CNN Türk televizyon kanalında yayınlanan ”Ne Oluyor” programına konuk olarak katılan Sabah Gazetesi Yazarı Şeref Oğuz’ un ”Bugün eczacının ilaçla ilgisi kalmadı. Barkod sisteminde doktordan geleni bilgisayara giriyor, veriyor. Peki soruyorum, para üstü vermek için bir insan 5 sene okur mu?” sözlerine eczacılardan tepki gelmesi kaçınılmazdı (1, 2).
Şeref Oğuz’ un sözlerinde haklılık payı olmakla beraber maksadı aşan abartılı ifadeler kullandığını düşünüyorum ama aynı şekilde hem Türk Eczacılar Birliği’ nin hem de İstanbul Eczacı Odası’ nın açıklamalarında katılmadığım ve dikkatinizi çekmek istediğim bazı hususlar var.
BİR: Bugün eczacının ilaçla ilgisi kalmadı” sözüne itirazda yüzde 100 haklı olabilmek için eczanelerde ilaç dışında hiçbir ürünün satılmıyor olması gerekir ki gerçek hiç de öyle değildir.
İKİ: “Eczaneler birer ticarethane değildir” sözüne katılmam mümkün değil. Eczaneler de -muayenehaneler de- bal gibi ticarethanedir. Her ikisinde de para karşılığında sağlık üzerinden hizmet verilmektedir.
ÜÇ: “Eczacılık kutsal bir meslektir” sözü de haddini aşan bir ifadedir. Her meslek kutsaldır ve mesleklerin kutsallıklarına göre derecelendirilmesi doğru değildir.
DÖRT: Hastaları ilaçların dozu, doğru bir şekilde nasıl kullanılacağı ve oluşabilecek yan etkileri konusunda bilgilendirmek doktorun vazifesidir.
Eczacı ancak reçetede bir yanlış veya eksiklik görüyorsa bunu hastayla değil doktorla paylaşmalıdır.
Hiç kimse ilaç yan etkilerinden eczacıyı mes’ul tutmaz.
Eczacılar, ilacın nasıl kullanılacağını, nasıl saklanacağını, hastanın hangi durumlarda doktoru araması gerektiği gibi hususları hastaya anlatmakla yükümlü olmalıdır.
BEŞ: Neredeyse her gün yeni bir ilacın piyasaya çıktığı günümüzde ilaç etkileşimleri ve dozaj bakımından doktorları uyarmak eczacıların vazifesi olmalıdır.
Pratikte doktorların tüm ilaç etkileşimlerini bilmeleri mümkün değildir; bu bakımdan eczacılık çok önemlidir.
ALTI: Eczaneler vitamin, mineral, balık yağı hapı ve benzeri ürünlerin reklâm yeri olmamalıdır.
“Dünyanın bir numaralı kabızlık ilacı geldi” veya “Başarmak için bu vitamini kullanın” benzeri sloganlar olan levhalar eczanelere yakışmıyor.
YEDİ: Majistral ilaçlar (eczanelerde hazır bulunmayan fakat doktor tarafından reçeteye yazılmış formüle göre eczacılar tarafından hazırlanan ilaçlar= yapma ilaçlar) bugün neredeyse sadece dermatoloji ve biraz da KBB uzmanları tarafından talep edilmektedir.
Bana göre majistral ilaç devri kapanmıştır. 40 seneye yakın hekimlik hayatımda bugüne kadar tek bir majistral reçete yazmadım!
Gelelim neticeye
BİR: Elbette meslek odalarının mesleklerine ve meslekdaşlarına sahip çıkmaları, şeref ve haysiyetlerini korumaları gerekir ama hamasi bildirilerin de kimseye bir faydası olmadığını hatırlatırım.
İKİ: Eczacılık eğitimi ve eczacılık meslek uygulamaları ile ilgili çok ciddi ve halledilmesi gereken sorunlar vardır. Eczacılar bunların üzerinde yoğunlaşmalıdır.
Galen çağında yaşamıyoruz.
ÜÇ: Eczacıların yanındayım!
***
Türk Eczacıları Birliği‘nin yaptığı açıklama şu şekilde (1):
“18 Ocak 2015 tarihinde Sabah Gazetesi’nde yer alan Şeref Oğuz’a ait ve “Peki ya para üstü verebilmek için 5 yıl okula giden eczacılık öğrencileri?” ifadesinin yer aldığı yazıya cevaben Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak tarafından bir açıklama yapılmıştı.
Söz konusu açıklamada, Sayın Oğuz’a nezaket çerçevesinde eczacılık mesleğinin ne olduğu anlatılmıştı ve Sayın Oğuz eczacılık mesleğini itibarsızlaştırmaya çalışan ifadesi için tüm eczacılardan özür dilemeye davet edilmişti.
Fakat üzülerek görüyoruz ki aradan geçen 3 yılı aşkın süre içerisinde Şeref Oğuz, eczacılık mesleğine ilişkin bilgi eksikliğini gidermeme konusundaki ısrarını sürdürmektedir. Bu şahıs, son olarak CNN Türk’te yayınlanan Ne Oluyor programında aynı üslubunu koruyarak eczacılık mesleğini itibarsızlaştırmaya yönelik tutumunu sürdürmüştür.
Türk Eczacıları Birliği olarak bir kez daha altını çiziyoruz: Türkiye’nin 81 ilinde 7/24 kesintisiz ilaç ve hasta danışmanlığı yapan bir mesleğin mensuplarının ilaçla bağının kalmadığını söylemek, eczacılık mesleğini para üstü vermeye indirgemek abesle iştigaldir.
Mesleğimize ve meslektaşlarımıza duyduğumuz güven ile bugüne dek eczacılık mesleğinin itibarsızlaştırılması amacıyla yapılan her türlü girişimin ve zihniyetin karşısında durduk; durmaya devam edeceğiz. 35 binden fazla eczacının temsilcisi bir meslek örgütü olarak akla, bilime ve mantığa uymayan sözlerinden dolayı Şeref Oğuz’u kınıyor, kendisini Türkiye’deki tüm eczacılardan özür dilemeye bir kez daha davet ediyoruz.
Medyada mesleğimize yönelik bu ve benzeri itibarsızlaştırma girişimlerine karşı tüm hukuki haklarımız saklı kalmak koşuluyla mücadele edeceğimizi ve bu noktadaki kararlığımızı tüm kamuoyunun bilgisine sunarız.
***
Bu da İstanbul Eczacı Odası’ nın “Mesleğimizin İtibarsızlaştırılmasına İzin Vermeyeceğiz ” başlıklı açıklaması (2):
10 Temmuz 2018 tarihinde CNN Türk televizyon kanalında yayınlanan ”Ne Oluyor” programına konuk olarak katılan Sabah Gazetesi Yazarı Şeref Oğuz, ”Bugün eczacının ilaçla ilgisi kalmadı. Barkod sisteminde doktordan geleni bilgisayara giriyor, veriyor. Peki soruyorum, para üstü vermek için bir insan 5 sene okur mu?” ifadelerini kullanmıştır.
İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu olarak, eczacılık mesleğini önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye çalışan bu yaklaşımı kınıyoruz.
Biz eczacılar, sağlık sisteminin en önemli halkalarından biriyiz.
Bizler;
- 7 gün 24 saat kesintisiz bir şekilde halka ilaç hizmeti sunan,
- Hastayı ilaçların dozu, doğru bir şekilde nasıl kullanılacağı ve oluşabilecek yan etkileri konusunda bilgilendiren,
- Hekim tarafından reçete edilen majistral formülleri büyük bir dikkatle hazırlayan,
- Toplumda ilk basamak sağlık hizmeti sunan,
İLACIN UZMANI KİŞİLERİZ!
Verdiğimiz danışmanlık hizmeti, hastalarda güven oluşmasına olanak sağlamakta ve hastanın bilgi yetersizliğinden kaynaklı istenmeyen durumların önüne geçmektedir.
Eczaneler, birer ticarethane değildir. Ülkemiz ve insanlarımıza değer katan ve kutsal bir meslek olan eczacılığı, para üstü alıp veren bir mesleğe indirgemek, sığ bir bakış açısının aynasıdır.
4 sene önce de benzer ifadeler kullanan ve meslektaşlarımızın tepkisini çeken, şu an Türkiye Zeka Vakfı Yönetim Kurulu’nda yer alan Oğuz’un, mesleğimizin önemini bir türlü kavrayamamasının ve yaptığı açıklamaların, biz eczacılarda büyük bir infial yarattığını, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kimsenin mesleğimizi itibarsızlaştırmasına izin vermeyeceğimizi, bu kişinin tüm eczacılardan derhal özür dilemesini, aksi takdirde kendisi hakkında yasal yollara müracaat edeceğimizi kamuoyunun bilgilerine sunarız.
Kaynaklar:
1. https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-eczacilarin-ilacla-ilgisi-kalmadi-soylemine-tebden-yanit-geldi-11-681-77743.html
2. https://www.istanbuleczaciodasi.org.tr/?page=duyurular&anns_ID=6703
Öyle çok ve öyle büyük dertlerimiz sıkıntılarımız var ki hocam aaah ah!
Emre Canbolat tvitterde şunları yazmış:
@emre_canbolat
@drahmetrasim adlı kullanıcıya yanıt olarak
Sağlık sektörü sizin meslek hayatınızda deneyimlediklerinizden ibaret değil. Podofilin içieren özellikle genital siğillerde kullanılan yakın zamanda majistral hazırladım. Müstahzarı var ama ülkemize girmiyor. Aynı endikasyona en yakın ilaç 3 katı fiyatla satılıyor.
***
Tabi bu ilk aklıma gelen. Galen çağında değiliz diyorsunuz ama hem doktorların hem eczacıların aromaterapi, homeopati veya koruyucu tedavilere yöneldiği çağımızda sizin meslektaşlarınıza ve eczacılara biçtiğiniz rol galen çağında kalmış.
Sayın küçükusta eczacılık mesleğini destekleyen yazınızla ılgili teşekkürler öncelikle, fakat bazi konuda şunu belirtmek isterim ki tarihin en eski , mesleğine bu şekilde dil uzatmak , kasitli değilse cehaletten , bilgisizlikten ibarettir.Bu zati muhteremi kale almak bile değmez, hatta biz ecz gündeme getirdiği için negativ de olsa teşekkür etmeliyiz , hatta birkaç eczacılık tarihi kitabı hediye etmek fena olmaz . Siz de bilirsiniz çok eskiden eczacılık tarihi okadar eski ki dr lar hasta muayenelerini eczanede yapar , eczacılar dr reçetesine yazılan magistral formülleri ecz hazırlar hastaya sunardı. Ama gelişen teknoloji , ilaç endüstrisinin kalkinmasiyla fabrikasyon ve ilaç end zenginleri türeten ilaçlar silahlar gibi bütün dünyaya ve Turkiyede de hâkim oldu . Dolayısıyle tabi olarak eczanede ort terlik , güneş yağı, çocuk bezi , kosmetik satmak doğaldır. Kaldı ki yurt dışındaki eczanelerde de böyledir, ayrıca biz 2. Ve 3. Sınıfta galenik labratuarinda vanishing krem , cold krem , ruj yaptik , .diyeceksiniz ki simdi hepsi hazir mustahzar maalesef bunlar yillarin devlet politikalari sonunda isleyen her kesimi etkileyen süreç. Ayrica reklam ,tanitim,elestirilecekse bunlari dr larda yapiyor , hergun plâstik cerr, kbb , dermotogist dr larin reklamlarinda görüyoruz. Dr ve eczacılara gereken önemin verildiği medeni bir turkiye umuduyla alakaniza teşekkürler yazan sgk eczacısı
Eczacı Tülin Hanımın öncelikle doğru Türkçe dil bilgisi ve imlası konularında eğitim alması gerekir.
Bu beş-on cümlelik yazıdaki yanlışlar bir üniversite mezununa değil ilkokul mezununa bile yakışmaz. Kusuruma bakmasın!
ECZACIYIM HER DERDİN İLACIYIM.RT
HAYATIN SAĞLIĞIN ÖMÜRBOYU YOL YARDIMCISI ECZACIDIR.RT
ÖMÜRBOYU SAĞLIK DOLU GÜNLERİN ANAHT ARI ECZANEDEDİR.RT.
Bu olayla ilgili yorumunuz oldukça yersiz.Konuya hakim olmadığınız, “”” Eczacı ancak reçetede bir yanlış veya eksiklik görüyorsa bunu hastayla değil doktorla paylaşmalıdır.
Hiç kimse ilaç yan etkilerinden eczacıyı mes’ul tutmaz.””” Yorumunuza dan belli.Öncelikle doktorun reçeteye yanlış veya istenmeyen bir etki oluşturabilecek ilaç yazması halinde sorumlu eczacidır.Bu konuyla ilgili ceza bile alan meslektaşlarımız var.ONCE KONUYA HAKİM OLUN,OYLE BİRSEYLER YAZİN.BİLMEDİGİNİZ KONULARDA BU SEKİL YAYİNLAR YAPMANİZ ,İSMİNİZİN ONUNUDEKİ UNVANA YAKİSMADİ….YAZIK…
BİR: Bir eczacı reçetede bir yanlış veya eksik olduğunu düşünüyorsa bunu hastaya değil doktora bildirmesi gerekir.
Hiçbir eczacının reçetede kendi fikrince “kusur” olarak gördüğü hususları reçeteyi yazan doktora danışmadan düzeltmesi hakkı ve haddi değildir.
Eczacı bu fikrini doktora bildirmekle mükelleftir; ilacı da dozunu da kullanım şeklini de kendi kafasına göre değiştiremez!
Hastanın sorumluluğu, iyi olup olmaması tamamen doktora aittir.
İKİ: Şu “yan etki oluşturabilecek ilaç” sözü bile durumun vahametini ortaya koymaya yetiyor.
İlaç şampuan, diş macunu, çocuk bezi, güneş yağı, kozmetik değildir.
İlaç demek zaten yan etkisi olan bir ürün demektir; yan etkisi olmayan madde ilaç olamaz!
Hastayı muayene etmeyen, teşhis koymayan ve zaten de bunlara yetkisi olmayan bir eczacının “yanlış ilaç” hükmüne varması mümkün müdür?
Eczacı reçete üzerinde yorum yapamaz, yazılan ilaçların gerekli olup olmadığı hakkında hastaya bir şey söyleyemez.
Onun görevi reçetede yazılan ilaçları hastaya doğru olarak vermek ve doktorun direktifi doğrultusunda nasıl kullanacağını tarif etmektir.
Teşhisin yanlışlığı , ilacın etkisiz kalması veya bir takım yan etkiler göstermesinden eczacı değil doktor mes’ uldür.
Fatih Ak’ ın görüşü “Eczacılık eğitimi ve eczacılık meslek uygulamaları ile ilgili çok ciddi ve halledilmesi gereken sorunlar olduğu” düşüncemin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir.
ÜÇ: “Bu konu ile ilgili ceza alan meslekdaşlarımız var” sözü delillendirilmediğinde palavradan öteye gidemez.
Hangi eczacı hangi konuda ceza almışsa bildirsin tartışalım.
Gelelim neticeye
Yukarıdaki yorum “Bugün eczacının ilaçla ilgisi kalmadı” ifadesinin doğruluğunu ispat ediyor.
Durum gerçekten vahim!
Öncelikle hekim olarak halka sağlığını düşündüğünüzü umuyorum (ki sanmıyorum).Çünkü;
BİR:Hiçbir eczane dışı satış sektörü, sağlıklı yaşam adı altında insan sağlığını doğrudan etkileyecek ürünler satamamalı
İKİ:Hiçbir özel muayenehane ve özel hastanede ialç, mama reklamı olmamalı,
ÜÇ:Hiçbir hekim ticari bir marka üzerinde özellikle ısrar ederek hastayı yönlendirmemeli,
DÖRT:Bütün hekimler kendilerine çalışılan ürünlere hastanın rahatça ulaşıp ulaşamadığını sorgulamalı (Radikal Tedavi dediğimiz Galen yıllarından kalma bir teoriye göre :))
Sitemi takip ediyor ve beni tanıyor olsaydınız, halkın sağlığını düşündüğümden şüpheniz olmazdı.
İnsan sağlığını etkileyen tüm ürünler sadece eczanelerde satılmalıdır. Bırakın ilaç reklamını, ilaç tanıtımı bile ayıptır. Reçetelere etken madde ismi yazılmalıdır. Doktorlara ilaç çalışılması utanç verici bir uygulamadır.
***
BİR: Tablet, kapsül, şurup, hap şeklinde satılan tüm ürünlere Sağlık Bakanlığı ruhsat vermeli ve bunlar eczanelerde satılmalıdır.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/11/13/hakkimda/aktarlar-imza-kampanyasina-basladi-sadece-eczanelerde-satilmamali/
İlaç ilaçtır. Vitamin, mineral, balık yağı hapı… da olsa ilaçların tümünün eczanelerde satılması gerekir.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/06/13/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/vitamin-de-olsa-ilaclar-marketlerde-recetesiz-satilmamalidir/
İKİ: İlacın sıradan bir ticari tüketim ürünü muamelesi görmesine karşıyım. İlacın reklâmına ve tanıtımına karşıyım. İlaç tüketiminin özendirilmesine karşıyım. İlaç tedavilerinin dayatılmasına karşıyım.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2010/11/03/yazilar/elestirel-yazilar/ilac-endustrisi/ilac-endustrisinin-dusmani-degil-destekcisiyim/
ÜÇ: Hekimlerin ilaçların piyasadki isimlerini değil etken maddenin yazılmasını savunuyorum.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/05/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/recetelere-etken-madde-ismi-yazilmali/
DÖRT: İlacın bırakın tüketiciye reklâmını, doktorlara tanıtımı bile ayıptır; bu sayede ilaç yazan doktordan da tedavisinden de kimseye bir hayır gelmez.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/14/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/eczacilarin-ilacla-ilgisi-kalmadi/
Eczacıların yorumlarından ve sizin onlara cevaplarınızdan anladığım şudur ki Şeref Oğuz çok haklı. Hatta belik az bile söylemiş denebilir.