KANSERİ YENEN MUCİZE İLAÇ MI, YOKSA GIDA TAKVİYESİ REZALETİ Mİ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Gıda takviyeleri rezaletinde son perde!

Bir doktorun içinde ne olduğunu bilmediği bir karışıma, hiçbir bilimsel araştırmaya ve bilgiye dayanmadan sadece hastaların ifadelerini esas alarak övgüler yağdırması, bu yetmezmiş gibi bir de “mitolojideki ölümsüzlük iksiri ile özdeşleştirmeye” kalkışması kabul edilemez.

Sağlık Bakanlığı ve Tabip Odalarını bu olayı soruşturmaya davet ediyorum.

***

Yakalandığı akciğer kanseri sonrası kendi hazırladığı bitkisel karışımla kanseri yendiğini ileri süren emekli otobüs şoförü, ruhsatını aldığı karışımı diğer kanser hastalarına vermeye başladı.

HAYATA KÜSMEDİ, MÜCADELE ETTİ

2009 yılında kansere yakalanan otobüs firmasından emekli 59 yaşındaki Metin Özçelik’in bir akciğeri alındı. Fakat kanser 2011 yılında diğer akciğerine de sıçradı. Kansere karşı hayata küsmeyen ve kanseri yenmenin yollarını arayan Özçelik, bitkilerden bir karışım oluşturdu. 

DOKTOR, ‘DİĞER HASTALARA DA VERİN’ DEDİ

Karışımı kendi üzerinde deneyen Özçelik, kısa sürede kanseri yenerek sağlığına kavuştu. Bu arada hastadaki iyileşmeyi gören Özçelik’in doktoru Doç. Dr. Şevket Özkaya, bitkisel karışımı öğrenince, karışımı kullanan diğer kanser hastalarıyla da görüştü. Karışımın diğer kanserli hastalarda da olumlu etki yaptığını gören Özkaya, bu karışımın yasal zemine oturtularak diğer hastalara da verilmesinin uygun olacağını düşündü. 

KARIŞIMIN RUHSATINI ALDILAR

Metin Özçelik’le birlikte Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğüne başvuran Doç. Dr. Şevket Özkaya, “D.M Healing” adında takviye edici gıda şeklinde karışımın ruhsatını aldı. Takviye edici gıdayı verdikleri ve şu anda takip ettikleri 200 hastanın olduğunu söyleyen Özkaya, karışımın hastalarda olumlu etki yaptığını ileri sürdü. Karışımın lösemi hariç bütün kanser türlerinde uygulanabildiğini ifade eden Özçelik, hiçbir olumsuz geri dönüş almadığını söyledi. Bu gıda takviyesini kullanan kanserli hastalar ise bu ilaçla tanıştıktan sonra hastalıklarında gözle görülür bir iyileşme olduğunu belirtti.

12 BİTKİDEN OLUŞAN MUCİZE

2009 Şubat’ta kendisine akciğer kanseri teşhisi konulduğunu belirten Metin Özçelik, “Kanser olduğumu öğrendiğimde bütün dünya alt üst oldu. Hayat bitti bir anda. Ama ben teslim olmadım. Sağ akciğerim komple alındı. 2011’de sol akciğerimde de sorun çıktı. O zamana kadar kendime 12 bitkiden oluşan bir karışım hazırlamıştım. Bu karışıma 2011’de 6 bitki daha ekledim. Bu bitkiler ender bulunan ve bazılarını da yurt dışından getirdiğim bitkiler. Bu bitkileri karıştırarak kullanmaya başladım. Kısa süre sonra sol akciğerdeki sorunun tamamen gittiğini Doç. Dr. Şevket Özkaya bana söyledi. 2013’e kadar kimseye vermedim, sadece kendim kullandım. Sonra yüzlerce insana verdim bunu. Bu karışımı verirken hiç kimseye bir umut vaat etmedim. Bir iddiada asla bulunmadım ama şuana kadar bana hiç olumsuz dönen olmadı” dedi.

FORMÜLÜ KAFASINA YAZMIŞ!..

Karışımın formülünün kendisinde saklı olduğunu belirten Özçelik, “Formül kafamda yazılı. Kızım kimyager. Yanımda çalışıyor. Formülün yarısını da o biliyor. Tamamını benden başka kimse bilmiyor. Bu karışımı kullanıp da bana olumsuz dönen olmadı. Ama herkese kesinlikle iyi gelecektir diye bir iddiam da yok. Bu karışımın ruhsatını almak için Şevket Bey beni teşvik etti. Ruhsatını aldık. Üremini burada yapıyorum. Fiyatı 200 TL’dir. Hiçbir yerde hiçbir şubemiz yoktur. Hiçbir yetkili satıcımız da yoktur. Bunu almak isteyen insan direkt benden alması gerekiyor. Kargoyla da kendilerine gönderebilirim” diye konuştu.

‘ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ’ GİBİ!..

İnsanların kanser olduktan sonra çeşitli çareler aradığını söyleyen Doç. Dr. Şevket Özkaya, “Metin ağabey de bu hastalardan biriydi. 2007’den beri kendisini tanıyorum. Metin ağabeyin yaptığı takviye edici gıdayı kullanan hastalarla tek tek görüştük. Gerçekten işe yaradığını gördük. Özellikle kemoterapisi bitmiş, artık yapacak bir şeyi olmayan hastaların genel durumunu düzelttiğini; daha umutlu bir şekilde yaşadığını gördük. Kemoterapi alıp da bu takviye ilacı kullanan kişiler kemoterapinin etkilerini daha az görüyorlar. Bunun üzerine yakın çevrede araştırmasını yaptık. Hastaların bunu kullandığı için bunu yasal bir zemine oturtmak istedik. İçerisindeki maddelerin zararlı olup olmadığını öğrenmek için Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğüne başvurduk. İçerisindeki maddelerin insan sağlığına zararı olmadığını ve bunun kullanılabileceğinin onayını aldıktan sonra üretime geçildi. Şu an Samsun ve civarında bunu 200 kişi kullanıyor. Çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Hastalarımız da kullandıkça daha iyi oluyorlar. Mitolojide ölümsüzlük iksiri diye bir şey var. Bunun da vücutta ne yaptığını bilmiyoruz ama iyi geldiğini biliyoruz” diye konuştu. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Şevket Özkaya da ilaca onay verdi.

METİN BURMA DA KULLANMIŞ!

Eski Atakum Belediye Başkanı Metin Burma’nın annesi de bu gıda takviyesini kullanmış. Konuyla ilgili açıklama yapan Metin Burma, “Anneme karaciğer ve pankreas teşhisi konulmuştu. Hastanede tedavisine başlandı. Şevket Bey ve Metin Beyi önceden de tanıyordum. Metin Bey başından geçen hastalığı anlattı. Gıda takviyesi bu ilaçtan bahsetti. Biz de kendisine güvendiğimiz için ilacı denedik. Sonuçta doktorların 6-10 ay ömür biçtikleri annem 2,5 yıl daha yaşadı. Kanserle ilgili o acı tabloyu yaşamadı. Acı çekmedi. Annem sonuçta kanserin acı sonuçlarıyla ölmedi. Kalp yetmezliğinden 87 yaşında vefat etti. Ben bilim adamı değilim. Bilimsel boyutunu bilemem. Ama biz bunun fayda verdiğini düşündük. Sonuçta doktorların 6 ile 10 ay arası yaşayacak dedikleri annem kanserin yıkıcı etkisini görmeden, acı çekmeden 2,5 yıl yaşadı” dedi.

Kaynak: http://www.samsunhaber.tc/samsun-haber/samsun-da-kanseri-yenen-mucize-ilac-h736514.html

***

EK 1 (17.12.2022): Sağlık Bakanlığınca takviye edici gıdaların yeterli ve dengeli beslenmenin yerini tutamayacağı, bu ürünlerin ‘kilo verme ya da sigarayı bırakma’ gibi imalarla satışa sunulamayacağı belirtilerek, bu tip beyanlara itibar edilmemesi gerektiği ifade edildi.

Sağlık Bakanlığınca güncellenen Türkiye Beslenme Rehberi’nde (TÜBER-2022) takviye edici gıdaların yeterli ve dengeli beslenmenin yerini tutamayacağı, ayrıca bu ürünlerin “kilo verme, sigarayı bırakma, cinsel performansı artırma” gibi ifade ve imalarla satışa sunulamayacağı belirtilerek, bu tip yanıltıcı beyanlara itibar edilmemesi gerektiği bildirildi.

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, ilki 2015’te yayımlanan Türkiye Beslenme Rehberi’ni, Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’nın (TBSA-2017) verileri, yurt dışındaki uygulamalar, Türk halkının beslenme alışkanlıklarını dikkate alarak güncelledi.

