UYDURUK-DÜZMECE- SAHTE DOĞRU (!) BİLİNEN HABERLER

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Prof. Dr. Canan Karatay‘ ın yazısı:

Gençliğimde, yazılı basın ve TV haberleri, duruydu, saftı ve de gerçekten GERÇEKLERDİ.

Oysa son zamanlarda, hepimizin gözü önünde, geniş kitlelerin kabullendiği, o kadar çok, uyduruk ve sahte haberlerin bombardımanı altındayız ki…

Nedeni tabii ki halktan yanaşmış gibi algı yaratan, sureti haktan görünen, ama ancak kendi gelirini, kendi cebini düşünen ENDÜSTRİ tabii ki.

HİTLERİN PROPAGANDI BAKANI JOSEPH KOBBLER’İN İBRETLİK SÖZÜ MALUMUMUZ:

‘ÖYLE BÜYÜK BİR YALAN UYDURUN VE DE SIK SIK TEKRARLAYIN Kİ, KİTLELER İNANSIN, KABULLENSİN’

Sonuç: Milyonlarca kişinin kabul edeceği, maalesef GERÇEKLE alakası olmayan, DOĞRU SANILAN (!) haberler.!

HEPİMİZ BİLİYORUZ Kİ, YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR! GERÇEKLER ENİNDE SONUNDA GÜN YÜZÜNE ÇIKACAKTIR. İNANSAK DA İNANMASAK DA, ŞAŞIRSAK DA, ŞAŞIRMASAK DA..

Senelerden beri, gerek tıpta, gerek sağlıklı beslenme ve yaşam biçiminde bir çok haberler yapılmış, sonunda bunların gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıkmıştır.

1. 1930-1940 yılları klasiği, Sigara içmek faydalıdır: ‘SMOKING IS GOOD FOR YOU

2. 1960-1990 yılları klasiği: Şeker sağlığınıza zarar vermez: ‘SUGAR WON’T HARM YOUR HEALTH’.

3. 1950-1960 yıllarından günümüze, 2019’a kadar, ki hala tek bilinen doğru olarak kabul eden hekim ve halkımız bulunmakta: ‘KALP KRİZİ NEDENİ KOLESTEROLDÜR’

Düzmece olan DOĞRU (!) HABERLERİN, özellikle ilaç firmaları, sağlık hizmetleri, fabrikada üretilen YALANCI besin ve içecekleri şemsiyesi altında toplamak mümkün. Bu geniş kapsamın içinde, TEK BİR ORTAK PAYDA bulunmaktadır: KOORDİNE BİR UĞRAŞ İLE, yukarıda adı geçen YALAN ŞEMSİYESİ ALTINDA toplanmış olan, bütün ögelerin TEMİZ OLDUĞUNU yani ZARARLI olmadıklarını haberleştirerek, yazılı ve görsel medyalarda, konferanslarda vs. sürekli olarak yayınlamak.

Ta ki, 2015 yılında bir New York Times muhabiri, şekerli gazlı içecek, üreten meşhur bir firmanın, bilim adamlarına, organizasyonlara, sivil toplum örgütlerine, ‘OBEZİTE EPİDEMİSİ SORUMLUSUNUN ŞEKER OLMADIĞINI YAĞLAR OLDUĞUNU’ açıklamaları, dile getirmeleri için, milyar dolarlar ödediğini, açıklayıncaya kadar.

How the Sugar Industry Shifted Blame to Fat – The New York Times

https://www.nytimes.com/…/how-the-sugar-industry-shifted-…

How the Sugar Industry Shifted Blame to Fat – The New York Times

https://www.nytimes.com/…/how-the-sugar-industry-shifted-… The sugar industry paid Harvard scientists $50,000 in the 1960s to …

https://www.thevintagenews.com/2018/01/…/sugar-industry/

The sugar industry paid Harvard scientists $50,000 in the 1960s to blame fat for the … Nestle, a professor of nutrition, food studies, and public health at New York University. … The Coca-Cola corporation contributed millions of dollars to … soda and obesity, according to a 2015 report in the New York Times. Sugar Association – Wikipedia https://en.wikipedia.org/wiki/Sugar_Association

The Sugar Association is a trade association for the sugar industry in the United States. … Three Harvard University scientists including D. Mark Hegsted, later a USDA … This earlier New York Times report also noted that “a review of beverage … in the journal PLOS Medicine, found that those funded by Coca-Cola, PepsiCo,

SENELERDEN BERİ YAYGIN OLARAK İŞLENEN BU UYDURULMUŞ-DÜZMECE –DOĞRU (!)-HABERLERİN SONUCU NE GİBİ GELİŞMELER ORTAYA ÇIKTI BİR GÖZ ATALIM:

1. GIDA ENDÜSTRİSİ de bu haberlerin üzerine canla başla atladı! Binlerce çeşit AZ YAĞLI, DÜŞÜK YAĞLI gıdalar üretilip piyasaya sürüldü.

2. KAN KOLESTEROLÜNÜ düşürmek amacıyla milyar dolarlık STATİN grubu ilaçlar üretildi. $29 Billion Reasons to Lie about Cholesterol by Justin Smith. https://www.finlandiahealthstore.com/29-billion-reasons-to-l…

3. Bütün Dünyada her türlü yemek ve kutlamalarda: ŞEKERLİ KAZLI İÇECEKLER SEL GİBİ AKTI. İKİ-ÜÇ YAŞINDAKİ BEBELERİN DOĞUM GÜNLERİNDE BU İÇECEKLER KULLANILDI. Ne yazıktır ki, ÜLKEMİZDE GEBELİĞİN ALTINCI AYINDA, GÜVENİLİR BİR TEST DAHİ OLMADIĞI HALDE, OLMADIĞI BİLİNEN, ŞEKER YÜKLEME TESTİ UYGULAMALARINDA, KUTU OLARAK BU İÇECEKLER KULLANILMAYA BAŞLANDI (!). ‘NE ZARARI VAR Kİ? ZARARI HENÜZ GÖSTERİLMEMİŞTİR’, ALGISI İLERİ SÜRÜLEREK.

Yukarıda saydığımız, zararlı üretim maddeleri ve zararlı uygulamalar hep zararsızdır, denilerek AKLANMIŞ VE TEMİZLENMİŞTİR. ANA SÜTÜ GİBİ AKLANMIŞLARDIR.

Avustralya’lı olan Prof. Rob Moodie, uygulanmakta olan TEMİZLİK İŞLERİNİ (!), incelemiş ve şu sonuçları elde etmiştir.

pure white and deadly ile ilgili görsel sonucu

SIRASI İLE GÖRELİM BAKALIM, BİZE DE AŞİNA GELİYOR MU?

1. BİLİME SALDIRI: ‘Aykırı görüşlü olan, Bilimsel çalışmalar düzgün yapılmamıştır, bu bilimsel çalışmalara güvenemeyiz. Ürünleri kötüleyen bilgiler saklansın, gizlensin’ Kendi görüşümüzü destekleyen çalışmalara finans kaynağı sağlamak gerekiyor.

2. BİLİM ADAMLARINA SALDIRI: ‘Üretilen malzemenin zararlı olduğunu, faydalı olmadığını ileri süren bilim adamlarına saldırın, onların genel halk kitleleri önünden güvenirliklerinin, yitirilmesini sağlayın. Onları mümkün olduğu kadar susturmaya çalışın’.

3. TÜM TOPLUMU ETKİSİ ALTINA ALACAK ORGANİZASYONLAR ÜRETİN: ‘Halk konferansları düzenleyin, bilimsel toplantılar yapın, çeşitli çalışma gruplarını finanse edin. El kitapçıkları ve renkli boyalı broşürlerle, aktif sosyal medya ile (DOĞRU !) haberlerin geniş kitlelere yayılmasını sağlayın’.

4. DOĞRU OLMAYAN UYDURUK TARTIŞMALAR İCAT EDİN, yani (MANUFACTURE FALSE DEBATES): ‘create the impression there is a controversy’ YANİ FİKİRLERDE UYUŞMAZLIK OLDUĞU ALGISINI YAYIN! Bu şekilde, zararlı olan üretim malzemelerden, dikkatleri başka yöne çekin. Haber bültenlerini ve habercilerin her tarafa eşit şekilde yer vermesinin gerektiğini dile getirin! Sağlık sorunlarının temelinde, bir çok başka faktörlerin bulunduğunu açıklayıp yaygınlaştırın. ‘ ÖRNEĞİN, OBEZİTENİN TEK NEDENİNİN YALNIZ HAREKETSİZLİK OLDUĞUNU KİTLELERE AÇIKLAYIN VE İNANDIRIN’

5. KONULARI DAĞITIN-BULANDIRMAYA ÇALIŞIN: Örneğin, konunun son derece kompleks olduğuna, ufak tefek , basit yöntemlerle, sorunların düzeltilmesinin, giderilmesinin mümkün olamayacağına kitlelerin inanmalarını sağlayın. ÖRNEĞİN, Çocuk sağlığı ve doğru davranışları için, anne babaların, ailelerin sorumlu olduğunu, hükumetlerin sorumluluğu olmadığını vurgulayın.

6. SPEKÜLASYON YAPILIYOR, ABARTILIYOR, YAPILMIŞ BİR BİLİMSEL ARAŞTIRMA VAR MI DİYE, SORUN VE SAĞLIK PROBLEMLERİNİ KÜÇÜMSEYİN.

7. DIŞ-İNFORMASYON KAMPANYALARINA FİNANSLA DESTEK VERİN: Dış-informasyon kampanyalarının sayısını artırın. Size sempati duyan, ‘Selebreti’, tanınmış kişilerle iş birliği yapın, halkın sempatik ve şirin bulduğu, sevdiği kişilerle iş birliği yapın.

ONLARIN HALK KİTLELERİNE SESLENMELERİNİ SAĞLAYIN !

8. POLİTİK AJANDAYI ETKİLEYİN: ‘Influence the political agenda). Siyasi partilere finans yardımı yapın, çeşitli lobilere finans yardımı yapın. Toplumu etkileyecek düzeyde olan tanınmış eski siyasileri de ajandanız için kullanın.

1970 yıllarından beri, bu şekildeki taktikler, şekerli gazlı içecekleri üreten TÜM firmalar tarafından kullanılmıştır ve KULLANILMAKTADIR!.

İlgili resim

1970 yılından beri, toplumda mantar gibi artan en ciddi sağlık sorunu olan OBEZİTENİN SEBEBİ ŞEKERLER, ŞEKERLİ GAZLI İÇECEKLER değil de, KOLESTEROL VE YAĞLARIN olduğu bilgisini, FİZYOLOG OLAN ANCEL KEYS’in uydurma ve tamamen saptırılan, manupüle edilen, özenle elle seçilmiş sonuçlara dayanarak kitlelere aşılayıp, toplumlara belletip durdular. Toplumları, insanları kandırdılar! Kandırmaya da devam etmekteler. Ancel Keys – Seven Countries Study | The first study to relate diet with …

https://www.sevencountriesstudy.com/…study/…/ancel-keys/

Ancel Keys (1904 – 2004) launched the Seven Countries Study in 1958, after exploratory researchon the relationship between dietary pattern and the …

 

Ancak, 1970’li yıllarda büyük bir problem ortaya çıktı:

Bir İNGİLİZ Profesörü, ‘KOLESTEROL KALP KRİZİ SEBEBİ DEĞİLDİR, KOLESTEROL DAMARLARI TIKAMAZ’ DEDİ. KALP DAMARLARINI TIKAYAN, KALP KRİZİNİN SEBEBİ BEYAZ ŞEKERDİR’ DEDİ.

İNGİLİZ Prof. John Yudkin, 1972 yılında, ARAŞTIRMALARIN SONUCUNU PURE WHİTE and DEADLY adlı kitabında yayınladı !

Gerçek bir bilim adamı olan zavallı, Prof. John Yudkin ‘in SAF BEYAZ ve ÖLDÜRÜCÜ adlı kitabı Penguen yayıncılık tarafından, yayınlandıktan sonra, hayatı kararmaya başladı (!).

Araştırmaları küçümsendi, araştırmaları sürekli olarak, TIP CAMİASI tarafından, alay edildi, karşıt görüşleri içeren, uyduruk araştırmalar finanse edilip yaptırıldı, ve yayınlandı. Üniversitesinden uzaklaştırıldı! Bütün araştırma imkanları elinden alındı, araştırmalarını yürütmesi engellendi. Bilimsel konferansları son dakikalarda iptal edildi ve konuşması istenmedi, konuşturulmadı.

