SAĞLIKDA ŞİDDET ESKİDEN NEDEN YOKDU? EĞİTİM Mİ? MAARİF Mi?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Çocuk İmmünoloji-Allerji Mütehassısı Prof. Dr. Alişan Yıldıran’ ın yazısı:

“Sağlıkta şiddeti, sebeplerini çok iyi incelemeden alelacele çözmeye çalışmanın etkili ve kalıcı çözüm sağlamayacağı kanaatindeyim” (1). Çok doğru ancak;

Sebepleri inceleyecek bir merci var mı? Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK bizâtihi buna sebeb olmadı mı?

Nüfusun 81 milyon olduğu bir ülkede, yılda bir milyar poliklinik muayenesi, yılda 120 milyon acil muayenesi, dünya MR şampiyonluğu, dünya antibiyotik kullanma şampiyonluğu sağlıkdaki yüzde seksenlik memnuniyetin SAHTE sebebi olmasın?

On iki yıl kesintisiz ve mecburî eğitim saçmalığı ile (kim çiftçilik yapacak?) 18 yaşına kadar hiç bir düzgün talim ve terbiye görmemiş, ekmek parası kazanmamış test çocuklarının makul ve mantıklı düşünmeleri mümkün müdür? Şiddetin sebebi eğitimsizlik midir yoksa boşa emek harcanan kalitesiz eğitim midir? Ülkemiz eğitimde neden nal toplamakdadır (2)?

O test çocuklarının 91 adet büyük kısmı tabela tıp fakültesinden hoca ve hasta yüzü görmeden diploma almış olmaları, ingilizceyi bırakın doğru dürüst türkçe bile bilmiyor olmaları halkla iletişim kuramamalarına yol açıyor olabilir mi?

Osmanlı neden eğitim değil de, MAARİF yani âlim ve ârif yetişdirme anlamına gelen bir kelimeyi kullanıyordu? Ârif olan anlar (var mı ki?).

Toplumumuzdaki sadece sağlıkda değil, ‘umumî olarak’ şiddete eğilimin artışı ‘6284’ gibi ‘aile yapısını bozan’ erkekleri doğrudan suçlu kabul eden uygunsuz hukukî uygulamalar olabilir mi (3)?

İyi bir ‘Aile Hekimliği’ sistemi (aşı uygulaması hariç) kurulmuş iken neden sevk zinciri oluşturulmadı? Şehir hastaneleri gerçekden yerinde bir yatırım mıdır?

Diğer bazı mesleklerde durum çok daha vahim iken (on yılda kadük olan sözde modern binalar) neden daha ziyade sağlık mensubları şiddete maruz kalıyor? Diğerleri göz önünde olmadıkları için olabilir mi?

Peki, neler yapılabilir?

Umumî şiddeti pek bilmem ama, sağlıkda şiddetin önlenmesi için naçizane kanaatim şudur; derhal tıp fakültesi kontenjanları makul seviyelere çekilmeli, işlerliği olmayan tıp fakülteleri kapatılmalı, tıp fakültelerinden tecrübeli öğretim üyelerinin kaybı önlenmeli, SUT fiyatları makul hale getirilerek tıp fakültelerinin batması önlenmeli, sevk zinciri uygulanmalı, doktorların sadece bazı branşlarda yığılmaları, alternatif tıp şarlatanlarının halkı ifsad etmeleri önlenmelidir.

Bürokrasi ve vesayetin önüne geçilen yeni hükümet sisteminin bu konuyu eski sisteme göre çok kolay bir şekilde çözmesinin mümkün olduğu aşikârdır.

(1) http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/22/yazilar/elestirel-yazilar/doktorlar/saglikta-siddet-nasil-onlenir/
(2) http://factsmaps.com/pisa-worldwide-ranking-average-score-of-math-science-reading/
(3) https://www.yeniakit.com.tr/haber/6284-yuva-yikiyor-393091.html

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. şenay karatekin dedi ki:

    Eskiden dr gibi doktorlar vardı
    aile doktorumuz bir teşhis koyar, bir ilaç yazar hiç şaşmazdı.
    Hasta dr diyaloğunun ve iletişiminin çok iyi ve mükemmel olduğunu görrüdüm.
    Bunlar benim deneyimlerim.
    Bilgi çok değerliydi ve bilginin çok değeri vardı, bilgi kirliliği yoktu.

  2. Alişan Yıldıran, Çocuk Hekimi dedi ki:

    MİLLET NE DEMEK?

    Türk Dil Kurumu (kurum ne demekse? Soba kurumu mu?) sözlüğüne göre ‘Millet’ aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, DUYGU, ülkü ve gelenek, görenek birliği olan insan topluluğu olarak tarif edilmiş.

    Linkdeki yazıya naçizane yorumumda dile getirdiğim gibi ‘Yaşlı adamcağız ölmüş, ağlayanı yok’ (1). Benim hatırladığım kadarı ile ki pek yaşlı da değilim üstelik, insanlar bu tür olaylarda benzer duygu ve düşüncelere sahip olurlardı, yani millet (arabçadaki anlamı ümmet, din birliği olan kişiler) olmanın vasfına sahip idiler. En azından adamcağızın ölmesine üzülürlerdi.

    Olayda, doktor ünvanına sahip kişinin açıklamasına (2) bakınca yazdığım yazıdaki ana fikri yani ‘Maarif’in ehemmiyetini tekrar hatırlatmak ihtiyacı hissetdim, belki yetkililer duyar. Buradan beyaz kod değil kırmızı alarm veriyorum, bırakın doktor yetişdirmeyi insan bile yetiştiremiyorsunuz ve yüce Allah’ın bu millete verdiği hasletler gitdikçe yok oluyor.

    Sebebi ne mi? Maarif ile ne alakası var? Buyrun Millî Eğitim müfettişi tesbiti yapmış, bu çocuklar düşünmeyi bilmediği gibi hayatı sadece EĞLENMEK zannediyor; ‘duygusuz nesil tehlikesi’ (3, 4). Bu yazıyı kaleme almamın sebebi de bu yazı ve gündemdeki sorun idi.

    Büyüklerimiz bize insanoğlunun ‘madde’ ve mânâ’ olmak üzere iki kanadı olduğunu, iki kanat da sağlam olmadıkça uçmanın mümkün olmadığını öğretmişlerdi. Bugünki eğitim ve aile terbiyesi maalesef çocukların gençlerin sadece iyi bir meslek sahibi olması, çok para kazanması vs ile ilgileniyor, hamuru toprak olan çocuklarının ruhunu eğitmeye, sabır, merhamet gibi mânevî değerlerini gelişdirmeyi akıl bile edemiyorlar. Görebildiğim kadarı ile kızamıkdan, çocuk felcinden ödü patlayan annelerin bu konudaki şuursuzluğu inanılmaz derecede.

    Müfettişin yazısını okuduktan sonra beyaz kod veren kişiyi ve yaşlı adamı tekrar düşünün, iki tarafdan da empati yapmaya çalışın sonra da, istikbalde bizi nelerin beklediğini düşünün.

    (1) http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/25/yazilar/elestirel-yazilar/doktorlar/saglikta-siddetin-saglik-calisanlari-kadar-halkin-kendi-meselesidir/
    (2) https://www.memurlar.net/haber/765955/beyaz-kod-veren-doktor-ilk-kez-konustu.html
    (3) http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1040649/Duygusuz_nesil_tehlikesi….html
    (4) http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/31/bir-tavsiye/duygusuz-nesil-tehlikesine-dair/

Siz de yorumunuzu paylaşın: