‘3. doz gerekli mi değil mi?’ tartışmasına Dünya Sağlık Örgütü de katıldı: ‘3. doz için daha fazla veriye ihtiyaç var’ açıklaması kafaları karıştırdı. Zira, Türkiye’de 3. doz aşılamalar halihazırda devam ediyor.
AŞIDA 3. DOZ TARTIŞMASINDA SON NOKTA
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Hürriyet’ te Fulya Erbaş’ ın haberi:
Peki, DSÖ açıklaması ile ne kastetti? Türkiye’de 3. doz aşılama neden yapılıyor? Kim, hangi aşıyı tercih etmeli? Toplumsal bağışıklık oranlarında hangi noktadayız? 3. doz tartışmasına son noktayı koyduk!
DSÖ NE DEDİ
REUTERS haber ajansına konuşan DSÖ yetkilisi üçüncü doz aşıların gerekli olup olmadığına dair henüz kesin veriler elde edilememekle beraber cesaret verici veriler topladıklarını ve araştırmaların devam ettiğini belirterek, “Mevcut COVID-19 aşılarının korunma süresinin ne kadar olduğu ve ek bir dozunun kimler için yararlı olup olmayacağı konusunda sınırlı veri bulunmakta” açıklaması yaptı.
HER AÇIKLAMANIN KENDİ DİNAMİĞİ VAR
KLİMİK Yönetim Kurulu üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul ile 5 soruda ‘3 doz aşı’ bilmecesini ve DSÖ’nün açıklamasını masaya yatırdık.
1) DSÖ bu açıklaması ile ne kastediyor?
“Yapılan her açıklamayı iyi okumak lazım. DSÖ, ‘3. doz gerekli mi, değil mi?’ tartışmasını 2 doz mRNA aşısı olmuş kişiler üzerinden yapıyor. mRNA aşılarının (Pfizer-BioNTech gibi) koruyuculuğu, inaktif (Sinovac gibi) aşılara oranla, daha yüksek ve son çıkan mutasyonlara karşı da bu aşıların oldukça etkili olduğu bilimsel olarak da kanıtlandı. Aşı karşıtları en ufak kafa karışıklığını hemen bir kampanyaya dönüştürebiliyor o nedenle unutulmamalı ki her açıklama kendi içinde anlamlı. Yani, DSÖ inaktif aşı olanlara ‘3. dozu olmayın’ demiyor.”
2) Türkiye’de neden 3. doz aşılamaya ihtiyaç duyuldu?
“Virüs ilk halinden farklılaşmış durumda. Alfa, Beta, Gama ve şu an bir hayli etkili olan Delta ve Delta Plus varyantları var. Tüm bu varyantlara karşı ise kullanılan farklı aşılar mevcut. Türkiye’de önce inaktif dediğimiz Sinovac aşısı yapıldı. Ancak bu aşının varyantlara etkisinin düşük kalması, aşılama ile oluşan bağışıklığın 3 aydan sonra düşmeye başlaması ve bir süre sonra etkisinin neredeyse kalmadığının tespit edilmesi üzerine 2 doz inaktif aşı olanlar için varyantlara karşı çok daha iyi koruma sağlayan bir 3. doz (hatırlatma dozu) mRNA aşısının yapılması gerekti. Böylelikle bağışıklığın yeniden güçlenmesi, varyantlara karşı da koruyuculuk sağlanması hedeflendi.”
3) Peki, 3. doz için hangi aşıyı tercih etmeliyiz?
“İlk iki dozunu Sinovac olanlara 3. doz BioNTech aşısı öneriyoruz. Diyelim 3 ay önce (daha önce bu süre 6 ay olarak belirlenmişti) hastalığı atlattınız. O zaman 1 doz BionTech yeterli. Hastalık + 1 doz aşı oldunuz varsayalım. 2. doza ihtiyaç var mı? Aslına bakarsanız yok! Hastalığı atlatanlarda tek doz mRNA aşısı yeterli derece bağışıklık oluşturuyor. Ama sıkıntı şu! Avrupa’da bazı ülkeler en az 2 doz aşı şartı koşuyor! Onun için de ‘2. doz olmak isteyen olsun’ gibi bir yaklaşıma gidildi. Bilimsel olarak ne kadar doğru? Tartışılır.
“Şu anki bilimsel çalışmalar 3. doza gerek olmadığı yönünde çünkü bu aşıların koruyuculukları 2 dozdan sonra çok yüksek. Delta varyantına karşı tek doz BioNTech yüzde 33, çift doz yüzde 88 koruyor. Etkisi 9-12 ay sürüyor. O nedenle 3. doz şimdilik önerilmiyor.”
DÖRDÜNCÜ PİK YAŞANABİLİR
5) Önümüzde uzun bir bayram süreci var. Aşılarını olanlar da ise fazlaca bir rahatlama… Bir uyarınız/öneriniz olur mu?
“Bana kalırsa bu 11 günlük tatilde mümkünse yerinizden kıpırdamayın. Eğer bir yere gidecekseniz de kalabalık ortamlardan uzak durun. Aşı olanların da virüs kapma ihtimali var o nedenle maskeyi hele de kapalı ortamda asla çıkarmayın! Delta varyantının yayılmaya başladığı bir dönemdeyiz! Kolay ve çabuk bulaşıyor. Eğer dikkat etmez, aşılamayı hızlandırmazsak ağustos-eylül gibi bir pik ile karşı karşıya kalabiliriz. Henüz toplumsal bağışıklık oranını yakalayabilmiş değiliz. Delta varyantına karşı tek doz aşının koruyuculuğu yüzde 40 altında. Aman dikkat edelim!”
HATIRLATMA DOZU ŞART
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları AD Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, ‘Neden 3. doz şart?’ sorusuna çocukluk aşılarından örnek veriyor: “Mesela kızamık, suçiçeği, boğmaca, difteri, tetanos aşıları… Bu aşıları hiçbir zaman tek doz ile bırakmayız. Mutlaka sonrasında bir ‘hatırlatma’ dozları olur. Tetanos, çocukluk çağında yapılır, askere gitmeden ve sonrasında da her 10 yılda bir hatırlatma dozu ile devam eder. Aynısı bu aşılar için de geçerli. Özellikle inaktif aşılar (Sinovac) için ‘2 doz yetmeyebilir’ denilerek 3. doza geçildi, ki bu hatırlatma dozu bağışıklık yükseltiyor. mRNA aşıları için ise 3. doz uygulaması henüz net değil!”
SANATÇILAR DEVREYE GİRSİN
Prof. Dr. Dökmetaş, bundan birkaç ay önce Türkiye risk haritasında Doğu ve Güneydoğu’nun mavi, ‘en risksiz’ bölgeler olduğunu hatırlatarak bir de uyarıda bulunuyor: “Helal olsun, iyi korunuyorlar’ diye gurur duyduğumuz bu bölgeler şu an aşılamada geri! Bitlis, Siirt, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Muş, Batman, Şırnak, Ağrı ve Bingöl’de aşılama oranları yanlış bilgilendirmelerden, mevsimsel hareketten dolayı hayli düşük! Toplumsal bağışıklığa ulaşabilmek için sadece batı illerinde aşılama yetmez! Bu harekette hep beraber olacağız. Bir an önce yeni aşı kampanyaları başlatılmalı. ‘Tarlada da aşı yapıyoruz’ demek yeterli değil! Bölgenin fikir önderleri (ağa, şıh, mele, hoca, siyasetçi…) devreye girmeli. Mesela Ahmet Türk gibi… Sanatçılardan Yılmaz Erdoğan, İbrahim Tatlıses gibi… Çıkıp, ‘Aşı olun’ demeleri, belki bir etkinliğe katılmaları özellikle gençler üzerinde etkili olacaktır. Türkçe’nin yanında Kürtçe ilanlar, tanıtımlar hazırlanabilir.”
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fulya-soybas/asida-3-doz-tartismasinda-son-nokta-41851351
***
EK 1 (16.8.2021): FAHRETTİN KOCA “İnaktif aşı olan vatandaşlarımızda en yüksek koruma seviyesi 3 doz inaktif aşı olan vatandaşlarımızda. Buna en yakın koruma seviyesi ise iki doz inaktif aşı olup 3. Doz mRNA aşısı olan vatandaşlarımızda.” Kaynak: https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1425515356622397443?s=20
***
84 MİLYONLUK ÜLKEDE VAKA SAYISI 1000’İN ALTINA İNERSE ŞİRİNLER’İ GÖREBİLİRMİŞİZ
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, vaka sayısının 1000’in altına düşmesi durumunda sürekli maske takma zorunluluğunun ortadan kalkabileceğini “müjdelemiş”:
“AVM’ye, kalabalık bir yere gittik, metroya bindik; o zaman maskemizi takacağız, sonra çıkarıp cebimize koyacağız.”
Seçim yapmayan otoriter birkaç ülke dışında, dünyanın hiçbir yerinde açık havada maske zorunluluğu yok…
Hatta son olarak Avusturya’nın yaptığı gibi, maskenin kapalı alanlarda kullanımı bile mecburi olmaktan çıkartılıyor.
O halde, nedir bu açık havada maske takıntısının bilimsel izahı?
Her yıl binlerce can alan grip vakalarının “sıfırlandığı”, tüm üst solunum yolu vakalarının Korona kabul edildiği 84 milyonluk ülkede “1000 vaka” limiti ütopik değil mi?
Dünyanın en iyi sağlık alt yapısına, son teknolojiyle donatılmış muazzam şehir hastanelerine sahip Türkiye bu kadarcık “mevsimsel grip” hastası için mi paniğe sevk ediliyor?
ABD’deki, Avrupa’daki bilim adamlarının gerek görmediği tedbirleri siyasete ve topluma dayatan bizim Bilim Kurulu anlatsa da öğrensek?
Melih Altınok