ASPİRİN REYE SENDROMU MÜNASEBETİ: ENDİŞEYE MAHÂL YOK
Halk arasında KOVİD’ e iyi geldiği söylentisinin yaygınlaşmasıyla birçok insanın aspirin depolamaya başladığını, hatta Bulgar komşularımızın Edirne’ de aspirin bırakmadıklarını okuyoruz (1).
Aspirinin, doktor tavsiyesi olmadan rastgele kullanılması doğru değil çünkü hem KOVİD’ de ne kadar işe yaradığı kesin olarak bilinmiyor hem de ölüme kadar gidebilen çok ciddi yan tesirleri olabilen bir ilaç.
Bu yan tesirlerinden biri de Reye sendromu.
Neredeyse her gün evimize misafir ettiğimiz ve artık kendimize maskelerimiz kadar yakın hissettiğimiz Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da bu riske değinmiş (2).
Ama ne değinmek, vur deyince öldürmüş. Reye Sendromu ile ilgili sözlerini okuyunca ben bile endişeye kapıldım.
Varın siz, KOVİD salgını dolayısıyla zaten korku ve panik içinde olan huzuru kaçmış toplumun hâlini bir tasavvur edin.
İnsanları rastgele aspirin kullanımına karşı ikaz etmek için yapıldığını düşündüğüm ama maksadını hayli aşan bu açıklamada, birçok yanlış ve abartılı bilgi yer alıyor.
Hüsnüniyetle de olsa bir olayın abartılması da küçümsenmesi de yanlıştır.
Her zaman tekrarladığım gibi toplum, korkutularak, tehdit edilerek değil, tam ve doğru bilgilendirilerek, iknâ edilerek doğru yola sevk edilebilir.
Şimdi gelin Reye Sendromu’ nu bir de benden dinleyin de hem doğru bilginin hem de içiniz ferahlasın.
Reye Sendromu nedir?
Reye Sendromu, yağlı karaciğer yetersizliğiyle birlikte beyin ödemi ve kafaiçi basınç artışı (non-enflamatuar ensefalopati) ile karakterize bir hastalıktır.
Başlıca belirtileri kusma, kişilik değişiklikleri, konfüzyon, havale ve şuur kaybıdır. Vaktinde tanınıp müdahale edilmediğinde koma ve ölüme kadar ilerleyebilir.
Hemen daima 16 yaşından küçük çocuklarda görülen kesin sebebi bilinmeyen bu hastalık birkaç yetişkin vakada bildirilmiş olsa da bu vakalar tipik olarak kalıcı sinir veya karaciğer hasarı göstermezler.
Bu sendrom genellikle, aspirin alan çocuklarda grip ve suçiçeği gibi viral bir hastalıktan iyileşmeyi takip eden günlerde başlar. Çocuklardaki vakaların yüzde 90′ ında aspirin (salisilat) kullanımı vardır.
Doğuştan gelen metabolizma hataları (özellikle yağ asidi metabolizması), ilaç reaksiyonları ve toksinler de Reye sendromuna zemin hazırlayabilir veya gelişmesine sebep olabilir. Teşhis, klinik belirtilere ve laboratuvar testlerine dayanmaktadır. Reye sendromuna has bir test yoktur.
Asıl bu açıklama öldürebilir insanı, korkudan, endişeden!
Çocuklarda bile çok nadir görülüyor
BİR: Reye Sendromu temelde bir çocukluk çağı hastalığıdır. Erişkinlerde de bildirilen vakalar olmakla beraber bunlar son derecede nadirdir. Bu sendrom ülkemizde sadece çocuklarda bildirilmiştir, bizde erişkin nüfusta bildirilen vakaya rastlamadım (3).
İKİ: Reye Sendromu, çocuklarda aspirin kullanımının sınırlandırılmasıyla 1990’ lı senelerden itibaren tüm dünyada çok ama çok seyrek görülür olmuştur.
Meselâ, bu ilacın Birleşik Krallık’ ta 1986’ da 12 yaşından küçük çocuklarda kullanılmaması ikazından sonra 1983-1984 döneminde 100 binde 0.63 olan vaka sayısı, 1990-1991’ de 100 binde 0.11’ e düşmüştür.
1994’ den beri senede bildirilen vaka sayısı 2’ den azdır (4).
Aspirin, çocuklarda sadece Kawasaki Hastalığı’ nda kullanılmakta ve hastalar Reye Sendromu bakımından yakından takip edilmektedir.
ÜÇ: Reye Sendromu, aspirin kullanan çocuklarda büyük oranda grip ve suçiçeği ile ilişkilendirilmiştir; coxsackie, parainfluenza, Epstein-Barr (EBV), cytomegalovirus (CMV), adenovirüs and hepatit virüsleri ile birlikte olan vakalar da vardır ama eski koronavirüslerle alâkalı bir vaka bildirisi bile yoktur.
Dolayısıyla hele de erişkinlerde aspirinle SARS-CoV-2 arasında bir münasebetten bahsetmek mümkün değildir.
DÖRT: Ülkemizde de tüm dünyada da aspirin kullanan ve grip geçiren yüz milyonlarca insan olduğuna göre her sene en azından binlerce Reye Sendromu bildirilmesi gerekirdi. Bunlar nerededir?
Açıklamadaki “Son yıllarda yetişkinlerde de giderek artan yayınlar oldu. Artık biliyoruz ki yetişkinlerde de görünüyor” ifadesinin bilimsel kaynağını bulamadım.
BEŞ: “Reye Sendromu’ nun henüz bir tedavisi yok” sözü de yanlıştır. Hastalığın etkinliği ispatlanmış “özel bir ilacı yok” denebilir ama tedavisi yok denemez.
Hipoglisemi, asidoz, amonyak yüksekliği ve pıhtılaşma bozukluklarının tedavisi; sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması gibi destekleyici tedavi ve tıbbi bakım sayesinde birçok hasta hayatta kalabilmektedir.
ALTI: Reye Sendromu ölüm oranı yüksek olmakla beraber asla haberdeki gibi “aşağı yukarı yüzde yüz” değildir. Mortalite erken teşhis ve yoğun tedavi sayesinde son 40 senede yüzde 60’ lardan yüzde 20’ lere kadar inmiştir.
Kafa içi basıncının artışı ve ödemin önlenmesiyle çocukların çoğunun hayatı kurtarılabilmekte, bunların üçte ikisinde tam iyileşme sağlanabilmekte ama amonyak seviyeleri yüksek olan çocuklarda nörolojik hasarlar kalabilmektedir.
YEDİ: Haberdeki “Birçok insan sanki koronavirüsten koruyacakmış düşüncesiyle düşük dozda bebek aspirini kullanıyor, bu yanlış bu dönemde” sözü de yanıltıcıdır.
Aspirinin sağlıklı insanlar tarafından sadece bu süreçte koronavirüsten korunmak için değil, kalp-damar hastalıklarından ve kanserden korunmak için de alınması “her dönem” yanlıştır.
Her gün alınan düşük doz aspirinin sağlıklı yaşlılarda ileride görülebilecek kalp krizi ve felç riskini azaltmadığı gibi mide-bağırsak ve beyin kanamalarına yol açabileceği, tüm sebeplere bağlı ölüm oranını artırabileceği gösterilmiştir (5).
Gelelim neticeye
Aspirinin, başta mide-bağırsak sistemi kanamaları olmak üzere ölümcül de olabilen birçok yan etkisi olmakla beraber bu ilacın hele de erişkin nüfusta KOVİD’ de Reye Sendromu da dâhil özel bir riski olduğunu gösteren hiçbir bilimsel veri yoktur.
BİR: Sadece aspirin değil tüm ilaçlar sadece doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır. Okuyucularım vitamin ve mineral gibi “ilaçların” da bu kapsamda olduğunu, bunların sadece eczanelerde ve reçete karşılığı satılması gerektiğini savunduğumu gayet iyi bilirler.
İKİ: KOVİD için ağır hastalık ve ölüm riski yüksek olanlarda aspirin profilaksisi faydalı olabilir ama bu tedavi rastgele değil doktor tavsiyesi ile uygulanmalıdır.
ÜÇ: Yalan yanlış ve abartılı bilgiler, toplumda korku ve paniğe sebep olabilir, halk sağlığı için zararlıdır. Halkın bilime ve bilim adamına itimadını da sarsar.
DÖRT: Maske ve mesafe sadece koronavirüs için değil bu tür haberler için de gereklidir.
Kaynaklar:
3. http://www.jpi-turkey.org/upload/documents/201203/115-117.pdf
5. https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa1800722?query=featured_home
***
Medimagazin’ in “Prof. Dr. Ceyhan, Aspirin için Reye Sendromuna dikkat çekti” başlıklı haberi:
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs tanısı konmayan kişilerin kan sulandırıcı olarak aspirin kullanmasının ölüme yol açabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüste aspirin kullanımının riski ile ilgili bir veri olmadığını; ancak farklı bir durum olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Ceyhan, “Uzun süreli aspirin alan kişilerde grip geçirirse bir hastalığın riskinin arttığını biliyoruz; ‘reye sendromu‘ ismi verilen bir hastalık. Maalesef belli bir dönemine geldikten sonra yüzde yüz öldüren, hiçbir tedavisi olmayan bir hastalık. Bu hep çocuklarda göründü diye zannediliyordu; ama son yıllarda yetişkinlerde de giderek artan yayınlar oldu. Artık biliyoruz ki yetişkinlerde de görünüyor. Uzun süreli aspirin alan belli hastalık grupları var, onlara mutlaka grip aşısı yapılması gerektiğini söylüyoruz ve risk grubundalar onlar” dedi.
‘ASPİRİN ŞU DÖNEMDE SAKINCALI’
Grip esnasında alınan aspirinin hastalığın riskini arttırdığını belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Grip geçiren biri aspirin alırsa bu hastalığın riski 35 kat artıyor; karaciğer yetmezliği, beyinde şişmeyle giden çok ağır bir tablo ve henüz bir tedavisi yok. Ölüm oranı aşağı yukarı yüzde yüz. Covid-19 tanısı konmuşsa kişinin aspirin almasında çok önemli bir sakınca yok. Ancak, koruyucu olarak insanlara aspirin vermek ya da bir kişinin sadece ateşi oldu, zaten tek belirtisi olduğu için test yaptıramıyor ‘ben koronavirüsüm’ diye insanlar kan sulandırıcı olarak aspirin kullanıyor. Şu an grip sezonu da başladı, grip de olabilir, ayırt etmek mümkün değil. O zaman ciddi bir risk çıkıyor ortaya. Bir kişi şu dönemde koruyucu olarak ya da ‘ateşi çıktı’ diye aspirin alırsa bu bahsettiğim hastalığa davetiye çıkarıyor. Dolayısıyla test yapılıp koronavirüs tanısı konulmadıkça bir kişinin kan sulandırıcı olarak aspirin kullanması şu dönemde sakıncalı” ifadelerini kullandı.
‘RASTGELE ASPİRİN KULLANIYORLAR’
Prof. Dr. Ceyhan, ‘reye sendromu’ riskinden dolayı uzun süredir aspirini hastalarda kullanmadıklarını kaydederek, “Uzun süreden beri ateş düşürücü olarak aspirini bu bahsettiğim risk nedeniyle çok kullanmıyoruz. Çocuklarda kan sulandırıcı olarak koronavirüs tanısı konsa bile aspirin kullanmıyor, diğer kan sulandırıcıları kullanıyoruz. Benim yakınımda olan insanlar bile sanki koronavirüsten koruyacakmış düşüncesiyle rastgele aspirin kullanıyorlar, oldukça riskli bir durum bu. Hiçbir şey olmadan birçok insan sanki koronavirüsten koruyacakmış düşüncesiyle düşük dozda bebek aspirini kullanıyor, bu yanlış bu dönemde” diye konuştu.
Mehmet bey 14 gün konuşmama karantinasını hak etmiş görünüyor.
Bu yanlış ve kasıtlı bilgileri veren birinin meslekten men edilmesi gerekmez mi
Pediyatri Uzmanı, geriyatri uzmanlığı yapıyor!
Aman dikkat! Uzmanlığı dışı konuşuyor!