmeli-2-12-68353.html

***

EK 1 (21.2.2024): Obezite cerrahisinin, birlikte bulunan diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklar yanında enflamasyon ve zihinde iyileşmeler de dâhil olmak üzere uzun vadeli sağlık yararları tespit edildi. Ayrıca, ameliyattan 2 yıl sonra temporal lobda kortikal kalınlık da daha fazla bulundu. 

Kaynak: https://jamanetwork.com/journals/jamanetworkopen/fullarticle/2814867

Makale: Long-Term Brain Structure and Cognition Following Bariatric Surgery

***

Yazı için 12 yorum yapılmış:

  1. Digdem dedi ki:

    Bence tıbbın başına gelmiş en büyük ayıp sizsiniz. Yıllarca tedavi edicem diye hayatımı mahvettiniz.

  2. isimsiz dedi ki:

    Sen tıbbın başına gelmiş en büyük ayipsin

  3. fatma özcan dedi ki:

    PROF.DOKTOR AHMET RASİM BEY….
    CANIM SEN HİÇ 140 KILO OLDUNMU HAYATINDA?
    OLMADIYSAN INANKI BIZI ANLAYAMAZSIN… GELİŞİME, DEGİŞİME VE YENILIKLERE EN KISA ZAMANDA KENDINIZI ACMANIZI TEMENNI EDIYORUZ KOLAYA KACAN ESKI OBEZLER OLARAK..

  4. Bahadır Şengül dedi ki:

    Süper bir yazı olmuş. elinize sağlık. Bakalım metabolizma uzmanları ve cerrahlar ne diyecek?

  5. Emel dedi ki:

    Sayın Fatma Özcan, sizde sanıyorum aşırı kilo yanında büyüklük kompleksi de var, kilonuza uygun büyük harflerle yazmışsınız. Kısa zamanda küçük harflerle yorumlarınızı bekliyoruz.

  6. ruya dedi ki:

    44 vki ye sahibim ameliyat olacağım doktorumuz gerekli bilgiyi verdi saolun . Bence para için herkesi ameliyat eden özel hastaneler arastirirsin. Devlet zaten a dan Z ye araştırıyor.

  7. ruya dedi ki:

    Ayrıca inanin kaçıncı deneme sonuç alamıyorum bu son şans ben 150 kiloya gelip mi ameliyat olacağım yaşım başım geçip tüm Gençliğim Morbit obez geçtikten sonra ve bu arada kalıcı hastalıklar bedene yerleştiren sonra napim ben ameliyatı

  8. Faika Güneş dedi ki:

    Bir kilo et bin ayıp örter diyen atalarımıza çok kızıyorum ben de. Ne alaka yahu, bir gram et bin hasta ediyor, atalarımızın tıp bilgisi zayufmış.

  9. Yaşın Yaman dedi ki:

    Aşagidaki yorum durumun nekadar tehlikeli olduğunu ispatlıyor, ruya hanım sağlıklı beslenmek yerine kilosunu 150 ye tamamlayıp ameliyat hakki elde etmek peşinde..!

    “44 vki ye sahibim ameliyat olacağım doktorumuz gerekli bilgiyi verdi saolun . Bence para için herkesi ameliyat eden özel hastaneler arastirirsin. Devlet zaten a dan Z ye araştırıyor,
    Ayrıca inanin kaçıncı deneme sonuç alamıyorum bu son şans ben 150 kiloya gelip mi ameliyat olacağım yaşım başım geçip tüm Gençliğim Morbit obez geçtikten sonra ve bu arada kalıcı hastalıklar bedene yerleştiren sonra napim ben ameliyatı”

  10. Halil Aktaş dedi ki:

    Bu zavallı obezler kendilerini bu hale kimin getirdiğinin bile farkında değiller. Demek ki obezite sağlıklı düşünmeye de engel oluyor. Ey obez beyler ve bayanlar, size sunulan sağlıksız gıdalar ve yanlış beslenme yüzünden bu haldesiniz. Bıeakın kendinizi hasta eden bu tıbbı savunmayı.

  11. TATLI TATLI YEMENİN, ACI ACI GEĞİRMESİ OLUR

    Yaşadığımız kirli akvaryum, içinde yaşayan her şeyi hasta ediyor. Biz de hasta balıkları yakalayıp temizlemeyi ve sonra yine aynı kirli akvaryuma atmayı marifet zannediyoruz. Tartışılan konuya bakın ; ilaçlı stent mi koyalım yoksa eriyen stent mi? Tüplü ameliyat mı olalım, yoksa tüpsüz mü? Peki sonra? Yaşam tarzı hastalık üretiyor yani tekrar hasta olacaksınız, kurtuluş yok.

    Kıt kaynaklarımızı bu kısır döngü içinde çarçur ediyoruz. Kedinin kuyruğu peşinde dolanıp durduğu gibi emek ve paralarımızı saçmaya devam ediyoruz. Cep telefonlarına gelen mesajlarla, bedava çekap modası yayılıyor. Ellerde filmler, tahliller, dosyalar, ilaç torbaları… Müşteriler, müstakbel hastalıklarını teşhis için dev hastaneleri tavaf ediyor. Tekrar tekrar anjiyo olanlar, damarlarına pırlanta yüzük taktırmış gibi stentten bahsedenler, gastroskopi yaptıranlar, ameliyatını yapacak robot arayanlar… Hastalar bedava doktor bulmuş şimdi de robotla ameliyat istiyor. Herkes mucize tedaviler peşinde, hasta olmadan sağlıklı yaşamayı düşünen yok. Şimdi de mide ameliyatları moda oldu. Şeker hastalığı ve şişmanlığa kesin çözümmüş. 12 milyon şeker hastası ameliyat olsun kurtulsun o zaman. Tartışılan konuya bakın : 150 kiloya gelip mi ameliyat olacağım yaşım başım geçip tüm gençliğim morbit obez geçtikten sonra ve bu arada kalıcı hastalıklar bedene yerleştiren sonra napim ben ameliyatı diyor hastamız. Toplumun üçte biri şişman. Onları da morbid obes olmadan kurtaralım o zaman. Yarın askerlik yapacak adam kalmayacak haberiniz var mı?

    ABD’de her yıl 300.000 kişi şişmanlık nedeniyle ameliyat olurken, bilim dünyamız ameliyatlar bizde niye az yapılıyor diye üzülüyor. Binbir çeşit diyetler, zayıflama ilaçları ve merkezleri, bitkisel numaralar, uzmanlar… sistemi ne kadar güzel özetliyor. Bu sistem, şişmanları öğütüp paraya çevirirken GDO’lu mısır şekeri, fastfood, kolalı içecekler, alkol ve sigara sağlık ve hayatımızı çökertiyor, aydınımız bunu özgürlük olarak görüyor. Hangisini önlemek kolay? Bu sağlık düşmanlarını mı yoksa diyabeti, şişmanlığı, hipertansiyonu ve bunlara bağlı bir düzine hastalığı mı? Hastalıkları önlemek yerine sektöre çalışan bilim dünyamız yüzünden, her yıl milyarlarca doları, hastalıktan beslenen canavara hediye ediyoruz.

    Trilyon dolarlık sektörün düzenlediği bilimsel kongreler ve toplantılar, fırtına gibi esip gürlüyor, doktorları, bilim dünyasını, hastalıkları önleme ve sağlığı koruma çabalarını sel olup götürüyor. Hastalık faturalarını ödeyen devletlerin ve korunmasız halkın bu fırtına önünde durması imkansız. İlaç ve teknoloji yoluyla aktarılan milyarlarca dolarla hastalık canavarını beslemeye devam ediyoruz.

    Bu sistem hepimizi hasta ediyor. Bunca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen hasta sayısı azalacağına artıyor. Ne bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, ne mahalle aralarına kadar yayılan dev hastaneler ve ne de giydiğimiz kırmızılar kötü kaderimizi değiştiremiyor. Başarısızlığın nedenleri ve çarelerinden habersiz, önce hasta oluyor sonra tedavi oluyoruz. Boyun eğdiğimiz bu kaderi sorgulayacak kimse yok mu? Hasta eden yaşam tarzı yüzünden, sağlık ve hayatımız tükeniyor. Bilim dünyamız ve aydınlarımız bu kötü kader için ne diyor acaba? Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış, yeni moda tedaviler çıkmış, yeni teknolojik cihazlar ülkeyi pazar haline getirmiş, herkes bununla övünüyor. Sanki hasta olmak imtiyaz, tedavi olmak bir lütuf. Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? Bilim dünyamızın derdine bakın : bu pahalı tedaviler niye her yerde yokmuş? Son 9 yılda sağlık harcamaları % 800 artmış kimsenin umurunda değil. Şimdi daha mı sağlıklıyız? Harcanan paralar sağlık olarak geri dönmüyor, sadece sektörü zengin ediyor.

    Sağlıklı yaşamanın toplumsal formüllerini uygulamak neden kimsenin aklına gelmiyor? Sivrisinek kurbanlarıyla uğraşmak çözüm mü? Hastalık üreten bataklığı kurutmak kimin görevi? Sebep çok açık ve net. Gözümüzün önünde duruyor ama görmüyoruz: Hastalık kamyonunun yükü çok fazla ve hastalık üreten bataklığa saplanmış durumda. Gaza bastıkça, sağlığı korumaya yani bataklığı kurutmaya harcanacak paraları hastalık sektörüne kaptırdıkça, hastalık kamyonu sürekli patinaj yapıyor ve her gün biraz daha batağa saplanıyoruz. Sonuçta bataklığa dönen bu yaşam tarzına gömülüyoruz. Halbuki kamyoncular bilir; yapılacak iş hastalık yükünü azaltmaktır. En büyük eksik ve hata ise; hastalık yükünü azaltmadan sürekli gaza basmak, kaynakları patinajla çarçur etmek, hastalık lobisine hediye etmek.

    En zengin ülkeler bile hastalıkların önlenmesi konusunda ciddi araştırmalar yaparken biz ne yapıyoruz? Artan hasta sayısına yetişmek için ya doktor ithal etmek için çırpınıyor, ya da kıt kaynaklarımızı, hastalıklar peşinden koşarak çarçur ediyoruz. Bunca yıldır yapılan, hastalık sektörünü beslemek. Peki bu ülkede sağlıklı yaşamak mümkün değil mi? Önce hasta olmak ve sonra da ameliyat olmak zorunda mıyız? Yıllardır çarçur ettiğimiz milyarlarca doları, hastalıkları önlemek ve sağlığı korumak için harcasaydık, hiç değilse bugün sağlıklı bir toplum olurduk. Hastalık konusunda fotoğrafı düzeltmeye çalışırken büyük resmi görmemekte ısrar ediyoruz. Sistemin kökten değişmesi gerekiyor.

  12. Metin dedi ki:

    Ahmet Rasim hocayı bir pastaneci olarak kabul edin ama tatlı alıp yemeyin demek gibi bir söylemde bulunuyor ben anlattığınız risklerden değil de anlattığınız gerçeklerden dolayı ameliyattan vazgeçtim teşekkürler diyetisyene görünmeyi düşünüyorum 🤔

Siz de yorumunuzu paylaşın: