BAŞI BOŞ BIRAKILAN KIZLAR ARTIK DAVULCU VE ZURNACIYA GİTMİYOR
‘Türk kadını ille de doktor koca istiyor’ başlıklı haberi okuyunca bir süre önce yazdığım bir yazım aklıma geldi. Önce haberin ilgili bölümünü okuyalım (1):
“Eş ve arkadaşlık arama sitesi olan Siberalem.com’ un kadın kullanıcıları öncelikle karşısına çıkacak erkeklerde “Güvenirlik”, “Dürüstlük” ve “Seviyeli Beraberlik” istiyor. 360 bin kadın üyenin çoğunluğu, sevgilisi olacak erkeğin mesleğine de çok önem veriyor.
Kadınların tercih ettiği meslek grupları arasında Doktorlar ilk sırada yer alırken bunu Subaylar ve Mühendisler izliyor. Üyelerinin yüzde 65’inin üniversite mezunu olan Siberalem’de kadınlara özel astroloji, ilişki danışmanlığı, ilişkilerde ipuçları konusunda ücretsiz destekler de sunuluyor.”
Şimdi de sıra benim yazımda (2):
Yakın yıllara kadar küçük çocukların çoğu ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusuna, göğüslerini gere gere ‘Ben büyüyünce doktor olacağım’ diye cevap verirlerdi.
Genç kızların hayâllerini de beyaz atlı bir prens değil, beyaz gömlekli, gözlüklü bir doktor süslerdi bir zamanlar. Onlar için bir doktorun karısı olmaktan daha güzel bir kısmet düşünülemezdi.
Evde kalmış kızlar ise etraflarına ‘Beni ne doktorlar istedi de varmadım’ diye güya hava basarlardı, sanki bin bir pişmanlık içinde oldukları anlaşılmıyormuş gibi.
Ama heyhat, o günler çok gerilerde kaldı.
Artık ne çocuklar doktor olmak istiyorlar, ne de kızların rüyasına girebilen beyaz gömlekli genç doktorlar var. Yaşı geçmiş çirkin kızlar da hiç pişman değiller bir doktora varmadıklarına.
Toplumun her alanındaki yozlaşmadan, doktorlar da nasiplerini alıyorlar ve tüm dünyada kutsal meslek olarak bilinen doktorluğun saygınlığı mum gibi eriyor.
Üstelik de bu sadece benim kişisel görüşüm değil, yeni yapılan bir ankete göre neredeyse tüm doktorların ortak fikri.
İSTANBUL TABİP ODASININ ANKETİ
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Nilüfer Kalpaklı ve Dr. Güray Kılıç tarafından gerçekleştirilen İstanbul Hekim Profili Anketi’nden çıkan en önemli sonuç ‘hekimliğin toplumdaki saygınlığının giderek azalıyor olması’.
Ankete katılan ve %76’sı uzman, %14’ ü pratisyen ve %27’si de akademisyen olan 1.128 hekimin %86’sı hekimliğin toplumsal statü ve saygınlığının düştüğü ve %79’u da hekimlerin reel gelirlerinin 10 yıl öncesine göre azaldığı kanısında.
Yani doktorlara göre mesleklerinde artık ne saygı kalmış ne de para.
Durum gerçekten de çok vahim. Doktorlar, halkımızın ‘iki tık tık, bir şık şık’ özdeyişi ile ifade ettikleri gibi kolay ve çok para kazanmıyorlar. Birçok doktor neredeyse karın tokluğuna çalışıyor, hatta acı ama gerçek o ki, açlıktan nefesi kokanlar bile var.
Mesela, bir asistan doktorun aldığı maaş 1.000-1.500 YTL arasında. 30 yıllık uzman bir doktor emekli olduğunda, 30.000 YTL kadar
ikramiye ve 1.000 YTL civarında maaş alıyor.
Varın gerisini siz hesap edin.
DOKTOR, ÇOCUĞUNUN DOKTOR OLMASINI İSTEMİYOR
Anketin bunlar kadar, hatta bunlardan da önemli iki sorusuna verilen cevaplar da şaşırtıcı değil bu durumda.
‘Bugün imkânınız olsaydı hekim olmayı seçer miydiniz?’ sorusuna hekimlerin ancak %56’sı evet diyebilmiş. Demek ki doktorların yarısı doktor olduklarına pişmanlar. Bugünün şartlarında haksız da sayılmazlar hani. Sen gel, en az 10 sene eğitim gör, sonra git mecburi hizmet yap, ondan sonra da ne saygınlığın, ne de doğru dürüst karnını doyuracak paran olsun.
Çocuklarının da tıp eğitimi görmelerini arzu edenlerin oranı ise %30. Benim kişisel gözlemlerime göre bu oran çok yüksek. Bu %30 değil de, %3 olmasın sakın? Çünkü, ben şöyle bir sınıf arkadaşlarımı düşündüm de, çocuğu tıp fakültesine giden tek bir kimse aklıma gelmedi. Bizim sınıf için bu oran demek ki %3’den bile daha düşük olmalı.
Bu şunu gösteriyor ki, doktorların büyük çoğunluğu çocuklarının kendileri gibi çile çekmelerini istemiyorlar.
ONUN ADI DOKTOR
İşte bundan dolayıdır ki, kızlarına doktor talip olduğunda babalar soruyorlar yavrularına:
– Kızım seni doktora vereyim mi?
Kızın cevabını biliyorsunuz:
– İstemem babacığım, istemem.
Doktorlara atıp tutanlar bu anketin sonuçlarını iyi değerlendirsinler lütfen.
Gelelim neticeye
Sevgili genç kızlarımız; bu haber ve yazıdan alınması gereken iki ayrı ders var.
Karar sizin:
BİR: Ankete bakacaksak olursanız ‘Kızı kendi başı bırakırsan ya davulcuya gider ya zurnacıya’ sözünün acilen yeniden irdelenmesi gerekiyor. En azından zurnacının yeri doktorlara verilmeli.
İKİ: Bana sorarsanız, hele de benim sevgili karım Feryal Hanım’a kulak verecek olursanız ‘İstemem babacığım istemem’ türküsü genç kızların dilinden dilinden düşmemelidir.
Kaynaklar:
2. https://www.mynet.com/kizim-seni-doktora-vereyim-mi-110100707385
DEĞERLİ MESLEKTAŞIM ,
YERDEN GÖĞE KADAR HAKLISINIZ .
SİZİN DE YER ALDIĞINIZ SASEV
10. SAYIDA BU KONULARA DEĞİNİYORUZ
SAYGILARLA
Biliyorsunuz La Fontene masallarının da yeni versiyonları var artık. Ağustos böceği, yine karlı bir kış günü karıncanın kapısını tıklatır. Göz deliğinden ağustos böceğini gören karınca sinirlenerek seslenir kapının arkasından “yine ne var, ekmek istemeye mi geldin?”, ağustos böceği der ki “estağfurullah, lütfen bir kapıyı açsanız”, karınca kapıyı açar, bir de ne görsün! Ağustos böceğinin üstünde son moda şık bir kürk, arkasında parketmiş limuzini durmakta. Ağustos böceği: “söylemesi ayıp bütün yaz şarkı söyledim, saz çaldım; epeyce bir mal mülk sahibi oldum. Şimdi Paris’e turneye gidiyorum, bir isteğiniz var mı diye uğramıştım.Karınca şaşkın ve sinirli , şöyle yanıt verir: Paris’e gidince, La Fontene diye biri var, onu bul ve “yüzüne tükür benim için”..
Yeni versiyon 2:Yaşı ilerleyip te hala evlenmemiş kızının, ne zaman evleneceğini soran komşularına “kızımı ne doktorlar, ne subaylar, ne mühendisler istedi de vermedim” diyen annesine zamane kızı ne yanıt verir? Biliyor musunuz? Bilmiyorsanız onu da anlatayım..:))
Doktorlar otomobilden de iyi anlarlar. İkinci el otolarda (doktordan) notu düşülür.
Şaka bir yana Türk milletinin futbolculara, showman’lere, dansözlere, türkücülere verecek parası vardır da ilaca, hastaneye (bu arada doktora) okula, kitaba verecek parası yoktur. Çeşme’de (İzmir) her yıl yeni diskolar açılıyor, fakat geçen yıl açılan özel hastane kapısına kilit vurmak zorunda kaldı.
Evet zor bir durum