BİLİMİN GELDİĞİ SON NOKTA

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

 

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen‘ in yazısı:

California’daki Buck Yaşlılık Araştırmaları Enstitüsü, şimdi ‘metformin’ ile ilgili daha geniş çaplı bir araştırma yapma kararı aldı. Araştırmaları yönetecek, Profesör Gordon Lithgow konuyla ilgili İngiliz Daily Mail gazetesine yaptığı açıklamada bu ilaç sayesinde
70’li yaşlarındaki bir insanın ‘biyolojik yaşını 50’ye çekebileceklerini düşündüğünü söyledi. Her gün tek bir tablet olarak alınması planlanan metforminin hücrelerin içindeki oksijen miktarını artırarak yaşlanma sürecini yavaşlattığı düşünülüyor. Birkaç yıl içinde piyasaya sürülmesi planlanan ilacın Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların gelişimi üzerindeki etkisi de belirlenmeye çalışılacak. Uzmanlar, 110 ile 120 yaşına kadar sağlıklı bir şekilde yaşanmasının mümkün olabileceğini düşünüyor.

Hastalıklı yaşam tarzı yüzünden hastalık salgını bizde genç yaşlarda başlıyor ve hastanelerde iğne atsan yere düşmüyor. Batı ülkelerinde, daha ileri yaşlarda başlayan bu hastalıkların yaşlanmanın geciktirilmesi yoluyla 20-30 yıl ertelenmesi, bu hastalıkların önlenmesi anlamına geliyor. Ertelemenin sona erdiği 100 yaşından sonra ise birdenbire ortaya çıkan hastalıklar nedeniyle, fazla ızdırap ve acı olmadan hayat fani ölüm ani olacak. Ne güzel değil mi?

Böylece hayatın en verimli yılları, hastane, doktor, laboratuarlarda kan verme, BT, MR, Radyoterapi, kemoterapi, ameliyatlar, hergün avuç
dolusu içilen ilaçlardan uzak olacak, bunlar gündemden düşecek. Hayatın anlamsız şekilde tüketilmesi yerine, sağlıklı, uzun ve
hastalıklardan uzak bir hayat, sürüngen hayatın yerine geçecek.

Sohbet konuları bile değişecek. Damarlara takılan stentler, baypas ameliyatları, yaşam tarzının piyasaya sürdüğü hasta kuyruklarını kar
amacıyla işleyen dev hastaneler tarihe karışacak. Dev AVM’lerde alışveriş krizine girmiş müşteriler gibi köşe bucak şifa arayan, ‘sıradaki gelsin’ komutuyla koşturan, soğuk makinaların içinde, bilgisayarların teşhis ve tedavisine sunulan, ölçülüp biçilen, borsada işlem gören fastfood sağlık anlayışı değişecek. Hastalıkları önlerseniz zincir hastaneler, ilaçlar, cihazlar ve gittikçe büyüyen trilyonlarca dolarlık sektör ne olacak? Fabrika gibi çalışan dev hastanelerde ilaç ve teknolojinin pazarlandığı hastalık borsası ne olacak?

Çökecek. Bu çöküşle birlikte hayatımızın her noktasına burnunu sokan, kurallar koyan, özgürlüğü kısıtlayan, tehdit eden ve hatta aforoz eden ortodoks sağlık anlayışı tarih olacak. Malum, sağlığı ticarileştiren ve daha fazla para kazanmaya dayanan bu sistem; zincir
hastaneler ve milyar dolarlar getiriyor. Hastalıkları önleme ise sektör için çöküş getiriyor.

Modern tıbbı bayrak eden küresel sağlık sistemi de tabii ki boş durmuyor. Genetik temelli kişiye özgü akıllı ilaçlar, kolesterol aşıları, genetik tahlillerle kimlerin ne zaman hangi hastalığa yakalanacağının çok önceden teşhisi… Bu çok mahrem bilgilerin şirketlere ve medyaya sızdırılması geleceğin gündemini oluşturacak. Hastalık yükü fazla olanların işe girmesi ve evlenmesi sorun olacak. Çok pahalı tedaviler zenginlerin hizmetine sunulacak. Tabii parası mukabilinde. Günümüz dünyasında ve gelecekte bedava hayat ve sağlık yok. Sağlıklı olanların köşe başlarını tuttuğu, hasta olanların ise yine süründüğü yeni bir dünya. Fakir ve garibanın kaderi değişmiyor. Onlar yine sürünecek.

Obama’nın sağlık danışmanı Ezekiel Emanuel’in öncülük ettiği akım ise, hastalıktan rant sağlıyan küresel sağlık anlayışını kökten değiştirmek istiyor. Bu yeni akım gerçekleşirse, hekimin ve hastanın robotlaştığı, sağlığın ise metalaştığı duygusuz ve vicdansız bir dünya sona erecek. Bu yeni akım Amerikan sağlık otoritesi olan Gıda İlaç Kurumu (FDA) ile yaptıkları görüşmede, yaşlanmanın geciktirilmesi için ilaç araştırması yapılmasını nihayet kabul ettirdiler. Bu konuda kullanılacak birçok yöntemden ilki, alt grup analizlerinde etkili bulunan metformin ve bazı ilaçların denenmesi.

Metformin zaten diyabetik hastalarda yaygın olarak kullanılıyor. Kullanılıyor ama hasta eden hayat tarzını değiştirmeden ilaçlardan sihirli bir sonuç beklemek hayal. İkinci yöntem ise haftada iki gün 600 kaloriyi geçmeyen diyet. Özetle bilimin geldiği son nokta ; aç otur, aç kalk, mideni şişirme. İnsanları aç gözlü yapan yaşam tarzını, bilim adına tok gözlü yaşam tarzıyla değiştirme. Gözünü toprak doyursun diye atalarımız boşuna dememiş. Bu çok az yiyerek yaşama yöntemi, IGF(insülin growth faktör) miktarını azaltarak birçok hastalığı önlüyor ve ömrü uzatıyor. Şimdi geniş çaplı araştırmalar başlayacak.

Hastalıklardan uzak, sağlıklı uzun bir hayat için bilimin geldiği son nokta gördüğünüz gibi bizim atasözümüz : Herkesin rızkı ayrılmıştır ve
herkes ancak rızkını yer. Rızkı bitince hayat sona erer. Rızkını ister hızlıca tüket ve erkenden git. İstersen idareli kullan ve uzun yaşa.
Aynı şekilde insanın aldığı nefes ve kalbinin atım sayısı da sabittir. Kalbi yavaşlatan ilaçlar zaten uygulamaya girmiş durumda. Kalbi hızlı
atan fareler kısa yaşarken, kalbi dakikada 7 atan deniz kaplumbağaları 200 yıl yaşıyor.

Kadim kültürümüze göre, bu sayı ve süre ne bir saniye uzar ve ne de bir saniye kısalır. Karar sizin : İster Hint fakirleri gibi nefesini idareli kullan, bir hırka bir zeytinle uzun yaşa, istersen ye, iç, tüket, heyecanlı yaşa, cesedin yakışıklı olsun. Zaten katkı maddeleri nedeniyle cesetler mumyalanmış gibi, çürümüyor.

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. BANU dedi ki:

    metformin dediğiniz bu ilaçmı?

    http://www.ilacabak.com/etkengoster.php?Id=A10BA02

Siz de yorumunuzu paylaşın: