KOVİD NEDEN ERKEKLERDE DAHA AĞIR SEYREDİYOR VE DAHA FAZLA ÖLÜMLERE YOL AÇIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Birçok ülkede yapılan araştırmalar koronavirüs ölümlerinin erkeklerde kadınlara göre iki misli fazla olabileceğini ortaya koyuyor. Hatta İtalya’ da kovidden ölümlerin %72-80’ nin erkeklerde gerçekleştiği bildiriliyor.

Yeni koronavirüsün erkeklerde kadınlara göre daha ağır seyretmesi ve daha çok ölümlere yol açmasının birçok sebebi olabilir.

Kadınların daha az sigara ve alkol içmeleri, genel sağlık durumlarının daha iyi olması, bağışıklıklarının daha güçlü olması, kadınlık hormonları, temizliğe daha çok dikkat etmelerinin rolü olabilir.

Male vs female coronavirus deaths by country: Italy, China, Spain ...

X kromozomunun etkisi olabilir

Kadınlarda hücre başına iki X kromozomu varken erkeklerde sadece bir X kromozomu bulunur.

Bağışıklıkla alâkalı birçok kritik gen X kromozomu üzerinde yerleşmiştir.

Özellikle de koronavirüs gibi RNA virüslerini tanıyan TLR7 adı verilen bir protein bunlardan biridir.

TLR7 kadınlardaki bağışıklık hücrelerinde erkeklere göre iki misli fazla bulunur ve bundan dolayı da bağışıklık cevapları kadınlarda daha kuvvetlidir.

Kadınlardaki hücrelerde X kromozomlarından biri çoğunlukla inaktive olmakla beraber TLR7 geni bazı bağışıklık hücrelerinde bundan kaçabilir ve dolayısıyla da kadınlar bu proteini daha fazla üretebilirler.

Yeni koronavirüs özelinde incelenmemiş olmakla beraber östrojen ve progesteron gibi kadınlık hormonlarının da bağışıklık sistemini güçlendirebileceğine dair bazı deliller mevcuttur.

Gelelim neticeye

Demek ki cinsiyet ayırımcılığı sadece toplumda değil koronavirüs âleminde de var.

NOT: http://www.indyturkish.com/node/167116/bilim/avustralyal%C4%B1-genetik%C3%A7i-kovid-19un-erkekleri-kad%C4%B1nlardan-daha-fazla-%C3%B6ld%C3%BCrmesinin#.Xp8Qb6rgfKw.twitter

Kaynak: https://www.newscientist.com/article/2240898-why-are-men-more-likely-to-get-worse-symptoms-and-die-from-covid-19/

***

EK 1 (31.8.2020): KOVİD’ de immun cevaplar cinsiyete göre değişiyor.

BİR: Enflamasyonu teşvik eden birçok önemli hazır immun kemokinler ve IL-8, IL-18 gibi sitokinler ve CCL5 erkeklerde daha yüksek bulundu.

İKİ: Kadınlarda T hücre cevabı daha güçlü idi. Aktive CD8+ sadece kadınlarda yüksekti.

ÜÇ: KOVİD hastası için prognoz, önleme, bakım ve tedavi için cinsiyete bağlı yaklaşımlar almak gerekir.

Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41586-020-2700-3_reference.pdf

***

EK 2 (7.7.2021): KOVİD’ in erkeklerde daha ağır seyretmesi metabolik bir moleküle bağlı olabilir ve uzun zincirli “polifosfatlar” KOVİD virüsünü engelleyebilir. Kaynak: https://stke.sciencemag.org/content/14/690

***

 

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Selda dedi ki:

    O kadar çile çekiyoruz bu kadarcık torpili hoş görün beyler

  2. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    COVID-19 VE İNSÜLİN

    Tarihte insanoğlu kendini korumak için kaleler inşa etmiş, savaşlarda üzerine zırhlı elbiseler giymiş. Bütün bunları hep KORUYUCU BİR KALKAN olarak kullanmış.

    İnsan vücudunun biyolojik olarak EN ÖNEMLİ KORUYUCU KALKANI ise GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİDİR.

    Canan Efendigil Karatay hocanın yıllardır dile getirdiği bir tezi var. Master hormon insülin yüksekliğinin vücutta sebep olduğu inflamasyon ve bunun sonucu ortaya çıkan kronik hastalıklar.

    İnsülin yüksekliği sağlığımız için en büyük risk faktörü.

    Genelde hekimlerimiz teşhislerinde sadece açlık glukoz ve hbA1c testlerine bakarak karar vermekte, bu testlerin sonuçları normal ise bunu yeterli görmekte, açlık insülin testini ise değerlendirmeye dahil etmemektedirler.

    Canan hoca yıllardır ısrarla herkesten açlık insülin seviyelerine baktırmalarını istiyor.

    Diyor ki “İnsülin seviyesi en önemli göstergedir. Herkes 12 saatlik açlıktan sonra kan insülinine baktırsın. Kan insülini 5 olacak, 6-7 dahi olsa moleküler yani hücresel düzeyde hastalık başlamış demektir.”

    Sağlıklı doğal beslenmeden uzaklaşılması ve bunu takiben insülin seviyesinin 5’in üzerine çıkması bir yerde bağışıklık sisteminin zayıflamaya başlaması demek.

    Prof.Karatay’a göre “Virüs, hücre içerisine girer, hücrenin içindeki matereleri kullanır büyür hücreyi parçalar. Hücrenin içine girebilmesi için hücrenin kapıları açılması lazım. Zayıf bir hücrede kapılar açılır. Sağlıklı bir hücrede ise kapılar kale kapısı gibi sağlamdır, açılmaz ve hastalanmayız.”

    O yüzden merak ediyorum ki acaba covid-19 teşhisi konan, HASTALIĞI HAFİF YA DA AĞIR GEÇİREN KİŞİLERİN KANLARINDA İNSÜLİN SEVİYELERİNE BAKILIYOR MU/BAKILDI MI?

    Dünyada ve ülkemizde bu yönde bir araştırma yapılıyor mu/yapıldı mı?

    Sağlık Bakanlığımız vatandaşlarımızı rutin olarak bilgilendirirken, hastalığına yakalananların hangi yaşta olduğu, hangi kronik hastalığı olduğu v.b. bazı istatistiki bilgileri veriyor.

    İnsülin seviyesi konusunun da,
    araştırmaya değer istatistiki bir konu olup olmadığını merak ediyorum.

    Çünkü gösterildi ki, dünya üzerinde her ırktan, her milletten 100 yaşını geçen insanların ortak özelliği insülin seviyelerinin 5’in altında olması. Bu onların güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduklarını, vücutlarının dirençli, güçlü olduğunu gösteriyor. Bu bize kelle paça olayını yani doğal beslenmeyi küçümsememiz gerektiğini gösteriyor.

    Tabii ki virüsle mücadelede sadece insülin seviyesi baz alınır, mutlak koruyucudur denemez. Çünkü Prof.Karatay’ın dediği gibi uzayın derinlikleri nasıl bir muamma ise insan vücudunun da hala keşfedilecek pek çok yönü var.

    Organizmamız için stres yükümüz, kaygı durumumuz, bağırsak mikrobiyatımızın durumu, sigara, alkol alışkanlığımız gibi birçok etken birbiriyle ilintilidir.

    Sonuç olarak Canan hocanın her zaman üzerinde durduğu insülin konusuna dönersek; covid-19 teşhisi konan, hastalığı hafif ya da ağır geçiren kişilerin insülin seviyeleri istatistiği merak uyandırıyor?

    Acaba insülin seviyeleri 5’in üzerinde olanlar covid-19 virüsüne karşı daha mı savunmasızlar?

    Bunu da ancak istatistikleri gördükten sonra varacağımız kanıya bakarak söyleyebiliriz.

  3. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    Yazıya ilave…

    COVID-19 VE İNSÜLİN

    Tarihte insanoğlu kendini korumak için kaleler inşa etmiş, savaşlarda üzerine zırhlı elbiseler giymiş. Bütün bunları hep KORUYUCU BİR KALKAN olarak kullanmış.

    İnsan vücudunun biyolojik olarak EN ÖNEMLİ KORUYUCU KALKANI ise GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİDİR.

    Canan Efendigil Karatay hocanın yıllardır dile getirdiği bir tezi var. Master hormon insülin yüksekliğinin vücutta sebep olduğu inflamasyon ve bunun sonucu ortaya çıkan kronik hastalıklar.

    Covid-19’a enfekte ağır hastaların bir veya birden çok kronik hastalığa sahip oldukları açıklandığına göre, kronik hastalığa sebep olan YÜKSEK İNSÜLİNİN önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

    Birbirini tetikleme sırasıyla,

    YÜKSEK ŞEKER > YÜKSEK İNSÜLİN > İNFLAMASYON > KRONİK HASTALIK > ZAYIFLAMIŞ BAĞIŞIKLIK

    sarmalına düşmememiz gerekiyor.

    Bu sarmalda en kilit aşama olan İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ sağlığımız için en büyük risk faktörü.

    Bu riski değerlendirecek testler vardır.

    Genelde hekimlerimiz teşhislerinde sadece açlık glukoz ve hbA1c testlerine bakarak karar vermekte, bu testlerin sonuçları normal ise bunu yeterli görmekte, açlık insülin testini ise değerlendirmeye dahil etmemektedirler.

    Canan KARATAY hoca yıllardır ısrarla herkesten açlık insülin seviyelerine baktırmalarını istiyor.

    Diyor ki “İnsülin seviyesi en önemli göstergedir. Herkes 12 saatlik açlıktan sonra kan insülinine baktırsın. Kan insülini 5 olacak, 6-7 dahi olsa moleküler yani hücresel düzeyde hastalık başlamış demektir.”

    Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA hocanın dediği gibi adam gibi beslenmeden, sağlıklı doğal beslenmeden uzaklaşılması ve bunu takiben insülin seviyesinin 5’in üzerine çıkması bir yerde bağışıklık sisteminin zayıflamaya başlaması demek.

    Prof.Karatay’a göre “Virüs, hücre içerisine girer, hücrenin içindeki matereleri kullanır büyür hücreyi parçalar. Hücrenin içine girebilmesi için hücrenin kapılarının açılması lazım. Zayıf bir hücrede kapılar açılır. Sağlıklı bir hücrede ise kapılar kale kapısı gibi sağlamdır, açılmaz ve hastalanmayız.”

    O yüzden merak ediyorum ki acaba covid-19 teşhisi konan, HASTALIĞI HAFİF YA DA AĞIR GEÇİREN KİŞİLERİN KANLARINDA İNSÜLİN SEVİYELERİNE BAKILIYOR MU/BAKILDI MI?

    Dünyada ve ülkemizde bu yönde bir araştırma yapılıyor mu/yapıldı mı?

    Sağlık Bakanlığımız vatandaşlarımızı rutin olarak bilgilendirirken, bu hastalığa yakalananların hangi yaşta olduğu, hangi kronik hastalığı olduğu v.b. bazı istatistiki bilgileri veriyor.

    İnsülin seviyesi konusunun da,
    araştırmaya değer istatistiki bir konu olup olmadığını merak ediyorum.

    Çünkü gösterildi ki, dünya üzerinde her ırktan, her milletten 100 yaşını geçen insanların ortak özelliği insülin seviyelerinin 5’in altında olması. Bu onların güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduklarını, vücutlarının dirençli, güçlü olduğunu gösteriyor.

    Bu bize Prof.Karatay’ın (bazı meslektaşlarınca garipsenen) kelle paça olayının yani doğal beslenmenin küçümsenmemesi gerektiğini gösteriyor.

    Tabii ki virüsle mücadelede sadece insülin seviyesi baz alınır, mutlak koruyucudur denemez.
    Tabii ki bulaşıcı hastalıkların kendine özgü özellikleri gözardı edilmesin.

    Prof.Karatay’ın dediği gibi uzayın derinlikleri nasıl bir muamma ise insan vücudunun da hala keşfedilecek pek çok yönü var.

    Organizmamız için;
    – stres yükümüz,
    – kaygı durumumuz,
    – bağırsak mikrobiyatımızın durumu,
    – sigara, alkol alışkanlığımız,
    – D vitamini, B12 vitamini seviyemiz,
    – Temiz hava, temiz suya erişimimiz,
    – Pestisit kalıntısı içermeyen yiyeceklere erişimimiz,
    gibi birçok etken birbiriyle ilintilidir ve bunlar da insülin seviyesi gibi bağışıklık sistemi için etkendir.

    Sonuç olarak Canan hocanın her zaman üzerinde durduğu insülin konusuna dönersek; covid-19 teşhisi konan, hastalığı hafif ya da ağır geçiren kişilerin insülin seviyeleri istatistiği merak uyandırıyor?

    Bu zamanda yapılacak araştırmalarla, bu virüse maruz kalanlardan hastalığı ağır geçirenlerin, hafif geçirenlerin ne gibi fiziksel, ruhsal özelliklere sahip oldukları öğrenilecektir.

    ACABA İNSÜLİN SEVİYELERİ 5’İN ÜZERİNDE OLANLAR COVİD-19 VİRÜSÜNE KARŞI DAHA MI SAVUNMASIZLAR?

    Tabii ki bunu da ancak istatistikleri gördükten sonra varacağımız kanıya bakarak söyleyebiliriz.

    Buradan çıkaracağımız sonuç, bugün maalesef tedavi için kullanılamayacak.

    Ancak bundan sonra ortaya çıkacak hastalık, salgın ve pandemilere hazırlanmak üzere insanlara yol gösterici olacaktır.

    İnsanlar; güçlü bağışıklık sistemi için, kronik hastalıklardan korunma için diğer etkenlerin yanında öncelikle insülinlerini zıplatmamayı öğrenecek, 5’in altında tutmaya çalışacaklardır.

    Böyle bir çalışma yapılabilirse, bu bilgiler gelecek nesillere Prof.Karatay’ın bir aktarımı olacaktır.

    Not : Bu yazı Covid-19 konusuna bir yönüyle bakmak için kaleme alınmıştır.

Siz de yorumunuzu paylaşın: