Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı tarafından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) iş birliğiyle 24-27 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Kongresi başladı.
Emine Erdoğan: “Sağlık bir insanın en büyük sermayesidir”
Açılışta konuşan Emine Erdoğan, geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanının bilimsel bir zemine oturmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan, “Geleneksel tıp uygulamalarının modern tesislerde ehemmiyet sahibi kişilerle gerçekleştirilmesi hayati önem taşıyor. Hem bilimsel dünyasında hem de kamuoyunda bu uygulamaların çağ dışı olduğuna dair yanlış bir anlayış var. Bu kongre gibi bilimsel çabalar bu algının kırılmasını sağlayacak, bu tür uygulamaların, ehil olmayan insanların elinde bir sömürü aracı olmasının önüne geçecektir. Bildiğiniz gibi bu kongrenin ana akım yaklaşımlara bir alternatif olmadığının altı çizilmişti. Çünkü tıp alternatifsiz olarak bir bütündür. İnsanın ruh ve beden sağlığını bütüncül ele almalıdır” dedi.
“Sağlığımız endüstriyelleşmiş diyetlere yenik düşüyor”
“Hayat teknolojik ve bilimsel açından her geçen gün ilerliyor” diyen Emine Erdoğan, “Fakat maalesef bu ilerleme yaşam kalitesi ve insani değerler noktasında kendini gösteremiyor. Etrafımızda birçok insanın kronikleşmiş hastalıkların pençesinde olduğunu görüyoruz. Daha endişeleneceğimiz şey ise bu yaşın düşmesidir” ifadelerini kullandı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sağlığımız endüstriyelleşmiş diyetler konusunda yenik durumdadır. Geleneksel mutfak kültürünü sistematik olarak öldürmektedir. Modern hayatın sağlamış olduğu konfor fiziksel aktiveleri bitirdi. Ulaşım kolaylığı arabayla her yere gitmek ise bedensel aktivitelerimizi kaybetmemize neden oluyor. Ekran bağımlığı gençlerde ortaya çıkıyor. Aşırı alkol aktif pasif sigara içmek ve her yanı çevreleyen kimyasallar ise yaşam tarzı hatalarındandır.
“Yiyip içtiklerimiz gıda değil, kimyasal kokteyller”
Diyabet önlenebilir hastalık kategorisindedir. En basit örneğiyle bundan kurtulmak isteyen kişi fastfoodu bırakması ve tencere yemeklerine dönmesi gerekir. Bu da yemek kültürünü yeniden yorumlamayı ve yaşam tarzını yeniden tasarlamayı gerekli kılar. Fakat ne yazık ki sektöre baktığımızda yiyip içtiklerimizin gıda olmadıkları, kimyasal kokteyllerin olduğu açıktır. Bunu anlamak için paketin içindekiler kısmını okumak yeterlidir.
“Kronik hastalık seyri devam ederse hastalığın pençesinde kıvranacağız”
İnsanları hastalığa iterek sömürmek öyle bir noktaya geldi ki, kozmetikte bile müşteriler hasta olarak nitelendirilmektedir. Sağlık bir insanın en büyük sermayesidir. Ruhun hastalığı hastalık bedene sirayet eder. Bu da insanın düzgün yaşamasının önündeki en büyük engelidir. Dünyanın bozulan hastalık pençesinde şifaya buluşturulması gerekiyor. Kronik hastalıkların seyri devam ederse yaşam, hastalıkların pençesinde kıvrandığımız şeyden başka bir şey olmayacaktır.”
Kaynak: https://www.gidahatti.com/emine-erdogandan-gida-sektoru-icin-sert-cikis-148450/