DÜNYADAKİ AŞI YARIŞININ FARKLI BİR BOYUTU

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Habertürk’ te Prof. Dr. Temel Yılmaz’ ın yazısı:

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Amerikan ilaç firması Moderna’nın geliştirdiği aşının kullanımını onayladı.

Moderna’nın geliştirdiği aşı, Pfizer ve BioNTech tarafından geliştirilen aşının ardından ABD’de FDA tarafından onay alan ikinci aşı oldu.

Aslında aşı çalışmalarının milat tarihi, daha bu yılın Ocak ayının başında Çin, dünyaya ülkesindeki salgını bildirdikten bir hafta gibi çok kısa bir süre sonra, 10 Ocak’ta virüsün tam genetik dizilimini açıkladığı gündür.

O günden itibaren dünyada Amerika, Rusya, Avrupa ve Çin arasında aşı yarışı başladı.

Bu yarışta Rusya’nın apar topar ortaya çıkan aşısı ilk olsa da gerçek anlamda pandeminin birinci yılı dolmadan ortaya altı aşı modeli çıktı.

DENENMEMİŞ İKİ AŞIYA FDA NASIL ONAY VERDİ

Bunlardan ikisi BioNTech-Pfizer ve Moderna FDA onayı aldı. Diğer dördünün onayı yok.

İlginç olan konu onay alan iki aşının da yöntemlerinin aynı olması ve bu yöntemin dünyada daha önce denenmemiş ve bilinmeyen bir yöntem olması.

Onay alamayan dört aşının üçünün teknolojisi yeni, birisinin klasik yöntem ama bu yöntemlerin tümü bilinen ve metodolojik olarak daha önce farklı virüs salgınlarında kullanılmış yöntemler.

Onay alan iki aşının etkinliği diğerlerine göre daha mı yüksek, hayır. En azından bu iki aşının Oxford-Astra Zeneca aşısı dışında bir üstünlüğü de yok, hatta inaktif aşılar uzun dönemli güvenilirlikte bir adım önde.

O zaman FDA gibi dünyanın en önemli referans kuruluşlarından birisinin 7-8 ay gibi kısa bir sürede hazırlanmış bilinmeyen bir aşı tekniğine hızlandırılmış onay kararını anlamak güçleşiyor ve ortaya karmaşık bir durum çıkıyor.

Konuya açıklık kazandırmak için olayları biraz daha yakından inceleyelim.

AŞIDA KULLANILAN TEKNİKLERDE DİKKAT ÇEKEN NOKTA

Mevcut aşılar için kullanılan 4 teknik var.

– Alman BioNTech ve Pfizer’in ürettiği aşı ile Amerikan Moderna’nın ürettiği aşılarda kullanılan yöntem messenger RNA (mRNA) teknolojisi.

Bu yöntemde virüse ait taç bölümünde alınan spike proteinlerinden kopyalanan mRNA lipid (yağ) sarmalı ile paketlenip vücuda enjekte ediliyor. Hücre, giren mRNA ile yeni protein oluşturuyor, vücudun immun sistemi bu yeni proteinlere karşı antikor oluşturuyor ve bağışıklık sağlıyor.

Daha önce denenmemiş. Uzun süreli güvenlik verileri yok. Maliyeti en düşük aşı.

– İngiliz Oxford ve Astra Zenaca aşısı ile Rus Gamelya Enstitüsü’nün ürettiği aşılarda viral vektör teknolojisi kullanıldı.

Bu grup aşılarda virüse ait genetik materyal hastalık yapma özelliği olmayan başka bir virüse (örneğin Adenovirusa) yerleştiriliyor ve bu virüs vücuda verilerek vücudun immun sistemi tarafından bağışıklık geliştirmesi sağlanıyor.

Yöntem daha önce Ebola salgınında denenmiş, üretimi hızlı, ancak güvenilirliğinde ve uzun süreli kullanımında bilinmeyen noktalar var. Maliyeti düşük.

– Amerikan Novovax aşısında virüs proteini teknolojisi kullanıldı.

Bu grup aşılarda virüse ait proteinler ya doğrudan ya da sentetik olarak kopyalanarak vücuda veriliyor ve bağışıklık geliştiriliyor.

Bazı grip aşılarında bu yöntem deneniyor. Yapımı kolay ama etkinlik gücü ve uzun süreli güvenilirlik konusunda bilinmeyenler var. Maliyeti düşük.

– Çin Sinovac aşısında inaktif virüs teknolojisi kullanıldı. Türkiye’de çalışılmakta olan aşılarda da bu teknoloji kullanılıyor. Bu aşılar da, ölü virüs verilerek bağışıklık sisteminin virüsü tanıması ve antikor üretmesi hedefleniyor.

Daha önce çiçek hastalığı, kızıl, kızamık, hepatit gibi birçok virüs salgınında kullanılmış, başarılı olmuş, güvenilirliği yüksek ama maliyeti yüksek.

AŞIDA MALİYET HESABI ÖNCELİKLİ Mİ OLDU?

Bu tablo incelendiğinde ilginç veriler ortaya çıkıyor.

Yeni teknolojilerin kullanıldığı batı menşeli aşıların tamamının bir ortak noktası var. Bu aşılar maliyeti düşük aşılar. Ama maliyeti en düşük olan aşılar apar topar onay verilen mRNA tekniği ile yapılan iki aşı.

Maliyeti en yüksek aşı ise Çin menşeli Sinovac aşısı ise klasik bir aşı. Yüzlerce yıldan bu yana birçok virüs salgını bu yöntemle yeryüzünden silinmiş bir aşı. Kısa ve uzun süreli etkileri biliniyor, güvenilirliği yüksek.

Diğer konu da, aşılarda hiç denenmemiş yeni teknolojiler kullanılacaksa uzun Ar-Ge çalışmalarına gereksinim vardır.

En hızlı kullanıma giren aşılardan Ebola aşısının ancak 5 yılda onay aldığı düşünülürse bu çalışmaların 7-8 ayda nasıl tamamlandığı bilim çevrelerinde merak konusu.

Klasik bilinen yöntemlerde ise aşı üretimi için yeni aşı teknoloji arayışına gerek yok. Metodolojisi bilindik ve kolay ama maliyeti yüksek.

O zaman akla gelen soru şu, batılı aşı üretim şirketleri daha kısa yol varken daha uzun zaman alacak yöntemi neden tercih ettiler?

Dünyanın en büyük aşı şirketleri çok daha hızla sonuç alacakları dünyanın en eski bilindik aşı yöntemi olan ölü virüs aşısını yapacak teknolojileri yok muydu? Tabii ki var.

Aynı teknolojiyle yapılan çiçek hastalığı, kızıl, kızamık, hepatit A aşılarını yapan yine aynı batının bu en büyük aşı firmaları.

ÇİN PANDEMİYİ NASIL KONTROL ALTINA ALDI?

Gerçekten nasıl oldu da pandemi Çin’de sınırlı bir bölgeyi etkiledi ana metropoller, Pekin, Şangay etkilenmedi, 8-9 ay sonra pandeminin merkezi Wuhan’da salgın bitti, insanlar sokakları eğlence yerlerini doldurdu?

Birtakım uzmanlar Çin’in askeri önlemler alıp karantina, maske ve mesafeyi katı kurallar uygulayarak önlediğini falan anlattılar.

Dünyanın en kalabalık ülkesinde bu mümkün mü, bu çok zor. Etkili olmuştur ama yetmez.

Öyle olsaydı 14 gün kapanan Avrupa ülkelerinde karantina biter bitmez salgın tekrar artış gösterip pik yapmazdı.

Bana göre Çin dünyanın en erken toplumsal aşılamasına geçen ülke.

Oysa batılı aşı şirketlerinin tercih etmedikleri daha eski ve bilindik ama hızlı sonuç alınabilecek yöntemi maliyet hesabı yapmadan tercih eden Çinliler aşı çalışmalarını çok daha önceden sonuçlandırdılar ve aşıyı önce kendi ülkelerinde uyguladılar. Arkasından dünyaya satmaya başladılar.

Bu gün tüm dünya özellikle Amerika ve Avrupa’da pandemi halen büyük hızla yayılırken Çin’de salgın neredeyse yok. Bu sayede ekonomilerini de ayakta tutuyorlar.

O zaman yanıtlanması gereken diğer iki soru şu, dünya pandemiyle boğuşurken birileri tarafından arka planda maliyet hesapları mı yapılıyordu?

FDA dünyadaki bu birkaç milyarlık büyük aşı pastasında politik araç olarak mı kullanılıyor?

Kaynak: https://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-temel-yilmaz/2909561-dunyadaki-asi-yarisinin-farkli-bir-boyutu

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Fuzûlî dedi ki:

    Düşünmek iyidir Temel hoca..

    Ama görüyorum ki hâlâ aşı firmalarına ve aşılara toz kondurmaya yanaşmıyor ve virüslerin aşılarla silindiğini zannediyorsun.

    Ya tam tersi ise?

    Gayr-i nizâmi harp diye bir şey duymuş mu idin?

  2. CANAN KARATAY dedi ki:

    Temel Hoca, GRİP VİRÜSLERİ ile,
    diğer virüsleri karıştırmış gibi geliyor bana.

    Bilinenleri tekrarlarken, ne yazık ki GRİP VİRÜSLERİNİN sık sık mutasyona uğradığını untmuş galiba.

    AŞICI çocuk hekimleri gibi konuşuyor. Oysa, çocuk aşıları bir tarafa, GRİP aşıları bir tarafa. Bu gerçeği amaçlı olarak kimse dile getiremiyor neden acaba?

Siz de yorumunuzu paylaşın: