AKLINIZI BAŞINIZA ALIN, GIDA TAKVİYESİ TÜCCARLARININ OYUNUNA ÂLET OLMAYIN
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Merhaba hocam öncelikle verdiğiniz bilgilerden çok faydalanıyoruz Allah razı olsun çok teşekkürler sağ olun. Tabi çok yoğun çalışıyorsunuzdur. Binlerce insandan sorular geliyordur. Olur da vaktiniz olduğunda danıştığım konuda bilgi verirseniz çok sevinirim.
Danışmak istediklerim Sağlıklı Yaşıyoruz grubunu takip eden biri olarak kan tahlillerimi yaptıraraktan şu gıda takviyelerini kullanıyorum.
4 Kapsül Omega 3 Kapsül, D vit değerini (80-100 bareminde tutacak şekilde 1,5 ayda bir iğne, B 12 vit.800 değerinde tutacak şekilde Dodex1.5 ayda bir iğne, günde 1 adet cqenzim antioksidan, günde 1 adet K vitamini, magnezyum değerini 2.00-2.50 değerini tutacak şekilde günde 1 adet magnezyum pastil, 1 adet K2 vitamini , günde 1 adet bioflor şase probiyotik, günde 2 su bardağı yemeklerden önce kombuçay, son olarak saç dökülmesini azaltan hairpharmanın tabletinden 1 adet kullanıyorum.
Sizce bunları bu şekilde kullanmam doğru mu? 37 Yaşındayım 3 yıldır kullanıyorum.1999 yılından beri kullandığım antideprasanlara çok şükür veda ettim bu uygulamayla. Çok sağ olun Hocam. Allah gönlünüze göre versin.
Davul tozu, minare gölgesi olmadan sağlıklı hayat olmaz
Bu kadar az hap ve iğne ile sağlıklı olmak mümkün değil, kendinizi kandırmayın.
Resimde gördüğünüz kişi gibi tabağınızda yemek yerine sadece haplar bulunmalı ki sağlık yaşayabilmeniz mümkün olsun.
Zerdeçal, brokoli, maydanoz, propolise, kedi otu otu ve probiyotik hapları da sofranızda mutlaka bulunmalı.
En önemli eksiğiniz ise davul tozu ve minare gölgesi kullanmamanız.
Gelelim neticeye
Sağlık Bakanlığı’ nın bu gıda takviyeleri meselesine acilen müdahil olması ve insanların bunlara boş yere para harcamalarına dur demesi gerekiyor.
Bunları iyi niyetle tavsiye eden doktorlara da “aklınızı başınıza alın, gıda takviyesi tüccarlarının oyununa âlet olmayın” diyorum.
Bana sorsalar “alayını yasaklayın” sadece eczanelerde reçete ile satılmasına müsaade edin derim.
***
EK 1 (17.12.2022): Sağlık Bakanlığınca takviye edici gıdaların yeterli ve dengeli beslenmenin yerini tutamayacağı, bu ürünlerin ‘kilo verme ya da sigarayı bırakma’ gibi imalarla satışa sunulamayacağı belirtilerek, bu tip beyanlara itibar edilmemesi gerektiği ifade edildi.
Sağlık Bakanlığınca güncellenen Türkiye Beslenme Rehberi’nde (TÜBER-2022) takviye edici gıdaların yeterli ve dengeli beslenmenin yerini tutamayacağı, ayrıca bu ürünlerin “kilo verme, sigarayı bırakma, cinsel performansı artırma” gibi ifade ve imalarla satışa sunulamayacağı belirtilerek, bu tip yanıltıcı beyanlara itibar edilmemesi gerektiği bildirildi.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, ilki 2015’te yayımlanan Türkiye Beslenme Rehberi’ni, Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nın (TBSA-2017) verileri, yurt dışındaki uygulamalar, Türk halkının beslenme alışkanlıklarını dikkate alarak güncelledi.
Üniversitelerin beslenme ve diyetetik bölümlerinden akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla hazırlanan yeni rehberde, bir öncekinden farklı olarak, fermente besinler (prebiyotik/probiyotik), besin destekleri, hazır öğünler, popüler diyetler, besin eliminasyon diyetleri ve sürdürülebilir beslenme gibi konularda güncel öneriler de yer aldı.
Buna göre, son yıllarda özellikle bağırsak mikrobiyatasının insan sağlığına etkilerinin anlaşılması ve “probiyotik” kavramının gelişmesi, fermente besinlere ilgiyi de artırdı.
Yoğurt, kefir, bazı peynir türleri, sirke, zeytin, ekmek gibi ürünleri içine alan fermente besinler, besinin raf ömrünü uzatmasının yanında sindirimi artırması, toksik maddeleri etkisizleştirmesi, besindeki alerjenlerin azaltılması ve vitaminler açısından besin kalitesini artırma gibi olumlu özellikler taşıyor.
Ancak bu ürünler, farklı fermantasyon koşullarında yapıldığı için hepsinden aynı sağlık etkilerinin beklenmemesi gerekiyor.
“En çok vitamin ve mineraller tercih ediliyor”
Besin desteklerine ilişkin yeni bir bölümün oluşturulduğu rehberde, TBSA-2017 sonuçlarına göre, Türkiye’de takviye edici gıda olarak en çok vitamin ve minerallerin tercih edildiği, 15 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 9,9’unun bu ürünleri kullandığı bildirildi.
Rehberde, takviye edici gıdalardan çeşitli nedenlerle vitamin, mineral gereksinimlerinin karşılanamadığı durumlarda yararlanılabileceği ama bu ürünlerin asla yeterli, dengeli beslenmenin yerini tutamayacağı ve ilaç olmadıkları vurgulandı.
Takviye edici gıdalarda 4-10 yaş ve 11 yaş üzeri bireyler için vitamin, mineral ve formlarının günlük maksimum limitlerinin “Türk Gıda Kodeksi Takviye edici Gıdalar Tebliği” ile düzenlendiği anımsatılan rehberde, “Takviye edici gıdalarda bulunan vitamin veya minerallerin etken madde olarak belirtilebilmesi için günlük alınması gereken beslenme referans değerinin en az yüzde 15’ini karşılaması gerekmektedir. 4-10 yaş grubu çocuklar için ise bu değerin yarısı alınmaktadır. Takviye edici gıdalarda bulunan vitamin ve minerallerin günlük alımları belirlenmiş maksimum limitlerin üzerinde olmamalıdır.” bilgisi paylaşıldı.
“Yanıltıcı beyanlara itibar etmeyin”
Hamile ve emziren kadınların, kronik hastalığı olan veya ilaç kullanan kişilerin takviye edici gıda kullanmadan önce doktorlarına danışmaları, bu ürünlerin etiketlerinde hangi yaş grubuna uygun olduğu gibi bilgilere dikkat edilmesi gerektiği aktarılarak, şu uyarılarda bulunuldu:
“Takviye edici gıdaların vücut ağırlık kaybı ya da artışı üzerinde etkili olduğu, boy uzamasına yardımcı olduğu, cinsel performansı arttırdığı, sigarayı bırakmayı sağladığı gibi ifadeler veya imalarla satışa sunulması yasal düzenlemelere aykırıdır. Tüketiciler bu tip yanıltıcı beyanlara itibar etmemelidir.”
Ketojenik, aralıklı açlık, eliminasyon diyetlerine dikkat
Sürdürülebilir beslenme, sürdürülebilir tarımın ve besin atıklarının azaltılmasının önemine de işaret edilen rehberde, Akdeniz diyetinin hem sürdürülebilir beslenmeye katkısı hem de sağlık açısından faydalarına vurgu yapıldı.
Rehberde sağlıklı vücut ağırlığının korunmasının öneminin yanı sıra “popüler diyetler” olarak ön plana çıkan ketojenik, aralıklı açlık, eliminasyon diyetlerinin oluşturabileceği risklere dikkat çekildi.
Buna göre, zayıflamayla ilgili en çok kullanılan sakıncalı diyetlerin başında karbonhidratın aşırı kısıtlandığı “ketonojenik” diyet geliyor. Hızlı ağırlık kaybı etkisi olan bu diyetler, genellikle kas kaybı ile sonuçlanıyor ve verilen kilolar kısa sürede hızla geri alınıyor. Çok düşük enerjili bu tip diyetler, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, safra taşı oluşumu, saç dökülmesi, hipotansiyon, bazal metabolizmada azalma gibi olumsuz etkilere sebep oluyor.
Yüksek proteinli diyetler, karaciğer ve böbrek sorunlarına yol açabiliyor. Bir veya daha fazla besinin geçici ya da kalıcı olarak diyetten çıkarılmasını içeren “eliminasyon” diyeti ise yetersiz beslenmeden kaynaklı ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor.
Belirli bir zaman diliminde aç kalmayı, belirli bir zaman diliminde ise besin almayı kapsayan “aralıklı açlık” diyeti de sürdürülebilir olmamasının yanında besin öğesi yetersizliğine ve vücutta elektrolit dengesizliklerine yol açabiliyor.
Özellikle diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde sağlıklı ve dengeli beslenme ile düzenli fiziksel aktivite büyük önem taşıyor.
Fiziksel aktivite önerileri
TÜBER-2022’de bir önceki rehberde de yer alan beslenme ve fiziksel aktivite piramidi, sağlıklı beslenme tabağı, yiyeceklerin ideal porsiyonları ve bunların nasıl ölçülebileceği, çocuklar, gençler ve yetişkinlerin yaş ve fiziksel aktivite düzeyine göre besinlerden almaları gereken ortalama enerji gereksinimleri de yer aldı.
Rehberde, Türkiye’de tüm yaş gruplarından yetişkin erkek ve kadınların orta düzeyde aktif bir yaşam sürdüğüne işaret edilerek, her gün 1 saat orta tempolu yürüyüş, 1 saat hafif tempoda dans, 45 dakika yüksek şiddetli aerobik dans, 1 saat bahçe işleri yapmak, 35-40 dakika koşu, iş yerinde mola saatlerinde yürüme gibi egzersiz seçeneklerinden birinin tercih edilebileceği belirtildi.
Ayrıca çocuklar için ekran sürelerinin kısıtlanması ve fiziksel aktivitelerinin artırılması rehberdeki öneriler arasında sıralandı.
***
Sayın hocam, milletin kafasını bu abuk subuk şeylerle öyle bir yıkadılar öyle bir yıkadılar ki insanlar sanki bunları almadıklarında bağışıklıklarının çökeceğini hasta olacaklarını öleceklerini falan sanıyorlar. Şimdi size bu davul tozu ve minare gölgesini nereden alacağız diye soranlar olacaktır. Siz de davul tozu hapı minare gölgesi kapsülü çıkarın vallahi köşe olursunuz köşe. beni de unutmasınız umarım