MAMOGRAFİ TARAMALARINA KARŞIYIM
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden öğrencim olan Dr. İbrahim Sözen’ den iki e-mektup aldım.
Anladığıma göre, bana gelen bu e-mektuplar benden başka bazı hekimler arası haberleşme sitelerine de gönderilmiş.
Bunların ilkinde Journal of Medical Screening 2012, volume 19, supplement 1’ de yayınlanan “Summary of the evidence of breast cancer screening outcomes in Europe and first estimate of the benefit and harm balance sheet” başlıklı makalenin bir haber sitesindeki duyurusu yer alıyor (1).
Hemen arkasından gelen ikinci e-mektup ise aynen şöyle:
“Bir önceki e-postada bu ay Journal of Medical Screening dergisinde yayınlanan makalenin haberi var. Avrupa’ da 12 milyonun üzerinde kadının tarandığı meme kanseri tarama programları sonucunda, mamografi sayesinde her taranan 1000 kadından 7 ile 9 kadının yaşamı kurtarılmakta, buna karşın 4 kadında aşırı teşhis (over diagnose) söz konusu olmakta.
Kişisel görüşüm, 1000 kadından 8 kadının yaşamasını sağlayan bir tarama programı, taramanın amacına hizmet eder, 4 kadında gereksiz biyopsi, katlanılabilir bir aşırı teşhistir.
Sevgili Ahmet Rasim Hocamın, 18 Avrupa ülkesinde 26 ayrı tarama programının sonuçlarını analiz eden bu raporu da kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyorum.
Sevgiler.”
MAMOGRAFİ TARAMALARINA KARŞIYIM
Sevgili İbrahim,
İlk mektupta gönderdiğin haberi elbette okudum; aksini kim düşünebilir?
Onunla da kalmadım tabii ki ve Journal of Medical Screening’ in bu mevzu ile alâkalı 10 adet makale olan özel sayısına da göz attım. Elbette bu kısa sürede bunların tamamını değil ama hepsinin de “abstract” larını okudum (2).
Mamografi taramalarına değil, bunların plânsız-programsız hatta şuursuzca yapılmasına karşıyım
İki ayrı yazımdaki şu cümlelerim herhâlde bunu net olarak ortaya koyuyor:
BİR: Meme kanseri için yapılan taramalara karşı değilim ama bizde bu işin bilinçsiz, gelişi güzel yapıldığına inanıyorum (3).
İKİ: Meme kanseri için yapılan taramalara karşı değilim ama bu işin bilinçsiz, gelişigüzel yapılmasının kadınlara faydadan çok zarar verebileceğini de hatırlatmak isterim (4).
Meme taramalarının yöntemi hakkında fikir birliği yok
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizde de mamografi taramalarının hangi yaştan itibaren hangi sıklıkta yapılması konusunda fikir birliği yok:
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi mamografi taramaları 50-69 yaşlar arası 2 senede bir yapılmalı diyor (5).
Türk Radyoloji Derneği (TRD) ise 40-70 yaş arası her sene düzenli olarak yapılması tavsiyesinde bulunuyor (6).
Buna göre Sağlık Bakanlığının tavsiyelerine uyan bir kadın 70 yaşına gelene kadar 10, TRD’ nin kilere uyan bir kadın ise 30 mamografi çektirmiş oluyor.
Mamografi taramalarında bir başıbozukluk var
Mamografi taramaları Sağlık Bakanlığı veya bir merkezin denetimi altında mutlaka belirli bir ‘program dâhilinde’ ve ‘kayıt tutularak’ yapılmalıdır. Ücretsiz de olsa iyi niyetle de yapılsa gelişigüzel taramalara izin verilmemelidir.
Bizde bir bakıyorsunuz bir belediye mamografi aleti alıp kendi başına meme taramaları yapmaya başladığını ilân ediyor (7).
Bir dernek çıkıyor ‘Mamografi cihazlarıyla donatılmış TIR’larla Türkiye’de gidilmedik köy bırakmayacaklarını’ iddia ediyor (8).
Birçok kadın kamu veya özelde kendi kafasına göre mamografi yaptırıyor.
Böyle başıbozukluk olmaz!
Mamografilerin fayda ve riskleri takip edilmiyor
Bir meme tarama programımız ve düzenli bir kayıt sistemimiz olsaydı biz de yaptığımız taramaların fayda ve risklerini ortaya koyan araştırmalar yapabilir ve yayınlayabilirdik.
Bu çalışmadaki 18 ülke arasında pek âlâ Türkiye de yer alabilirdi; acaba neden yoğuz?
Elbette yabancı literatürü yakından takip edeceğiz ama kendi verilerimizi de mutlaka bilmemiz lâzım; dökme suyla değirmen dönmez.
Her işte olduğu üzere, mamografilerin de fayda ve risklerini takip etmeden ‘Madem herkes yapıyor hadi biz de geri kalmayalım’ mantığı yanlıştır.
Ülkemizde herhalde yüzlerce mamografi aleti vardır ve bugüne kadar da milyonlarca mamografi yapılmıştır fakat gelin görün ki bunların bir işe yarayıp yaramadığı, yarıyorsa bunun ne nispette olduğu, olumsuz tarafları mevzuunda yapılmış ‘ciddi ve geniş kapsamlı’ tek bir araştırma yoktur.
Mamografilerin teknik meseleleri de önemli
Mamografi aletlerinin kalite ve denetimlerinde de ciddi meseleler var.
Bu aletlerin ‘teknik’ olarak senede bir denetlenmesi gerekirken bizde böyle bir kontrol mekanizması yoktur.
Mamografileri çeken teknisyenlerin eğitimleri, bilinçleri ve denetimleri hakkında da büyük endişelerim var.
Şu sorularıma cevap arıyorum:
Klâsik mamografilerle dijital mamografiler arasında fark var mıdır; aletin kalitesi sonucu etkiler mi?
Mamografi teknisyeni olmak için bir eğitim ve bir belge gerekir mi, yoksa bu iş görerek hemen öğrenilebilir mi?
Mamografi teknisyenleri ve aletleri denetleniyor mu?
Mamografide maruz kalınan radyasyon miktarları sistematik olarak kontrol ediliyor mu?
Mamografilerin yorumlanmasında uzmanlarımız arasındaki ‘uyum’ hakkında bilgimiz var mı?
Ülkemizde BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarının sıklığını biliyor muyuz; biliyorsak taramalarda X-ışınlarına çok hassas olan bu grubu ‘mamografi taraması’ dışında tutuyor muyuz?
Modern tıbbın bilinçli bir yanlışı
Modern tıp hastalıkların önlenmesi, toplumun eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi ile çoktandır ilgilenmiyor; çünkü bu iş ‘endüstrinin’ işine gelmiyor.
‘Tarama yapalım iyi, hoş’ ama önce kadınlarımızı meme kanseri, risk faktörleri ve kendi kendine meme muayenesi hakkında bilinçlendirsek ve eğitsek daha iyi olmaz mı?
Aynı şey doktorlarımız için de geçerli: Her doktor meme muayenesini tam ve doğru olarak yapabilmelidir.
Acı ama gerçek birçoğu bunu bilmez, hatta bir kısmı bilmediğini de bilmez.
Bir meslekdaşım diyor ki (8):
“Giderek artan kanseri önlemek yerine petrol yatağı bulmuş gibi bunları işlemek küresel sağlık sisteminin temeli. Kanser ederken de tedavi ederken de hizmetinizde olan bu anlayış dev bir sektör yaratıyor. Kanser ve hastalıkları önlemek ise sektör için çöküş getiriyor. Kanser ve hastalıkları önleme kampanyaları neden yapılmıyor?”
Taramaları kahramanca savunanlar meme kanserinin önlenmesi için kıllarını bile neden kıpırdatmıyorlar acaba?
Aklın yolu bir
Mamografi taramaları tüm dünyada tartışılıyor ve iyi de yapılıyor; doğruyu bulmanın başka yolu var mı?
Üstelik de Journal of Medical Screening’ deki makalelerle birçok temel meselede de hemfikirim:
Mesela, bu çalışmada da taramalar meme radyolog ve cerrahlarının aksine ‘benim de birçok yazımda tavsiye ettiğim gibi’ 50 yaşından itibaren iki yılda bir yapılmış.
Bir makalede de meme kanseri taramalarındaki bugünkü münakaşaların önemli sebebi olarak, mamografi taramalarının gerçek etkisini belirlemesi mümkün olmayan uygunsuz metodolojik yaklaşımların kullanılması gösteriliyor (9).
Aynen katılıyorum: Mesele sistemsizlik meselesidir!
Gelelim neticeye
Bir makale okuyup da mal bulmuş mağribi gibi hemen bana ‘yüklenmeye’ çalışanlar oluyor.
Aslında onların çoğunun o araştırmanın sadece ‘haberini’ veya ‘özetini’ okuduklarını, orijinal makaleyi de benim yazılarımı da doğru dürüst okumadıklarını biliyorum.
Okusalar böyle mektuplar yazmazlar.
Yazılarımın modern tıp melânkoliği meslekdaşlarıma dokunduğunun, ‘kışkırtıcı başlıklar’ ve ‘sivri bir dil’ kullandığımın da farkındayım.
Sadece bu yazımın başlığını okuyup ne demek istediğimi şıp diye anlayanlar gene “Bakın, adam kanser taramasına karşı olduğunu resmen itiraf ediyor” diyecekler.
Desinler, yazımı buraya kadar okuyanlar için tekrarlıyorum:
Meme taramalarına değil, bu işin şuursuzca; plânsız-programsız; kayıtsız-kuyutsuz; neticeleri takip edilmeden-değerlendirilmeden; mâli getirisi-götürüsü hesaplanmadan; ‘dünya yapıyor biz de yapalım’ mantığıyla yapılmasına karşıyım.
KAYNAKLAR:
1.http://www.eurekalert.org/pub_releases/2012-09/qmuo-1cr091112.php
2.http://jms.rsmjournals.com/content/19/suppl_1.toc
5.http://thsk.gov.tr/tr/index.php/kanser-onleme-erken-teshis/344-kanser-taramasi
6.http://memesagligi.dergisi.org/text.php3?id=277
Ahmet Hocam meme kanseri taramalarına karşı tutumunuzu canı yürekten destekliyorum. Araştırmalar 1999 kadına 10 yıl boyunca düzenli mamografi yapıldığında “sadece 1 kadının hayatının kurtulduğunu” gösteriyor. Bu sırada 200 kadına yok yere meme kanseri teşhisi konuluyor ve daha sonraki sıkıntılı süreçte 10 kadının gereksiz yere göğsü alınıyor veya kemoterapi uygulanıyor.
Sonuç olarak düzenli mamografi kontrolleri yapılması halinde tabi ki hayat kurtarma şansı var ama boş yere meme kanseri koyma, hastayı madden ve manen üzme ihtimali çok daha yüksek.
Acı ama gerçek: ilaç firmalarının bu kampanyaların sponsoru olmasının ardında tek neden var: erken teşhis yoluyla hastaların antikanser tedavi alma sürecini uzatmak.
Sadece mamografi değil daha pek çok gereksiz hatta zararlı tetkikler nerede ise rutin hale geldi ama hastaları buna inandırmak kolay değil. Özellikle sağlık kuruluşlarının eşiklerini aşındıran psiko-neurotikler nekadar çok tetkik yapılırsa o kadar mutlu oluyorlar.