Üniversitelerin beslenme ve diyetetik bölümlerinden akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla hazırlanan yeni rehberde, bir öncekinden farklı olarak, fermente besinler (prebiyotik/probiyotik), besin destekleri, hazır öğünler, popüler diyetler, besin eliminasyon diyetleri ve sürdürülebilir beslenme gibi konularda güncel öneriler de yer aldı.

Buna göre, son yıllarda özellikle bağırsak mikrobiyatasının insan sağlığına etkilerinin anlaşılması ve “probiyotik” kavramının gelişmesi, fermente besinlere ilgiyi de artırdı.

Yoğurt, kefir, bazı peynir türleri, sirke, zeytin, ekmek gibi ürünleri içine alan fermente besinler, besinin raf ömrünü uzatmasının yanında sindirimi artırması, toksik maddeleri etkisizleştirmesi, besindeki alerjenlerin azaltılması ve vitaminler açısından besin kalitesini artırma gibi olumlu özellikler taşıyor.

Ancak bu ürünler, farklı fermantasyon koşullarında yapıldığı için hepsinden aynı sağlık etkilerinin beklenmemesi gerekiyor.

“En çok vitamin ve mineraller tercih ediliyor”

Besin desteklerine ilişkin yeni bir bölümün oluşturulduğu rehberde, TBSA-2017 sonuçlarına göre, Türkiye’de takviye edici gıda olarak en çok vitamin ve minerallerin tercih edildiği, 15 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 9,9’unun bu ürünleri kullandığı bildirildi.

Rehberde, takviye edici gıdalardan çeşitli nedenlerle vitamin, mineral gereksinimlerinin karşılanamadığı durumlarda yararlanılabileceği ama bu ürünlerin asla yeterli, dengeli beslenmenin yerini tutamayacağı ve ilaç olmadıkları vurgulandı.

Takviye edici gıdalarda 4-10 yaş ve 11 yaş üzeri bireyler için vitamin, mineral ve formlarının günlük maksimum limitlerinin “Türk Gıda Kodeksi Takviye edici Gıdalar Tebliği” ile düzenlendiği anımsatılan rehberde, “Takviye edici gıdalarda bulunan vitamin veya minerallerin etken madde olarak belirtilebilmesi için günlük alınması gereken beslenme referans değerinin en az yüzde 15’ini karşılaması gerekmektedir. 4-10 yaş grubu çocuklar için ise bu değerin yarısı alınmaktadır. Takviye edici gıdalarda bulunan vitamin ve minerallerin günlük alımları belirlenmiş maksimum limitlerin üzerinde olmamalıdır.” bilgisi paylaşıldı.

“Yanıltıcı beyanlara itibar etmeyin”

Hamile ve emziren kadınların, kronik hastalığı olan veya ilaç kullanan kişilerin takviye edici gıda kullanmadan önce doktorlarına danışmaları, bu ürünlerin etiketlerinde hangi yaş grubuna uygun olduğu gibi bilgilere dikkat edilmesi gerektiği aktarılarak, şu uyarılarda bulunuldu:

“Takviye edici gıdaların vücut ağırlık kaybı ya da artışı üzerinde etkili olduğu, boy uzamasına yardımcı olduğu, cinsel performansı arttırdığı, sigarayı bırakmayı sağladığı gibi ifadeler veya imalarla satışa sunulması yasal düzenlemelere aykırıdır. Tüketiciler bu tip yanıltıcı beyanlara itibar etmemelidir.”

Ketojenik, aralıklı açlık, eliminasyon diyetlerine dikkat

Sürdürülebilir beslenme, sürdürülebilir tarımın ve besin atıklarının azaltılmasının önemine de işaret edilen rehberde, Akdeniz diyetinin hem sürdürülebilir beslenmeye katkısı hem de sağlık açısından faydalarına vurgu yapıldı.

Rehberde sağlıklı vücut ağırlığının korunmasının öneminin yanı sıra “popüler diyetler” olarak ön plana çıkan ketojenik, aralıklı açlık, eliminasyon diyetlerinin oluşturabileceği risklere dikkat çekildi.

Buna göre, zayıflamayla ilgili en çok kullanılan sakıncalı diyetlerin başında karbonhidratın aşırı kısıtlandığı “ketonojenik” diyet geliyor. Hızlı ağırlık kaybı etkisi olan bu diyetler, genellikle kas kaybı ile sonuçlanıyor ve verilen kilolar kısa sürede hızla geri alınıyor. Çok düşük enerjili bu tip diyetler, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, safra taşı oluşumu, saç dökülmesi, hipotansiyon, bazal metabolizmada azalma gibi olumsuz etkilere sebep oluyor.

Yüksek proteinli diyetler, karaciğer ve böbrek sorunlarına yol açabiliyor. Bir veya daha fazla besinin geçici ya da kalıcı olarak diyetten çıkarılmasını içeren “eliminasyon” diyeti ise yetersiz beslenmeden kaynaklı ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor.

Belirli bir zaman diliminde aç kalmayı, belirli bir zaman diliminde ise besin almayı kapsayan “aralıklı açlık” diyeti de sürdürülebilir olmamasının yanında besin öğesi yetersizliğine ve vücutta elektrolit dengesizliklerine yol açabiliyor.

Özellikle diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde sağlıklı ve dengeli beslenme ile düzenli fiziksel aktivite büyük önem taşıyor.

Fiziksel aktivite önerileri

TÜBER-2022’de bir önceki rehberde de yer alan beslenme ve fiziksel aktivite piramidi, sağlıklı beslenme tabağı, yiyeceklerin ideal porsiyonları ve bunların nasıl ölçülebileceği, çocuklar, gençler ve yetişkinlerin yaş ve fiziksel aktivite düzeyine göre besinlerden almaları gereken ortalama enerji gereksinimleri de yer aldı.

Rehberde, Türkiye’de tüm yaş gruplarından yetişkin erkek ve kadınların orta düzeyde aktif bir yaşam sürdüğüne işaret edilerek, her gün 1 saat orta tempolu yürüyüş, 1 saat hafif tempoda dans, 45 dakika yüksek şiddetli aerobik dans, 1 saat bahçe işleri yapmak, 35-40 dakika koşu, iş yerinde mola saatlerinde yürüme gibi egzersiz seçeneklerinden birinin tercih edilebileceği belirtildi.

Ayrıca çocuklar için ekran sürelerinin kısıtlanması ve fiziksel aktivitelerinin artırılması rehberdeki öneriler arasında sıralandı.

Kaynak: https://medimagazin.com.tr/guncel/saglik-bakanligindan-takviye-edici-gida-uyarisi-bu-beyanlara-itibar-etmeyin-103244

***

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. OSMAN YORGUN dedi ki:

    Sayın Küçükusta,

    Babam ve annem kısa aralıklarla kansere yakalandı.Babamda akciğer kanseri vardı ve metastaz yapıp beyine sıçramıştı. Modern tıbbın tüm olanaklarını kullandık; ameliyat oldu. Beyindeki tümör alındıktan sonra akciğerdeki kitle içinde tedavi görmesi planlandı. Bu arada bende yukarıdaki ürünlere benzer bir ürün grubunu üreten(propolis, zeytin yaprağı ekstarı vs)bir kişiden ürünler aldım. Babam bunları düzenli olarak 3 ay kullandı. 3 ay süresince sadece beyine yönelik radyoterapi gördü.akciğer kanserine yönelik bir tedavi başka sorunların varlığı nedeniyle yapılamamıştı ama dediğim gibi planlaması vardı doktorumuzun. Sizin her seferinde olumsuz baktığınız bu ürünleri 3 ay kullanan babam; akciğer kanserinin tedavisne başlanacağı tarihte tüm doktorlarını adeta ŞOK etti. Çünkü tümörden en ufak bir kitle dahi kalmamıştı.Şimdi bunu yaşayan insanlar olarak size mi inanalım yoksa yaşadıklarımıza mı?

  2. Harun dedi ki:

    Bütün onkoloji hastaneleri ve bölümleri kapatılmalıdır. Bu doktorlar insanları kemoterapi diye kandırıyorlar. Emekli otobüs şoförü beyefendi lütfen otobüsü tıp fakültelerinin onkoloji bölümlerinin üzerine sürsün ve orada çalışan kim var kim yoksa ezsin geçsin, kendi de onkoloji başkanı olsun. Hastalar kurtulsun.

  3. aybla dedi ki:

    Anneme 4. evre akciğer kanseri teşhisi konuldu bundan tam 1 sene önce ve 1 senedir tedaviyle birlikte bu şurubu kullanıyoruz. Bize o kadar iyi geldi ki, kanser hastası bir kadın yemeden içmeden düşmedi çok şükür ve kitle o kadar küçüldü ki doktorumuz bile şaşkın.Bu mu rezalet Allah aşkına! Lütfen insanları bu tür takviyelere karşı önyargı ile doldurmayın.

Siz de yorumunuzu paylaşın: