YAĞ ASİDİNDEN OBEZİTEYE İLAÇ BULUNMUŞ
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Ntv’ de “Türk doktor Furkan Burak, ABD’nin en iyilerinden: Yağ asidinden obeziteye ilaç” başlıklı haber (1) üzerine aşağıdaki tiviti atmıştım (2):
“Furkan Burak evladımızı tebrik ederim.
Obezitenin sebebi, en başta yoz ve yozlaştırılmış yani aşırı işlenmiş gıdalar olmak üzere, trans yağlar, rafine un ve şeker, mısır şurubu, GDO’ lu yiyecekler, binbir çeşit katkı maddeleri ve bunların ambalajlardır.
Bunlar ortadan kaldırılırsa obezite diye bir hastalık da buna karşı ilaç geliştirmek gibi çalışmalara da gerek kalmaz.
Halk sağlığına asıl katkı budur.
İnsülin direncini düşürdüğünü bulup ilaç haline getirdiklerini söylediği palmitoleik asit, kırmızı et, süt ve süt ürünleri gibi sağlıklı gıdalarda bulunan tabii bir trans yağdır.
Bu, bir insanın eşeğini çalıp sonra bulduk diyerek onu sevindirmekten başka bir şey değildir.
Mesele tek tek sinek avlamak değil bataklığı kurutmaktır.
Gel gelelim, gıda ve ilaç endüstrisi tarafından fonlanan Harvard gibi bir kurumdan bu gibi çalışmalar çıkmaz. ahmetrasimkucukusta.com/?s=palmitoleik
Dr. Ozan Ünlü ise bana şu cevabı yazmış (3):
Hocam bilgilerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederiz.
Dr. Furkan Burak’i ve yaptigi calismalari ovdunuz mu yerdiniz mi anlamadim ama burada paylastiginiz linkteki onceden yazdiginiz yazilariniza da baktim, o yuzden izninizle birkac duzeltme yapayim:
1. Palmitoleik asitin metabolik etkileri zaten yillardir biliniyor deyip bir referans vermissiniz. Referans verdiginiz makale, Dr. Burak’in da calistigi Hostamisligil laboratuvari taragindan yazilmis. Yani biliniyorsa da etkilerini bulan kisiler onlar zaten. Bir de modern tibbin hem dogup hem ilerlemesinde bu kadar buyuk onemi olan, kendi blog yazilarinizda da oradan cikan calismalari da defalarca referans gosterdiginiz bir kurumu endustri tarafindan fonlanan kurum diye indirgemeniz hem biraz talihsiz hem de lutfen lisanimi affedin, biraz komik olmus. Insulin direnci reseptorleri bile bu kurumda bulunmustur.
2. Dunyanin %13’u 2016 verilerine gore obez. Ayrica yapilan onlarca calisma obezite gelistikten sonra diyetle kalici olarak kilo vermenin basarizligini ortaya koyuyor. Su veya bu yiyecekleri yemesek ilaca gerek kalmaz demek dunyada yuz milyonlarca insani etkileyen bir rahatsizligi gormezden gelmektir. Tabii ki toplumsal diyet programlari ilerideki obezitenin azaltilmasi icin cok onemlidir ama gozumuzun onundeki bu kadar morbiditeye sebep olan bir hastaligi tedavi etmeye calisan boyle basarili bir hekime karsi da cikmamak, aksine sonuna kadar destek olmak gerekir.
3. Palmitoleik asitin cis formu vucutta uretilir ve insulin direncinin dusmesini saglar. Sut urunlerinin de insulin direncini dusurdugu calismalar tarafindan gosterildigi icin palmitoleik asitin sut urunlerinde bulunan trans formunun da insanlarda bu etkiyi yaptigi dusunulmektedir. Calisma da o yuzden bu sekilde tasarlanmis. Eger biraz ogrenmek isterseniz calismanin protokolunun ismini de ekliyorum buraya. Cok saygilar.
Kaynak: https://www.frontiersin.org/journals/endocrinology/articles/10.3389/fendo.2023.1306528/full
Makale: Protocol for a randomized placebo-controlled clinical trial using pure palmitoleic acid to ameliorate insulin resistance and lipogenesis in overweight and obese subjects with prediabetes
Bu da benim Dr. Ozan Ünlü’ ye cevabım
Sevgili Ozan,
Yazdıklarımı dikkate alıp eleştirdiğin için teşekkür ederim. Ben de sana cevap vereceğim, düşüncelerimi aktaracağım.
Senden, yazımın başında Dr. Furkan Burak’ ı tebrik ettiğime göre onu ve çalışmalarını övdüğümü anlamanı beklerdim. Yerdiğim ise Dr. Furkan değil, büyük ölçüde endüstriye teslim olmuş modern tıptır.
Senin de bu durumdan yani tıbbın ticarileşmesinden, endüstrinin buyruğu altında olmasından memnun olduğunu sanmıyorum.
Şimdi gelelim düzetmelerine:
BİR: Ben de kaynak gösterdiğime göre zaten bunu onların bulduğunu söylüyorum. Harvard’ da endüstri fonlarıyla çok önemli araştırmalar yapılması bir hakikat ve bu, komik değil vahim bir durum. Keşke araştırmalar hükumet tarafından desteklense ve araştırmacılar da tamamen bağımsız olsalar; fonlandıkları şirketlerin hoşuna gitmeyecek şeyleri de rahatça söyleyebilseler.
İKİ: Elbette kişisel sağlık sorunları da çok mühimdir, nihayetinde ben de sevdiklerim de elbette günün birinde hastalanıp modern tıbbın kapısını çalacaktır ve ilaçlarına muhtaç olabilecektir; bu başka bir mevzu.
Benim kişisel sağlıktan çok daha fazla önem verdiğim halk sağlığı ve bunun meseleleridir.
ÜÇ: Diyorsun ki “Onlarca çalışma obezite geliştikten sonra diyetle kalıcı olarak kilo vermenin başarısızlığını ortaya koyuyor”.
1. Çok doğru ama esasında bu çalışmalara gerek yok. Tavsiye ettikleri diyetin aslında tüm dünyayı hasta eden, beş senede bir de değişen Amerikan Diyet Kılavuzu olduğunu unutma. Bir yanlış başka bir yanlışla düzelir mi?
2. Kilo verme, modern tıbbın hatalı kavramlarından biridir. Doğru kavram ve yaklaşım “sağlıklı beslenme” olmalıdır. Asıl önemli olan da kilo değil, benim adam gibi beslenme adını verdiğim “hakiki gıdalarla sağlıklı beslenme” modelidir.
3. Bu bağlamda ideal kilo ve vücut kitle endeksi (VKE) de işe yaramadığı gibi akıl-mantık ve bilim dışı kavramlardır.
Herkesin ideal kilosu kendine göredir. VKE de günde iki defa doğru zamanı gösteren bozuk bir saatten farksızdır.
4. Bugüne kadar obezite ve kilo verme ile ilgili çalışmaların neredeyse tamamının bu bozuk ölçü esas alınarak yapıldığını da hatırlatırım.
DÖRT: Diyorsun ki: Şu veya bu yiyecekleri yemesek ilaca gerek kalmaz demek dünyada yüz milyonlarca insani etkileyen bir rahatsızlığı görmezden gelmektir.
Son derecede yanlış, senin sevdiğin tabirle “komik” bir çıkarım. Benim derdim şu andaki sayıları yüz milyonlarca olduğunu söylediğin ama yakın gelecekte milyarlarca insanı etkileyecek olan bir hastalığın önlenmesidir.
BEŞ: Diyorsun ki “Tabii ki toplumsal diyet programları ilerideki obezitenin azaltılması için çok önemlidir ama gözümüzün önündeki bu kadar morbiditeye sebep olan bir hastalığı tedavi etmeye çalışan böyle başarılı bir hekime karşı çıkmamak, aksine sonuna kadar destek olmak gerekir.
1. Toplumsal diyet programları elbette çok önemlidir ve bunun evvel emirdeki şartı da endüstrinin elinin değmediği sağlıklı gıdalardır. Sağlıklı gıdalar olmadan, endüstrinin yozlaştırdığı işlenmiş ve aşırı işlenmiş gıdalarla, diyet ürünleriyle, suni tatlandırıcılarla obezite de komplikasyonları da önlenemez. İlaç şirketlerinin müşterileri artar.
2. “Başarılı bir hekime karşı çıktığım” sözün de esas meseleyi ve ne demek istediğimi anlamadığını gösteren “komik” bir yorum. Ne alâka?
3. “Hocam” diye hitap ettiğin birine karşı “eğer biraz öğrenmek isterseniz” gibi çok saygısız bir cümle kurup ardından da “çok saygılar” demen hiç yakışık almamış.
Fonlanan bilimin halk sağlığını öncelemesi beklenemez
İlaç endüstrisinin değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen kaidesi kâr, daha çok kâr, çok daha fazla kâr’ dır.
Bu ürün ilaç olarak piyasaya sürülürse bir kilo fazlası olan bile bunu ömür boyu kullanmaya mahkum edilecektir.
Nitekim, palmitoleik asit daha önce topluma “ölümsüzlüğün sırrı” olarak, “Sağlıkta Gılgamış Destanı” gibi sloganlarla tanıtılmıştı (4, 5, 6).
Araştırmacıya bununla ilgili yakışık almayan, bilim dışı sözlerini tenkit eden bir e-posta gönderdim ama tabii ki cevap alamadım (5).
Bu mevzuyla ilgili olarak Gökhan Hotamışlıgil ile olan yazışmalarımızı da okumanızı tavsiye ederim (7).
Gökhan Bey, daha sonra benimle tartışmaktan kaçındı ve sorularım karşısında önce işlerim yoğun bahanesine sığındı, sonra da hiçbir e-postama cevap vermedi.
Dr. Furkan Burak’ dan beklediğim
Ben ondan öncelikle, obezitenin sebebinin, en başta yoz ve yozlaştırılmış yani aşırı işlenmiş gıdalar olmak üzere, trans yağlar, rafine un ve şeker, mısır şurubu, GDO’ lu yiyecekler, binbir çeşit katkı maddeleri olduğuna ve işlenmiş gıdaların zerresinden bile uzak durulması gerektiğine dikkat çekmesini beklerdim.
Ayrıca, palmitoleik asidin esas kaynağının merada beslenen hayvanlardan geleneksel yöntemlerle elde edilen “tam yağlı yiyecekler” olduğunu ve endüstriyel işlemlerin bu gıdaların kompozisyonlarını bozduğu için beklenen faydanın sağlanmasının imkânsız hale geldiğini vurgulaması da mutlaka gerekliydi.
Bu araştırmayı fonlayanların bu tür ifadelerden duyacakları “rahatsızlığın” sonuçlarını tahmin etmeyi size bırakıyorum.
Gelelim neticeye
BİR: Ne Gökhan Bey ne de Harvard’ da Yıldız Holding (Ülker) tarafından fonlanan Sabri Ülker Araştırma Merkezi’ nden herhangi bir araştırmacının işlenmiş gıdalara tek bir söz ettiğine rastlamadım.
İKİ: Gene bu grubun kendi tabirleriyle metenflamasyonda yoz ve yozlaştırılmış endüstriyel gıdalardan bahsettiklerini de duymadım.
ÜÇ: Endüstri tarafından fonlanan araştırmalara her zaman ihtiyatla yaklaşmak ve buna göre değerlendirmek gerekir.
DÖRT: Endüstrinin yaptığı en iyi işlerden biri, herhangi bir gıdada bulunan bir besin ögesini “saflaştırıp” ilaç olarak “yutturmaktır”.
Not: Bir de senden Türkçe klavye kullanmanı bekliyorum.
Kaynaklar:
2. https://x.com/drahmetrasim/status/1763101720190623790?s=20
3. https://x.com/DrOzanUnlu/status/1763113966476165402?s=20
4. https://ahmetrasimkucukusta.com/2016/10/16/bir-tavsiye/damar-sertligine-ilac-gibi-yag/
5. https://ahmetrasimkucukusta.com/2017/05/06/hakkimda/saglikta-gilgamis-destani/
***
Ntv’ nin haberi:
Türk doktor Furkan Burak, ABD’nin en iyilerinden: Yağ asidinden obeziteye ilaç
Harvard Tıp Fakültesi’nde moleküler metabolizma üzerine çalışan Dr. Furkan Burak, Amerika Birleşik Devletleri’nde yılın en iyi doktorları arasında gösterildi. Burak, obezite tedavisi üzerine hem laboratuvarda araştırma yapıyor hem de hasta görüyor.
Harvard Tıp Fakültesi’nde moleküler metabolizma üzerine çalışan Dr. Furkan Burak, Amerika Birleşik Devletleri’nde yılın en iyi doktorları arasında gösterildi.
36 yaşındaki Furkan Burak geçen yıl da Castle Connolly organizasyonu listesine giren en genç doktor olmuştu.
NTV’den Melike Şahin’e açıklamalarda bulunan Dr. Furkan Burak, “Saygın bağımsız hekimlerin sizi aday göstermesi gerekiyor. Daha sonra da bağımsız bir ekip hekimlerden oluşan sizi değerlendiriyor. Listelere girmek için çalışmıyorsunuz ama yaptığınız işlerin takdir görmesi, insanlığa katkı sağladığını başka hekimlerden duymanız bizi mutlu ediyor.” dedi.
Obezite tedavisi üzerine hem laboratuvarda araştırma yapıyor hem de hasta tedavisi yapan Furkan Burak, “Vücudun obeziteyle başetme yöntemlerinden birini bulduk. Palmetic asit denilen bir yağ asidi, vücut ve yağ dokusu ekstra enerjiyi depolarken diğer organlara bu yağ asidini elçi olarak gönderiyor. Diyor ki bir tehlike var. Bu yağ asidi karaciğere gidiyor bu yağ asidini tersine çeviriyor, kasa gidiyor, insülin direncini düşürüyor. Biz de bu yağ asidini saflaştırdık ilaç formuna getirdik şu an bunun insanlarda klinik testlerini yapıyorum harvard tıp fakültesinde ekibimle.” açıklamasında bulundu.
Bu çalışmalarla obezitede tıbbi biyolojik tedavinin, cerrahi tedavinin önüne geçeceği öngörülüyor. Burak, “Cerrah meslektaşlarımıza saygımız sonsuz ama biz tıbbi tedaviyi daha çok önemsiyoruz çünkü bozulan sistemleri buldukça ve doğal olarak biyolojik olarak yerine koydukça aynı anda bütün obeziteyle birlikte gelen sorunları çözebildiğimizi fark ediyoruz. Şu an bile twin kretanin denilen bazı hormonları yerine koydukça yüzde 25-30 kilo kaybı sağlayıp bununla beraber kalp krizi inme riskini azaltabiliyoruz, uyku apnesini, diyabeti tedavi edebiliyoruz.” sözleriyle tedavi yöntemini anlattı.
Amerika Birleşik Devletleri’ne ilk olarak 2007 yılında bilim insanı Aziz Sancar’ın davetiyle gittiğini anlatan Dr. Furkan Burak, “Birinci sınıfta Aziz hocanın yanına gitmek en büyük şansımdı. Tıp doktoru olarak araştırma yapmaya özellikle de moleküler araştırmalar yapmaya Aziz hocanın yanında karar verdim ve onun desteğiyle devam ettim. Daha sonra da yine Gökhan Hotamışlıgil hocamızla birlikte çalıştım.onun da üzerimde çok emeği var.” dedi.
Kocaeli Üniversitesi’nden mezun olan Burak, şu anda Harvard Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor”
***
EK 1 (1.3.2024): DR. OZAN ÜNLÜ diyor ki:
Hocam diger gonderimde de yazdim. Peki hali hazirda var olan yuz milyonlarca obezitesi olan hastaya nasil yardimci olacagiz? Harvard’in dediginiz sekilde gidalari degistirerek, insanlara diyetleriyle ilgili egitim vererek obeziteyi engellemeye calistiklari yuzlerce calismasi var zaten. Resime benim de beraber calistigim arastirmacilar tarafindan yapilmis binlerce hastaya saglikli beslenmeyi ve sporu ogreten bir calismayi koydum mesela. Basarili birkac Turk doktorunun hali hazirda var olan bir problemi cozmesine neden bu kadar karsi geldiginizi anlayamadim. Ultra islenmis gidalari yok edelim diyerek bunlari hemen yok edebilir veya obeziteyi tum dunyada hemen bitirebilir misiniz? E peki edemiyorsak, hali hazirda obezitesi olan insanlara neden yardimci olmaya calismayalim?
Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10748868/
Kaynak: https://x.com/DrOzanUnlu/status/1763116972898714020?s=20
KÜÇÜKUSTA: Elbette obezitesi olanlara yardım etmeliyiz, aksini kim düşünebilir ki? Gel gelelim, önce obezitenin tarifini doğru yapmak, obeziteyi VKE gibi bozuk parametrelerle değil doğru olanları ile değerlendirmek, ideal kilo kavramının yanlışlığını kabul etmek gerekiyor. Yani önce bir zihniyet değişikliği şart. Onların kafasıyla bir yere varılamaz.
Harvard’ ın verdiği diyet de eğitimi de kendilerinin olsun! Obezitenin salgın halini almasının müsebbiplerinden biri de maalesef bu kurumdur.
Bahsettiğin çalışmayı okumadan yorum yapmak istemem ama tavsiye ettikleri beslenme modelinin ne menem bir şey olabileceğini tahmin edebiliyorum. Okuyunca bu çalışma hakkındaki görüşlerimi de yazarım elbette.
Diyorsun ki “Basarili birkac Turk doktorunun hali hazirda var olan bir problemi cozmesine neden bu kadar karsi geldiginizi anlayamadim.”
Ben de diyorum ki: Beni anlamamaya ısrarla devam ediyorsun; bilime, bilim adamlarına ve bilimsel araştırmalara değil, endüstrinin menfaatini kollamak için yapılan hınzırlıklara karşıyım, hem de şiddetle. Üstelik böyle bir yöntemle bu problem çözülemez.
Diyorsun ki “Ultra islenmis gidalari yok edelim diyerek bunlari hemen yok edebilir veya obeziteyi tum dunyada hemen bitirebilir misiniz? “
Ben de diyorum ki: Bunları ne hemen ne de uzun vadede yok etmek elbette mümkün değil. Benim maksadım halkı bilinçlendirmek ve hükumetleri endüstrinin ellerini gıdalardan olabildiğince çekmeye ve onlara sağlıklı gıdalar sunmaya teşvik etmek. Ben Hac yolunda karıncayım.
Diyorsun ki “E peki edemiyorsak, hali hazirda obezitesi olan insanlara neden yardimci olmaya calismayalim?
Ben de diyorum ki: Obezlere elbette yardımcı olalım ama bunu obezite salgınına sebep olanların zihniyeti ile başarmak mümkün değildir.
Gölge etmeseler bile yeterli.
Kaynak: https://x.com/drahmetrasim/status/1763450619048665443?s=20
***
Kaleminize sağlık Ahmet Rasim Hocam…