PROF. J. YUTKIN KALBİ KIRIK OLARAK VE SUSTURULMUŞ OLARAK EMEKLİYE AYRILDI.

(8 Ağustos 1910-12 Temmuz 1995)

SONUÇ:

TABİİ Kİ, PROFESÖR JOHN YUTKIN YERDEN GÖĞE KADAR HAKLIYDI.

ONUN BAYRAĞINI ŞİMDİLERDE, KALİFORNİYA ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK HASTALIKLARI VE ENDOKRİNOLOJİ PROFESÖRÜ OLAN, YÜREKLİ BİLİM İNSANI Prof. ROBERT LUSTIG DEVAM ETTİRİYOR.

https://robertlustig.com/processed-food/. View Dr. Robert Lustig’s Powerpoint presentation

PROF. ROBERT LUSTİG, GAZETECİLERE ‘1972 YILINDA, YUDKIN’İN YAZDIKLARININ VE SÖYLEDİKLERİNİN, TÜMÜNÜN GERÇEK VE DOĞRU OLDUĞU KANITLANMIŞTIR’ DEMİŞTİR.

Başta, rahmetli dostumuz gerçek bilim adamı, Prof. Dr. Ahmet Aydın, olmak üzere, rahmetli BİYOLOG MEVLUT DURMUŞ, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ve Prof. Dr. Canan Karatay da, KALP KRİZİNİN SEBEBİ OLARAK KOLESTEROL VE DOĞAL YAĞLAR DEĞİL DE, ŞEKERLİ VE GAZLI İÇECEKLERİN, RAFİNE UNLARIN, RAFİNE KARBONHİDRATLARIN, PAKETLENMİŞ TÜM YİYECEK VE İÇECEKLERDE BULUNAN, MISIR ŞURUBU ŞEKERİ, ÇİN TUZU VE TRANS YAĞLARIN OLDUĞUNU, senelerden beri dile getirmekte, kitaplarında açıklamaktalar.

BİZLERE YOL GÖSTERMİŞ OLAN PROF. DR. AHMET AYDIN’IN GEÇTİĞİMİZ MART AYINDA ÖLÜM YIL DÖNÜMÜYDÜ.

PROF. DR. AHMET AYDIN DA NE YAZIK Kİ, EN VERİMLİ ÇAĞINDA, KALBİ KIRIK OLARAK, ÇOK ERKEN ARAMIZDAN AYRILDI!

NUR İÇİNDE YAT AZİZ DOSTUM, SEVGİLİ KARDEŞİM.

SENDEN DEVİR ALDIĞIMIZ GERÇEK BİLMİN BAYRAĞINI SÜREKLİ OLARAK YÜKSEKLERDE TUTACAĞIZ, EMİN OLASIN.

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    KAPTANIN SEYİR DEFTERİ, YILDIZ TARİHİ 1950

    Uzay yolculuğundaki durağımız dünya gezegeni.

    Ortalık sakin, akut hastalıklar rutin sürerken, kronik hastalıklar henüz yaygınlaşmamış. Sokaklarda her kesimden insanların görünüşleri fit durumda, obez kişilere rastlanılmamakta.

    İlaç kullanılmamış yerli mahsullerden yapılan besleyici değeri yüksek tencere yemekleri beslenmenin ana öğesi. Herkes adam gibi besleniyor.

    KAPTANIN SEYİR DEFTERİNE EK, YILDIZ TARİHİ 2011

    Genel durum ve görünüş :

    Asırlardır devam eden beslenme düzeni değişmiş, GDO’lu besinler, suni tatlandırıcılar, katkı maddeleri, tarım ilaçları ön plana çıkmış durumda.

    Tatlı ve tuzlu çeşit çeşit unlu mamuller, kızartmalar, fast food, şekerli içecekler, transyağ yüklü gıdalar beslenmenin ana öğesi olmuş durumda.

    Bu yeni beslenme tarzı sonucu, obezite bir salgın gibi almış başını gitmiş, otoimmün hastalıklar patlamış, sonu nereye varacağı kestirilemez halde.

    Bu olumsuz gidişe dur demek için bağımsız dört Türk Bilim insanı (Prof. Dr. Ahmet Aydın, Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ve Uz.Biyolog Mevlüt Durmuş) daha önce hiç kimselerin yapamadığı, cesaret dahi edemediği konularda halkın sağlığı adına çıkarsız, hesapsız, onurlu bir çıkış yapmaya karar verirler.

    Ancak diğer hekimler; “onlar 4 kişi biz ise onbinlerce hekimiz” diyerek kendilerinin haklı olduklarını, bu dört kişinin şöhret olmak için bu yola başvurduklarını söylerler.

    2011 Kasım ayında hekimler arasında başlayan hararetli tartışmalar, Kasım’ın sonuna doğru doruk seviyesine ulaşır.

    Yılın birçok günü sıradan geçer. Başlar ve biter… Onlarla ilgili hiçbir şey hatırlanmaz. Birçok günün, hayatın akışına bir etkisi yoktur. O gün, 2 Aralık 2011 Cuma’ydı. Dört bilim insanı tarafından düzenlenen Kolestrolle İlgili Bilimsel Gerçekler konulu basın toplantısı Türk Tıp Tarihine damgasını vurdu. O gün bir milattır.

    Bu toplantı, endüstrilere ve modern tıbba bir başkaldırıdır. Vicdan hekimliğinin temelleri atılmıştır.

    KAPTANIN SEYİR DEFTERİNE EK, YILDIZ TARİHİ 2019

    2011 yılından beri bıkmadan, usanmadan, adeta dillerinde tüy bitercesine, karşılıksız, çıkarsız bir mücadele vererek; basında, TV’lerde, seminerlerde her insanı adeta kendi yakını gibi görerek yalvarırcasına beslenme yanlışlarından ve tuzaklarından döndürmeye gayret gösterdiler.

    En ufak bir menfaat gözetmeksizin insanlarımızı aydınlatmaya çalıştılar. Ezber bozdular, ama ezbere konuşmadılar. 3 ana öğün, 3 ara öğün dayatmasını yıktılar.

    Prof.Karatay : “Tüm dejeneratif hastalıklar KRONİK İNFLAMASYON ile başlar ve devam eder. Dejeneratif hastalıklar, önlenebilir, iyileşebilir hastalıklardır. Başlatmamak elimizdedir! Kesinlikle GENETİK değillerdir.” diyerek herkese basitçe durumu açıkladı.

    Tabii bu arada önlerine hep engeller çıkardılar. En üzücü olanı meslektaşlarından gelen tepkilerdi. Bir meslektaşı örneğin : “3-5 hekimden oluşan bu grup, aslında hekimlik değerlerini azaltarak, hem bilim hem hekim karşıtı bir projeye hizmet ediyor. Halk sağlığı için çalıştıklarını söyleyen bu grup aslında halk sağlığına en büyük zararı veriyor” şeklinde demeç vermişti.

    Ama olsundu. Onlar bir ideal için yola çıkmışlardı. Her tepkiye, her eleştiriye göğüs gerdiler.

    Asla pes etmediler.

    Bugün onların açtığı yoldan yola çıkarak kurulan birçok internet sitesi, sosyal medya sayfaları; sağlık üzerine onların prensiplerini veya benzerlerini takipçilerine aktarıyorlar. Böylece milyonlar bu konular hakkında bilgi sahibi oluyor.

    Herkes içtiği, kullandığı suyun, yediği gıdaların sağlığa uygun olup olmadığını araştırıyor, sorguluyor. Herkes insülin direnci nedir, glisemik indeks nedir öğrendi.

    Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, bunca yapılan emeklerin, çilelerin boşa gitmediğini gösteriyor. Bazı ilaçlar sorgulanıyorsa, bazı gıdalar sorgulanıyorsa bunları onlara borçluyuz.

    İnsanların bir kısmı bencildirler. Genellikle kendi çıkarları için yaşarlar.

    Ancak bazıları vardır ki diğer insanları da düşünürler ve onlar için zamanlarını harcarlar.

    Bugün, Prof.Dr.Canan Efendigil Karatay, Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta, Dr.Yavuz Dizdar gibi ömürlerini karşılıksız çıkarsız halk sağlığına adamış hekimlerimiz her türlü engelleme çabalarına rağmen insanlarımızı aydınlatmaya devam ediyorlar. İyi ki varlar…

    Onlar gelecek nesillerde minnetle hatırlanacaklardır.

    Yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.
    Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin…
    Nazım Hikmet

Siz de yorumunuzu paylaşın: